Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/829 E. 2023/476 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/829
KARAR NO: 2023/476
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03.05.2018
NUMARASI: 2015/874 E. – 2018/432 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davalılardan … İnşaat ve Ticaret AŞ’ye yönelik davanın reddine, diğer davalılar … ve …’ne yönelik davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı sigortalısı … A.Ş.tarafından kurulan … ve … tesisleri inşasının sigortalandığını, inşaatın yüklenicisi olan … ve Tic.A.Ş.ile sigortalı arasında her türlü inşaat ve mekanik işlerin malzemeli ve işçilikli olarak yapılması konusunda 13/06/2012 tarihli sözleşme akdedildiğini, işlerin ifasında kullanılmak üzere davalı … Sanayi – … tarafından üretilen vananın diğer davalı … Tic. Ltd. Şti.’den satın alındığını, vananın basınca dayanamayarak patlamasından dolayı müvekkilinin sigortalısına 12/05/2015 tarihinde 162.000 USD ödeme yaparak haklarına halef olduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle, sigortalıya ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek USD para birimi cinsinden mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … İnşaat ve Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinden rücuen talep edelibelicek bir hak ve alacak bulunmadığını, vananın imalat hatasına bağlı olarak çatlayarak işlevini yitirdiğini ve buna bağlı zarar meydana geldiğini, vananın tesise monte edilmesinde montaj hatası bulunmadığını, müvekkilinin oluşan zarardan sorumlu olmadığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur. Davalı … Sanayi – … vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından imalatı yapılan vanaların standartlara uygun ve üzerinde yazılı nitelikleri taşır şekilde üretildiğini, vananın satımı ve montajının müvekkili tarafından yapılmadığını, zararın meydana gelmesine sebebiyet veren iki adet vananın sadece bir tanesinin müvekkili şirket tarafından üretimi yapıldığını ve bunun Burdur Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/9 D.iş sayılı dosyasından tespit edildiğini, üretilen vanalarda bir ayıp veya kusurun söz konusu olmadığını, sigortalı şirkette tahliye kanallarının bulunmaması sebebiyle zararın artmasına sebep olunduğunu savunarak, dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, talimat ile alınan bilirkişi kurul raporu ve bilirkişi raporu, getirtilip sunulan belgeler, Burdur Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/9 D.iş sayılı tespit dosyası, toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; dava dışı sigortalı … A.Ş.ne ait … ve…’nin … Sigorta Poliçesi ve düzenlenen zeyilnameler ile 07/09/2011 – 15/04/2015 tarihleri arasında davacı … şirketine sigortalı olduğu, sigortalıya ait … ve … Santralinde yaşanan su baskını sebebiyle davacı … şirketi tarafından sigortalısına 162.000 USD ödeme yapıldığı görülmüştür. Sigortalıya ait santralde yaşanan su baskınının sebebinin; davalı … Sanayi – … tarafından imalatı yapılan ve diğer davalı … Sanayi Tic. Ltd. Şti.tarafından satışı yapılan vananın; suyun boşaltılması yapılırken gövdesinin yırtılarak meydana geldiği, vananın imalat standartlarına uygun olmadığı ve gizli ayıplı ürün olduğu bilirkişi raporlarında tespit edilmiştir. Bu durumda üretici ve satıcının ayıba karşı tekeffül sorumlulukları bulunduğundan, sigortalının uğramış olduğu zarar nedeniyle sigortacı tarafından ödenen bedelin, adı geçen davalılardan tahsiline…” gerekçesiyle, davalılardan … İnşaat ve Ticaret AŞ’ye yönelik davanın reddine, diğer davalılar … ve …’ne yönelik davanın kabulüyle 162.000,00 USD’nin ödeme tarihi olan 12/05/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte adı geçen davalılardan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar… Ltd. Şti. ve … vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı …Ltd. Şti. vekili, istinaf başvurusu dilekçesinde özetle; dava dışı şirket tarafından 02.04.2014 tarihinde Burdur Sulh Hukuk Mahkemesine başvuru yapılarak Burdur ili içerisinde bulunan … 1 ve 2 HES tesisinin inşaatı için diğer davalı … AŞ. anlaşma yaptıklarını ancak yüklenici … AŞ’nin müvekkili şirketten almış olduğu sürgülü vananın imalat hatasına bağlı olarak, 27.03.2014 tarihinde çatlayarak görevini yapamaz hale geldiğini, çatlamadan dolayıda fışkıran suların santralde bulunan başta elektronik malzemelere zarar verdiğini gerekçe göstererek delil tespiti yoluyla müvekkili şirket yokluğunda bilirkişi incelemesi yapıldığını, söz konusu incelemede TS’nin dönem dönem standart numaraların da değişiklik yaptığı ancak söz konusu ürünün doğru olmadığı anlamına gelmediğini, uyuşmazlığa konu vananın standardına uygun üretilip üretilmediğinin tespit edilmeden direkt ürünün ayıplı olarak belirlenmesinin ve 6 gün içinde zararın artmaması adına bir önlem alınıp alınmadığının tespitinin yapılmamasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, tespit raporu neticesinde dava dışı şirket tarafından 12.09.2014 tarihinde tanzim edilen ibraname ile meydana gelen hasar bedelinin davacı … şirketi tarafından ödenerek tüm dava haklarının kayıtsız ve şartsız davacıya devir ve temlik ettiğini ,davacı tarafça iş bu davanın açıldığını, dava konusu vanaların diğer davalı … tarafından cevap dilekçesinde yer verildiği üzere …Ltd.Şti. talebi üzerine üretilmiş olduğunu, söz konusu vanaları müvekkili şirketin … Şirketinden tedarik ettiğini, bu aşamada davalı müvekkili şirketin satıcı niteliğinde olduğunu, ancak söz konusu yargılamada şirketin davaya dahil edilmediğini, olayda belirtilen ayıp hususunun kabul edilmemekle birlikte tacir dava dışı şirket ile diğer davalı yüklenici şirketinin TTK gereğince süresinde bildirim yapmadığını, TTK’nın 23. maddesi uyarınca bildirim yapılması gerektiğini, davanın süreden reddi gerektiğini, iddiaları kabul etmiş anlamına gelmemekle birlikte diğer davalı yüklenici firmanın gerekli önlemleri almadığını, daha büyük bir hasarın ortaya çıkmasına neden olduğunu, dava dosyasında düzenlenmiş olan bilirkişi raporları arasında çelişkiler bulunduğunu, sadece hukuk bilirkişinin düzenlemiş olduğu raporun esas alınmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, hasarın teknik bir gözle incelenip raporlandığı bir durumda sadece hukuk bilirkişisinin kendi alanı olmayan bir hususta düzenlemiş olduğu raporun göz önüne alınarak hareket edilmesinin hukuka ve kanunlara aykırılık teşkil ettiğini, çelişkilerin giderilmesi gerektiğini, davalı yüklenici firmanın dava konusu oluşan hasarda kusuru bulunduğunu, teknik bilirkişi raporunda açıkça görüldüğünü iddia ederek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu zararın oluşumunda kırıldığı iddia edilen vananın zarara neden olup olmadığı ve zararın oluşmasında ve büyümesinde başka faktörlerin bulunup bulunmadığı, zarara vana sebep olmuş ise vananın ayıplı olup olmadığı ayıplı ise bu ayıbın gizli ayıp mı yoksa açık ayıp mı olduğunun tespiti ile zarar ve zararın büyümesinde davacı … şirketinin selefi firmaya ve davalılara kusur atfedilip edilemeyeceği varsa bu kusurun nasıl dağıtılacağının hukuksal sorunu oluşturduğunu, sigortalı firma ve davalı yüklenici firmanın tesisi imal ederken iş güvenliğine aykırı hareket ederek zararın doğmasına ve büyümesine neden olduğunu ,dava dışı sigortalı şirketin hidroelektrik santrali inşası yapmakta olduğu söz konusu işin önemine binaen yaptığı hizmetin bir nevi kamu hizmeti niteliğinde olduğunu ve böyle önemli bir hizmeti ifa eden şirketten tacir olmanın gereği olarak bütün tehlikelere karşı gerekli önlemlerin almasının bekleneceğini, ancak şirketin santralde tahliye kanallarını oluşturmadığını, suyun tahliyesini sağlayacak yeterli ve elverişli seviyede mazgallar oluşturmadığını, vananın uygun ve ihtiyacı karşılayacak nitelikte olup olmadığını kontrol mühendisleri vasıtasıyla kontrol ettirmediğini, vana ile su kesme sistemi koymadığını ve modern sistemlerde artık daha çok kullanılan farklı akışkanlara ve belli basınca göre dizayn edilmiş olan sistemlerin tüm olumsuzluklara karşı korumaya alınması için dizayn basıncının belli bir değer üzerine çıktığında akışkanın kontrolü olarak tahliye edilmesini sağlayan emniyet ventilinin bulunması zorunlulu olan kapalı basınç sistemini uygulamadığını ve gerekli önlemleri almadığını, üretilen vananın diğer davalı… şirketinden satın aldığının belirtildiğini, bilirkişi raporunda yüklenici şirket olan …. AŞ’nin kusurunun açıkça ortada iken hukukçu bilirkişi tarafından düzenlenen rapoun esas alınarak … inşaatın projeye uygun hareket ettiğinden kusursuzluğunun ispat edildiği gerekçe ile davanın reddine karar verildiğini, diğer davalı açısından kabul kararının çelişkili olduğunu, en kötü ihtimalle kusurun hakkaniyet ilkesi çerçevesinde paylaştırılması gerektiğini, zarara sebep olduğu iddia edilen vananın açık ayıplı olduğunu, vananın müvekkili şirket tarafından sipariş üzerine standartlara uygun olarak imal edildiğinin test edildiğini ve 31.01.2013 tarihinde dava dışı .. Ltd Şirketince tedarik edilip bu şirkete faturalandırılarak teslim edildiğini, ancak vanaya sehven … ibaresi vurulduğunu, müvekkili şirket tarafından bahse konu vananın yalnızca imalatının yapılmış olduğunu, satımı ve montajının müvekkili tarafından yapılmadığını, 600,00 TL tutarındaki vanayı üretip satan müvekkilinin 1.200.000,00 TL tazminata mahkum edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkili şirketin işten kazancının yaklaşık 120,00 TL iken kazancının 10.000,00 katı oranında bir tazminata mahkum edilmesinin aşırı orantısız ve hakkaniyetle bağdaşmadığını iddia ederek kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İnşaat All Risks Sigorta poliçesi kapsamında ödenen hasar bedelinin rucüen tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalılardan … İnşaat ve Ticaret AŞ’ye yönelik davanın reddine, diğer davalılar … ve …’ne yönelik davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalılar vekillerince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamından, davacı … şirketi ile dava dışı … A.Ş. arasında başlangıç tarihi 07.09.2011 bitiş tarihi 05.09.2013 bakım başlangıç tarihinin, 15.09.2013, bakım sonunun 05.09.2014 olduğu sigorta konusunun …, … hidroelektrik inşaatı olduğu, riziko adresinin Ağlasun/Burdur olduğu, İnşaat Bütün Risks Sigorta poliçesi düzenlendiği, dava dışı sigortalı şirket ile davalılardan … Tic. A.Ş. arasında 13.06.2012 tarihinde Ankara … Noterliğinde sözleşme düzenlendiği, sözleşmede davalı … İnşaat şirketinin yüklenici, dava dışı sigortalı şirketin işveren olduğu, sözleşmenin konusunun, Isparta ve Burdur il sınırları içerisinde Ağlasun çayı ve Isparta çayı üzerinde yapılacak …-2 HES inşaatı kapsamında ulaşım yolları ve köprülerin yapılması, … Regülatörü, Batardoları, Derivasyon Kanalı, CTP su isale hattı, Yükleme Havuzu, Cebri Boru, Hidroelektrik Santrali ve … Regülatörü, Batardoları, Derisavyon Kanalı, İletim Kanalı, İletim Tüneli, Yükleme Havuzu, Cebri Boru, Hidroelektrik Santrali yapılarının her türlü inşaat ve malzemeli ve işçilik olarak yapılması şeklinde belirlendiği, işin süresinin 31.12.2012 tarihinde bitirilecek şekilde düzenlendiği, davalılardan… Ltd şirketi tarafından davalı yüklenici … A.Ş. Adına 29.01.2013 tarihli sürgülü vananın da yer aldığı, malzemelerin satışına dair toplam 21.210,50 TL tutarında fatura düzenlendiği, 19.06.2014 tarihli ekspertiz raporunda, 31.03.2014 tarihinde riziko adresine gidilerek ekspertiz çalışmasının gerçekleştirildiği, sigortalı firma tarafından yapılan işin …, … hidroelektrik santral inşaat işi olduğunun tespit edildiği, … santrali projesi kapsamında su havzalarından santral binasına su taşıyan cebri boruların montaj işleminin yapılması akabinde 26.03.2014 tarihinde cebri borulardan santrale su verilmesi esnasında giriş vanalarından bir tanesinde patlama meydana geldiğinin öğrenildiği, su giriş vanasında meydana gelen patlama sonucunda yaklaşık olarak 26 bar kuvvetle gelen suyun aniden santral binası içerisinde dolmaya başladığının belirtildiği, santral binasının iç kısmında mekanik ve elektronik kontrol üniteleri ile panolarının mevcut olduğunun görüldüğü ,yüksek basınç ile vana kısmından tahliye olan suyun aniden santral binası iç kısmına dolmaya başladığı ve çok kısa süre içerisinde tesis binasının tamamının su ile dolduğunun tespit edildiği, vana üzerinde yapılan incelemeler sonucunda … marka ve 40 barlık dayanma gücüne sahip olduğunun belirtildiği, sigortalı firma yetkilileri tarafından santral binasında içinde dolan suyun tahliye edildiğinin tespit edildiği, su tahliyesinin ardından su sirayeti sonucunda hasarlı olan elektronik malzeme ve ekipmanların başka bir kısma alınarak kurtarılmaya çalışıldığının görüldüğü, yapılan görüşmeler sonucunda santral binası içerisinde bulunan elektronik malzeme ve ekipmanlarının bir kısmının kurutularak kullanılmaya çalışılacağı bir kısmının ise yenilenmesi gerektiğinin ifade edildiği, görüşmelerde kısmi geçici kabul ve DSİ geçici kabulün yapılmış olduğu, hasarın Enerji Bakanlığı geçici kabul yapılma aşamasında kabul yapılmadan önce meydana geldiğinin ifade edildiği, meydana gelen hasarın yakın nedeni ve su havzalarında bulunan suların cebri borular ile santral binasına girişini sağlayan vanada meydana gelen patlama sonucunda oluştuğu kanaatine varıldığı, söz konusu hasarın santral binasına su girişini sağlayan … marka su vanasının test aşamasında patlaması sonucunda meydana gelmiş olduğunun tespit edildiği, vana üzerinde … baskısının görüldüğü, ancak test işleminin 26 barla yapıldığının öğrenildiği, meydana gelen hasarın bu vanadan kaynaklanmış olması nedeniyle vana üretici firmasına rücu edilebileceği kanaatinin belirtildiği, hasarın tespit edildiği, davacı … şirketi tarafından dava dışı sigortalı şirkete 12.05.2015 tarihli banka havalesi ile 162.000,00 USD ödendiği 12.09.2014 tarihinde dava dışı sigortalı şirket tarafından ibraname düzenlendiği, alacağın sigorta şirketine devir ve temlik edildiğinin belirtildiği, dava dışı sigortalı şirket tarafından davalılar… Şirketi ve … aleyhine 03.04.2014 tarihinde Burdur Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/9 D.iş sayılı dosyasında delil tespiti yaptırdığı, delil tespiti sonucunda düzenlenen 29.04.2014 tarihli Makine Mühendisi ve Elektrik Mühendisinden oluşan bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan ayrıntılı raporda … HES santral binasında cebri boru direnaj vanasının ayıplı malzeme olmasından kaynaklı, meydana gelen hasarın taraflarınca tespitinin yapıldığı, bu tesiste zarar gören tüm mekanik ve elektrik malzemelerinin Avusturya ve Amerika menşeili olduğu, söz konusu malzemelerin demontaj ve montaj işlemlerinin özel güvenlik alanlarına girdiğinden firmalar tarafından yapılması gerektiği, satın alınan malzeme ve hizmet bedellerinin Avusturya ve Amerika’dan alındığından malzeme ve işçilik fiyatlandırılmasının EURO bazında yapıldığı, tüm malzeme ve işçiliklerinin toplam bedelinin 223.925,65 EURO tutarında olduğunun belirtildiği, tespit raporunda fotoğraflara yer verilmiş olduğu anlaşılmıştır.Taraflar arasında, sigorta poliçesinin varlığı ve içeriği, davacı … şirketi tarafından ödenen hasar bedeli, davalıların hasara neden olduğu iddia edilen sürgülü vananın satıcısı ve üreticisi ile sigortalı iş yerindeki yüklenici firma oldukları konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, yüklenici firma davalı …. AŞ’nin olayda kusur ve sorumluluğun olup olmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığı, yapılan bilirkişi incelemelerinin usulüne uygun ve yeterli olup olmadığı, dava dışı sigortalı şirketin hasarın oluşmasında kusur ve ihmalinin olup olmadığı ile hükmün usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Talimat yoluyla alınan 18.08.2017 tarihli teknik bilirkişi heyet raporunda; bahse konu santrale suyun, 909,28 kotundaki su alma havuzundan 635,21 kotunda bulunan ana giriş vanasına kadar yaklaşık 975 metre uzunluğundaki 85 cm çaplı çelik cebri boru ile taşındığı, olay anında su alma havuzundaki cebri boru giriş vanasının kapatılarak santraldeki cebri boru drenaj vanasının açılmasına müteakip bahse konu vana gövdesinde yırtılmanın yaşandığı ve santrale su dolmaya başladığı düşünülürse bu sırada cebri boru içinde bulunan ve santrali dolduran toplam su miktarının yaklaşık olarak 553 m3 olacağının düşünüldüğü, bu miktar ve hatta yarısı kadar suyun ilk olarak vana çukurunu doldurması daha sonra ise jeneratör salonuna taşıması ve nihayetinde yangın söndürme sistemlerinin bulunduğu mahalle ulaşması durumunun bu miktar su için normal görüldüğü, santral vana çukuru (drenaj vanasının bulunduğu mahal), jeneratör salonu ve sisteminin bulunduğu mahallelerin tümünün tabanlarında suyun drenaj edilmesi için ızgaralar bulunsa dahi bu ızgaraların bu miktar suyu tahliye için yetersiz kaldığı, ayrıca bu ızgaraların görevinin sadece olası küçük sızıntı ya da temizlik aşamasında mahaldeki suyu tahliye ettiği, dosyasında bulunan ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce Onaylanan … Hidroelektrik Santralı Uygulama Projesinde; vananın 0150 lik ve … Basınca dayalı sürgülü Vana olduğu, proje hesaplarında; maksimum su yükünün, 294.170 metre su sütunu olduğu ve maksimum su yükünün 28.88 Bar Basınca karşılık geldiğinin hesaplandığı ve hesap değerlerinin ilgili idarece onaylandığı, projede, basınç kırıcı vananın ve çalpara tipi çek valfin olmadığı ve yüklenici tarafından projeye bağlı kalınatak uygulanmadığı, … Hidroelektrik santralıyla ilgili olan; idare tarafından yüklenicinin yaptığı imalatların projesine göre inşa edildiğinden dolayı geçici kabulünün yapılarak idarece onaylandığı, dosyadaki incelemelerde görüldüğü, projesi ve yüklenici tarafından seçilen vananın Basınç Sınıfı PN40 olmasına rağmen; 28.85 Bar su basıncına mukavemet gösteremediğinden dolayı yırtıldığı, böyle bir vananın standartlara göre 60 bar basınca dayanıklı olması gerektiği, vanaya dışarıdan bir müdahale olmadığı, montaj hatalarından dolayı vananın bu şekliyle olamayacağı ve yırtılma sebebinin doğrudan basınçla ilgili olduğu hususlarının tespit edildiği, tüm bu veriler ışığında, bahse konu vananın; üretimi aşamasında ilgili imalat standartlarına uyulmadığından dolayı ürünün gizli ayıplı ürün olarak değerlendirildiği, ayrıca yapılan incelemede hidroelektrik santralda olay anında su alma havuzundaki cebri boru giriş vanasının kapatılarak santraldeki cebri boru drenaj vanasının açılmasına müteakip bahse konu sürgülü vana (Elestomer) gövdesinde yırtılmanın yaşandığının resimlerde görüldüğü, su basıncı ile yırtılan sürgülü vanaların (Elestomer) yerine yenilerinin takıldığı, santral cebri borusunun boşaltılması için tesis edilmiş olan sürgülü tip derenaj vanası santralin ilk devreye alma çalışmaları aşamasında, gövdesinin çatlaması sonucu su sızıntısına sebebiyet verdiği, keşif günü itibariyle santralin devreye alındığı için tamir edildiği veya yenisi ile değiştirildiği teçhizatın santalde bulunmadığı, ilk bilirkişi raporundaki fotoğraflar incelenerek su ile temas sonucu santralde bulunan elektrik ve elektronik teçhizatının uğraması muhtemel hasarların değerlendirildiği, santral cebri borusunun boşaltılması için tesis edilmiş olan sürgülü tip derenaj vanasının santralin ilk devreye alma çalışmaları aşamasında, gövdesinin çatlaması sonucu su sızıntısına sebebiyet verdiği, vana gövdesinden sızan suyun ilk olarak türbin önündeki ana giriş vanasının bulunduğu çukuru su ile doldurduğu, bu çukurda drenaj için su tahliye ızgaraları bulunmakta olsa da bu ızgaraların bu miktar bir suyu tahliye için yetersiz kaldığı, (Bu ızgaraların görevi sadece olası küçük sızıntı ya da temizlik aşamasında çukura dolacak suyu tahliyedir) vana çukurunu dolduran suyun taşarak jeneratör salonuna dolmaya başladığı, Jeneratör salonunda bulunan drenaj ızgaralarının da yine suyun tahliyesi için yetersiz kaldığı, (Bu ızgaraların görevi sadece olası küçük sızıntı ya da temizlik aşamasında mahalle dolacak suyu tahliyedir) daha sonra su santral yangın söndürme sistemlerinin bulunduğu mahalle dolduğu, Jeneratör salonunda; OG panoları (koruma ve ölçme), jeneratör sargıları, türbin kontrol ve kumanda panoları, türbin hız kontrol tertibatı, jeneratör ikaz teçhizatı, türbin kontrol kumanda sistemleri ve kablo galerilerinin bulunduğu, Jeneratör salonundan düşük seviyede bulunan bir diğer mahalde ise santral yangın söndürme sisteminin parçası olan yangın hidroforu ve kumanda panoları bulunduğu, tüm bu elektrik ve elektronik cihazların bina içi kullanıma (indoor use) uygun olarak üretildikleri için IP koruma seviyeleri (IP konuma sınıfı, elektrikle çalışan aletlerin su ve toz gibi dış etkenlere karşı dayanıklılığını ifade eder) düşük olduğu, düşük IP li üretilen bu cihazların su ile temas etmeleri ya da yüksek oranlı neme maruz kalmalarının ise sağlıklı olarak çalışmalarını sürdürmelerine engel olduğu, bu durumda su ile temas etmiş tüm bu teçhizatın ilerleyen dönemde çalışmalarında olası hatalar gözlenmesinin kaçınılmaz görüldüğü, her şeyden önemlisinin su ile temas sebebiyle teçhizatların üretici firma garantilerinin de ortadan kalktığı, bir önceki bilirkişi raporu ve sigorta ekspertiz raporunda ise oluşan zararın giderilmesi için yaklaşık bir maliyet tespit edilmiş olduğu,, bu bedelin tespitinde proforma faturalar kullanıldığı, bu tespit sonucu santralde yaşanmış su baskını sonucu elektrik, elektronik ve mekanik teçhizatta oluşan zararın giderilmesi için 223.925,65 € bedel tespit edildiği, sigorta şirketinin ise 162.000,00 $ bedeli zarar gören sigortalısına ödediği, santralde yaşanmış su baskınının sebebinin, cebri borudaki suyun boşaltılması yapılırken gövdesinin yırtılarak su baskınına sebebiyet veren sürgülü vana olduğu, santral drenaj sisteminin projesine uygun olarak yerinde imal edildiği, bahse konu vananın; üretimi aşamasında ilgili imalat standartlarına uyulmadığından dolayı ürünün gizli ayıplı ürün olduğu, bir önceki bilirkişi raporu ve sigorta ekspertiz raporunda oluşan zararın giderilmesi için 223.925,65 € lik yaklaşık bir maliyetin tespit edilmiş olduğu, Sigorta Şirketinin ise 162.000,00 $ bedeli zarar gören sigortalısına ödediği, tüm bu değerlendirmeler sonucunda, İmalatçının olaydan doğrudan sorumlu olduğu ve satıcının da müteselsile sorumlu olacağı, Montajı yapan yüklenici Firmanın ise projeye uygun hareket etmiş olduğu belirtilmiştir. 22.09.2017 tarihli talimat yoluyla alınan ve avukat bilirkişi tarafından düzenlenen raporda sonuç olarak; olayın sigorta poliçesi ve zeyilnameler kapsamı içinde olduğu, 1 numaralı davalının sistemde kullanılan sürgülü vanayı standartlara uygun olarak yapmadığı ve kullanılan vananın ayıplı olduğu, teknik bilirkişilerin raporlarıyla sabit olduğu üzere asli kusurlu olarak sorumlu olduğu, 2 numaralı davalı şirketin ise sattığı ürün nedeniyle üretici firma ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, 3 numarada gösterilen davalı şirketin ise teknik bilirkişi raporlarıyla projeye uygun hareket etmesi nedeniyle kusursuz olduğunu sabit olmasından dolayı sorumluluğunun bulunmadığı belirtilmiştir. Davalı … Sanayi- … vekili bilirkişi raporuna karşı istinaf dilekçesinde ileri sürmüş olduğu nedenlere benzer şekilde itiraz ederek, uzman bilirkişi veya bilirkişilerden yeniden rapor alınmasının talep etmiştir. Mahkemece, dosyada alınan bilirkişi raporlarının uyuşmazlığa çözmeye yeterli olduğu gerekçesiyle yeniden rapor alınmasına gerek görülmeksizin davanın yukarıda yer verildiği üzere istinaf kanun yoluna başvuran davalılar yönünden kabulüne karar verilmiştir. TTK’nın 1472. maddesinde halefiyet düzenlenmiştir. Maddede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorunlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği ifadelerine yer verilmiştir. Halefiyete dayalı olan rücu davasında esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Bu nedenle, sigortacı tarafından açılan rücu davası aslında bir tazminat davası olup bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsi nitelikle bir eda davasıdır. Halefiyete dayalı rücu davasında sigortacı halefiyet hukuki ilişkisi sebebiyle ancak selefinin sahip olduğu haklara sahiptir. Bir başka deyişle, halefiyete dayalı rücu davası bu ilke gereğince davalının durumunu ağırlaştıran bir neden olamaz. Sigortacı halefiyete dayanarak rücu davasını zarar sorumlusu aleyhine yönelttiğine göre sigortalının zarar sorumlusuna karşı açacağı tazminat davasında sigortalı neyi ispat etmesi gerekiyorsa sigortacı da bu davada onu ispat etmekle yükümlüdür. Sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki uyuşmazlık tazminatı gerektiren bir haksız fiilden kaynaklanıyor ise o konuda özel bir düzenleme olmadıkça halefiyete dayanan rücu davasında davacı sigortacının TBK’da yer alan haksız fiil hükümleri kapsamında davalının kusur ve zarar miktarını ispat etmek durumundadır. Somut olay bu kapsamda değerlendirildiğinde, talimat yolu ile alınan teknik bilirkişi heyet raporunun yeterli ve gerekçeli olduğundan söz etmek mümkün görülmemektedir. Şöyle ki bilirkişi rapor içeriğinde, 7. sayfada vananın yüklenici tarafından seçildiği, projede, basınç kırıcı vananın çalpara tipi çek valfın olmadığı ve yüklenici tarafından projeye bağlı kalmadığı gibi değerlendirmelere yer verilmiş iken raporun sonuç kısmında montajı yapan yüklenici firmanın ise projeye göre uygun hareket etmiş olduğu ifadelerine yer verilerek çelişki oluşmasına neden olunmuştur. Ancak bu ve benzer konulara dair açıklık getirilmeden, itirazlar dikkate alınarak değerlendirme yapılmaksızın hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, aynı raporun mekanik tesisat başlığı ile düzenlenen bölümünde, santral vana çukuru, jeneratör salonu ve sistemin bulunduğu mahallerin tümünün tabanlarında suyun drenaj edilmesi için ızgaraların bulunmasına rağmen ızgaraların bu miktar suyu tahliye için yetersiz kaldığı hususlarına yer verilmiştir. Bilirkişi raporunda dava dışı sigortalı şirketin kusur veya sorumluluğu veya zararın azaltılması yönünden herhangi bir önlem alıp almadığı veya varsa önlem alabileceği konularda bir değerlendirmeye yer verilmemiştir. Bu ise rapor içeriğindeki açıklamalar ile sonuç kısmındaki bölüm arasında çelişkilerin oluşmasına neden olmaktadır. Halefiyete dayalı rücuen tazminat davasında, yukarıda belirtildiği üzere, öncelikle davalıların kusurunun olup olmadığının tespiti gerekecektir. Bu tespit aşamasında ise dava dışı sigortalı şirketin kusurunun olup olmadığının değerlendirilip tartışılması kaçınılmazdır. Bu konularda yeterli inceleme ve değerlendirmenin yer almadığı bilirkişi raporuna göre davalı tarafın itirazları da dikkate alınmaksızın ve gerekçede değerlendirilmeksizin hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Her ne kadar talimat mahkemesine yazılan müzekkerede sigorta bilirkişisi olarak bilirkişi sıfatı belirtilmiş ise de bilirkişinin bu konudaki yeterliliği denetlenememiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalılar tarafından yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince yatıran taraflara iadesine,4-Davalılar tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 23.03.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.