Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/855 E. 2023/503 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/855
KARAR NO: 2023/503
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04.12.2019
NUMARASI: 2014/1715E. – 2019/1253 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalılardan … ve … adına kayıtlı bulunan Mersin ili, Merkez ilçesi, …Bölge, … sokağında kain …. pafta, … ada, … parselde kayıtlı taşınmazın, 22.03.2006 tarihinden başlamak üzere 16 yıl süreyle intifa hakkını … yevmiye numarasıyla aldığını, müvekkili şirketin intifa hakkına sahip olduğu bu taşınmazın akaryakıt istasyonu olarak kullanılması ve işletilmesine yönelik olarak davalı … şirketi ile 22.03.2006 tarihli bayilik sözleşmesi imzaladığını, davalı bayi şirketin, intifa hakkı müvekkili şirkete ait olan taşınmazı ve üzerindeki akaryakıt istasyonunu bayilik ve işleticilik sözleşmesi kapsamında … akaryakıt istasyonu olarak işletmeye başladığını ve daha sonra da 10.06.2009 tarihli temlik sözleşmesi hükümleri doğrultusunda diğer davalı … A.Ş.’ne devrettiğini, bu devir üzerine davalılardan … A.Ş ile 01.08.2009 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığını, bu davalı ile imzalanan temlik sözleşmesinin 3. maddesi uyarınca bu davalının, müvekkili şirketin bayisi olan 1 nolu davalının intifa sözleşmesi ile tüm sözleşmelerden doğan borçlarının tamamını devir aldığını, davalılardan … ve …’in, 22.03.2006 tarihli sözleşmeye müteselsil kefil ve müşterek borçlu olarak imza attığını, Rekabet Kurulunun 12.03.2009 tarihinde yayınladığı genel bir duyuru ile akaryakıt dağıtım şirketleriyle akaryakıt istasyonu işleten bayiler arasındaki dikey anlaşmaların yarattığı rekabet ihlalleri nedeniyle bayilik sözleşmelerinin uzun süreli olarak akdedilmesine yönelik yasaklar getirdiğini ve 18.09.2010 tarihine kadar tüm sözleşmelerin ve bu kapsamda kira/intifa sözleşme sürelerinin 5 yıldan fazla olamayacağına ve bu tarih itibariyle de sözleşmelerin süresinin sona ereceğine karar verildiğini, bu nedenle taşınmazın maliki olan davalı şirket ile müvekkili şirket arasında imzalanan intifa sözleşmesinin Rekabet Kurulu kararlarında ve Rekabet Kurumu’nun grup muafiyeti tebliğlerinde öngörülen süreyi aşan kısmının ifasının hukuken ve fiilen imkansız hale geldiğini, müvekkili şirketin intifa hakkı sütresinin 18.09.2010 tarihinde sona ermesi ve müvekkili şirket ile bayilik ilişkisi içerisinde bulunan davalı … Ürünleri şirketinin başka bir dağıtıcı ile anlaşarak lisans alması karşısında müvekkili şirket tarafından davalılara, Beyoğlu …. Noterliği’nin 08.11.2010 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi çekilerek müvekkili şirket ile davalılar arasında imzalanan dikey ilişkiye esas tüm sözleşmelerin yukarıda belirtilen tarihte sona erdiğinin ihtar edildiğini, intifa hakkının 16 yıllık süresinin 22.03.2022 tarihinde bitecek iken intifa hakkının ve taşınmaz üzerinde kurulu bulunan akaryakıt istasyonunun malikler ve ya davalı şirketler tarafından işletilmesine yönelik imzalanan bayilik ve işleticilik sözleşmesi ile protokollerin beş yılı geçen sürelerinin geçersiz hale gelmesi nedeniyle tarafların sözleşmeler kapsamında birbirlerine verdiklerini iade borcu altına girdikleri, bu kapsamda davalılara Beyoğlu … Noterliği’nin 01.06.2011 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesiyle 01.06.2006 tarihli fatura karşılığı 450.847.00 TL + KDV gayri maddi hak bedeli, 01.06.2006 tarihli fatura karşılığı 112.71.00 TL + KDV gayri maddi hak bedeli, 18.05.2006 tarihli fatura karşılığı 555.000 TL + KDV gayri maddi hak bedeli ve 22.03.2006 tarihli faturalar ile de 9.150 TL + KDV kanopi alt kaplaması bedellerinin, yatırımın kullanılmayacak döneme ilişkin kısmı olan 812.768.00 TL + KDV’den ibaret olan alacağının, senelik %24 oranı ile güncellenmiş tutarı olan 1.679,828.00 TL + KDV nin tahsilinin talep edildiğini, ancak davalı tarafın bu bedeli ödemediğini beyan ederek davalı … şirketine intifa bedeli, gayri maddi hak bedeli ve istasyon yatırım bedeli olarak ödenen ve davalıların zenginleşmesine neden olan 1.679.828.00 TL + KDV tutarındaki alacağının, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; müvekkillerinden …’in, taşınmazın ½ hisse maliki olup, müvekkili şirket ile hiçbir hukuki bağının bulunmadığı gibi sözleşmede de taraf olmadığını, bu nedenle … yönünden husumet nedeniyle davanın reddi gerektiğini, diğer taraftan müvekkili şirket ile davalı … A.Ş arasında imzalanan 10.06.2009 tarihli temlik sözleşmesinin tarafı olmadıkları gibi garantörleri de olmadığını, dolayısıyla davacı taleplerinin müvekkili … ve … yönünden reddi gerektiğini, ayrıca zamanaşımı süresinin, Rekabet Kurulunun intifa sürelerini 5 yıl ile sınırlandırılmasına ilişkin olarak verdiği ilk kararını kendi web sitesinde açıkladığı 12.03.2009 tarihinde değil, 2002/2 sayılı dikey anlaşmalara ilişkin grup muafiyeti tebliğinin yayınlanması tarihinden itibaren başlaması gerektiğini, bu nedenle açılan davanın zamanaşımı yönünden de reddi gerektiğini, Danıştay … Dairesinin … E. 2008/4196 K. sayılı kararı ile Rekabet Kurulu kararlarında 18.09.2010 tarihi itibariyle 5 yılı aşan anlaşmaların son bulacağının belirtildiğini, yasal düzenleme tarihinden sonra davacı ile bayilik ve diğer dikey anlaşmaların son bulduğunu, bu tarihten sonra beş yılı aşan sözleşmelerin 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 4. ve 5. maddeleri uyarınca yasak sözleşme olarak değerlendirildiğini, aynı yasanın 56. maddesine göre geçersiz anlaşmalardan ve kararlardan doğan edimlerin ifasının istenilemeyeceğini, davacı şirketin tüm taleplerinin toplamı olan 1.679.828 TL + KDV talebinde bulunduğunu, davacı tarafından iadesi istenen bedelin, iadeye tabi bir bedel olmadığını, zira ödenen bu bedelin, müvekkili ile yapılan bayilik sözleşmesi karşılığında hibe (gayri maddî hak bedeli) olarak verildiğini, 9.150 TL kanopi bedelinin ise talep edilemeyeceğini, zira davacı şirket tarafından müvekkili şirkete böyle bir yatırım veya masraf yapılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Petrol A.Ş cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Davacı şirket ile davalılardan … San. ve Tic. AŞ. arasında bayilik sözleşmesinin imzalandığı, davalılardan … ve …’e ait taşınmaz üzerine onaltı yıl süreli intifa hakkının tesis edildiği, davacı tarafından davaya konu faturalarla intifa bedeli, kanopi bedeli, çelik hasır bedeli ve saha betonu bedeli ödendiği, sözleşme süresinin onaltı yıl olarak belirlendiği, sözleşmeye göre 22.03.2022 tarihine kadar geçerli olacağı, ancak Rekabet Kurulu’nun 2/2 sayılı Tebliği uyarınca bayilik sözleşmelerinin ve bunlara bağlı intifa sürelerinin beş yılı aşamayacağının belirtilmesi üzerine sözleşme süresinin 18.09.2010 tarihinde sona erdiği, ancak davalıların 01.05.2011 tarihine kadar ticari ilişkiyi devam ettirdikleri ve bu tarihte ilişkinin sona erdiği hususları ihtilafsızdır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerin tabi olduğu 4054 sayılı kanunun 4. maddesinde “belirli bir mal veya hizmetin piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısaltma amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüslerarası anlaşmaların yasaklandığı, “Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti” başlığı ile yayınlanan 2002/2 sayılı tebliğin 5/a maddesinde de rekabet yasağı içeren dikey anlaşmaların belirsiz süreli veya 5 yılı aşması halinde bu tür sözleşmelere grup muafiyetinin uygulanmayacağının belirlendiği, yine ardından resmi gazetede yayınlanan 2003/3 sayılı tebliğ ile getirilen geçici madde uyarınca tebliğin yürürlüğe girdiği 18/09/2003 tarihinden itibaren sözleşmelerin 2 yıllık süre içerisinde tebliğe uygun hale getirilmesinin zorunlu kılındığı, buna göre 18/09/2005 tarihinden itibaren kalan süresi 5 yılı aşan sözleşmelerin 18/09/2010 tarihine kadar, 18/09/2005 tarihinden sonra akdedilen sözleşmelerin ise akdedildikleri sürenin ilk 5 yıllık kısmının grup muafiyetinden yararlanacağının bildirildiği ve bu kararların iptali için açılan davaların Danıştay ilgili Dairelerince, alınan kurul kararlarında ve alınan bu kararların sektörde faaliyette bulunan teşebbüslere duyurulmasına yönelik işlemlerde hukuka aykırılık görülmediğinden reddedildiği anlaşılmıştır. Rekabet Kurulu kararlarına 18/09/2005 tarihinden önce yapılan ve kesintiye uğramaksızın süre gelen sözleşmelerin kural olarak 18/09/2010 tarihine kadar geçerli olduğu, bu tarihten sonra yapılan dikey anlaşmaların ise yapıldıkları tarihten itibaren 5 yıl süreyle 2002/2 sayılı Tebliğ ile düzenlenen grup muafiyeti kapsamında olduğu, yine davaya dayanak alınan rekabet kurulunun 12/03/2009 tarihli bildiriminde ve bireysel başvuralar sonucu verdiği 05/08/2009 tarih, … sayılı, 31/03/2010 tarih, … sayılı, 18/11/2009 tarih, 9-… sayılı ve 09/12/2009 tarih, … sayılı kararlarında bayilik sözleşmeleri ve bu sözleşmelerde yer alan rekabet etmeme yükümlülüğü süresine etki eden kira ve intifa sözleşmelerinin tamamının tek bir dikey anlaşma olarak kabul edildiği ve bu dikey anlaşmaları ile bayiye 5 yıldan uzun süreli rekabet yasağı getirilmesi halinde söz konusu dikey ilişkinin grup muafiyeti kapsamı dışına çıkacağının belirtildiği ve hiçbir biçimde sözleşmelerin geçersiz hale geleceğinden bahsedilmediği, buna göre taraflar arasındaki 22.03.2006 başlangıç tarihli ve 16 yıl süreli intifa hakkına ilişkin sözleşme ile bayilik sözleşmesinin 18/09/2005 tarihinden önce akdedilmiş olması nedeniyle 18/09/2010 tarihine kadar grup muafiyeti kapsamında olduğu ve bu tarihe kadar üzerinde intifa tesis edilen ve işletme sözleşmesi gereğince davacının bayisi tarafından petrol istasyonu olarak kullanılmakta olan gayrimenkul üzerine davacı tarafça yapıldığı bildirilen kalıcı teknik yatırımların işletme sözleşmesinin bir gereği olarak sözleşmenin süresine bakılmaksızın yapılması gereken yatırımlar olduğu, zira sözleşmenin ifa edilebilmesi için her halükarda bu kalıcı teknik yatırımların davacı tarafça yapılması gerektiği anlaşılmakla 18/09/2010 tarihinde sona eren üzerinde intifa hakkı tesis edilen petrol istasyonuna davacı tarafça yapıldığı bildirilen kalıcı teknik yatırımların bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davalılardan tahsili isteminin yerinde olmadığı, benzer nitelikteki davalarda sabit yatırım bedellerinin güncellenmiş değerinin aynı gerekçelerle istenemeyeceğine ilişkin mahkeme kararlarının Yargıtay denetiminden geçerek onandığının görüldüğü (Y. 19. HD. 05/04/2012 gün, 2011/11791 E., 2012/5717 K., Y. 19. HD. 02/10/2013 gün, 2013/12504 E., 2013/15135 K., gibi) anlaşıldığı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalılar … ve … adına kayıtlı bulunan Mersin’in Merkez ilçesinde … nolu parselde kayıtlı taşınmazın 22.03.2006 tarihinden başlamak üzere 16 yıl süreli intifa hakkını aldığını, sonrasında intifa hakkı kapsamında taşınmazın davalılardan … şirketine 22.03.2006 tarihli bayilik sözleşmesi kapsamında tevdi edildiğini, malik davalıların da sözleşmeye garanti ve taahhüt eden sıfatıyla imzaladıklarını, davalı … şirketinin istasyonu 10.06.2009 tarihinde kadar işlettiğini ve bu tarihte yapılan temlik sözleşmesi ile hukuki ilişkiyi davalı … Petrol Şirketine devrettiğini devir sırasında intifa sözleşmesi, bayilik ve işleticilik sözleşmesi ve diğer tüm sözleşmelerden doğan tüm borçları devraldığını … şirketinin müteselsil kefil ve müşterek borçlu sıfatı ile imzaladığını, Rekabet Kurulunun 12.03.2009 tarihli duyurusu neticesinde taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin 18.09.2010 tarihinde sona erdiğini bu doğrultuda davalılara fiilen sona ermiş olan intifanın tapudan terkin edilmesi için ihtarname gönderildiğini ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla intifa için gayri maddi hak bedeli olarak ödenen bedellerle istasyona müvekkili tarafından yapılan yatırımların kalan süreye tekabül eden kısmının tebliğden itibaren 10 gün içinde ödenmesi husunun ihtar edildiğini, 16 yıllık intifa hakkı bedeli için gayri maddi hak bedeli açıklamalı faturalara istinaden davalılara ödenmiş olan tutarlarla, istasyona yapılan yatırım bedeli olarak ödenen tutarların kalan süresine tekabül eden ve müvekkiline iadesi istenen 1.679.822,00 TL+ KDV için davalılar tarafından ödeme yapılmamış olması nedeniyle dava açıldığını, dava konusu intifa hakkının 21.06.2011 tarihinde terkin edildiğini, mahkeme tarafından bilirkişi raporları alındığını ve intifa hakkının tapudan 21.06.2011 tarihinde terkin edildiğinin tespit edildiğini, mahkeme tarafından çelişkili şekilde Yargıtayın uzun süre önce terk ettiği eski tarihli içtihatlarına dayalı olarak davanın reddine karar verdiğini, ret kararında Rekabet Kurulu kararları doğrultusunda dikey ilişkinin 18.09.2010 tarihinde sona erdiği, istasyona yapılan yatırımların davacı tarafça yapılması zorunlu yatırımlar olması nedeniyle iadesinin talep edilemeyeceğine yönelik kararların Yargıtay denetiminden geçerek onandığı gerekçesine dayanarak reddine karar verildiğini, kararda belirtilen görüşlerin uzun süre önce terk edildiğini, yatırım bedeli iadesi talebi yönünden güncel içtihatların dava konusu istasyonda keşfen yapılacak inceleme ile yapılan yatırımların taşınmaza kattığı değer tespit edilmek suretiyle iadeye konu bedelin belirlenmesi yönünde olduğunu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2014/453 ESas 2014/3301 Karar sayılı emsal ilamında davacı lehine taşınmazda tesis edilmiş olunan intifa hakkının intifa sözleşmesinde belirlenen süreden önce ve yine dava tarihinden önce fek edilmiş olduğunun dosya içeriği ile sabit olduğunu bu durumda mahkemece davacının talebi gözetilerek davacının bedelini ödeyerek yaptırılmış bulunduğu sabit yatırımların taşınmaz değerine bir artırım fayda sağlayıp sağlamadığı bu sabit yatırımlar kullanılmak suretiyle davalının ticari faaliyetini sürdürüp sürdürmediği, sabit yatırımların ticari faaliyetine katkısı hususları üzerinde de durulup bu yönlerde karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile verilen kararın doğru olmadığının belirtildiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2018/1370 Esas 2019/596 Karar sayılı kararında da benzer ifadelere yer verildiğini, yukarıda ortaya konan esaslar çerçevesinde yatırım bedeli iade talepleri kapsamına hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak yapılan sabit yatırımların değerlerinin belirlendiği, ancak mahkemenin hukuka aykırı şekilde alınan raporlardaki tespitleri göz ardı ettiğinin görüldüğünü, bu konudaki taleplerinin kapsamının ise kanopi alt kaplama ve aydınlatması bedelinin iadesine ilişkin olduğu, Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/34 talimat sayılı dosyasına sunulan 06.11.2017 tarihli raporda, kanopi alt kaplama ve aydınlatma borcunun doğduğu tarihteki değerinin 9.150,00 TL olarak belirlendiğini, bu değerin güncel toplam değerinin ise 13.02.2019 tarihli raporda 17.604,50 TL olarak belirlendiğini, ayrıca davalıların yapılan yatırımları sözleşmeden sonra da kullanmaya devam ettiği … bayisi olarak faaliyet gösterildiğinin bilirkişi raporları ve sabit hale geldiğini, dolayısıyla bu konuda hüküm kurmaya elverişli hesapların yer aldığı raporun dosyada mevcut olduğunu, dava konusu taleplerinden 16 yıl için ödenmiş olan gayri maddi hak bedellerinin sözleşmenin işlememiş süresine tekabül eden kısmının güncellenmiş değerine ilişkin olarak 13.02.2019 tarihli raporda rapor tarihi itibariyle 2.266.571,50 TL, sözleşmesi bitim tarihi itibariyle 3.236.192,48 TL olduğunun isabetli şekilde tespit edildiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2017/3055 Esas 2019/867 Karar sayalı emsal kararında intifa hakkının kalan süreye yönelik bedelinin istenebilmesi için dava tarihinden önce intifa hakkının tapu sicil müdürlüğünden terkin edilmesi gerektiğini, tapu cevapları değerlendirilerek ek raporda belirtildiği üzere 16 yıl süreli intifa hakkının 21.06.2011 tarihinde terkin edildiğinin görüldüğünü, intifa hakkının terkin edildiğinin tespit edilmesinden sonra müvekkili tarafından intifa hakkı kapsamında yapılmış olan ödemelerin tespitinin gerektiğini ,gayri maddi hak bedeli açıklamalı faturalara istinaden yapılmış ödemlerinin toplamının 1.320.000,00 TL olarak tespit edildiğini bunun 16 yıl için ödendiğini, terkin tarihi ile sözleşmenin sona ermesi tarihi arasındaki döneme tekabül eden kısmının 891.648,90 TL olduğunun tespit edildiğini, taraflarınca bu tutarın güncellenmiş bedelinin iadesi talep edilmiş olduğundan Yargıtayın hakkaniyet gereğince yerleşik içtihadı ve itirazları doğrultusunda yeniden hesaplama yapılmak üzere dosyanın bilirkişiye tevdi edildiğini, hazırlanan raporda 16 yıllık intifa süresinin sona erme tarihi olan 22.03.2022 yılına göre güncellenmiş değerinin tespit edilmesi gerektiği bahisle güncel değer toplamının 3.236.132,48 TL olarak tespit edildiğini, talepleri hakkında davalıların tümü yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, bayilik ve işleticilik sözleşmesinin Rekabet Kurulu kararı gereğince sona ermesi nedeniyle, sözleşme kapsamında kurulan intifa nedeni ile ödenen gayri maddi hak bedeli, istasyona yatırım bedeli olarak ödenen ve davalıların zenginleşmesine neden olduğu iddia edilen alacağın KDV ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamından, davacı şirket ile davalılardan … Ltd şirketi arasında, 22.03.2006 tarihinde bayilik ve işletmecilik sözleşmesi kurulduğu, sözleşme konusunun, Mersin adresinde bulunan parselde kayıtlı işletmenin bayi işletici tarafından akaryakıt satış ve servis istasyonu olarak işletilmesi olduğu, sözleşmenin 3. Maddesin de akaryakıt satış ve servis istasyonunu bulunduğu gayrimenkul üzerinde 22.03.2022 tarihine kadar geçerli olmak üzere davacı lehine intifa hakkı tesis ve tescil edildiğinin belirtildiği, Mersin ili … Bölgede kayıtlı .. parsel nolu kargir ev, ahır, bahçe ve arsanın davalılar … ve … adına 1/2 hisseli olarak kayıtlı iken davacı şirket leline 22.03.2006 tarihinde intifa hakkının tesis edildiği, bayilik ve işletmecilik sözleşmesinde davalı gerçek kişilerin davalı … şirketi kaşesi altında garanti ve taahhüt edenler olarak isim ve imzalarının bulunduğu, 16.06.2009 tarihinde davalı ……. Ltd şirketi ile davalı … … A.Ş. Arasında temlik sözleşmesi düzenlendiği, temlik sözleşmesinin konusunun … nolu parselde kayıtlı taşınmaz ile ilgili davacı şirket ile imzalanan ve/veya imzalayacağı bayilik taahhütnamesi akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmesi, ariyet taahhütnamesi ve sair sözleşmelerden doğan haklarının sorumluluklarının ve yükümlülüklerinin temellük edene devredilmesi koşullarının düzenlendiği, temlik edenin yükümlülüklerinin 2 numaralı bentte düzenlendiği, 10.06.2009 tarihilli yazı ile davacı şirket ve davalı … şirketi arasında bayilik sözleşmesi feshinin düzenlendiği, sözleşmenin feshedildiği. şartlarında anlaşma sağlandığının belirtildiği, davalı … şirketi tarafından davacı şirket adına 22.03.2006 sözleşme tarihinde gayri maddi haklar bedeli olarak KDV dahil 655.000,00 TL tutarında fatura düzenlendiği, fatura üzerine ödendiği şerhinin düşüldüğü, 18.05.2006 tarihli aynı nitelikteki faturanın 133.000,00 TL tutarlı olduğu, 01.06.2006 tarihli fatura bedelinin 532.000,00 TL olduğu, davacı şirket tarafından Beyoğlu … Noterliğinden düzenlenen 08.06.2011 tarihli ihtarname ile Rekabet Kurumunun 12.03.2009 tarihinde internet sitesinde yayınladığı duyurusunda akaryakıt sektöründe bayilik sözleşmeleri ile bağlantılı olarak yapılan ve benzer etkiye sahip ekipman, kredi, kira gibi aynı ve şahsi ayni ve şahsi hakları içeren sözleşmelerin rekabet yasağının süresinin fiilen uzatacak şekilde kullanılamayacağı bu tür anlaşmaların varlığı halinde 5 yıla aşan süreler bakımından 2002/2 sayılı tebliğde tanınan muafiyet koşullarının ortadan kalkacağı bu kapsamda 18.09.2005 tarihinden önce başlamış olan işleticilik anlaşmalarının süreleri ne olursa olsun 18.09.2010 tarihine kadar 18.09.2005 tarihinden önce başlatılmış olan işleticilik sözleşmelerinin süreleri ne olursa olsun en çok 5 yıl muafiyetten yararlanabileceğinin açıklandığını, duyurunun sonucu olarak muhataplarla sona eren dikey ilişki gereğince müvekkili şirket lehine tesis edilmiş olan intifa hakkının sona erdiği intifa hakkının terkinine ilişkin olarak davalı şirket adına vekaletname düzenlendiğinin belirtildiği tapu kaydı üzerindeki intifanın 21.06.2011 tarihinde terkin edildiği iş bu davanın ise 14.09.2011 tarihinde açıldığı, davacı şirket tarafından dava tarihinden önce 01.06.2011 tarihli düzenlenen ihtarname ile 450.847,00+KDV gayri maddi hak bedeli 01.06.2006 tarihli fatura ile 112.711,00 TL +KDV gayri maddi hak bedeli ile 18.05.2006 tarihli fatura ile 555.000,00 +KDV gayri maddi hak bedeli 22.03.2006 tarihli faturalar ile 9.150,00 TL +KDV kanopi alt kaplaması için 27.04.2006 tarihli fatura dahilinde ödendiği belirtilerek yatırımın kullanılmayacak dönemine ilişkin kısmın olan 812.768,00 TL + KDV’nin ödeminin yapıldığı tarihten 04.10.2010 tarihine kadar senelik %24 oran ile güncellenmiş olan bu miktarın 1.679.828,00 TL +KDV olduğunun belirtilerek 10 gün içerisinde ödenmesinin talep edildiği, ödemenin gerçekleşmemiş olması sonrasında iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece işletmenin bulunduğu yerde keşfen bilirkişi incelemesi yapılması amacıyla talimat yazılmıştır. Mersin 2 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/3 talimat dosyasına sunulan 06.10.2016 tarihli söz konusu yerin fotoğraflarının da yer aldığı bilirkişi heyet raporunda sonuç olarak, davacı şirketin alt yapı tesisatı ve otomasyon için yatırımın yaptığı tarihte toplamda 56.487,79 TL yatırım yaptığı, dava tarihindeki yıpranma ve amortisman bedeli düşülerek ve %15 KDV ilave edilerek genel toplam bedelinin 87.881,00 TL olduğu, fiyat panosu, kanopi alınları, market alınları ve muhtelif panolardan oluşan malzemelerin yapılan keşif esnasında akaryakıt dağıtım firmasının ismi değiştirilerek … logo ve kurumsal kimliğin kullanıldığı, … yazılı hiçbir logo ve kurumsal kimliğe rastlanmadığı, davacı firma tarafından yapıldığı belirtilen imalatların yerinde yapılmış olduğunun görüldüğü, sözleşmenin feshinden sonra da davalı tarafın aynı kalıcı yatırımlara … logo ve kurumsal kimliği ile kullanarak ticaretine devam ettiğinin görüldüğü, sabit yatırımların taşınmazın kendi değerleri dışında başkaca bir değer katmadığı belirtilmiştir. 06.11.2017 tarihli talimat bilirkişisi ek raporunda sonuç olarak; davacının kanopi ve aydınlatması yatırımın yapıldığı tarihte 9.150,00 TL yatırım yaptığı, dava tarihindeki yıpranma ve amortisman bedeli düşülerek %15 KDV ilave edilerek toplam bedelin 15.312,00 TL olduğunun hesaplandığı, fiyat panosu kanopi alımları market alımları ve muhtelif panolardan oluşan malzemelerin keşif esnasında davacı … firmasının ismi değiştirilerek … logo ve kurumsal kimliğin kullanıldığı, … yazılı hiçbir logo ve kurumsal kimliğe rastlanmadığı, davacı firma tarafından yapıldığı belirtilen imalatların yerinde yapılmış olduğunun görüldüğü, sözleşmenin feshinden sonra da davalı tarafın aynı kalıcı yatırımları … logo kurumsal kimliği ile kullanarak ticaretine devam ettiğinin görüldüğü bu sabit yatırımların taşınmazın kendi değerleri dışında ayrıca bir değer katmadığı belirtilmiştir. 08.10.2013 tarihli talimat bilirkişi raporunda, davalı …. AŞ’nin defterlerinin 2010 ve 2011 yılına ait kapanış tasdikinin bulunmadığı, davalı … Ltde şirketinin 2006,2007,2008 yıllarına ait kapanış tasdikinin bulunmadığı, davalı … …. AŞ’nin 2010 ve 2011 yıllarına ait yasal defter ve belgelerinden davacı firma tarafından yapılan ödemelerle alakalı herhangi bir muhasebe kaydının bulunmadığı, davalı…. Ltde şirketinin davacı firmadan aldığı, gayri maddi hak bedelleri karşılığında fatura düzenlediği bu faturaları defterlerine gelir olarak kaydettiği, faturalar karşılığı davalı firmaya yapılan ödemelerin ise kayıtlara alındığı belirtilmiştir. 17.04.2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda; dava konusu olayda 22.03.2006 tarihinden başlamak üzere 16 yıl süre ile 16.000 TL bedel karşılığı olarak intifa hakkı kurulduğu, intifa bedeli içerisinde istasyondaki tesislerin ve donanımın tamamının (tankların, pompaların, jeneratörün, dış cephe dizaynının, kanopinin vs) inşa ve iktisap bedellerinin de bulunduğu, intifa bedeli olarak gerçekte ödenen bedelin dosyada bulunan ve üç adet faturada yazılı olan KDV dahil toplam 1.320.000 TL olduğu, bedelin ödendiği konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, bayilik sözleşmesinin imzalandığı ve İntifa hakkının kurulduğu tarihte, uzun süreli intifa hakkının bayilik sözleşmesi üzerindeki etkisinin Rekabet Kurulu kararları ve duyurusu ile açıklanmadığı, davacının bunu önceden öngöremeyeceği; Yargıtay’ın farklı kararları olmakla birlikte, Rekabet Kurulu’nun kararı İntifa hakkının kurulduğu tarihte mevcut olsaydı; çoğu kez yapılan sabit yatırımların bayide kaldığı da dikkate alındığında, şirketlerin basiretli bir tacir olarak 16 yıl için ödedikleri bedeli daha düşük tutabilecekleri veya yaptıkları yatırımın geri dönüşünü temin etmek konusunda başka güvenceler arayabilecekleri ya da bu durumu bilerek, yatırımın geri dönmeyeceği riskini dikkate alarak, yatırım yapabilecekleri, bu nedenle, mevcut durumda 16 yıl olacağı düşünülerek yapılan gayri maddi hak bedeli/intifa bedeli karşılığındaki ödemelerin, intifa hakkının Rekabet Kurulu kararları ve açıklamış olduğu Duyuru kapsamında erken sona ermesi nedeniyle karşılıksız kalan kısmının sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılarak geri istenebileceği kanaatine ulaşıldığı, mali incelemeye göre ise; İntifa bedeli olarak ödenen bedelin faturalarda yer alan meblağ olduğu dikkate alındığında, intifa hakkının kurulduğu 22.03.2006 tarihi ile intifa hakkının sona ereceği 22.03.2022 tarihi arasındaki sürenin 16 yıl (5.840 gündür.) olduğu, sözleşmenin 01.06.2011 tarihinde feshedildiği, kullanılmayan süre olan 01.06.2011-22.03.2022 arası için (3.945) gün olduğu, 5.840 güne, 1.320.000 TL için; 1.320.000 /5840 – 226.02 TL oldğuu, kullanılmayan süre 3.945 gün olup, kullanılmayan süreye ilişkin bedelin KDV dahil; 226.02 x 3.945 — 891.648.90 TL hesaplandığı, davacı, kullanılmayan süreye ait hesaplanan bedelin, güncellenmiş miktarıyla davalıdan tahsilini talep etmekte olduğu, sözleşmede, sözleşmenin herhangi bir nedenle feshi halinde intifa bedelinin kullanılmayan kısmına ait tutarın güncellenmiş haliyle ödeneceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı kanaatine ulaşıldığı, mahkemenin, “gayri maddi hak bedeli” olarak yapılan ödemelerin intifa bedeli karşılığı olduğu kanaatinde olmaması durumunda, Resmi Senette intifa bedeli 16.000 YTL olarak yazdığından bu meblağ üzerinden bir değerlendirme yapıldığında; 16.000 TL / 5840 — 2.739 TL/gün ve kullanılmayan süre 3.945 gün olduğundan, kullanılmayan süreye ilişkin bedelin KDV dahil, 2.739 x 3.945 – 10.850.35 TL hesaplandığı belirtilmiştir. 03.11.2014 havale tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda; davada .. nolu davalı olan … Tic. A.Ş nin, Mersin Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi kanalıyla 11.06.2012 tarihinde 2012/479 Muh. sayısı ile verilen dilekçesinin dosyada olduğu ve sehven gözden kaçırıldığı görüldüğü, davalı vekilinin bu dilekçesinde özetle; sebepsiz zenginleşmeye dayalı bu davada davacının iddia ettiği gayri maddi hak bedelinin hiç bir şekilde davalı tarafından alınmadığını ve buna dayalı olarak sebepsiz zenginleşmenin gerçekleşmediğini, davalının petrol istasyonunu 21.04.2009 tarihli kira sözleşmesi ile kiraladığını, 27.07.2009 tarihi itibarıyla çalışmaya başladığını, bu tarihten yaklaşık 14 ay sonra 24.09.2010 tarihli kararla istasyonu … şirketine teslim ederek bu işyeri şubesini kapattığını, davalının istasyonu işlettiği dönemde kendisine davacı tarafından herhangi bir gayri maddi hak bedelinin ödenmediğini, başka herhangi bir ekonomik fayda sağlanmadığını, davacı aleyhine sebepsiz zenginleşmenin gerçekleşmediğini, intifa hakkının sona ermesi ve bayilik sözleşmesinin feshedilmesi konusunda davalının sorumluluğunun olmadığını, davacının her ne kadar Temlik Sözleşmesi nedeniyle davalının ödemekle yükümlü olduğu gayri maddi hak bedellerinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu iddia edilmekteyse de, sebepsiz zenginleşmeye dayalı iade davasında asıl olanın iade yükümlülüğü altında olan tarafın talepte bulunan aleyhine fiili olarak zenginleşip zenginleşmediği olduğunu, dava konusu olayda davalı … şirketinin davacı aleyhine zenginleşmediği, bu nedenle davanın davalı yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini ifade ettiği, gayri maddi hak bedeline ait üç adet faturada bu bedelin … İnşaat Petrol Tur. Taş. Ve Gıda San. Ltd. şirketine ödendiğinin görüldüğü, 22.03.2006 tarihli .. nolu 555.085 TL lik faturada (KDV dahil 655.000 TL) gayri maddi hak bedeli ifadesinin altında parantez içersinde (hibe) ifadesi yer alırken diğer faturalarda ise böyle bir ifade kullanılmadığı, diğer iki faturada bu bedelin “hibe edildiğine” ilişkin bir açıklamaya yer verilmediği, somut uyuşmazlığa konu olan olayda davalılardan … şirketi ile diğer davalılardan … şirketi arasında 10.06.2009 tarihinde “Temlik Sözleşmesi” imzalandığı, temlik sözleşmesi’nin kapsamında gayri maddi hak bedelinin de yer aldığı, temlik sözleşmesinde davalı … şirketi ile davalı … şirketinin imzaları bulunmakla birlikte, davalı … ve davalı …’in imzaları bulunmadığı, Rekabet hukuku açısından yapılan değerlendirme sonucunda, Yargıtay 19. HD’nin Esas: 2013/2860, Karar: 2013/11552 sayılı; istasyona yapılan kalıcı teknik yatırımların işletme sözleşmesinin gereği olarak sözleşme süresine bakılmaksızın yapılması gereken doğal yatırımlar kapsamında olduğu, dolayısıyla talep edilemeyeceği şeklindeki kararı olmakla birlikte, İlk bilirkişi raporunda belirtildiği gibi, bayilik sözleşmesinin imzalandığı ve intifa hakkının kurulduğu tarihte, uzun süreli intifa hakkının bayilik sözleşmesi üzerindeki etkisinin Rekabet Kurulu kararları ve duyurusu ile açıklanmadığı, davacının bunu önceden öngöremeyeceği; Rekabet Kurulu’nun kararı intifa hakkının kurulduğu tarihte mevcut olsaydı; çoğu kez yapılan sabit yatırımların bayide kaldığı da dikkate alındığında, şirketin basiretli bir tacir olarak 16 yıl için ödediği bedeli daha düşük tutabileceği, asgari düzeyde yatırım yapabileceği veya yaptığı yatırımın geri dönüşünü temin etmek konusunda başka güvenceler arayabileceği ya da bu durumu bilerek, yatırımın geri dönmeyeceği riskini dikkate alarak, yatırım yapabileceği, bu nedenle, mevcut durumda 16 yıl olacağı düşünülerek yapılan gayri maddi hak bedeli/intifa bedeli karşılığındaki ödemelerin, intifa hakkının Rekabet Kurulu kararları ve açıklamış olduğu duyuru kapsamında erken sona ermesi nedeniyle karşılıksız kalan kısmının sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılarak geri istenebileceği kanaatine ulaşıldığı, kanopi ücreti olarak ödenen 10.797,00 TL lik 27.04.2006 tarihli fatura örneğinin dosyaya sunulduğu, Resmi senette intifa hakkı bedelinin 16.000 TL olduğu belirtildikten sonra, tesis edilen intifa hakkı bedelinin “istasyondaki tesislerin ve donanımın tamamının (tankların, pompaların, jeneratörün, dış cephe dizaynının, kanopinin, vs) inşa ve iktisap bedellerinin … şirketi tarafından karşılanması ve ayrıca kalan miktarın ödenmesiyle karşılandığı” yer aldığı görüldüğü, intifa hakkının terkin edilip edilmediği konusunda mahkeme tarafından yazılan yazıya Yenişehir Kaymakamlığı Tapu Müdürlüğü tarafından verilen 21.05.2014 tarihli cevapta intifa hakkının terkin edildiğinin belirtildiği, ilgili tapu kayıt örneklerine bakıldığında … Pazarlama A.Ş lehine kurulan 16 yıl süreli intifa hakkının 21.6.2011 tarihinde terkin edildiği, bayilik sözleşmesinin feshedildiği tarih ile (fesih tarihi 10.06.2009) intifa hakkının terkin edildiği tarihin farklı olduğu, buna göre intifa hakkının terkin edildiği tarihten itibaren kalan süreye ilişkin ödenmesi gereken bedelin hesaplanması gerektiği, gayri maddi hak bedeline ilişkin üç adet fatura olduğu, bu faturalardan 22.03.2006 tarihli … nolu 555.085 TL lik faturada (KDV dahil 655.000 TL) gayri maddi hak bedeli ifadesinin altında parantez içerisinde (hibe) ifadesi yer aldığından dolayı, ödenen paranın hibe olarak kabul edilmesi durumunda; diğer iki faturada yer alan (18.05.2006 tarihli, … Nolu 112.711,86 (KDV dahil 133.000,00 TL) ve 01.06.2006 tarih, … Nolu 450.847,45 TL KDV dahil 532.000,00 TL) karşılığı yapılan ödemelerin sebepsiz zenginleşmede dikkate alınması gereken meblağ olduğu, mali incelemeye göre, intifa hakkının kurulduğu 22.03.2006 tarih ile intifa hakkının sona ereceği 22.03.2022 tarihi arasındaki sürenin 16 yıl, 5840 gün olduğu, intifa hakkının 01.6.2011 tarihinde terkin edildiği, intifa hakkının terkin edildiği tarih olan 01.6.2011 tarihi ile intifa hakkının sona ereceği tarih olan 22.03.2022 tarihi arasındaki kalan sürenin 3945 gün olduğu, dolayısıyla kullanılmayan sürenin 3945 gün olduğu, sebepsiz zenginleşmeye konu olan meblağın faturalardan birinde yer alan “hibe” ibaresinin kabul edilmemesi durumunda üç faturadaki toplam meblağ olan 1.320.000 TL olacağı, 16 yıla karşılık olan 5840 güne 1.320.000 TL intifa hakkı karşılığı olarak gayri maddi hak bedeli ödendiği kabul edildiğinde 1.320.000/5840- 226.02TL. gün karşılığı olduğu, dolayısıyla kullanılmayan süreye ilişkin bedelin 226.02x 3945 —891.648.90TL olduğu, KDV dahil bedelin 891.648.90 TL, hesaplandığı, söz konusu süre için denkleştirici adalet sistemine göre de (TEFE, Amerikan doları, Cumhuriyet altını/Banka mevduat faizi parametrelerine göre) hesaplama yapılmak istenilmiş ise de 22.03.2022 tarihten geri dönük 2014 yılına kadar olan veriler bilinemediğinden, bu hesaplamanın yapılamadığı, 22.03.2006 tarihli … nolu 555.085 TL lik faturada yer alan bedelin (KDV dahil 655.000 TL), “hibe” olduğunun kabulü halinde, sebepsiz zenginleşmeye konu olacak meblağın diğer iki faturada yer alan; (1.320.000 — 655.000)>665.000 TL meblağ olacağı, bu durumda bu meblağın 16 yıla karşılık olan 5840 güne bölünmesi sonucunda 665.000/5840- 113.86 TL olduğu, dolayısıyla kullanılmayan süreye ilişkin bedelin (KDV dahil) 113.86 x 3945 gün =449 177.70 TL olduğunun hesaplandığı, söz konusu süre için denkleştirici adalet sistemine göre de (TEFE, Amerikan doları, Cumhuriyet altını,Banka mevduat faizi parametrelerine göre) hesaplama yapılmak istenilmiş ise de 22.03.2022 tarihten geri dönük 2014 yılına kadar olan veriler bilinemediğinden, bu hesaplamanın yapılamadığı, mahkemenin, “gayri maddi hak bedeli” olarak yapılan ödemelerin intifa bedeli karşılığı olduğu kanaatinde olmaması durumunda, Resmi Senette intifa bedeli 16.000 YTL olarak yazdığından bu meblağ üzerinden bir değerlendirme yapıldığında; 16.000 TL / 5840 – 2.739 TL/gün ve kullanılmayan süre 3945 gün olduğundan, kullanılmayan süreye ilişkin bedelin, KDV dahil, 2.739 x 3945 — 10.805.35 TL olduğu, hesaplandığı, söz konusu süre için denkleştirici adalet sistemine (TEFE, Amerikan doları, Cumhuriyet altını,Banka mevduat faizi parametrelerine göre) hesaplama yapılmak istenilmiş ise de 22.03.2022 tarihten geri dönük 2014 yılına kadar olan veriler bilinemediğinden, bu hesaplamanın yapılamadığı, sebepsiz zenginleşmeden doğan borçtan kim ya da kimlerin sorumlu olduğu konusuna gelince; bayilik sözleşmesinin (davalı) bayi … şirketi tarafından imzalandığı, “Garanti ve Taahhüt Edenler” başlığı altında (diğer davalı) … ve (dava dışı)…’in imzasının olduğu, 10.06.2009 tarihli temlik edeni … Gıda Sanayi Ticaret Limited Şirketi ile Temellük edeni … Tic. A.Ş nin olduğu “Temlik Sözleşmesi” bulunduğu, Temlik sözleşmesinde gayri maddi hak bedeli nedeniyle doğmuş yükümlülüklerin de temellük edene devredildiği, bu kapsamda davalı -bayi (… şirketi) “Garanti ve Taahhüt Edenler” olan … (davalı) ve … (dava dışı), temellük eden-davalı … şirketinden hangisi ya da hangilerinin sebepsiz zenginleşmeden doğan borçtan nasıl sorumlu olacakları, yine faturada yer alan “hibe” ibaresinin sebepsiz zenginleşmeden doğan alacağa olan etkisi konusunun borçlar hukuku alanında uzman olan bir bilirkişi tarafından çözümlenmesi gerektiği, bu kapsamda, sebepsiz zenginleşmeden doğan alacağın “denkleştirici adalet ilkesine” göre; enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artış, maaş artışları gibi ekonomik etkenlerin ortalamaları esas alınarak hesaplanması gerekip gerekmediği konusunun da borçlar hukukunda uzman olan bir bilirkişi tarafından çözümlenmesi gerektiği, davalılar vekilinin; bayilik sözleşmesinin altında imzaları yer alan … ve …’in imzalarının gerçek olmadığı, yine Temlik Sözleşmesinde … şirketinin imzasının olmadığı konusundaki iddiası ile ilgili olarak imza uzmanı bir bilirkişi tarafından inceleme yapılması gerektiği belirtilmiştir. 05.06.2015 tarihli bilirkişi raporunda; davada davacı yanın denkleştirici adalet ilkesi uyarınca talepte bulunabilmesinin mümkün olduğu, 03.11.2014 tarihli bilirkişi ek raporunda kıstelyev esasına göre hesaplanan 891.648,90 TL’nin intifa hakkının terkin edildiği 21.06.2011 tarihindeki değerinin anılan kararda belirtilen esaslar çerçevesinde hesaplanması gerektiği, faturada hibe ibaresinin bulunmasının dosyaya sunulu kök raporlarda niteliği ortaya konan ödemenin bu niteliğini değiştirici bir etkiye sahip olmadığı, bir an için aksi düşünülse dahi söz konusu ödemelerin temlik sözleşmesine ve davacının 1 no.lu davalı ile olan sözleşmenin feshine ilişkin protokole konu olması niteliğinin hibe olarak kabul edilmesine de engel olmadığı, tarafların beyanları ve delilleri ile Yargı kararları ışığında, takdirin mahkemenin görev alanına ait olduğu işaret edilmek suretiyle, her iki davalı şirketin de davacı alacağından sorumlu olduğu; 03.11.2014 tarihli bilirkişi ek raporunda kıstelyev esasına göre hesaplanan 891.648,90 TL’nin intifa hakkının terkin edildiği 21.06.2011 tarihindeki değerinin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca hesaplanması gerektiği belirtilmiştir. Davacı vekili, 05.06.2015 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde rapordaki değerlendirmeyi isabetli bulduklarını, raporu itirazları bulunmamakla birlikte iadesi gereken tutarın denkleştirici adalet ilkesi uyarınca davalıya ödendiği tarihteki alım gücüne ulaştırmak suretiyle güncellenmiş tutarının hesaplanması konusunda rapor alınmasına karar verilmesini talep ettiklerini belirtmiştir. 08.02.2019 havale tarihli bilirkişi raporunda; 891.648,90 TL’nin eskalasyon artışlarıyla 2.266.571,50 TL hesaplandığı hesaplanın 22.03.2022 sözleşmenin bitim tarihinin güncel değerinin 3.236.192,48 TL olduğu, 9.150,00 TL yatırım bedelinin güncellenmesi sonucunda eskalasyon artışlarıyla güncel değerinin 17.604,50 TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir.Davacı vekili, 13.11.2019 tarihli duruşma zaptına geçen beyanında, son olarak denkleştirici adalet ilkesi uyarınca düzenlenen 13.02.2019 tarihli rapora göre davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yukarıda yer verilen gerekçelere istinaden davanın tümden reddine karar verilmiştir. Davacı lehine taşınmazda tesis edilmiş olan intifa hakkının intifa sözleşmesinde belirlenen süreden önce ve yine dava tarihinden önce fek edilmiş olduğu dosya içeriği ile sabittir. Bu durumda mahkemece, davacının talebi gözetilerek davacının bedelini ödeyerek yaptırılmış bulunan sabit yatırımların taşınmaz değerine bir artırım, fayda sağlayıp sağlamadığı bu sabit yatırımlar kullanılmak suretiyle davalının ticari faaliyetini sürdürüp sürdürmediği, talimat bilirkişi rapor ve ek raporu dikkate alınılarak, sabit yatırımların ticari faaliyetine katkısı hususları üzerinde de yeterince durulup, bu yönlerde araştırma yapılarak ve davalıların savunmaları da ayrı ayrı değerlendirilerek tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Yargıtay 19. HD’nin 2016/19508 E- 2017/6043 K sayılı, 19.09.2017 tarihli emsal kararında işaret edildiği üzere; intifanın terkin edildiği tarihten sonra kalan ve intifanın kullanılmayan kısmına isabet eden intifa ödemesinin herhangi bir semere uygulanmadan ve güncelleştirme yapılmasızın iadesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle mahkemece davacı talepleri hakkında davalıların savunmaları ve raporlara itirazları dikkate alınarak gerekirse yukarıda yer verilen emsal ilamlara göre davacının talep etmekte haklı olduğu alacak kalemlerinin ve tutarlarının tespiti için yeniden bilirkişi raporu alınarak karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle davacı taleplerinin tümden reddedilmiş olması isabetli görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353 1.a.6 hükmü gereğince kabulü gerektiğinden aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.23.03.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.