Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/874 E. 2023/479 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/874
KARAR NO: 2023/479
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08.01.2020
NUMARASI: 2017/479 E. – 2020/23 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı olan … A.Ş’nin sahipleri ve paydaşları olduğunu, … şirketinin faaliyet alanının eğitim hizmetleri olup, eğitim ve öğretim amaçlı kurs açtıklarını, öğrencilere hizmet verdiklerini, müvekkili ile davalı arasında müştereken temsil etmiş oldukları … şirketinin eğitim faaliyetini sürdürmesi adına “… Mah. … Bulvarı No:… Sok. No:.. Esenyurt/İST.” adresinde bulunan taşınmazın … A.Ş’den 10+10 yıl süre ile kiralandığını, kiralamadaki asıl amacın … A.Ş’nin franchise hakkını satın alarak bu markanın adı altında eğitim faaliyetinde bulunmak olduğunu , kiralama yapıldıktan sonra, müvekkili ve davalı tarafın ortağı olduğu … şirketi tarafından söz konusu taşınmaz içerisinde bir takım tadilatlar yapıldığını ve taşındığını, Özel Öğretim Kurumları Standartlar Yönergesine uygun hale getirildiğini, taşınmazdaki tüm hazırlıklar tamamlanıp, eğitim faaliyetine hazır hale geldikten sonra taşınmazın maliki olan … şirketinin yetkilileri tarafından müvekkili davacının taşınmaza girmesine izin verilmediğini, olayın iç yüzünü araştıran müvekkili davacının … şirketi ile imzalamış oldukları kira sözleşmesinin, müvekkili davacının haberi olmaksızın şirketin diğer ortağı olan davalı … tarafından yetkisiz bir şekilde feshedildiğinin öğrenildiğini, yine müvekkili davacının davalı tarafın … Hiz. Ltd. Şti. adı altında kendi şirketleri olan … şirketi ile aynı iştigal konusu olan eğitim hizmetleri faaliyetini yürüttüğünü, … şirketi olarak kiraladıkları ve davalı tarafından yetkisi olmamasına rağmen feshedilen kira sözleşmesine konu taşınmazla ilgili olarak … şirketi üzerinden yeni bir kira kontratı yapıldığını, söz konusu taşınmazda davalı …’ın ortağı olduğu … şirketinin eğitim faaliyetini yürütmeye başlanıldığını, davalı taraf ile kiraya konu taşınmazı kiralayan … şirketinin muvazaa içinde hareket edilerek müvekkili davacıyı zarara uğrattıklarını, … şirketine noter kanalıyla ihtarname gönderilerek, kira borcuna mahsuben kendilerine 141.600,00 TL bedelli çek teslim ettiklerini, bu hususun sözleşmenin 7.1’inci maddesinde de tutanak altına alındığını, taşınmazın TBK’nun 301 ve 309’uncu maddeleri uyarınca … şirketinin kullanıma hazır hale getirilmesini ihtar ettiklerini, ihtarnameye cevapta, sözleşmede belirtilen 141.600,00 TL bedelli çeki almadıklarını haksız ve kötü niyetle ileri sürerek, … şirketi ile ortak hareket ettiklerinin ortaya çıktığını, TTK 396/1’inci maddesinin tanımış olduğu seçimlik hakların göz önünde bulundurularak hükme aykırı hareket ederek müvekkili davacı ile birlikte ortak oldukları … şirketini zarara uğratan davalı … ‘ın, … şirketinde yapmış olduğu işlemlerin … şirketi adına yapılmış sayılmasına ve üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerinin … şirketine ait olmasına karar verilmesini talep ettiğini, davalı …’ın haksız ve hukuka aykırı şekilde hareket etmesi neticesinde … şirketinin maddi zararının yanında manevi anlamda da zarara uğradığını, davalının … şirketine manevi tazminat ödemeye mahkum edilmesini talep ettiğini, beyanla davalı tarafın müvekkili davacı ile birlikte … şirketinin ortağı olup şirketin müştereken temsil edildiğini, davalı tarafın kasıtlı olarak şirketi zarara uğratmaya çalıştığından şirketin herhangi bir konuda karar almasına, tasarrufta bulunmasına, şirketin zararının tazmini açısından yapılacak işlemler için gerekli olan vekaletnamenin verilmesine dahi izin verilmediğini, dolayısıyla şirketin zararına hareket eden davalı tarafın …AŞ’de bulunan temsil ve ilzam yetkilerinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı tarafın kendi şahsı adına açtığı davadan şirket lehine hüküm verilmesini talep edemeyeceğini, yine davalı taraf olarak, müvekkilinin asil gösterilmiş ise de haksız rekabet iddiasına dayalı iddiaların dava dışı ve müvekkilin dava dışı … isimli kişi ile ortak olduğu … Hizm. Ltd. Şti. nezdinde gerçekleştiğini, davalı yönünden taraf sıfatı ve ehliyetinin bulunmadığını,dava dilekçesindeki davalının temsil ve ilzam yetkilerinin kaldırılarak davacıya verilmesine dair talebinin yasal dayanağının bulunmadığını, manevi tazminat iddiasının yasal dayanağının bulunmadığını, davalının eylemlerinin haksız rekabet oluşturmadığını, davalı şirketin kuruluş ve tescil tarihi 25/02/2011 olup, … Eğitim Kurumlan A.Ş.’nin ise 30/12/2015 tarihinde kurulduğunu,141.600 TL bedelli çekin hiçbir zaman teslim edilmediğini ve dolayısıyla tahsil edilmediğinden bahisle haksız rekabet şartlarının oluşmadığını, davacı tarafın aktif dava ehliyeti ve taraf sıfatının bulunmaması, davalıya yöneltilebilecek husumet bulunmaması gözetilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava dilekçesi ekinde davacı tarafça sunulan kira sözleşmesi sureti ile yargılama aşamasında teslim edilen kira sözleşmesi asılları aynı olmayıp, asıl olarak sunulan kira sözleşmesinde … AŞ şirket kaşesinin bulunmadığı, davacı tarafından … AŞ’ye gönderilen Bakırköy 51.Noterliği’nin 21/03/2017 tarih, … yevmiye no’lu ihtarnamesine cevaben … AŞ tarafından gönderilen ihtarnamede …AŞ ile … AŞ arasında kira sözleşmesi imzalanmadığı ve 141.600,00 TL bedelli çek verilmediğinin belirtildiği, davalı …’ın ortağı olduğu dava dışı … şirketi ile … arasında franchising sözleşmeleri bulunmakta olup ilgili sözleşmelerdeki adres ile 11/03/2016 tarihinde dava dışı …Aş arasında imzalandığı belirtilen kira sözleşmesindeki adresin farklı olduğu, davacı tarafça … Aş’ye 141.600 TL bedelli çek verildiği ve taşınmazda tadilat yapıldığı ileri sürülmüş ise de yapıldığı belirtilen tadilatlara ilişkin fatura ve belge sunulmadığı tespit edilmiştir. Davacı tarafça, yönetim kurulu üyesi davalı tarafından dava dışı şirketin zarara uğratıldığı ya da yoksun kalınan kar bulunduğu hususu ispatlanamamış olup bu talep yönünden sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir. Davacı taraf, davalının …AŞ’yi temsil yetkisi kaldırılarak yetkinin kendisine verilmesini talep etmesini talep etmiştir. TTK’nun 364.maddesinde yönetim kurulu üyelerinin esas sözleşmeye atanmış olsalar dahi gündemde ilgili bir hüküm varsa veya sebeplerin önemli olması halinde gündemde madde olmasa dahi her zaman genel kurul kararıyla görevden alınabilecekleri düzenleme altına alınmıştır. Yönetim Kurulu üyeliği güvene dayalı olduğundan bu güvenin sarsılması halinde genel kurulun ilgili üyeyi azletmesi mümkündür. Genel Kurulun azil yetkisi devredilemeyen görev ve yetkilerden olup ana sözleşme ile de sınırlandırılamaz. Limited şirketlerde müdürlerin mahkeme tarafından azledilmesine ilişkin TTK m.630/2’ye benzer bir hüküm anonim şirketler için yer almamakta olup…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının İTO’da kayıtlı …A.Ş.’nin sahipleri ve paydaşları olduğunu, şirketin faaliyet alanının eğitim hizmetleri olduğunu, faaliyetini sürdürmek amacıyla … Gayrimenkul A.Ş. 10+10 yıl süre ile Esenyurt/ İstanbul adresinde bulunan taşınmazın kiralandığını, asıl amacın … A.Ş’nin Franchise hakkını satın alarak bu markanın adı altında eğitim faaliyetinde bulunmak olduğunu, kiralama işleminden sonra şirket tarafından taşınmaz içerisinde bir takım tadilatlar yapıldığını, özel öğretim kurumları standartlar yönergesine uygun hale getirildiğini, hazırlıklar tamamlandıktan ve eğitim faaliyetine hazır hale geldikten sonra taşınmaz maliki şirketin şirket yetkililerinin müvekkili davacı taşınmaza girmesine izin vermediğini, müvekkili tarafından yapılan araştırmada kira sözleşmesinin müvekkilinin haberi olmaksızın diğer ortak davalı tarafından yetkisiz şekilde fesih edildiğinin öğrenildiğini, daha sonra söz konusu taşınmazla yeni bir kira sözleşmesi yapıldığını, davalının ortağı olduğu … şirketinin eğitim faaliyetini yürütmeye başladığını öğrendiğini, davalının kiralayan şirket ile muvazaa içinde hareket ederek müvekkili davacıyı zarara uğrattığını, dava dışı şirkete ihtarname gönderilerek kira borcuna mahsuben çek teslim edildiğini taşınmazın kullanıma hazır hale getirilmesinin belirtildiğini cevaba ihtarnamede aralarında kira akdinin bulunmadığı sözleşmede belirtilen 141.600,00 TL bedelli çekin almadıklarını ileri sürdüklerini ve dava dışı şirket ile ortak hareket ettiklerinin ortaya çıktığını, kira konusu taşınmaz üzerinde davalı tarafın ortağı olduğu şirketin … A.Ş.’ye ait franchise hakkı ile Özel Esenyurt … Öğretim Kursu unvanı altında faaliyet gösterdiğinden kararda yer alan kira sözleşmesi ile yargılama aşamasında sunulan kira sözleşmesinin aynı olmadığıni, ihbar olunan şirketin kira sözleşmesini imzaladığını kabul etmediğini bu nedenle geçerli sözleşmenin varlığından bahsedilemeyeceğinin belirtildiğini, eposta yazışmaları incelendiğinde Kondera şirketinin resmi eposta hesabından müvekkiline kira sözleşmesini gönderdiği bu hususta karşılıklı yazışma yapılarak teyitleşildiğinin açık bir şekilde görüldüğünü sözleşme aslı üzerinde inceleme yapılmasının talep edilmesine rağmen ihbar olunanın beyanı doğrultusunda kararın gerekçelendirildiğini, buna rağmen taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldığını, alınan raporda … şirketinin herhangi bir zararının bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verildiğini, davalı tarafın müşterek imza ile temsil edilen ortak olduğu şirkette kira sözleşmesine tek taraflı ve kötü niyetli olarak feshetmesi, devamında aynı adreste kira sözleşmesi yaparak ortağı olduğu … şirketi adına eğitim faaliyetine devam etmesinin mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, kusursuz sorumluluk halini düzenleyen TTK 396. hükmü dikkate alınmaksızın zararın oluşmadığı belirtilerek davanın reddine karar verildiğini, eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verildiğini, kararın usul, yasaya ve dosya kapsamına uygun olduğunu, ancak davacının manevi tazminat talebine ilişkin davasının reddi neticesinde müvekkili yönünden AAÜT gereğince vekalet ücreti verilmediğini, sehven hüküm kurulmadığını, hatanın giderilmesi için tavzih taleplerinin reddedildiğini belirterek, manevi tazminat talebinin reddine dair ilam uyarınca davalı taraf lehine ayrıca vekalet ücretinin takdiri için hükmün kaldırılarak düzeltilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, anonim şirket ortağının rekabet yasağını ihlali nedeniyle TTK’nın 396. maddesi gereğince elde edilen menfaatin tahsili ile şirkete verilmesi ve manevi tazminat ile yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisinin kaldırılması taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı ve davalı vekillerince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında, her iki tarafın dava dışı …AŞ’nin ortaklarından olduğu hususlarında herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir. Uyuşmazlık, davalı ortağın, dava dışı şirketle kira sözleşmesi oluşturulduğu iddia edilen sözleşmesini feshederek daha sonra ise kendisine ait olan dava dışı şirket ile kira sözleşmesi gerçekleştirip şirketin faaliyetine devam etmesinin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, dava dışı kiraya veren şirketin dava dilekçesine kira sözleşmesinde ekli sözleşme örneğini kabul etmemiş olmasının iş bu uyuşmazlıkta imza incelemesini gerektirip gerektirmeyeceği, dava dışı şirkette zararın oluşmamasına dair bilirkişi raporuna karşılık davacı iddialarının zarara neden olup olmayacağı ile manevi tazminat davasının da reddedilmiş olması karşısında davalı yararına ayrıca vekalet ücreti verilmemiş olmasının isabetli olup olmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, davacının dava dilekçesine ekli kira sözleşmesi örneğinde, kiraya verenin … … Gayrimenkul A.Ş., kiracının tarafların ortağı olduğu dava dışı …A.Ş., sözleşme konusunun , kiraya verenin İstanbul Esenyurt adresinde bulunan binanın kiracıya kiralanmasına ilişkin olduğu, mecurun kullanım amacının eğitim kurumları olarak belirlendiği , kiranın başlangıç tarihinin 01.10.2016 şeklinde ifade edildiği, sözleşmenin 11.03.2016 tarihli olduğu, tarafların ortağı olduğu …A.Ş.’nin 30.12.2015 tarihinde tescil edildiği, yönetim kurulu üyeleri ve yetkililerinin her iki taraf olduğu ,temsil yetkililerinin ise müştereken olduğu, davalının sahibi olduğu dava dışı … Yayın ve Ltd. Şti ise 25.02.2011 tarihinde tescil edilmiş olduğu, davacının dava dışı kira sözleşmesinde kiraya veren olarak yer alan şirket ……. A.Ş.’ye 21.03.2017 tarihinde ihtarname keşide ettiği, ihtarnamenin konusunun 11.03.2016 tarihli kira sözleşmesi uyarınca mecurun kullanıma hazır hale getirilmesinin talebi olduğu ihtarname içeriğinde kira akdi devam ederken söz konusu mecurun …… Ltd. Şti. Unvanlı şirkete de kira verilmiş olduğunun öğrenildiği, mükerrer kiraya verilen şirket yetkilileri tarafından kira akdinin bulunduğu, mecura kendilerinin de kiracı oldukları gerekçesiyle girişine engel olunduğunu, şirketin çift imza ile temsil edildiğini, bu sebeple müvekkilinin rıza ve imzası olmaksızın kira sözleşmesinin kiracı şirket tarafından feshinin hukuken mümkün olmadığını belirterek ,7 gün içinde tahliyesi ile kullanıma elverişli hale getirilmesinin talep edildiği, dava dışı … Gayrimenkul A.Ş. vekili tarafından davacının ihtarnamesine karşılık Gaziosmanpaşa 10. Noterliğinde düzenlenen 31.03.2017 tarihli ihtarname ile cevap verildiği, verilen cevapta öncelikle ihtarnamede keşide edenin ortağı olduğu iddia edilen …A.Ş. ile müvekkili arasında bir kira sözleşmesinin akdedilmediğini, akdedildiği ileri sürülen kira sözleşmesine istinaden 141.600,00 TL çekinde taraflarına teslim edilmediği gibi ödeme yapılmadığını, müvekkilinin sözde kiracısı …… A.Ş. İle bir kira kontratı imzalanmadığı gibi şayet bir kira kontratı imzalanmış ise talepte bulunma hakkının dava dışı …… A.Ş. adına yetkili organlarınca bulunulabileceğini belirterek, müvekkiline ait taşınmazın dilediği kişiye dilediği bedelle kiraya verme hak ve yetkisinin bulunduğunun ifade edildiği, dava dışı … A.Ş. Tarafından 16.01.2018 tarihinde İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğüne yazılan yazıda …… Ltd. Şti tarafından işletilen Özel … Ortaokulu unvanlı okulun okul unvanı, tabelası ve görsellerinde kullanmış olduğu … markasını muvafakat ettiklerini ……. Ltd Şti. arasında isim hakkının kullandırılmasına dair franchise sözleşmesinin imzalanmış olduğu, adı geçen kurucu şirketin unvanı ile okul işletmeciliği yapmasında marka haklarının kullanımı hususunda bir sakınca olmadığının beyan edildiği dilekçe ekinde … isim hakkının kullandırılması ile eğitim işletim sistemine uygun desteğinin verilmesine ilişkin … A.Ş. İle … Yayın Ltd Şti arasında imzalanmış olan 16.01.2018 tarihli sözleşme örneğinin ibraz edildiği, 27.04.2017 tarihli kira sözleşmesi ve eklerinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. 01.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusunun, anonim şirket ortağının rekabet yasağını ihlali nedeniyle TTK md. 396’da yer alan seçimlik haklardan şirket ortağı olan davalının, yapmış olduğu işlemlerin şirket adına yapılmış sayılması ve üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğuna hükmedilmesi talebinden ibaret olduğu, dava dışı …A.Ş.’nin 2016 ve 2017 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu ancak 2016 yılı Yevmiye defteri kapanışının yasal süresi içerisinde yaptırılmadığından lehine delil niteliğinin bulunmadığı, dava dışı … şirketinin kuruluş tarihinin, dava dışı … şirketinin kuruluş tarihinden sonrasına denk geldiği, dava dilekçesi ekine sunulan 11/03/2016 tarihli kira sözleşmesi ile kasaya teslim edilen kira sözleşmesinin aslının aynı olmadığı, aslı olarak sunulan kira sözleşmesinde kiraya veren taraf olduğu iddia edilen dava dışı … Şirketinin kaşesinin bulunmadığı, davacı beyanlarında tarihli kirâ sözleşmesine ilişkin olarak verildiği iddia edilen 141.600-7TL çek ile ilgili başkaca herhangi bir evrakın dosya kapsamına sunulmadığı, davalı …’ın ortağı olduğu davadışı … şirketinin … ile ilgili birçok franchsing sözleşmesi bulunduğu, 12/03/2018 tarihli … Bankası Cevabi yazısında … Müşteri numaları …’ın … Bankası Bağcılar Şubesindeki …. numaralı hesabından “…” açıklamasıyla 22/06/2016, 07/09/2016 06/07/2017 tarihlerinde … Esenyurt, … Kurs Kira, Esenyurt … açıklamalı ödemeler gerçekleştiği, ancak Davalı …’ın ortağı olduğu dava dışı … şirketinin … ile ilgili birçok franchsing sözleşmesi bulunmakta olup, ilgili hesap hareketlerinden hangi sözleşmeye binaen ödeme yapıldığının anlaşılamadığı, bütün bu hususlar ve raporda ayrıntılarına yer verilen hususlar dikkate alındığında; davacının maddi ve manevi tazminata ilişkin iddialarının geçerli delillerle kanıtlamadığı, dolayısıyla davacının, zararların tespit ve tazminine ilişkin talebinin yerinde olmadığı, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin azledilmesi yetkisinin, münhasıran genel kurula ait olduğu, bu yetkinin devredilemez nitelik taşıdığı, bu bakımdan davacının, davalının … şirketini temsil etme yetkisinin kaldırılarak bu yetkinin kendisine verilmesi yönündeki talebinin de yerinde olmadığı belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde, kira sözleşmesi ile ilgili olarak açıklamalarda bulunarak itirazları doğrultusunda yeni bir rapor alınmasını talep etmiştir. Davacı vekili, 23.10.2019 tarihli beyan dilekçesinde, müvekkili davacı ile yapılan görüşme neticesinde sözleşmede yer alan imzaların … şirketi adına ortakları tarafından atıldığı hususunun beyan edildiğini, tereddüt hasıl olması halinde imza incelemesinin yaptırılmasını talep ettiklerini de belirtmiştir. Davalı vekili, ara karardan rücu talebinde bulunarak, haksız rekabet unsurlarının dosyada oluşmadığı basit iken dosyanın esasına etkisi olmayan daha önce tartışılan ve beyanda bulunulan hususlara ilişkin en başa dönülerek fotokopi ve kiraya veren şirket kaşesinin bulunmadığı başka bir sözleşme aslındaki imzalara ilişkin beyanda bulunulmasının istenmesine itiraz ettiklerini, sözleşmede kiraya veren olarak belirtilen … isimli şirket tarafından böyle bir sözleşmenin akdedilmediği hususunda 31.03.2017 tarihli cevaba ihtarname ile açıkça beyanda bulunularak sözleşmenin reddedildiğini, yeni delil bildirilmesine muvafakat etmediklerini belirterek ispatlanmayan davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre davanın reddine karar verilmiştir. TTK’nın 396 maddesinde rekabet yasağı düzenlenmiştir. Maddenin son fıkrası uyarınca yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarıyla ilgili hükümler saklıdır. Yönetici aleyhine açılacak sorumluluk davası, doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Yöneticinin ortaklığın mal varlığının azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Yani davacı tarafın ortağı olduğu davalı şirketin kötü yönetilmesi nedeniyle davalı şirketin zarara uğratılması nedenine dayalı tazminat davasında, şirket yöneticisinin eylemleri nedeniyle uğranılan zarar, şirket açısından doğrudan, davacı ortak açısından ise dolaylı zarar olup, dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 555. (6762 sayılı TTK’nm 309.) maddesi hükmü gereğince hükmedilecek tazminatın şirkete verilmesinin talep edilmesi gerekmektedir. Davacı ortağın doğrudan bir zararı varsa bu zararın ortağa ödenmesi istenebilir. Davacı da eldeki davada zararın dava dışı şirkete verilmesini talep etmiş olup, dolaylı zarar yönünden talepte bulunulduğu anlaşılmaktadır. TTK 396. maddesine göre de, yönetim kurulu üyeleri genel kuruldan izin almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi aynı tür işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla giremez. Davalı gerçek kişinin, şirket genel kurulunca TTK’nın 396. maddesi gereğince genel kurul izni olmaksızın şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla giremez. Bu hükme aykırı harekette bulunan yönetim kurulu aleyhine şirket tazminat istemekle veya tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmekte serbesttir. TTK’nın 396/4. maddesine göre yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuyla ilgili hükümler saklı tutulmuştur. Yani yönetim kurulu üyelerinin rekabet yasağına aykırı eylemleri nedeniyle davacı ortakların doğrudan doğruya bir zararları oluşursa, ortaklar, doğrudan doğruya kendilerine ödenmek üzere tazminat davası açabilirler. Olayımızda ise iddia edilen zarar şirketin zararı olup davacının doğrudan doğruya zararları söz konusu değildir. Somut davada, davacı şirket ortağı ve yöneticisi, davalı şirket ortağı ve ayrıca yöneticisi olan davalıya karşı rekabet yasağını ihlal ettiği gerekçesiyle iş bu davayı açmıştır. Ancak dosya içerisindeki şirket sicil kayıtlarından, davalının rekabete neden olduğu iddia edilen şirketin tarafların ortak olduğu şirketten önce tescil edilerek kurulduğu, diğer taraftan davacının davasına dayanak yapmış olduğu dava dışı şirketle yapıldığı iddia edilen kira sözleşmesinin dava dışı şirketin dava tarihinde önce vermiş olduğu ihtara cevap dilekçesiyle kabul etmediği, dosyaya ibraz edilen kira sözleşmesi aslında dava dışı şirkete ait kaşenin mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalının dava dışı şirketinin davacı ile birlikte ortak oldukları şirketten daha önceden kurulmuş olduğunun kabul edilmemesi halinde dahi davacının yukarıda ayrıntılı şekilde yer verildiği üzere kira sözleşmesinin feshi ve davalının kendi şirketi ile sözleşmeyi yaptığı iddiası üzerine belirtilen zararın oluştuğuna dair iddiası ispat edilememektedir. Çünkü dava dışı sözleşmenin tarafı olduğu iddia edilen şirket tarafından, davacı ile gerçekleştirildiği belirtilen kira sözleşmesini kabul etmemektedir. Davacının söz konusu kira sözleşmesini, davalı tarafça kendinden habersiz şekilde feshedilmiş olduğu iddiası ise dava dışı şirketin davacı ve davalı tarafça müştereken temsil edilmekte olması nedeniyle zaten mümkün değildir. Açıklanan tüm nedenlerle davacının davalıya yönelik haksız rekabet iddiaları sübuta ermediğinden davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. Diğer taraftan, davalının dava dışı Anonim Şirketteki temsil yetkisinin kaldırılması talebinin kabulü de münkün değildir. Çünkü tarafların ortak ve müştereken yetkili oldukları şirket anonim şirket olup yönetim kurulu üyelerinin azil yetkisi münhasıran genel kurula aitti ve bu yetki devredilemez nitelik taşımaktadır. Bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf nedenlerinin reddi gerekmiştir. Davalı vekili, istinaf dilekçesinde manevi tazminat talebinin reddedilmiş olması nedeniyle müvekkili lehine AAÜT gereğince ayrıca vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken bu konuda karar verilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. Hükmün yargılama giderleri ile kısmında, davalı yararına 3.400,00 TL vekalet ücretine hükmedildiği, davacının dava dilekçesindeki talebinin maddi ve manevi tazminat taleplerinin bulunduğunun göz ardı edildiği anlaşılmıştır. AAÜT genel hükümlerinin 10. maddesinde manevi tazminat davalarında ücret başlığı altında manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda, manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedileceği belirtilmiştir. Bu nedenle somut olayda, reddine karar verilen manevi tazminat talebi açısından avukatlık ücretinin ayrı bir kalem olarak hükmedilmesi gerekirken, buna dair olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olmuş, bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca vekalet ücreti yönünden düzeltilmek üzere ilk derece mahkemesini istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca vekalet ücreti yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davacıların maddi ve manevi tazminat davalarının REDDİNE,2-Alınması gereken 54,40-TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 187,86 TL harçtan mahsubu ile artan 133,46 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince reddedilen maddi tazminat yönünden takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,4–Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince reddedilen manevi tazminat yönünden takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,5-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,6-Davalı tarafından yapılan 14,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,8-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden:a-Davacı tarfından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, b-Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 54,40 TL peşin karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa iadesine,c-Davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf başvuru harcı giderinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine, d-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendilerinin üzerinde bırakılmasına, 9-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,10-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 23.03.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.