Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/862 E. 2023/377 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/862
KARAR NO: 2023/377
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03.12.2019
NUMARASI: 2017/379 E. – 2019/1274 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından davacı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile davacı adına kayıtlı bulunan … plakalı araca ilişkin rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığını, takibe ilişkin ödeme emri davacıya tebliğ edilmişse de takibe ilişkin itirazın hataen süresi dahilinde yapılmadığını, sürenin bitimini müteakip 07.11.2016 tarihinde davacı tarafından dosyaya sunulan dilekçe ile anapara borcunun kabul edildiğini, kendisinden tahsil olunmasını talep ettiğini, ancak diğer alacak kalemlerine itiraz etmişse de itirazın süresinde olmaması nedeniyle, takibin kaldığı yerden devam ettiğini, anapara borcu dışındaki tüm kalemlerin haksız ve fahiş olarak talep edildiğini, bu miktarların tamamına açıkça itiraz ettiğini, bu tutarda borçlu olmadığını, icra dosyasında talep edilen 29.123,06 işlemiş faiz talebinin oldukça fahiş olduğunu ve nasıl yapıldığının belirsiz olduğunu, davacının temerrüde düşürülmediğini, davalı bankadan araç kredisi kullandığını, sözleşme örneğinin teslim edilmediğini, düzenli bir şekilde kredilerini ödediğini, bankaca yapılmış bir ihtar da bulunulmadığını, bankaya 8.552,50 TL ana para borcu kaldığını, iş bu borcun da icra dosyasına 01.02.2017 tarihinde ödendiğini, banka tarafından talep edilen faiz miktarı ile faiz oranlarının fahiş olduğunu, İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında talep olunan tutarın toplam 39.367,69 TL olduğunu, davalı banka tarafından 8.552,50 TL olan asıl alacak için bu tutarın üç katından fazla bir bedel olan 29.123,06 TL faiz talep ettiğini, faiz hesabının nasıl yapıldığının bilemediğini, %39 temerrüt faizinin fahiş olduğunu, faiz oranının sözleşmede olduğu varsayımında dahi bu orana ilişkin maddenin müvekkili ile müzakere edilmeden davacıya imzalatılmış olması nedeniyle haksız şart niteliğinde olduğunu, bu nedenle hesaplanan faiz miktarlarına itiraz ettiklerini, davalı banka tarafından 235,99 TL masraf açıklamasıyla talep olunan bedelinde haksız, dayanaksız ve kötü niyetli olduğunu, icra takibine konu alacakların zamanaşımına uğradığını iddia ederek; icra takibinin yargılama sonuna kadar teminatsız ya da uygun bir teminat mukabilinde durdurulmasına ve davalı banka tarafından haksız kötü niyetli olarak talep olunan toplam 30.815,19 TL bedel yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davanın haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu, davacı tarafın davalı ile yaptığı sözleşme ile yıllık akdî temerrüt faiz oranlarının belirlendiğini, sözleşme serbestliğinin geçerli olduğunu, taraflar arasında imzalanan ve maddeleri gayet açık olan sözleşmeyi davacının bilerek okuyarak imzaladığını, borçlunun ısrarlı talepleri neticesinde bankanın kendi içerisinde belirlediği sürenin çok üzerinde ödeme yapmasının beklendiğini, ancak sadece asıl alacak miktarını dosyaya yatırarak akabinde bu dava ile kötü niyetini tescil ettiğini, taraflar arasında rehin sözleşmesinin mevcut olduğunu, rehin sözleşmesinin 27.02.2012 tarihinde yapıldığını, 2016 yılında ise rehnin paraya çevrilmesi yoluyla davalı banka tarafından icra takip işlemi başlatıldığını, zamanaşımı süresinin on yıl olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Toplanan deliller, dava dilekçesi, cevap dilekçesi, banka kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Bankaca kredi sözleşmesinin 12. Maddesine göre, kredi faiz oranı üzerine %50 ilave yapmak suretiyle faiz uygulama yetkisi olduğu halde; bu hesapla … numaralı kredi sözleşmesi içi,n temerrüt faiz oranının %20,4 olması gerektiği, … nolu kredi sözleşmesi için temerrüt faiz oranının %17,4 olması gerektiği halde,yasal dayanak olmaksızın her iki kredi sözleşmesi için %39 faiz oranı uygulandığı tespit edilmiş olup; davacı tarafın 22.302,15 TL fazla ödeme yaptığı mahkemece hükme esas alınan 14/06/2019 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edilmekle; davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki davacının davalı … bank A.Ş.’e 22.302,15 TL borçlu olmadığının tespitine, ödeme nedeni ile İİK 72/6 mad. uyarınca dava istirdat davasına dönüştüğünden 22.302,15 TL’nin 30.03.2017 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile ile birlikte davalıdan istirdatına, İİK 72/5 gereğince takibin haksız ve kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden; davacı lehine kötü niyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığı…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabul- kısmen reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporları aşamasında yapmış oldukları itirazların dikkate alınmadığını, itirazlarını tekrar ettiklerini, mahkeme tarafından 20.03.2019 tarihinde oluşturulan ara karar gereği yeni bilirkişi tarafından davacı tarafça fazla ödeme yapıldığı gerekçesiyle rapor sunulmuş ise de itiraz ettiklerini, bilindiği üzere yasal takip dosyalarını ödemelerin icra müdürlüğünce yapılan dosya kapak hesabı üzerinden olacağını, her ne kadar bankaca işletilen faiz miktarının sözleşmeye uygun olmadığı iddiası ile dava açılmış ise de bilirkişilerce yapılan hesaplamada rehin sözleşmesinin takibe konulmadan evvel kat hesabı oluşturularak uzunca süre borçlunun lehine banka nezdinde taksitleri aksatmasına rağmen bekletilmesi hususunun dikkate alınmadığını, borçlunun taksitleri aksattığı aşamada sürekli idare etmeleri konusunda diyalogda kaldığını, müvekkili bankanın işlemiş faizi %5’e kadar çekebileceğini sözlü olarak dile getirdiğini, davacının ödeme yönünde iyi niyetli adım atmadığını, takibe itirazını da süresinde sunmayan davacının son aşamada aracının yakalanması sonrasında ödemeyi yaptığını, 2. bilirkişi raporunda da hesaplamanın hem eksik hem de faiz yönlerinden yanlış yapıldığını, dosyadaki ihtiyaç kredisi için takip açılma tarihinden önce bankaca işlemiş akdi faiz miktarının 2.010,73 TL, ticari taşıt kredisinin takip tarihinden önce işlemiş faiz miktarının 3.995,37 TL olduğunu, bilirkişinin farklı miktar hesapladığını, bahse konu alacak için yıllık % 39’dan işletilen faiz miktarını sözleşmesel olarak işletilerek takibe konu her ne kadar bu miktar faiz oranı hesaplama yapılmış ise de hesaplamaya itiraz ettiklerini, alacaklı tarafın faiz miktarını görüşmeler esnasında %5 kadar feragata hazır olduğunu belirttiğini, müvekkili bankanın rehin sözleşmesine istinaden oluşan alacağının hukuka uygun oluştuğunu, davacının süreci uzatma yaklaşımına rağmen hukuka uygun şekilde tahsil edildiğini, hükmün 4 numaralı bendinde yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre kurulmuş ise de 2. bilirkişi raporu yani 16.04.2019 tarihli bilirkişi raporu ücretinin davalı tarafça yatırıldığını, bu miktar düşülmeden yargılama giderlerinin davalıdan tahsilinin hatalı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taşınır rehninin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan icra takibine karşı İİK’nın maddesi gereğince menfi tespit/istirdat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul- kısmen reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında, kredi ilişkisinin varlığı konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, bilirkişi raporundaki tespitlerin usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığı, davalı tarafça faiz ve ferilerinin fazla talep edilip edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığı ile hükümde 2. bilirkişi ücretini karşıladığını belirten davalı tarafın yapmış olduğu yargılama giderinin davalıdan tahsiline dair verilen hükmün isabetli olup olmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, taraflar arasında 27.07.2012 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığı, kredi miktarının bir milyon olduğu, ayrıca 27.07.2012 tarihinde 23.000,00 TL bedelli ihtiyaç kredisi kullanıldığı, 27.02.2012 tarihli araç rehin sözleşmesi düzenlendiği, davalı banka tarafından 08.08.2014 tarihinde Kartal …. Noterliğinde düzenlenen hesap kat ihtarnamesinin keşide edildiği, ihtarnamede iki ayrı kredilerden dolayı toplam 59.911,29 TL alacaklı olduğunun bildirildiği, bir gün içerisinde ödenmesinin talep edildiği, davalı banka tarafından davacı hakkında, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında kredilerden dolayı toplam 39.367,69 TL alacağın tahsili amacıyla … plakalı araca dair taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığı, icra takibinde işlemiş yıllık temerrüt faizinin %39 olarak belirtildiği, ayrıca işlemiş akdi faiz oranının %26 olarak belirtildiği, davacının takip sonrasında iş bu menfi tespit davasının açmış olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından 30.11.2017 tarihli duruşma zaptına geçen beyanında, müvekkilinin icra dosyasındaki itirazını süresi içinde olduğunu düşünerek icra müdürlüğüne gidip asıl borcu kabul edip ferilerine itiraz ettiğini, akabinde ödediğini, ne var ki bankanın işlemiş faizler ve diğer kalemler yönünden takibe devam ettiğini, müvekkiline ait … plakalı aracın satış tehdidi ile yakalanması üzerine müvekkilinin borcu ödediğini ve takibin kapandığını belirtmiştir. 17.08.2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda inceleme, tespit ve değerlendirmeler sonucunda; davalı bankanın, 24.10.2016 takip tarihi itibariyle davacı borçludan Genel Kredi Sözleşmesi Madde 12’ye göre belirlenen temerrüt faizlerine göre … ve … ndlu krediler için alacağının 8.552,49TL anapara, 3.825,31TL akdi faiz toplamı,12.973 TL Temerrüt Faizi (430,60), 841,36TL BSMV Toplamı, 235,00TL BSMV olmak üzere toplam 26.427,46 TL olarak hesaplandığı, davacı tarafından icra dosyasına 01/02/2017 tarihinde 8.552,50 TL, 16/10/2017 tarihinde 40.854,87 TL ödeme yapıldığı, yapılan ödemeler sonrasında ise 907,83 TL davacı vekiline reddiyat iadesi yapıldığı, davacı imzalamış olduğu sözleşmedeki borç ile sorumlu olduğu, belirlenen bu borç miktarı içerisinde ve imzalamış olduğu sözleşmeler gereğince takip sonrasında icra dosyasına yapılan ödemeler (8.552,50 * 40.858,87-907,83=) 48.503,54 TL sonrasında davalı bankadan 21.308,76 TL alacaklı olduğu hesaplandığı belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde, her ne kadar menfi tespit davası açılmış ise de davalı bankanın baskısı ve cebri icra tehdidi ile borcun müvekkil tarafından 16.10.2017 tarihinde ödendiğini bu nedenle davanın istirdat davasına dönüştüğünü müvekkilinin davalı bankadan 22.072,07 TL alacaklı olduğunu tespit edildiğini belirterek, bu miktarın davalıdan istirdadına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz ederek ek rapor alınmasını talep etmiştir. 20.02.2019 tarihili bilirkişi ek raporunda; davacının imzalamış olduğu sözleşmedeki borç ile sorumlu olup belirlenen bu borç miktarı içerisinde ve imzalamış olduğu sözleşmeler gereğince takip sonrasında icra dosyasına yapılan ödemeler ile davalı bankadan 21.308.76 TL alacaklı olduğunun hesaplandığı, davalı tarafından talep edilen işlemiş faiz masraf ve vergiye ilişkin yasal dayanağının somut olarak ortaya konması gerektiği, bir başka anlatımla hesap yapılırken dayanılan hukuki sebep, faiz oranları vb. esasların somutlaştırılması gerektiği, diğer hususlarda kök raporda varılan sonuçlarla bağlı kalındığı belirtilmiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz ederek dosyanın yeni bir bilirkişiye tevdi edilmesini talep etmiştir. Mahkemece 02.04.2019 tarihli celsede dosyanın davalı vekilinin itirazı üzerine bankacı bilirkişiye tevdiine 1.000,00 TL ücret takdirine ücretin davalı tarafın HMK 324.maddesi gereğince kesin süre içerisinde karşılanmasına karar verilmiştir. 14.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda; yapılan incelemede davacı tarafa, davalı banka tarafından ihtarname gönderilerek, kredilerin 31.07.2014 tarihi itibarı ile kat edildiği, sonrasında, İstanbul Anadolu …İcra dairesine yapılan takip talebi ve taşınır rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takipte ödeme emri gönderilerek toplam 39.367,69 TL nin ödenmesinin istendiği, davacının borca ve ferilerine itiraz ettiği, davacının, 02.02.2017 tarihli reddiyat makbuzundan anlaşılacağı üzere, icra dairesine 8.552,50 TL ödediği, ve davalı banka tarafından bu tahsilatın alındığı, İstanbul … İcra dairesinin 16.10.2017 tarihi itibarı ile yapmış olduğu dosya hesabına göre, hesaplanan toplam borç miktarının 40.854,87 TL olduğu, İcra dairesinin 16.10.2017 tarihli tahsilat makbuzundan, 40.854,87 TL nin ihtirazi kayıtla davacı tarafından icra dairesine yatırıldığı, kullanılan kredilere ait olan borcun hesaplanmasının, alternatifli olarak yapılarak mahkemenin takdirine sunulduğu, sözleşmeye göre kullanılan kredilerin faiz oranlarının %50 arttırılmak sureti ile bulunan oranlara göre yapılan hesaplamaya göre davacı tarafın davalı bankaya 22.302,15 TL fazladan ödeme yaptığı, kredi ödeme talimatlarında yer olan faiz oranları uygulanarak yapılan hesaplamaya göre ise davacının davalı bankaya 17.396,53 TL fazladan ödeme yaptığı tespitlerine yer verilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı yazılı beyan dilekçesinde, bilirkişi raporunda tespit edilen 22.302,15 TL alacağın dava tarihinden itibarin avans faizi ile tahsiline ve %40’dan aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz etmiştir. Mahkemece bilirkişi raporlarına göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosyada alınan her iki kişi bilirkişi raporu dosya kapsamında uygun, yeterli ve gerekçelidir. Birbirini teyit etmektedir. Davacının, taraflar arasındaki kredi ilişkisinde bakiye borcu denetlenebilir bir şekilde hesaplanmıştır. Davalı tarf bu hesaplamadan ayrılmayı gerektirir objektif bir itiraz ileri sürmemiştir. Denetime elverişli bilirkişi raporuna göre, davalının icra takibinde fazla alacak talebinde bulunduğu ve davacıdan fazla tahsilat yaptığı, bu nedenle fazla tahsilatın istirdadına karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmış, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenlerinin reddi gerekmiştir. Ancak 02.04.2019 tarihli ara karar gereğince 1.000,00 TL bilirkişi ücretinin 16.04.2019 tarihli reddiyat makbuzu ile davalı tarafça yatırılmış olmasına rağmen davalının yapmış olduğu yargılama giderinin de davacı tarafça yapılmış olarak kabul edilerek hüküm tesis edilmesi isabetli görülmemiştir. Bu durumda HMK’nın 326.madesi uyarınca davadaki haklılık oranlarına göre yargılama giderlerinin taraflara tahmilinde ilk derece mahkemesince hata yapılmış olduğundan, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün düzeltilmesi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile hükmü yargılama giderleri yönünden düzeltilmesine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: Davalı vekilinin yargılama giderlerine dair istinaf sebepleri dışındaki diğer istinaf nedenlerinin reddi ile yalnızca yargılama giderleri yönünden HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının düzeltilmek üzere kaldırılmasına ve davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrtuda; Davanın kısmen kabul- kısmen reddi ile;1-İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki davacının davalı …bank A.Ş.’e 22.302,15 TL borçlu olmadığının tespiti ile;2-Ödeme nedeni ile İİK’nın 72/6 maddesi uyarınca dava istirdat davasına dönüştüğünden, 22.302,15 TL’nin 30.03.2017 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,3- İİK’nın 72/5 maddesi gereğince takibin haksız ve kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden; davacı lehine kötü niyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına,4-Alınması gerekli 1.523,45 TL harçtan, davacı tarafça yatırılan 526,25 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 997,20 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,5-Davacı tarafça yapılan 526,25 TL peşin harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,6- Davacı tarafından harç dışında harcanmış olan 2.800 TL bilirkişi ücreti, 215,80 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.015,80 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranlarına göre belirlenen 2.182,65 TL’lik bölümünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,6-Davalı tarafça yapılan bilirkişi ücretinden ibaret 1.000,00 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranlarına göre belirlenen 276,26 TL’lik bölümünün davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Red edilen kısım yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,9-Bakiye gider avansının yatıran tarafa iadesine,10-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden;a-Davalı tarafça yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının Hazineye gelir kaydına,b-Davalı tarafça yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, davalıya iadesine,c-Kararımızın niteliğine göre, davalı tarafça yapılan kanun yolu giderlerinin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına,11- Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 09.03.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değeri itibariyle verilen karar kesindir.