Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/875 E. 2020/668 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/875
KARAR NO : 2020/668
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2019/90 Esas
KARAR TARİHİ: 20/02/2020
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali İstemli
İlk derece mahkemesinde görülen genel kurul kararlarının iptali davası içinde verilen ihtiyati tedbir kararına, itiraz edildiği, ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine yönelik olarak verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 11/06/2019 tarihli Olağan Genel Kurul toplantasında usule, kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı olarak alınan; gündemin 4,5,6 ve 7 nolu kararlarının T.T.K’nın emredici hükümlerine aykırılığının tespitini ve iptalini, davalı şirketin tasfiyesine ilişkin 7 no’lu Genel Kurul kararının icra edilmesi halinde, müvekkili nezdinde telafisi imkansız zararların doğacağı ve devam etmekte olan davaların soruçlarının icra edilemeyeceği göz önünde tutularak TTK 449. maddesi uyarınca, iptali talep edilen 7 no’lu Genel Kurul Kararının yütütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince 04/12/2019 tarihli kararla; yürütülmesinin durdurulması talep edilen 7 nolu olağan genel kurul kararı ile davalı şirketin fesih ve tasfiye edilmesine dair karar alındığı, her ne kadar davacı iddiaları yargılamayı gerektirmekte ise de şirketin fesih ve tasfiyesinin gerçekleşmesi halinde davacı yönünden hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı sonuç ve kanaatine varıldığından, telafisi imkansız zararların önüne geçilmek amacıyla davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile davalı….San. ve Tic. AŞ’nin 11/06/2019 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısında alınan 7 nolu kararın, TTK’nın 449. md. uyarınca dava sonuna kadar tedbiren yürütülmesinin geri bırakılmasına dair karar verilmiştir.Davalı vekili itiraz dilekçesinde özetle; tedbire vaki itirazlarının kabulü ile, dava konusu Olağan Genel Kurul Toplantısı’nın 7. No.’lu kararının tedbiren yürütülmesinin geri bırakılmasına dair 04/12/2019 tarihli ara kararından rücu edilmesine ve kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 20/02/2020 tarihli kararında özetle “… İhtiyati tedbir kararı gerekçesi ışığında davalı vekilinin itirazının yerinde görülmediği,…davalı şirketin muhtemel zararlarına karşı davacının Mahkemece belirlenecek bir miktarı nakdi teminat göstermesine karar verilmesine yönelik talebi yönünden ise, Türk Ticaret Kanunu’nun 448/3 maddesi uyarınca mahkememizce teminat gösterilmesine gerek olmadığı olmadığı yönünde takdir hakkı kullanılarak …” gerekçesiyle davalı vekilinin itirazlarının tümden reddine dair karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: TTK’nın 449. maddesinde düzenlenen genel kurul toplantısında alınan kararların yürütmesinin geri bırakılması, ticaret hukukuna özgü bir ihtiyati tedbir türü olduğunu, ihtiyati tedbir kararının tesis edilebilmesi için yaklaşık ispat şartı gerçekleşmiş olmalı, mahkemece karara dayanak teşkil eden olgular somut olarak açıklanmalı ve mahkemece davanın esasını çözecek şekilde ihtiyati tedbir kararı da verilmemesi gerektiğini, ancak, davaya konu somut uyuşmazlıkta, yaklaşık ispat şartı gerçekleşmeksizin, daha başlangıçta, genel kurul kararının yürütmesinin geri bırakılması kararı verilmesinin, ne yazık ki, dava sonunda elde edilecek olan menfaatin peşinen hükme bağlanmış olması sonucunu doğurduğunu, diğer yandan, her ne kadar taraflarınca, mahkemece talebin kabulü halinde, davacının Alman vatandaşı olduğu da gözetilerek, bunun teminat dahilinde olması gerektiği belirtilmiş ise de; mahkemece bu taleplerinin de kabul görmemiş, istinafa konu kararın gerekçesinde mahkemece teminata hükmedilmesine gerek olmadığına ilişkin olarak kullanılan takdir hakkının da sebebinin somut bir şekilde gerekçelendirilmemiş ve yanıtsız bırakıldığını, davacı, davalı müvekkili şirketin bundan önceki genel kurullarında alınan kararlar aleyhine de birden çok haksız ve mesnedsiz dava açmış, şirket işleyişini engellemeye çalıştığını, istinaf başvurularının kabulü ile mahkemenin davalı müvekkili şirketin 11/06/2019 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 7 no’lu kararının yürütmesinin geri bırakılmasına ilişkin kararına yapmış oldukları itirazın reddine ilişkin 19/02/2020 tarihli ara kararının kaldırılmasına ve davacının genel kurul kararının yürütmesinin geri bırakılması talebinin reddine, her türlü masraf ve vekalet ücretinin davacı karşı taraf üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı tarafından, ortağı olduğu davalı şirketin 11/06/2019 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısında alınan 4, 5, 6 ve 7 nolu kararların iptali istemine ilişkin açılan dava içinde, davacı talebi doğrultusunda TTK 449 maddesi uyarınca 7 nolu şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin alınan kararın icrasının durdurulması yönünde tedbir talebinin kabulüne karar verildiği, davalı itirazı üzerine itirazın reddine karar verildiği, iş bu karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava konusu 7 nolu genel kurul kararı ile şirketin fesih ve tasfiyesine karar alındığı anlaşılmaktadır. Mahkemece gerek tedbir kararı verilmesi gerekçesinde gerekse itirazın reddi gerekçesi olarak şirketin fesih ve tasfiyesinin gerçekleşmesi halinde davacı yönünden hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Ancak sermaye şirketlerinde asıl olan şirketin yasal organları ile yönetilip, şirketle ilgili geleceğe yönelik kararların yasal nisaplara uygun şekilde şirket genel kurulunca alınacak kararlar ile belirlenmesidir. Davacı tarafından gündemin 7 nolu kararı ile şirketin fesih ve tasfiyesi yönünde alınan kararın icra edilmesi halinde ne şekilde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı hususlarının kararda gerekçelendirilmediği gibi, mahkeme kararında da belirtildiği üzere davacının bu yöndeki iddiaları yargılamayı gerektirmektedir. Kaldı ki mahkemece TTK 448 madde uyarınca takdiren teminata da gerek duyulmadığı belirtilerek bu yöndeki itiraz da reddedilmiştir. Dosya kapsamına göre ve özellikle davacının 7 nolu karar ile ilgili gösterdiği iptal gerekçeleri gözetildiğinde, davacı iddiaları kapsamında yaklaşık ispat gerçekleşmediği anlaşıldığından, davalı vekilinin tedbir kararına yönelttiği itirazın reddi kararı isabetli olmamıştır. Bu nedenle HMK 353/1-b.2 maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk derece mahkemesinin davalı vekilinin tedbire itirazının reddine ilişkin 20/02/2020 tarihli ara kararının kaldırılarak 04/12/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılması yönünde dairemizce aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2 ve 394/son maddeleri uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İlk Derece Mahkemesinin ihtiyati tedbire itirazın reddine dair verdiği 20/02/2020 tarihli ara kararın KALDIRILMASINA, ihtiyati tedbire itiraz hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda;1-HMK’nın 394/4. maddesi uyarınca, davalı vekilinin ihtiyati tedbire vaki itirazları haklı görüldüğünden, ihtiyati tedbire itirazın kabulüne, ilk derece mahkemesinin 04/12/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına,2-Davalı tarafça yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 54,40 TL istinaf harcının talep halinde davacı tarafa iadesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf harç gideri ile posta giderinin, ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.2.ve 394/son maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 02/07/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.