Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/88 E. 2023/152 K. 03.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/88
KARAR NO: 2023/152
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 02.10.2019
NUMARASI: 2017/917 Esas – 2019/848 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin, davalı ile aralarında 01.06.2012 tarihli protokol ile müvekkilinin dava dışı … Tic.A.Ş.’de mevcut 270 adet nama yazılı hissesinin toplam 170.000,00 TL bedel karşılığında davalıya devrinin kararlaştırıldığını, yapılan protokole göre hisse devir bedelinin 95.000 TL’si nakit, bakiye 75.000 TL’sinin ise 01.06.2012 tanzim tarihli 20.09.2012 vade tarihli 75.000 TL bedelli senet ile davalı tarafından müvekkiline ödeneceğini, protokol imza tarihinden sonra Beyoğlu … Noterliğinin 01.06.22012 tarih, … yevmiye numaralı anonim şirket hisse devir sözleşmesi ile de 75.000,00 TL bakiyenin bonoya bağlandığı hususlarının da kaleme alındığını, yapılan devir sözleşmesinden sonra kefil … tarafından 15.09.2012 tarihinde müvekkili hesabına senede istinaden 40.000,00 TL ödeme yapıldığını ve bakiye olan 35.000,00 TL niin senedin vade tarihi olan 20.09.2012 tarihinde ödenmediğinden davalılara … Taksim Şubesince noter kanalı ile ödememe protestosu çekildiğini, alacağın tahsilini sağlamak amacı ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibe yapılan itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, takibe konu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı ile imzalanmış olan 01.06.2012 tarihli protokolde belirtildiği üzere şirket hisselerinin 170.000 TL bedel karşılığında devredilmesi hususunda anlaşıldığını ve bu kapsamda 95.000,00 TL nakit, 75.000,00 TL senet imzalanarak davacıya teslim edildiğini, hisse devri için notere gidildiğinde davacının 40.000,00 TL nakit ödenmesi halinde imza atacağının beyan etmesi üzerine, müvekkilinin üzerinde bulunan 39.850,08 TL’yi ödemek zorunda kaldığını, bahsedilen ödemenin 01.06.2012 tarihli … yevmiye numaralı A.Ş. hisse devir sözleşmesine derç edildiğini, daha sonra 15.09.2012 tarihinde 40.000,00 TL ödenerek borcun sona ererek toplamda davacıya 174.850,08 TL ödeme yapıldığını, davacı tarafın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından 13.06.2017 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibinin alacak dayanağı olarak hisse devir bedeli bakiye borcu olarak gösterildiğini ve davacının belirtmiş olduğu 20.09.2012 vadeli 75.000,00 TL bedelli senedin zaman aşımına uğradığından senet etkilerinden yararlanmayacağını ve davacının temel ilişki olarak gösterdiği şirket hisse devrine ilişkin borcun doğum tarihinin 01.01.2012 olduğunu ve icra takibi 13.06.2017 olduğundan 5 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğunu beyan ederek davası reddine, davacının %20 kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Taraflar arasında yapılan protokol ile davacı taraf davalıdan 14.10.2010 tarihinde 114.850,08 TL bedel ile satın aldığı 270 adet hisseyi, aynı şartlarda davalıya 01.06.2012 tarihinde 170.000,00 TL bedel ile satmıştır. Taraflar bu alım satım işini protokole bağlamışlar ve protokol ile 170.000 TL bedel ile satışı konusunda anlaşmaya varmışlardır. 95.000,00 TL nakit olarak ve 40.000,00 TL banka havalesi ile ödeme yapıldığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. 20.09.2012 vadeli 75.000,00 TL bedelli bononun bononun anonim şirket hisse devir sözleşmesi sebebiyle düzenlendiği ve davacı tarafından davalıya verildiği konusunda da uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dava dışı hisse devri yapılan şirket ortak pay defterinde davacının 01.06.2012 tarihinde hissesini davalıya devir ettiği, davalı …’ın karar defterinin 3. sayfasında yer alan bilgiye göre 270 adet hisseyi satın almış olduğu ve noter satışına konu olan hisse devrinin tamamlanmış olduğu tespit edilmiştir. Takibe konu borcun sebebi ” hisse devir bedeli bakiye borcu 20.09.2012 vadeli 75.000,00 TL bedelli senet bakiyesi “olarak beyan edilmiştir. Taraflar arasındaki temel ilişki ortaklık hisse devir sözleşmesine dayanmaktadır. TBK 147/4. maddesi kapsamında bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki her tür alacağa ilişkin davalarda beş yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Taraflar arasındaki hisse devir tarihi olan borcun doğum tarihi 01/06/2012, takip tarihi 13/06/2017 olup beş yıllık zamanaşımı süresi dolduğu…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkiline yapılan pay devrine o dönemdeki yönetim kurulu tarafından onay verilmediğinden geçerli bir devir bulunmadığını, buna rağmen pay defterine sonradan ya da dava açıldıktan sonra yapılan kaydın hiç bir hukuki değeri olmadığını, müvekkilinin bedelini ödediği halde satın aldığı payların pay defterine işlenmemesi nedeniyle söz konusu şirkette hiçbir zaman ortak olmadığını, dolayısıyla müvekkilinin ortaklık sıfatı hiçbir şekilde doğmadığından talep ettiği alacağı ortaklıktan kaynaklı bir alacak değil ve bu nedenle alacağa ilişkin zamanaşımı süresi de başlamış olmayacağını, bu nedenle iş bu davaya konu alacak için 5 değil TBK 125 gereği 10 yıllık zamanaşımı uygulanacağını, Davalı tarafça sunulan ve karara gerekçe yapılan pay defteri, her hangi bir yönetim kurulu kararı/onayı olmaksızın dava açılması üzerine sonradan doldurulmuş/ tahrif edilmiş bir defter olup pay defteri ve içeriği kayıtlara yaptıkları itirazların değerlendirilmediğini, bu konuda rapor alınması taleplerinin dikkate alınmadığını, Davalı tarafça sunulan … Tic. A.Ş.’ye ait pay defteri incelendiğinde davacı müvekkilinin pay defterine işlendiği görülmüşse de bu kaydın doğru olmadığını, sonradan eklendiğini, bu durumda zamanaşımının 10 yıl olduğunu, Dava dışı …’sının ana sözleşmesinde hisse devir yasağı mevcut olup davalı tarafından müvekkiline yapılan hisse devrinin geçersiz olduğunu, dava dışı şirket hisse devrine bu nedenle onay vermediğini, buna rağmen pay defterine kayıt yapılması geçersiz olduğunu, bu durumun, iş bu davanın zamanaşımına uğradığı savunmasını desteklemek için kaydın dava üzerine yapıldığını ortaya koyduğunu, Pay defterinin hisse devri üzerine değil sonradan doldurulmuş olmasının, bu durumun bilinmesine rağmen söz konusu belgenin mahkemede delil olarak kullanılması suç teşkil etmekte olup bu konuda İstanbul C.Başsavcılığı’nın 2019/210820 Soruşturuma No’lu dosyası üzerinden şikayette bulunulduğunu ve şikayetin devam ettiğini, ilk derece mahkemesi kararını ve de zamanaşımı süresinin TBK 147/4.maddesi gereği 5 Yıl olduğunu kabul anlamına gelmemekle birlikte ilk derece mahkemesince zamaşımı süresinin muayyen vade tarihi 20.09.2012 yerine sözleşme tarihi olan 01.06.2012 tarihinden başlatılmasının hatalı olduğunu, Takibe konu alacağın vadesinin 20.09.2012 olup icra takibi 13.06.2017 tarihinde başlatıldığını, zamanaşımı süresi 5 yıl olsa dahi vadeden itibaren 5 yıl dolmadan takip başlatıldığından alacak zamanaşımına uğramadığını, iş bu davada % 20 icra inkar tazminatı şartlarının oluşmadığını, bilirkişi raporu ile müvekkilinin alacaklının ispat edildiğini, kaldı ki davalı ödeme iddiasında bulunduğunu, ancak bunu ispat edemediğini, müvekkilinin talep edebileceği bir alacağının olduğu ortada olup zamanaşımına uğramış olsa dahi borcun düşmeyeceğini, bu nedenle haksız bir takip yapıldığından bahsetmenin mümkün olmadığını, mahkemece bile ancak 2 defa bilirkişi raporu alınarak karar verilen bir davada müvekkilinin haksız takip açmakla suçlamanın ve cezalandırmanın açık bir hata olduğunu, yargılamayı gerektiren ihtilaf ile ilgili olarak müvekkilinin kötüniyetinden bahsedilemeyeceğini, bu nedenle mahkeme kararını en kötü ihtimal bu açıdan kaldırılması ve müvekkili aleyhine hükmedilen % 20 icra inkar tazminatının kaldırılması gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacının hisse devir bedeli bakiyesi için başlattığı icra takibine vaki itirazın İİK 67 maddesi uyarınca iptali ve inkar tazminatı istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilince yasal sürede istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 13/06/2017 tarihinde hisse devri bedeli bakiye borcuna istinaden düzenlenen senet bakiyesine dayalı 35.000,00 TL asıl alacak, 19.648,13 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 54.648,13 TL alacağın asıl alacağına takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlatıldığı anlaşılmaktadır. Davacı devir eden …, davalı devir alan … ve kefil … arasında 01.06.2012 tarihinde Protokol akdedildiği anlaşılmıştır. Protokol konusu dava dışı … İlaç Sanayi A.Ş. deki davacıya ait 270 adet nama yazılı hissenin 170.000,00 TL bedel ile ve dava dışı şirketin tüm aktif ve pasifi ile birlikte davalıya devir edilmesidir. Protokolün 3.3. maddesinde davalı 270 adet ve 170.000 TL bedelli hisseyi 95.000,00 TL’sini peşin 01.06.2012 tarihinde, bakiyenin ise 20.09.2012 vadeli 75.000 TL bedelli bono ile vadesinde ödeyeceğini taahhüt etmiştir. Yine Beyoğlu … Noterliği 01.06.2012 tarih, … yevmiye numaralı anonim şirket hisse devir sözleşmesi ile devir eden davacı …, dava dışı … İlaç Sanayi A.Ş. deki mevcut hissesini 114.850,08 TL bedel ile davalıya 39.850,08 TL nakit, 75.000,00 TL’si 20.09.2012 vadeli senetle ödeneceğini ve 114.850,08 TL bedel ile hisselerin devralana intikalini kabul ederek devrini yapmıştır. Davalı … davacının sermaye hissesinin 75.000,00 TL’sini 20.09.2012 vadeli senet ile ödeyeceğini, kalan 39.850,08 TL’sini nakit olarak ödediğini beyan etmiştir.Taraflar bu alım satım işini protokole bağlamışlar ve protokol ile 170.000 TL bedel ile satışı konusunda anlaşmaya varmışlardır. 95.000,00 TL nakit olarak ve 40.000,00 TL banka havalesi ile ödeme yapıldığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. 20.09.2012 vadeli 75.000,00 TL bedelli bononun bononun anonim şirket hisse devir sözleşmesi sebebiyle düzenlendiği ve davacı tarafından davalıya verildiği konusunda da uyuşmazlık bulunmamaktadır.Davada da hisse devri bedeli karşılığı verilen bono nedeniyle bakiye alacağın tahsili talebi için 13.06.2017 tarihinde takip başlatılmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, 6101 sayılı Kanun’un 5. maddesi de gözetildiğinde, davacılar şirketin hisselerini devredenler, davalı ise devralan olup, hisse devir sözleşmesine dayalı işbu davada devralan yeni ortaklarla, devreden eski ortaklar arasındaki dava zamanaşımı süresi mülga BK’nın 126. maddesi hükmündeki 5 yıllık zaman aşımı süresine tabidir. Zaman aşımı ise alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren başlar.Somut olayda, davacı, hisse devir protokolü ve bu protokole dayalı olarak verildiği anlaşılan 20.09.2012 tarihli bonoya dayalı olarak alacak talep etmiş olup, bononun vade tarihi itibariyle alacağın 20.09.2012 tarihinde muaccel olduğunun kabulü gerekir. İcra takibinin ise 13.06.2017 tarihinde 5 yıllık zaman aşımı süresi dolmadan başlatıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesince taraf deliller toplanarak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olmuştur.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesini istinafa konu kararının kaldırılmasına ve esasa ilişkin deliller toplanarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı tarafça yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 03.02.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.