Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/853 E. 2020/1221 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/853
KARAR NO: 2020/1221
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/01/2020
NUMARASI: 2019/515 E.2020/5K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle mahkemenin görevsizliğine ilişkin verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; davalı borçlu tarafından ödeme yapılmaması sebebiyle ilgili bonolardan, vadeleri 25/08/2016 ile 25/02/2019 tarihleri arasında olan toplam 11.226,00 TL tutarındaki bononun 3095 Sayılı Kanun’un 2/2 maddesinde belirtilen oranda faizi ve %0,3 oranında komisyonu ve protesto marafı ile birlikte ve vadeleri 25/02/2016 ile 25/07/2016 tarihleri arasında olan toplam 1.776,00 TL tutarındaki bononun, TTK’nın 732. maddesi gereğince vade tarihinden tahsil tarihine kadar 3095 sayılı Kanun’un 2/2. maddesinde belirtilen oranda faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davaya konu senetlerin davalı ve dava dışı … Ltd. Şti. arasında imzalanan “Adi Yazılı Devre Mülk Satış Sözleşmesi” kapsamında düzenlenerek bu şirket lehine keşide edildiği, devremülk satış sözleşmesi taşınmaz devrine ilişkin olduğundan resmi şekilde düzenlenmesinin sözleşmenin geçerlilik şartı olduğunu, resmi şekilde düzenlenmeyen taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri ile bu sözleşme eki niteliğindeki tüketici senetlerinin de geçersiz olduğunu, tahsil amaçlı bankada bulunan senetlerin, dava dışı şirketin aciz haline düşmesi sonrası yeniden ciroya tabi tutulmuş olup temlik cirosu hükümlerine sığınılarak banka üzerinden tahsil edilmeye çalışıldığını, belirterek, haksız davanın öncelikle görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olması nedeniyle göreve dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, bu yerinde görülmezse; talep sonucu ile dava değeri arasındaki uyumsuzluğun giderilmesi için dava dilekçesinin karşı tarafa açıklattırılmasına ve varsa eksik harcın tamamlattırılmasına, davanın haksız ve hukuka aykırı olması nedeniyle esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… 6502 sayılı Kanun’un 4.maddesinin 5. fıkrasıyla, ‘(5) Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.’ düzenlemesi getirilmiştir. Böylece, tüketici işlemleri kapsamında düzenlenecek senetler, kanun gereği nama yazılı senetler haline gelmiştir. Nama yazılı senetlerin devri, alacağın temliki hükümlerine göre yapılacağından, temel ilişkideki defilerin buna göre değerlendirilmesi gerekecektir. Bu durumda, davalının iyi niyetli hamil olup olmadığı, temel ilişkide borçlu olup olmadığı, bu defileri davacıya karşı ileri sürme hakkının bulunup bulunmadığı konularındaki esaslı değerlendirmelerin, tüketici işlemleri konusunda ihtisas mahkemesi olan tüketici mahkemesince yapılması gerekir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nın 114. maddesine göre aynı zamanda dava şartıdır ve taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Yukarıda açıklanan hususlar ışığında; eldeki uyuşmazlık TTK’da düzenlenen Kambiyo Hukukundan kaynaklanmadığı, tüketici işleminden kaynaklandığı anlaşılmakla davacının davasının HMK 114/1-c maddesi kapsamında mahkememizin görevli olmaması sebebiyle HMK 115/2 maddesi gereğince usulden reddine ve HMK nun 20. maddesi gereğince gerekçeli kararın tüm taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren yasal iki haftalık süre içinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemesine Gönderilmesi …” gerekçesiyle, davanın TTK’nın 4, 5/3; HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğundan reddine, HMK’nın 20. maddesi gereğince iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Önceki beyanlarını tekrarla; 6102 sayılı TTK’nın 4/1-a maddesi gereğince, taraflarının tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK’da düzenlenen hususlardan doğan davalar ticari dava sayılmakla somut olayda da ihtilaf, bonodan, eş deyişle kambiyo senedinden kaynaklanmakta olup kambiyo senetlerinin de TTK’da düzenlendiğini, yine TTK’nın 5/1. maddesinde ise dava konusunun değeri ve tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalara asliye ticaret mahkemelerinde bakılacağının düzenlenmiş olduğunu, Dava konusu bonoların devremülk satışı sebebiyle düzenlediğinden bahisle kambiyo hukukuna tabi olup olmadığı hususu, ancak yargılama sonunda belirlenebilecek olup bu tespitin kambiyo senetleri konusunda uzman mahkeme olan asliye ticaret mahkemesince yapılabileceğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve dosyanın kararı verene ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, devre mülk sözleşmesi uyarınca davalıdan alınan ve davacıya ciro edilmiş olan kambiyo senetlerine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, uyuşmazlığın tüketici işlemi niteliğindeki devremülk sözleşmesinden kaynaklandığı, bu nedenle davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili, kambiyo senetlerine dayalı alacak talebinde bulunmuş, davalı ise bu senetlerin, devre mülk sözleşmesi uyarınca satıcıya verilen senetler olduğunu savunmuştur. Davalının ticari amaçla hareket ettiğine dair bir kanıt bulunmamaktadır. Devre mülke konu taşınmaz, konut niteliğinde taşınmaz olup davacının, 6502 sayılı Kanun’un 3/1.k maddesindeki tanıma uygun tüketici olduğunun kabulü gerekir. 6502 sayılı Kanun’un 4.maddesinin 5.fıkrasıyla, “(5) Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” düzenlemesi getirilmiştir. Böylece, tüketici işlemleri kapsamında düzenlenecek senetler, kanun gereği nama yazılı senetler haline gelmiştir. Nama yazılı senetlerin devri, alacağın temliki hükümlerine göre yapılacağından, temel ilişkideki defilerin buna göre değerlendirilmesi gerekecektir. Senedin geçerli olup olmadığı, geçerli ise davalının temel ilişkide borçlu olup olmadığına ilişkin defileri davacıya karşı ileri sürme hakkının bulunup bulunmadığı konularındaki esaslı değerlendirmelerin, tüketici işlemleri konusunda ihtisas mahkemesi olan tüketici mahkemesince yapılması gerekir. Özetle, senetlerin düzenlenmesine dayanak olan temel ilişki tüketici işlemi olup, davalı da tüketici konumunda olduğundan ve davacının talep hakkının bulunup bulunmadığı 6502 sayılı yasa hükümleri bağlamında değerlendirileceğinden, davaya bakma görevi tüketici mahkemesine ait olup, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı isabetlidir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, HMK’nın 20. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 19.11.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK.’nın 335/1.a.maddesi uyarınca karar kesindir.