Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/825 E. 2021/681 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/825
KARAR NO : 2021/681
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2019
NUMARASI: 2019/152 E. – 2019/1381 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında cari hesap borcundan kaynaklanan 63.900,00 TL’nin tahsili amacıyla başlatılan takibin müvekkiline TK’nın 35. maddesi gereğince tebliğ edilerek kesinleştirildiğini, müvekkiline ati araçların haczedilmesi üzerine takipten haberdar olunarak İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/163 D.İş sayılı dosyasında İİK’nın 72/3. maddesi gereği tedbir kararı alınarak dosya kapak borcunun yatırılması suretiyle hacizlerin kaldırıldığını, takibin dayanağı olan cari hesap alacağının bulunmadığını, taraflar arasında 03.01.2018 tarihinden itibaren bir kısım ticari faaliyetler neticesinde oluşan hizmet bedellerinin ödenerek ticari ilişkinin sona erdirildiğini, cari hesap alacağına konu ticari ilişki veya mal ve hizmet alımının bulunmadığını, alacağın hangi faturalardan kaynaklandığının belirsiz olduğunu, faturaların müvekkilinin defterinde kayıtlı olmadığını, davalının ticari ilişki ile mal ve hizmet tespitini kanıtlaması gerektiğini ileri sürerek, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yatırılan paranın alacaklıya ödenmesinin tedbiren durdurulmasına, takip dosyasındaki talep edilen 63.900,00 TL yönünden müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, kötü niyetli takip nedeniyle % 20 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; cevap dilekçesi ekinde sundukları fatura ve davacı firma tarafından yapılan ödeme dekontlarından anlaşılacağı üzere, taraflar arasında takibe konu cari hesap alacağı ve ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili şirketin davalı şirkete cari hesaba konu konteyner taşıma hizmeti verdiğini, 30.03.2018 tarih … sıra nolu, 5.428,00 TL’lik, 30.03.2018 tarih … sıra nolu 11.210,00 TL’lik, 30.03.2018 tarih … sıra nolu 10.502,00 TL’lik, 30.03.2018 tarih … sıra nolu 11.328,00 TL’lik, 30.03.2018 tarih … sıra nolu11.682,00 TL’lik, 30.03.2018 tarih … sıra nolu 8.850,00 TL’lik, 31.01.2018 tarih … sıra nolu 7.552,00 TL’lik, 25.01.2018 tarih … sıra nolu 11.800,00 TL’lik, 19.01.2018 tarih … sıra nolu 9.440,00 TL’lik, 10.01.2018 tarih … sıra nolu 5.428,00 TL’lik, 05.01.2018 tarih … sıra nolu 8.732,00 TL’lik, 04.01.2018 tarih … sıra nolu 10.620,00 TL’lik, 03.01.2018 tarih … sıra nolu 11.328,00 TL’lik, 13 adet fatura kesildiğini, davacının yukarıdaki faturalara kaşılık 15.03.2018 tarihli fatura ödemesi açıklamalı 17.700,00 TL’lik, 20.03.2018 tarihli fatura ödemesi açıklamalı 42.300,00 TL’lik ve 06.08.2018 tarihli … nolu fatura ödemesi açıklamalı 2.000,00 TL’lik banka kanalıyla ödeme yaptığını, davacının 30.03.2018 tarihli altı faturanın kendisine gönderilmesi sonrasında … nolu fatura açıklamasıyla 06.08.2018 tarihinde 2.000,00 TL ödeme yaptığını, davacının … nolu fatura için ödeme yaptığını, ancak hata ile … nolu fatura açıklamasını yaptığını, davacının ticari ilişkiyi reddetmesine rağmen faturalar ve kısmi ödemelerle ticari ilişkinin sabit olduğunu, buna ilişkin bildirimlerin vergi dairesine yapıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı, davalı tarafından başlatılmış olan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosya kapsamında davalıya borçlarının bulunmadığını, iddia edilen cari hesap alacağının bulunmadığını, davalı şirketten cari hesap borcunun doğmasını gerektirecek bir hizmet alımı bulunmadığını iddia etmiştir. Davalı ise, sunulan fatura ve ödeme dekontları ile davacıdan alacaklı olduklarını bu nedenle icra takibi başlattıklarını, davanın haksız olduğunu savunmuştur.Tarafların tacir olması nedeniyle tarafların defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, davacının defterlerini sunduğu, davalının ise yapılan ihtarata rağmen defterlerini sunmamış olduğu görülmüştür. Dosyaya sunulan 29.11.2019 tarihli mali müşavir bilirkişi raporu uyarınca; davacı defterlerinin usulüne uygun olarak tutuldukları ve delil niteliğinin bulunduğu, davacı defterlerininde her iki tarafa ait BA-BS formlarının incelenmesi ile, takip tarihi olan 18.10.2018 tarihi itibariyle davalının davacıdan 2.900,00-TL alacaklı olduğu anlaşıldığından,…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacının İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalıya 61.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine, şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili ile davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;İlk derece mahkemesince reddedilen 2.900,00 TL alacağın takibe konu olmadığını ve davaya ilişkin olmaması nedeniyle bu kısmın reddinin hatalı olduğunu, davanın kabul edilen kısmı üzerinden % 20 oranında kötü niyet tazminatı verilmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu yönlerden düzeltilerek; davanın kabulüne, dava değeri üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;İlk derece mahkemesince müvekkili şirkete ait ticari defterler incelemeden ve davacı şirketin, talep edilmiş olmasına rağmen, vergi dairesinde defterlerinde düzeltme beyanının bulunup bulunmadığı sorulmadan karar verildiğini, bilirkişi raporunda defterlerin bildirdikleri muhsabecide denetimde olması nedeniyle şirket sahibine ulaşıldığını, ancak defterlerin sunulmadığına ilişkin beyan yazıldığını, ancak bilirkişinin müvekkili şirket yetkilisi ile ticari defterlerin ibrazı hakkında görüşmediğini, defterlere ulaşılmaması halinde bilirkişinin davalı vekiline ulaşarak defterlerin ibrazının istenmesi gerektiğini, inceleme gününde hazır olunarak kesin süreye uyulduğunu, yerinde inceleme günü için mahkemece kesin süre verilmediğini, buna rağmen kesin delil olan ticari defterlerin incelenmeksizin karar verilmesinin hatalı olduğunu, bilirkişinin verilen yerinde inceleme yetkisine rağmen müvekkilinin ticari defterlerini yerinde incelememesinin yerleşik Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, reddedilen 2.900,00 TL’nin davacı şirketin 06.08.2018 tarihinde yaptığı 2.000,00 TL ödemeden kaynaklandığını, ödeme dekontunda görüleceği üzere davacının gönderilen ancak davacı tarafından kabul edilmeyen 415984 nolu fatura için ödeme yaptığını bildirdiğini, bilirkişinin bu beyanı dikkate almadığını, davacının faturaları defterlerine işleyerek ve devamında vergi dairesine 2018 yılında düzeltme yaparak defterlerinden faturaları çıkarması nedeniyle alacağın davacı defterlerinde tespit edilemediğini, Vergi Dairesinden gelen BA- BS formları incelendiğinde müvekkili şirketin davacıdan alacağının tespit edildiğini, bu nedenle müvekkilinin defterlerinin incelenmesi ve bununla birlikte davacının defterlerinde 2018 yılında düzeltme yapılıp yapılmadığının sorulmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan takip nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti istemiyle, İİK’nın 72.maddesi uyarınca açılmış bir menfi tespit davasıdır.İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, taraf vekillerince, yasal süreler içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasında 18.10.2018 tarihinde 63.900 TL cari hesap alacağının tahsili amacıyla takip başlatmış, cari hesaba muavin defter dökümünü eklemiştir. Takibin kesinleşmesi üzerine eldeki menfi tespit davası açılmıştır. Davalı, konteyner taşıma faturalarının tahsili amacıyla takip başlatmış olup, takip konusu hizmetin verildiğini, HMK’nın 190 ve TMK’nın 6. maddesi gereğince davalının usulüne uygun delillerle kanıtlanması gerekir. Davalı tarafça sunulan cevap dilekçesinde, faturaların tebliğine ilişkin her hangi bir delil sunulmamış, istinaf başvurusunda ileri sürülen davacı defterlerinde düzeltme yapıldığına ilişkin iddia, yargılama sırasında ileri sürülmemiştir. HMK’nın 357. maddesi gereğince ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar istinaf aşamasında dinlenemez. İlk derece mahkemesince tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılması hususunda 07.10.2019 tarihinde ara karar oluşturularak, belirlenen inceleme gününde ticari defterlerin ibrazı emredilmiş ve ibrazdan kaçınmanın sonuçları açıklanmıştır. Davalı vekili usulüne uygun şekilde incelemeden haberdar edilmiş, davalı vekilince sunulan dilekçeyle davalının ticari defterlerinin bulunduğu yer ile irtibata geçilecek, mali müşavirin ismi bildirilmiştir. Bilirkişi raporunun 3. sayfasındaki açıklamalara göre, bilirkişinin belirtilen adrese gittiği, davalı tarafından bildirilen … isimli kişiyle ticari defterlerin ibrazı için görüştüğü, ancak anılan kişinin incelemeye sunulacak 2018 yılı defterlerinin kendisinde olmadığını, davalının 2019 yılındaki defterlerinin kendisince düzenlendiğini, Gebze’de bulunan defterlerin 22.11.2019 tarihinde ibraz edileceğini bildirildiği, ancak defterlerin incelenmek üzere sunulmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekili rapora itiraz dilekçesinde, bilirkişinin şirket yetkilisiyle görüşmediğini beyan etmiş ise de bilirkişinin şirket yetkilisiyle görüşmediği, davalı vekilince ismi bildirilen mali müşavirin görüştüğü, şirket yetkilisiyle görüşen kişinin ismi bildirilen mali müşavir olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesinin inceleme ara kararı gereğinin kesin sürede yerine getirilmemiş olması nedeniyle, davalının ticari defterlerinin ibrazından kaçılmış sayılarak karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince yapılan bilirkişi incelemesi, incelenen ticari defterler ile tarafların BA-BS formlarına göre, davacının 2.900 TL borcu bulunduğu anlaşılmakla aşan kısım yönünden davanın kabulü ile davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi yerindedir. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusununu incelenmesinde; ilk derece mahkemesince davanın 2.900,00 TL’lik kısmının reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından hükmün verildiği tarih itibarı ile yürürlükte bulunan HMK’nın 341/2. maddesinde; “Miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” hükmü mevcuttur. HMK’nın Ek 1. maddesinin 1. fıkrasında; HMK’nın “341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; HMK’nın “341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır.Karar tarihi olan 19.12.2019 itibariyle HMK’nın 341/2. maddesindeki istinaf kesinlik sınırı 4.400,00 TL dir. Somut olaydaki reddedilen dava konusunun değeri ise 2.900,00 TL’dir. İlk derece mahkemesinin kararı, dava değeri itibariyle, hükmün verildiği tarih itibarı kesinlik sınırının altındadır. Bu durumda, hüküm tarihi itibarı ile kesin olduğu yasada açıkça belirtilen bu karara karşı istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulamaz. Açıklanan nedenlerle ilk derce mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine; davacı tarafından kanun yolu başvurusuna konu edilen kararın, karar tarihi itibariyle davacı yönünden kesin nitelikte olması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A-Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden:1-İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararı, HMK’nın 341/2. maddesi gereğince, karar tarihinde, miktar itibariyle davacı yönünden kesin olduğundan, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK’nın 352/1.b ve 346. maddeleri gereğince REDDİNE,2-Davacı vekilince yatırılan istinaf harçlarının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,3-İstinaf kanun yoluna başvuru için davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
B-Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden:1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 3.124,91 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 03.06.2021