Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/883 E. 2023/481 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/883
KARAR NO: 2023/481
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17.12.2019
NUMARASI: 2015/1051 E. – 2019/1192 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı borçlu şirket arasında ticari iş ilişkisi kurulduğunu, bahse konu işin, davalı borçlunun müvekkili şirkete sipariş edilen malların dökümünü yapıp tam ve eksiksiz tüm ayıplardan ari olarak sözleşme hükümlerine göre teslimi olduğunu, bahse konu hizmet ile ilgili davalı ile sipariş sözleşmesi akdedildiğini, davalının kendi kusuru nedeniyle sözleşme gereğini yerine getiremediğini, sözleşme konusu edimleri ayıplı ifa ettiğini ve müvekkili şirkete ayıplı mallar teslim ettiğini, bu durumun doğal sonucu olarak ayıplı çıkan malların faturaları iade olarak kesildiğini ve söz konusu fatura bedellerinin tahsili amacı ile dava konusu icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin ayıplı ifa nedeniyle meri mevzuat hükümleri ve sözleşme hükümleri uyarınca ayıplı malları davalı şirkete teslim ettiğini, bunun için ayıplı mallar için ödenen fatura bedellerine ilişkin olarak müvekkil tarafından … sıra numaralı 27.04.2015 tarihli, … sıra numaralı 27.04.2015 tarihli ve … sıra numaralı ve 27.04.2015 tarihli üç adet iade fatura düzenlediğini ve davalı borçluya usulüne göre bildirdiğini, davalının 18.05.2015 tarihli cevabi yazısında ayıplı malların hurda olarak alınabileceğini bildirdiğini, bu durum üzerine müvekkilinin Eyüp … Noterliği’nin 29.05.2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşme konusu mallardaki ayıbı, iş bu nedenle düzenlenmiş olan iade faturalar ve bu fatura bedellerinin ödenmesi ve ilaveten davalı borçlu tarafından üretilen ve müvekkili şirkete teslim edilen malların bir kısmı ile ilgili olarak müvekkili şirketçe teslim alınabilmesi için gerekli kontrol işlemlerinin devam etmekte olduğunu ,söz konusu kontrol neticesinde mezkur mallarda ayıp çıkması halinde onların da iade edileceğini ihtaren bildirdiğini, davalının mezkur ihtarnameye cevap vermediğini ve ihtar konusu edimlerini de yerine getirmediğini, bu nedenle de iptali istenen itiraza havi İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas numaralı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu iddia ederek, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; Davacının ayıplı mal aldığı iddiası ile malların bedelini talep ettiğini, müvekkili tarafından kabul edilen bir ayıplı mal olmadığını, bu noktada likid bir alacağın varlığından söz edilemediğini, yargılamanın yapılması gerektiğinin açık olan bir hususta icra takibi yapılmasının davacı tarafın iyi niyetli olmadığını göstermediğini, yargılama sürecinde defter incelemesinde görüleceği üzere müvekkilin davacı şirketten alacağının olduğunu, davacının müvekkilnden son mal alımı ile ayıp bildirimi arasında 3 aylık bir süre mevcut olduğunu, ayıplı olduğunu iddia ettiği malların önemli bir kısmının teslim tarihinin ise 5-6 ayı ve hatta daha uzun bir süreyi bulduğunu, davacının bu noktada ayıp bildiriminin hiçbir hukuki dayanağı olmadığını, süresi dolan sözleşmede, yapılan kontrol sonrası davacının ayıp bildirimini, müvekkilinde 15 günlük teslim alma sürecini konu aldığını, satışa konu malların döküm parçaları olduğunu, kontrolü uzun sürecek teknolojik veya karmaşık mallar olmadığını, bu noktada yasal süre olan 8 günlük ayıp ihbarı süresinin kat ve kat üzerine çıkıldığının aşikar olduğunu, davacının ihtiyaç fazlası olarak gördüğü veya kendi uygulamaları ile ayıplı hale gelen mallardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Taraflar arasında kurulmuş olan satım akdi ilişkisine dayalı olarak davalı tarafından davacıya mal teslim edildiği, takip konusu faturalarda belirtilen malların davalı tarafından ayıplı olarak teslim edildikleri iddia edilerek bu malların bedellerinin davalı tarafından iade edilmesi için ayıplı malların bedellerini içeren iade faturalarının düzenlenerek davalıya gönderildiği fakat davalının ise iade faturalarında yazılı olan bedelleri ödememesi üzerine iade faturalarında yazılı olan bedellerin iadeten tahsili talebiyle davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı ,davalı tarafından ise takip konusu faturaların konusunu oluşturan malların ayıplı olarak teslim edildiği iddiasının kabul edilmediği davacı tarafından yasal süresi içinde ayıp ihbarında da bulunmadığı bu nedenle davanın haksız olup reddi gerektiği iddia olunmaktadır. Davanın konusu; davalı tarafından davacıya satılıp teslim edilmiş olan, takip konusu faturaların konusunu oluşturan malların ayıplı olduğu iddiası ile davacı alıcının sözleşmeden dönme ve satım bedelinin iadesi talebi niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. (TBK.md.227/f.l/bent 1; md.229/f. 1/bent 1) Ancak davacının bu talebinin yerinde görülebilmesi için, her şeyden önce davacı alıcı, takip dayanağı olan 3 adet faturanın konusunu oluşturan ve bedelleinin iadesi talep edilen malların ayıplı olduklarını ispat etmekle yükümlüdür . Dosya kapsamında davacı tarafından satın alınan söz konusu malların ayıplı olduklarını ispat için, ayıplı olduklarını iddia ettiği malların fotoğrafları sunulmuş ve tanık dinletilmiş olup, mahkememizce dinlenilen davacı tanıkları, söz konusu malların ayıplı olduklarının anlaşılmasından sonra uygun süre içinde ayıp ihbarında bulunulduğunu beyan etmişlerdir. Dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporundaki teknik değerlendirme ile teknik bilirkişi söz konusu fotoğraflarda yer alan malların gizli ayıplı olduklarının tespit edildiğini beyan etmiş olmasına rağmen, Davacı tarafından Eyüp … Noterliğinin 29.05.2015 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalının ayıplı mal teslimi üretimi nedeniyle davacı yanın iade etmiş olduğu emtialara ilişkin olarak keşide etmiş olduğu üç adet iade faturaları bedeli olan 14.152,34 TL nin ödenmediği, iş bu ihtarnamenin tebliğinden itibaren en geç iki gün içinde ödenmesini ihtar ettiği, söz konusu ihtarnamenin davalı adresinin hatalı yazıldığı için tebliğ edilemediği, Davacı tarafından davalı yana keşide edilen 27.04.2015 tarihli, … seri ve sıra numaralı 5.241,98 TL tutarlı, “… Kod. … Gövde” muhteviyatlı, 27.04.2015 tarihli, … seri ve sıra ımmaralı 5.592,44 TL tutarlı, “… Döküm Kod … Gövde” muhteviyatlı, 27.04.2015 tarihli … seri ve sıra numaralı 3.317,92 TL tutarlı “… Kod … Gövde” muhteviyatlı iade faturalarında yer alan ürünlerin, davalı yana teslim edildiğine dair dava dosyasında herhangi bir “Sevk İrsaliyesi” nin bulunmadığı, bu anlamda fatura muhteviyatı ayıplı emtiaların davalıya teslim edilip edilmediği hususunda herhangi bir tespit yapılamadığı, Davacı tarafından ayıplı malların iadelerine ilişkin Garanti Döküm İade Listelerinin, davacı tarafından düzenlemiş belgeler olduğu, davalı tarafından söz konusu belgelerin kabulüne dair herhangi bir davalı onayının yer almadığı, yine aynı dilekçe ekinde sunulmuş olan ayıplı ürünlere ait resimlerin dava konusu edilen iade faturalarındaki ürünlerin olup olmadığı ile ilgili herhangi bir tespit ve değerlendirmenin bu belgeler üzerinden yapılamayacağı ,Davacı tarafından takip konusu iade faturalarını düzenlemeden önce, takip konusu faturalarda yazılı olan malların ayıplı olduklarını tespit için delil tespiti yaptırılmamış olup , sunulu fotoğraflarda yer alan malların davalı tarafından davacıya teslim edilmiş olan ve takip konusu faturalarda yazılı olan mallar olduğu anlaşılmamaktadır. Bu nedenlerle, davacı alıcının takip konusu faturalarda belirtilmiş olan malların ayıplı olduklarının sadece fotoğraf ve tanık anlatımları ile ispat edemediği anlaşılmakla davacı tarafça ibraz edilen dilekçe uyarınca yemin deliline dayanıldığı beyan edildiği görülmekle yemin hakkı hatırlatılmıştır. Davacı vekili tarafından ibraz edilen yemin metninin uygun bulunmaması nedeni ile yemin metnine mahkememizce HMK 225-226 maddesi uyarınca müdahale edilmek sureti le düzenlenmiş ve davacı vekili bu hali ile teklif ettiği yemin teklifi üzerine davalı şirket temsilcisi 17/12/2019 tarihli celsede hazır bulunmuş,Davalı şirket temsilcisi …; “davacı şirket tarafından ayıp ve eksik ifaya ilişkin tarafımıza herhangi bir bildirimde bulunulmadığına,dava konusu malların tamamını usulüne uygun olarak tam ve eksiksiz olarak ürettiğimize ve imal ettiğimiz ve davacı tarafa ayıpsız ve eksiksiz ve tam olarak teslim ettiğimize, davacı şirkete satışı yapılan emtiaların hiç birisinde ayıp olmadığına ve davacı şirkete satışı yapılan bütün ürünlerin kullanıma elverişli olarak ayıpsız üretildiğine ve davacı şirkete teslim edildiğine, davacı şirket tarafından süresinde ayıp ve eksik ifa nedeni ile tarafımıza sözlü ve yazılı olarak müteaddit kereler bildirimde bulunulmadığına, şirket yetkilimizin davacı şirket tarafından ayıplı olduğu iddia edilen malları bizzatihi görmediğine ve kontrol etmediğine, dava konusu ayıplı malları iade olarak değiştireceğimiz ve/veya davacının zararını gidereceğimiz hususlarını davacı şirket yetkililerine bildirmediğimize, davacı şirket tarafından hiç bir şekilde ayıplı mallara ilişkin olarak tarafımıza iade faturası düzenlenmediğine ve tarafımıza bu faturanın gönderilmediğine ve bu faturadan haberdar olmadığımıza, şirketimiz tarafından iade faturası ile birlikte davacıdan ayıplı ürünlerin hiç bir şekil ve surette iade ve teslim alınmadığına, davacının tüm iddia ve beyanlarının doğru olmadığına, davacının şirketimizden herhangi bir alacağı bulunmadığına” dair namusu, şerefi, kutsal saydığı inanç ve değerler üzerine yemin etmiştir. Yemin davayı sonuçlandıran kesin delillerden olup davacı tarafça takibe konu iade faturaları içeriği ürünlerin ayıplı oldukları hususunun ispat edilemediği…” gerekçesiyle davanın reddine, davalı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dilekçelerde açıkça görüleceği üzere mahkemeye sunulan iddia ve delillerin yeteri ve gereği gibi değerlendirilmediğini, müvekkili şirketin iddia ve savunmalarının mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, gerekçeli kararda hiçbir hukuki gerekçeye maddi vakaya yer verilmediğini, olayın yeterince incelenmediğini, hükme esas alınan raporun yetersiz ve eksik inceleme neticesinde tanzim edildiğini, mahkemenin yeniden bilirkişi incelenmesi yapılması taleplerinin usul ve yasaya aykırı olarak reddettiğini, denetime elverişsiz rapor ile hüküm kurulduğunu, isticvap deliline müracaat edilmeden ve dosya tekemmül etmeden karar verildiğini, mallardaki hataların gizli imalat ayıpları olarak değerlendirilmesi hususunun raporda belirtildiğini, davalı ile müvekkili arasında akdolunan sözleşme gereği davalının müvekkili tarafından özellikleri belirtilen ve/veya belirtilecek döküm parçalarını sözleşmeye uygun olarak ayıptan ari bir şekilde tedarik etmeyi kabul ,beyan ve taahhüt ettiğini, sözleşme çerçevesinde davalı tarafından müvekkili şirkete bir kısım ürünün tesliminin gerçekleştiğini, ancak müvekkili şirketin teslim edilen ürünlerin bir kısmının talep edilen nitelikleri sağlanamadığından ve amacına uygun olmadığından söz konusu malların müvekkili şirket tarafından kabulünün mümkün olmadığını ve sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde ayıplı mallara ilişkin olarak iade faturası düzenlendiğini, TBK 219. maddesi ve devamı maddelerinde satıcının ayıptan sorumluluğunun düzenlendiğini, ayıp kavramının genel tanımının, sözleşme gereği edimin taşıması gereken nitelik ile mevcut nitelik arasındaki fark şeklinde olduğunu, somut olayda ayıplı ifanın söz konusu olduğunu, şirket yetkilisinin söz konusu ürünlerin sözleşmeye uygun olmadığını, ürünlerin hurda olarak alınabileceği şeklindeki beyanı ile bizzat davalının da haklı iddialarını kabul ve ikrar ettiğini, bilirkişiler tarafından emtialara ilişkin olarak delil tespiti yapılmadığı gerekçesiyle emtialardaki gizli ayıbın ispat edilemediği şekilde görüş ve kanaatlerin bildirilmesi açık şekilde hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davalı şirket yetkilileri ve çalışanları tarafından yazılarak şirket kaşesi üzeri imzalanmak suretiyle düzenlenen 18.05.2015 tarihli yazıda 10.02.2015’Ten bu yana fatura kesilmeyip aradan 2 buçuk ay geçmesi nedeniyle maksimum 10 gün içinde iadeleri yapılmaması dolayısı ile dökümlerin hurda olarak alınabileceği faturaların iadesine karar verilmiştir yazısında açık bir şekilde belirtildiği üzere, davalı şirketin ayıp ve eksik ifa ve diğer tüm hususlardan usulüne uygun olarak bilgilendirildiğini, bu hususları bildiğini, kabul ve ikrar ettiğini, müvekkili şirket tarafından fatura konusu ürünlere ilişkin olarak ayıp ve eksik ifa ve diğer tüm bildirimlerin usulüne uygun ve süresinde sözlü ve yazılı olarak pek çok kere gerçekleştirildiğini, davalı şirket yetkilisinin müvekkili şirkete bizzat gelerek ayıplı gördüğünü ve kontrol ettiğini, hiçbir itirazda bulunmadığını, ayıplı ürünleri iade alarak değiştireceğini veya zararın giderileceğini şirket yetkililerine belirttiğini, davalı şirketin hiçbir taahhüdünü yerine getirmediğini, davalı şirketin bu husustaki bir kısım elektronik yazışmalarının da müvekkili şirketin bilgisayarlarında gerçekleşen veri kaybı ile zayi olduğunu, noter ihtarı ile iade faturalarının ihtaren bildirildiğini, davalının ihtarnameye cevap vermediğini, ayıpların süresinde usulüne uygun olarak ihbar edildiğinin açık olduğunu, tanık ifadelerinde de açıkça görüleceği üzere emtiaların müvekkiline teslim edildiğini müvekkilinin söz konusu emtiayı tam mamul yapabilmek adına çeşitli işlemlerden geçirdiğini, bunların uzun sürdüğünü, müvekkilinin teslim edilen ürünlerdeki ayıbı ve diğer hususlara proses ve işlemler devam ederken endoskopi makinesi ile gördüğünü, diğer ayıplarında diğer işlemlerle prosesler esnasında tespit edilebildiğini, mahkemeye sunulan görseller incelendiğinde görsellerdeki bir kısım işaretlerin emtialardaki dışarıdan görülebilen bir kısım ayıplar olduğunu, müvekkilinin davalıdan yarı mamul ürünler satın aldığını ve işleyerek tam mamul haline getirdiğini ve sattığını, müvekkili şirketin davanın ayıplı ürünleri sebebiyle kendi siparişlerini yetiştiremediğini, tüm bu hususların şirket yetkililerinin isticvaben huzurda dinlenilmesi ile ve tüm delillerin toplanılarak değerlendirilmesi ile de sübut bulabileceğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satım konusu iade fatura bedellerinin tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine karşı itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptaline ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında, ticari ilişkinin varlığı konusunda herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir. Uyuşmazlık, davalının davacıya satmış olduğu ürünlerin ayıplı olup olmadığı, davacı tarafça ayıp iddiasının ispatlanıp ispatlanamadığı, takip konusu iade faturalarından dolayı davacının alacak hakkının sübuta erip ermediği ile hükme esas alınan bilirkişi raporu ile kararın usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, taraflar arasında 2014 yılında sipariş sözleşmesi imzalandığı sözleşmede ,davacı şirketin müşteri, davalı şirketin tedarikçi olarak yer aldığı, sözleşmenin 1. maddesinde genel şartların düzenlendiği, 2.1. maddesinde, tedarikçinin kendisinden istenilen malın istenilen tarihte vermekle yükümlü olduğu, 3. maddede, kontrol teslimat kontrol başlığı altında, malzemelerin, taşlanmış, tamburlu kumlamada döküm parçanın dışı, iç kumlamada da içi kumlanmış ve içinde kum kalmamış, endoskopi ile kontrol edilmiş halde ağırlıkları tartılarak ıslanmayacak ve pas yapmayacak şekilde tedarikçinin sorumluluğu altında firmanın vereceği metal kasalar içerisinde müşterinin adresine teslim edileceği, 3.3. maddede malzemelerin işlenmesi esnasında davacı müşterinin hidrolik imalatından kaynaklanan hatalı malzemelerin müşteri tarafından davalı tedarikçiye döküm hurda fiyatına iade edileceği, iç temizlikten sonra iç yüzeyin dış yüzeyi gibi olması, firmanın kabul kriterleri dışında olan hatalı parçaların işlenmiş dahi olsa ham birim kg üzerinden tedarikçiye iade olarak fatura edileceği, bu malzemelerin en geç 15 gün içinde geri iade alınabileceğine yer verildiği, davalı şirket kaşesi ile 18.05.2015 tarihli olarak düzenlenen adi yazılı belge örneğinde yetkilinin dikkatine başlığı ile 10.02.2015’ten bu yana fatura kesilmeyip aradan 2,5 ay geçmesi nedeniyle maksimum 10 gün içinde iadelerin yapılmaması dolayısıyla dökümlerin hurda olarak alınabileceği, faturaların iadesine karar verilmiş olduğunun belirtildiği, kaşe üzerinde imzanın olduğu ancak kime hitaben yazıldığının anlaşılamadığı, davacı şirket tarafından davalı şirket adına 27.04.2015 tarihli olarak iade faturalarının düzenlendiği 3 adet iade faturasının toplam 14.152,34 TL olduğu davacı şirket tarafından davalı şirkete 29.05.2015 tarihli ihtarnamede keşide edildiği ,söz konusu ihtarnamede ,sözleşme uyarınca ayıplı mal üretimi neticesinde iade edilen ve teslim edilen muhtelif emtialara ilişkin olarak şirket tarafından kesinlen fatura bedellerinin bugüne kadar ödenmediği belirtilerek fatura bedellerinin ödenmesinin talep edildiği ve davacı şirket tarafından davalı şirket hakkında iade faturalarının tahsili amacıyla işlemiş faiz ile beraber toplam 14.392,54 TL alacağın tahsili amacıyla İstanbul 18. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 25.06.2015 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı şirket tarafın icra takibine karşı itirazda bulunarak takibe ve borca itiraz edildiği , davacının ise İİK 67. Maddesi gereğince 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde iş bu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, taraf delilleri dosyaya ibraz edildikten sonra dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporları alınmıştır. Ayrıca tanıklar dinlenilmiştir. 18.07.2018 tarihli duruşmada dinlenen davacı tanıklarından Şaban, duruşma zaptına geçen beyanında, davacı şirketin kurucularından olduğunu, genel müdür teknik yardımcısı olarak görev yaptığını, davalı şirketin kendilerine yan sanayi olarak ham madde temini yaptığını, davalı tarafça, davaya konu fatura içeriği hidrolik valf ham maddesinin davacı şirkete gönderildiğini, 2015 yılı içerisinde her 15 günde bir davalı tarafından ham madde ürünün gönderildiğini, kendilerinin kalite kontrolünü 2 ya da 3 basamaklı olarak test ettiklerinde patladığını, ya da içinde ayıp olduğunu yani endoskopla baktıklarında içinde gaz gördüklerini, bu ürünlerin tespit edildikçe firmaya peyderpey iade edildiğini ve bu sebeple iade faturalarının kesildiğini, test kapsamında ayıpları tespit ettiklerini, derhal iade faturası kestiklerini, davalı tarafından kesilen fatura ile kendilerine gelişi arasında bazen bir ay bazen 5/6 ay süre geçtiğini, kendilerinin ve ayıpları tespit edip arkasında iade faturası kesmelerinin de gecikme olduğunu, 52 ülkeye ihracat yaptıklarını ,kendilerinin testlerinde sağlam çıkıp kullandıkları ürünlerin ihraç ettikleri ülkelerde kullanımları esnasında patlama yapıp onlar yerine de ikame ürün gönderdiklerinin olduğunu beyan etmiş, tanık Ercan ise beyanında, davacı şirkette 15 seneden beri kalite yönetim sorumlusu olarak çalıştığını, davalı şirketin davacı şirkete döküm malzemesi verdiğini ve yan sanayi olarak çalıştığını, 2014/2015 yıllarında davalı tarafından temin edilen bir takım valflerin ayıplı olduğunun tespit edildiğini, hataların görülmesi üzerine davalı tedarikçi firma yetkililerinin bizzat çağrılarak ürünlerin ayıplı olduğunun izah edildiğini, iade faturaları düzenlendiğini, ayıplı ürünlerin bir kısmının sipariş geldiğinde gözle görülen hatalar olduğunu bunların ilk etapta ayrıldığını, ancak dava konusu olanların gerek ilk etapta ayrılanlar, gerekse üretim esnasında çıkarılanlar olduğunu beyan etmiştir. 30.12.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacının incelenen 2015 yılı ticari defterlerinin davacı lehine delil sayılabileceği, davalı ile olan hesap hareketlerini cari hesap kodunda takip ettiği, faturaları bu hesabın alacağına yaptığı ödemeleri bu hesabın borcuna kaydetmiş olduğunun görüldüğü, davacının takip konusu yapmış olduğu fatura alacağına dair, davacının, 2012 yılına ait yevmiye defterinde kayıtların bulunduğu, davacının, davalı adına düzenlediği 27.04.2015 tarihli A serili … numaralı 5.241,98 TL tutarlı. 27.04.2015 tarihli A serili … numaralı 5.592,44 TL tutarlı. 27.04.2015 tarihli A serili … numaralı 3.317,92 TL tutarlı faturaları muhasebe kayıtlarına kaydettiğinin tespit edildiği, davalının incelenen 2015 yılı ticari defterlerinde, davacı ile olan hesap hareketlerini 120.68 ve 320.04 no.lu cari hesap kodunda takip ettiği, faturaları bu hesabın alacağına yaptığı, ödemelerini bu hesabın borcuna kaydetmiş olduğunun görüldüğü, davacının, davalı adına düzenlediği 27.04.2015 tarihli A serili … numaralı 5.241,98 TL tutarlı. 27.04.2015 tarihli A serili … numaralı 5.592,44 TL tutarlı, 7.04.2015 tarihli A serili … numaralı 3.317,92 TL tutarlı faturaların davalının muhasebe kayıtlarında yer almadığının görüldüğü, davacının malların ayıplı olduğunu belirtmekle yetinmiş olduğu ,ayıpların niteliği ve ayıp ihbarının süresi içinde yapıldığına ilişkin herhangi bir delil sunmadığı, bir başka deyişle dosya kapsamından dava konusu malların ayıplı olduğu ve ayıp bildiriminin süresi içerisinde yapıldığı hususunda geçerli bir delile rastlanılmadığı, bu durumda davacının ayıplı ifa nedeniyle dava konusu alacak oranında zarara uğradığı ve bu zararın tazmin edilmesi gerektiği yönündeki iddiasının yerinde olmadığı, davacının, iddia etmiş olduğu ayıpların niteliğine ve ayıp ihbarının süresi içinde yapıldığına ilişkin herhangi bir delil sunmadığı, dolayısıyla ayıplı ifa nedeniyle ödediği bedelin iade edilmesi gerektiğine ilişkin iddiasının yerinde olmadığı belirtilmiştir. Davacı vekili, bilirkişi raporuna karşı itiraz ederek tanık beyanları şirket yetkililerin isticvabı ve aynı şekilde yemin delili ile tüm delillerin toplanılarak değerlendirilmesinde davanın sübuta ereceğini, dosyanın tüm delillerinin toplanılması aşamasından sonra yeniden bir başka bilirkişi heyetine tevdini talep etmiştir. 22.07.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda, dosya içeriğinden anlaşıldığı şekliyle, dava konusu emtianın, davalı tarafından davacıya “net ürün” olarak teslim edilmediği, yani ürünü net hale getirmek için üzerinde gerek talaşlı imalat işlemleri, gerekirse yüzey talaş kaldırma işlemleri yapıldığı, böylece döküm ürünlerinin içyapı veya yüzeye yakın kısımda bulunan çatlak, kum kırılması, çöküntü, gaz boşluk, maça kırığı, gözenek, üst-alt plaka kayması/kaçılığı yüzeyde sertlik farkları dış yüzey bozukluğu gibi imalat hataları olduğu, davalı bunları hemen imalat sonrası test edip yakalamaz ise davacının ancak bu talaşlı işlemleri yaptıktan veya ürünü kendisi ayrıca test işlemine soktuktan sonra bu ayıpların ortaya çıkabileceği, “GİZLİ İMALAT AYIPLARI” olarak değerlendirilmesi gerektiği, Bu mamullerin tek başına veya bir sistem içinde (ekipman olarak) kullanılması mümkün olmadığı, bu malların tekrar ocaklarda eritilmek üzere “Hurda” niteliğinde kullanılabileceği, fatura konusu malların ayıplı olduklarının davacının dava dosyasına sunmuş olduğu fotoğraflar ve tanık beyanları ile ispat edilmiş olduğu hususunu mahkemece kabul edilecek olursa, davacı … firmasının ürün olarak ödediği parayı birebir geri alması uygun olduğu, davacı tarafından sunulmuş olan fotoğraflar üzerinde yapılan incelemeyle dava konusu malların ayıplı olduklarının davacı/alıcı tarafından ispat edilmiş sayılacağı mahkemece kabul edilecek olursa; davacının bu davadaki talebinin haklı görülebileceği ve davalının ayıplı ifası nedeniyle davacının sözleşmeden dönmeye ve satım bedelinin iadesini talebe hak kazandığı sonucuna varılabileceği, dolayısıyla davacının davalıdan takip tarihi itibariyle talebi gibi 14.152,34 TL bedel iadesi alacağı bulunduğu yönünde sonuca varılabileceği, kanaatlerince, davacının sunduğu fotoğraflarda yer alan malların davalı tarafından davacıya teslim edilmiş olan ve takip konusu faturalarda yazılı olan mallar olduğunun anlaşılmadığı, davacının takip konusu iade faturalarını düzenlemeden önce, takip konusu faturalarda yazılı olan malların ayıplı olduklarını tespit için delil tespiti de yaptırmamış olduğu, bu nedenle kanaatlerince, söz konusu fotoğrafların, takip konusu 3 adet faturada yazılı olan malların ayıplı olduklarını ispat için yeterli olmadığı, tanık beyanlarının da kanaatlerince, bu hususu ispata yeterli olmadığı, bu nedenlerle, davacı/alıcının takip konusu faturalarda belirtilmiş olan malların ayıplı olduklarını ispat edemediği, bu nedenle de takip tarihi itibariyle davalıdan, takip konusu faturalardan kaynaklanan alacağı (bedel iadesi alacağı) bulunmadığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz ederek, hataların gizli imalat ayıpları olarak değerlendirilmesi gerektiğini ve tüm deliller toplanıldıktan sonra isticvap ve yemin delillerinden sonra yeniden dosyanın başka bir bilirkişiye tevdiini talep etmiştir. Davalı vekili rapora karşı beyan dilekçesinde, rapor ile davanın haksızlığının ortaya konduğunu, davacının bir kısım fotoğraflar ve kendi şirket yetkilisi ve çalışanlarının beyanlarının iddialarının esas alınması talebi ile ayıplı mal iddiasında bulunduğunu, bunun kabulünün mümkün olmadığını, davacı defterlerine göre 10.855,34 TL alacaklı olduklarını müvekkili şirketin alacaklı olduğu hususunun görüldüğünü belirterek, davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 26.11.2019 tarihli duruşma zaptının 1 nolu ara kararı ile davacı vekilinin yemin deliline dayandığı, mahkemece yemin hakkının hatırlatıldığı, davalı şirket yetkilisinin yemin edasını kabul ettiği belirtilerek davacı şirket yetkilisinin isticvabı yönündeki talebin reddine karar verilerek davacı vekiline yemin metnini düzenlemek üzere süre verilmiştir. 17.12.2019 tarihli celsede, davacı vekilinin yemin talebi , davalı şirket temsilcisi tarafından yerine getirilmiştir.Mahkemece bilirkişi raporları ve dosya kapsamına göre ispat edilemeyen davanın ve davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Dava ticari satım konusu malların ayıplı olduğu iddiasına dayanılarak TBK’nın 227. maddesi gereğince satım bedelinin tahsili istemine ilişkindir. TTK’nın 23. maddesinde ticari satış ve mal değişimi başlığı ile 23/1-c bendinde, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcının iki gün içinde satıcıya ihbar etmesi gerektiği, açıkça belli değilse alıcının malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içerisinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğu, diğer durumlarda TBK’nın 223. maddesinin 2. fıkrasının uygulanacağı belirtilmiştir. TBK’nın 223/2 maddesinde ise alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılacağı, ancak satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde bu hükmün uygulanmayacağı, bu tür bir ayıbın bulunduğunun sonradan anlaşılması durumunda hemen satıcıya bildirilmesi gerektiği, bildirilmezse satılanın bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Somut olayda davacı şirket tarafından ayıp iddiasında bulunularak ayıplı olduğunu iddia ettiği mallara dair iade faturası düzenlemiş ise de malların ayıplı olduğunu ispata dair dosyaya herhangi bir somut delil ibraz edememiştir. Her ne kadar bir kısım fotoğraflar ibraz edilse ve söz konusu fotoğraftaki ürünlerin gizli ayıplı olduğu bilirkişilerin teknik heyetleri tarafından tespit edilmiş olsa dahi söz konusu ürünlerin faturadaki iade edilmek istenilen ürünler olduğu da ispat edilememştir. Bilirkişi heyet raporunda fotoğraflarda görülen ürünlere ilişkin açıklama yapıldıktan sonra dosya içerisinde iadesi istenilen ürünlere ilişkin ürünlerin ayıplı olduğuna dair bir delilin bulunmadığı ve bu nedenle davacı tarafın takip konusu iade fatura alacağına hak kazanamadığı belirtilmiştir. Davacı vekili iddiasına ilişkin olarak yemin deliline de dayanmış ve davalı şirket yetkilisi ise yemini eda etmiştir. Bu durumda HMK’nın 190. maddesi gereğince ayıp iddiasına ispat ile mükellef bulunan davacı tarafın bu iddiasını ispat etmiş olduğundan söz edilemeyecektir. Bu nedenlerle davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.