Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/82 E. 2023/246 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/82
KARAR NO: 2023/246
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19.06.2019
NUMARASI: 2017/458 Esas – 2019/580 Karar
DAVA: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı şirket olarak 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanunu kapsamında posta tekeline sahip olduklarını, Bilgi Teknolojileri Ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından hangi firma ile alıcılarına sevk edildiği tespit edilemeyen 602 adet gönderinin 6475 sayılı kanunun 6. maddesinin 3. fıkrasına istinaden alıcılarına sevk edilmek üzere kendilerine teslim edildiğini, gönderilerin adreslerine sevk ve tesliminin sağlandığını, bu gönderilerden 567 adedinin davalı şirkete ait “…” gönderisi olduğunu, bu gönderiler için kabullerin yapıldığı tarihte birim posta ücretinin 1,40 TL olduğunu, 6475 sayılı yasa ile tekel haklarının ihlali halinde ihlal edenin 10 kat (1,40 TL X 567 X 10 = 7.938,00 TL) cezai şart ödemesi gerektiğinin öngörüldüğünü, 6475 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren posta tekeline aykırı faaliyet gösteren davalının bu kapsamda taşıttığı gönderi adedinin tespiti ile kendilerince belirlenen ücret tarifesindeki birim fiyatın 10 katı tutarında tazminatın ve 567 adet gönderi bedelinin 10 katı oranındaki 7.938,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkili şirketin yurt içinde ve yurt dışında faaliyet gösteren ve birçok devlet kurumunun yanı sıra özel gerçek ve tüzel kişilere gönderdiği gönderilerini PTT kanalıyla gönderdiği için her yıl milyonlarca ödeme yaptığını, davacı şirket tekelindeki gönderilerin davacı şirket eliyle gönderilmesi için hassas ve titiz davrandığını, davaya dayanak 567 adet gönderinin hangi firma tarafından alıcılarına gönderildiğinin belli olmadığını, bu nedenle kendilerine sorumluluk yüklenemeyeceği, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…İhtilaf, 567 adet gönderinin ve başkaca gönderilerin davalı tarafından davacının tekel hakkının ihlali suretiyle başka kimseler aracılığıyla gönderilip gönderilmediğinin ispatı noktasında toplanmakta olup ihlal vakasından kendi lehine sonuç çıkaran davacı taraf ispat yükü altındadır. Mali müşavir bilirkişi …’ten alınan 29/12/2017 tarihli rapor ile; PTT Baş Müdürlüğü’nün 03/03/2017 tarih ve … sayılı yazısı ile davalıya ait 567 adet gönderinin ilgililerine sevk ve teslim edildiğinin anlaşıldığı, 27/04/2017 tarih ve … -… sayılı yazıdan yurt içi kayıtlı gönderi ücretinin 1,40 TL olduğu, 567 adet gönderi bedelinin 10 katı tutarındaki tazminatın 7.938,00 TL olduğu tespit edilmiştir. Bilirkişi raporunun hüküm kurma bakımından yetersiz olması nedeniyle mevcut bilirkişi heyetine sözleşme uzmanı Dr. …’ın da eklenmesi sonrası alınan 18/02/2019 tarihli bilirkişi heyet raporu ile; 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanunu’nun 3/ı ve 6/1-a,j maddeleri kapsamında dava konusu gönderilerin davacının tekeli kapsamında kalan gönderiler olduğu ancak 567 adet gönderinin otoparkta bulunduğunun tespit edildiği, bu gönderilerin davalının iş yerinde veya davalının bağlantısının olduğu bir iş yerinde elde edildiğinin tespit edilmediği, bu nedenle vaki ihlalden davalı şirketin sorumlu tutulamayacağı tespit edilmiştir. Tüm dosya kapsamı ile alınan bilirkişi heyet raporunun denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olması nedeniyle…” davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Verilen kararın eksik incelemeye dayalı olarak verilmiş olup usul ve yasaya aykırı olduğunu, mali müşavirden alınan 29.12.2017 tarihli kök bilirkişi raporunda “Dava dosyasında davacı taraf PTT A.Ş’nin Başmüdürlüğü larafından 03.03.2017 tarihli ve … sayılı yazısı ile sevk edildiğine dair, Digitörk göndericili 567 adet alıcı adı, soyadı resli liste mevcut olduğu ve dava dosyası dilekçesinde EK:1’de leri fi deki alıcı adı,soyadı ve adresleri ile aynı olduğu tespit edildiği,.. 21567 adet gönderi için posta hizmet yükümlüsünce belirlenen 1 40’TL posta ücretinin 10 katı tazmınatın 7.938,00TL olduğu tespit edilmiştir.” denildiğini, söz konusu kök bilirkişi raporuna; dava dilekçesinin sonuç ve istem başlıklı talep bölümünde mahkemeden 3 ayrı talepte bulunulduğunu, 29.12.2017 tarihli raporda sadece 1 numaralı talep yönünden tespit ve değerlendirmede bulunulduğunu, bu talebe ilişkin olarak bilirkişi raporunda yer alan tespit ve değerlendirmelere itirazlarının bulunmadığını, ancak rapor 2 numaralı talebe ilişkin bir tespit ve değerlendirme içermediğinden ek rapor alınması hususunda itirazda bulunulduğunu, aynı bilirkişiden alınan 06.07.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda itirazların karşılanmadığını, ek bilirkişi raporuna yapıları itiraz üzerine bu defa mevcut bilirkişi ile sözleşme bilirkişisinden beyet halinde rapor aldırılmasına karar verildiğini, 18.02.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda ise 29.12.2017 ve 06.07.2018 tarihli bilirkişi raporuna beyan dilekçelerinde de belirtmiş olmalarına rağmen bilirkişi tarafından “Davalmın 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren gerçekleştirilen posta tekeline aykırı faaliyet göstererek Şirketimiz dışında firmalara taşıttığı gönderilerin gerçek adedinin tespiti” taleplerine ilişkin olarak gönderilerin otoparkta bulunduğu, benzer davalarda davalıya ait iş yerlerinde yapılan tespitler üzerine tekel hakkının ihlali sonucuna varıldığının anlaşıldığı, şeklinde tespit yapıldığını, ancak davanın açıldığı tarihten itibaren talepleri olan davalı şirketin defter ve kayıtlarının incelenmesi hususunun hiç bir bilirkişi tarafından gerçekleştirilmediğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarında da görüleceği üzere davalının müvekkili şirket dışında taşıttığı gönderilerin gerçek adedinin ticari defterleri, posta sözleşmeleri gibi evrakları üzerinde inceleme yapılmadığını, oysa ki davalının, müvekkili dışında taşıttığı gönderilerin gerçek adedinin tespitine bu şekilde ulaşılabileceğini, Davalı şirketin posta tekelinin ihlali niteliğindeki faaliyetleri nedeniyle müvekkilinin mahrum kaldığı kârın ve dolayısıyla zararının belirlenmesi icap etmekte olup, posta tekelinin ihlali kapsamında taşınan gönderi adedinin sözleşmenin tarafı bulunmayan müvekkili tarafından bilinmesinin objektif olarak mümkün olmadığından, bu durumun ancak ve ancak Mahkeme kanalı ile belirlenecek adreslerde yapılan inceleme ile ve ukabinde oluşturulacak bilirkişi raporuyla alacak miktarının tespit edilebilmesinin mümkün olduğunu, Davaya konu edilen 567 adet gönderinin üzerinde çizgili barkod, belge no, son ödeme tarihi (15/707/2016), alıcı adı, soyadı ve adresi ile iade, adres yetersiz, taşınmış ve diğer kutucukları bulunan etiketler bulunduğunun açık bir şekilde görüldüğünü, gönderiler üzerindeki barkod ve etiket sistemi şirketleri tarafından kullanılmadığını, dava dilekçesi ekinde yer alan 567 adet gönderinin davalı şirkete ait … gönderileri olduğu, gönderilerin niteliği itibariyle posta tekeli kapsamında olduğu ve bu gönderinin şirketleri tarafından kabul edilmediğinin tartışmasız olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, 567 adet gönderi yönünden davalının davacının tekel hakkını ihlal etmesi nedeniyle posta ücretinin on katı olan 7.938,00 TL nin tahsili ile davalının 6575 sayılı kanunun yürürlüğü girdiği tarihten itibaren posta tekeline aykırı faaliyetle başka firmalara taşıttığı gönderilerin gerçek adedinin tespiti ile tespit edilen gönderilerin posta ücret tarifesindeki posta ücretinin on katı tutarının davalıdan tahsili ve muarazanın meni ile müdahalenin önlenmesi istemine ilişkindir. İlk derce mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda davacı dava dilekçesinde 567 adet gönderi yönünden davalının davacının tekel hakkını ihlal etmesi nedeniyle posta ücretinin on katı olan 7.938,00 TL’nin tahsili ile davalının 6575 sayılı kanunun yürürlüğü girdiği tarihten itibaren posta tekeline aykırı faaliyetle başka firmalara taşıttığı gönderilerin gerçek adedinin tespiti ile tespit edilen gönderilerin posta ücret tarifesindeki posta ücretinin on katı tutarının davalıdan tahsilini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davacı tarafından davadaki taleplerin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddedildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekilince dava dilekçesinde bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmış, ayrıca yargılama sürecinde alınan 06.07.2018 tarihli ek rapora karşı beyan dilekçesinde, davalının 6575 sayılı kanunun yürürlüğü girdiği tarihten itibaren posta tekeline aykırı faaliyetle başka firmalara taşıttığı gönderilerin gerçek adedinin tespiti ile tespit edilen gönderilerin posta ücret tarifesindeki posta ücretinin on katı tutarının davalıdan tahsili talebi bakımından davalı defter ve kayıtlarının inclenmesi gerektiği ileri sürülerek itiraz edilmiştir. İlk derece mahkemesince 10.10.2018 tarihli duruşma ara kararı ile de mevcut bilirkişi yanında sözleşme bilirkişisi de eklenmek suretiyle davalı defter ve kayıtları incelenmek üzere rapor alınmasına karar verilmiş, ancak bilirkişilerce davalı defter ve kayıtları incelenmeksizin rapor sunulduğu, mahkemece de bu haliyle sonuca gidildiği anlaşılmıştır. TTK’nın 83. maddesi uyarınca, ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilecek olup HMK’nın yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümlerinin ticari işlerde de uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nın ”Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222/1 maddesinde de benzer yönde düzenleme yapılarak ”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazın kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. ” hükmünü getirilmiştir. Kaldı ki yukarıda açıklandığı üzere davacı vekilince dava dilekçesinde bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmış, ayrıca yargılama sürecinde alınan 06.07.2018 tarihli ek rapora karşı beyan dilekçesinde davalının 6575 sayılı Kanun’un yürürlüğü girdiği tarihten itibaren posta tekeline aykırı faaliyetle başka firmalara taşıttığı gönderilerin gerçek adedinin tespiti ile tespit edilen gönderilerin posta ücret tarifesindeki posta ücretinin on katı tutarının davalıdan tahsili talebi bakımından davalı defter ve kayıtlarının incelenmesi gerektiği ileri sürülerek itiraz edilmiş, ilk derce mahkemesince de bu doğrultuda davalı defter ve kayıtları incelenerek rapor alınması için bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilerek rapor alınmasına karar verilmiştir. Ancak davalı tarafına defter ve kayıtları incelenmeksizin bilirkişilerce rapor sunulmuş, mahkemece de bu hale göre hüküm kurulması isabetsiz olmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4- İİK’nın 36. maddesi uyarınca yatırılan teminatın, yatıran tarafa iadesine, 5-Davacı tarafça yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.16.02.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.