Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/810 E. 2020/442 K. 20.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/810
KARAR NO: 2020/442
KARAR TARİHİ: 20/05/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/01/2020-30/01/2020
NUMARASI: 2019/1633 D.İş- 2020/16 K.
TALEP KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasındaki ihtiyati hacze itirazın incelenmesi hakkında kararda yazılı nedenlerden dolayı itirazın reddine yönelik olarak verilen karara karşı süresi içinde ihtiyati hacze itiraz eden taraf vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP İhtiyati haciz isteyen banka vekili, müvekkili banka ile borçlular arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi gereğince kullandırılan kredilerin vadesinde ödenmediğinden hesabın kat edilerek noter kanalıyla borçlulara ihtarname keşide edildiğini ileri sürerek 2.121.527,21 TL alacak yönünden borçlu … Ltd Şti için (alacağın teminatındaki ipoteklerin limiti olan 460.000 TL’si düşülmek suretiyle) 1.661.527,21 TL üzerinden ve diğer borçlu … Ltd Şti hakkında ise, borcun tamamı olan 2.121.527,21 TL alacak yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince, talep uygun görülerek %15 teminat mukabilinde ihtiyati hacze karar verilmiştir. İtiraz eden borçlular vekili, müvekkil şirketlerin konkordato geçici mühleti içerisinde olan asıl borçlu … Ltd. Şti.’nin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçlarına müteselsil kefil olduğunu, aynı zamanda müvekkili … Ltd Şti tarafından taşınmazı üzerinde alacaklı banka lehine ipotek tesis edilmiş olduğunu, rehinle temin edilmiş bir borç mevcut iken ihtiyati haciz verilemeyeceğini, asıl borçlu ile ipotek verenler arasında zorunlu takip arkadaşlığı öngörüldüğünü, kefil için de aynı durumun her halükarda geçerli olduğunu, buna rağmen alacaklı bankaca müvekkilleri aleyhine hem ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla hem de ilamsız icra takibi yapıldığını, ayrıca müvekkili şirketlerin merkezlerinin Üsküdar/İstanbul olduğunu, yetkili mahkemeler ve icra daireleri İstanbul Anadolu icra daireleri ve mahkemeleri olduğunu belirterek ihtiyati haczin kaldırılmasını istemiştir. İhtiyati haciz isteyen banka vekili, borçlu … Ltd Şti hakkında ipotek limiti olan 460.000 TL’nin düşülerek ihtiyati haciz istendiğini, başka bir ifadeyle ipotekle teminat altına alınmayan kısım alacak için ihtiyati haciz kararı alındığını, ihtiyati haczin şartlarının oluştuğunu, ihtiyati haciz kararına ilişkin olarak itiraz edilebilecek hususların icra iflas kanununda sayılmış olup borçlular tarafın kanunda sayılı hususlara ilişkin olarak itiraz edilmemiş olduğunu belirterek ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan duruşma sonucunda, asıl borçlu şirket lehine konkordato talebinin görülmesi aşamasında geçici mühlet kararı verilmiş olmasının ihtiyati haciz kararının verilmesine engel teşkil etmediği, ipoteğin sadece asıl borçlunun borcu için verilmiş olması, yine borçlunun ifada gecikmiş olması ve ihtarın ise sonuçsuz kalmış olması dikkate alındığında itiraz eden kefil aleyhine takip yapılmasına engel hal bulunmadığı, bu itibarla kefil olan şirket aleyhine talebe konu miktar kadar ihtiyati haciz kararı verilmesine engel hal olmadığı, zaten ipoteğin temin ettiği miktarın düşümü sonucunda kalan tutardan sorumlu tutulduğu, ihtiyati haciz talebi icra hukuku tekniği anlamında” bir takip işlemi” niteliği taşımadığı, ortada takip söz konusu olmadığı için, usulen takip arkadaşlığının mevcudiyeti sağlanmadan ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olmadığı yönündeki itirazın yerinde olmadığı, yine ihtiyati haciz talebinde bulunan alacaklıların, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla kefil aleyhine takip yapmış olmasının ayrıca ihtiyati haciz talep etmesine usuli açıdan engel teşkil edeceği yönündeki itirazın da yasal bir dayanağının bulunmadığı, zira her iki talebin amacının, şartlarının ve sonuçlarının farklı olduğu, kredi sözleşmesindeki yetki şartına göre “İstanbul Mahkeme ve icra dairelerinin yetkili” olarak kararlaştırıldığı yapılan yazılı sözleşmenin dahi tüm taraflarca imza altına alındığı, 6100 sayılı HMK’nın 17. maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmü düzenlendiği, anılan yasal düzenleme karşısında yetki sözleşmesi tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapıldığı takdirde geçerli olduğu, hal böyle olunca alacaklının yetki sözleşmesi gereği asıl borçlu şirket yönünden ihtiyati haczi, mahkemeden talep etmesi ve mahkemece bu yönde karar verilmesi usule uygun olduğu gibi 6102 sayılı TTK m.8 hükmü nedeniyle mahkemece kefil şirket aleyhine verilen ihtiyati haciz yönünden dahi yetkili olduğu gerekçeleriyle itiraz eden tüm borçluların tüm itirazlarının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı itiraz eden borçlular vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ İtiraz eden borçlular vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz talebinde bulunan tarafça konkordato mühleti içerisinde alınan ihtiyati haciz kararının uygulandığını, oysa ki, konkordato mühleti içerisinde icrai işlem yapılamayacağını, dolayısıyla, karşı tarafça, direk esas takip yapılıp tebligat çıkartıldıktan ve tebliğ edildikten daha sonraki bir tarihte ihtiyati haciz uygulanması, icrai bir işlem olduğundan ihtiyati haczin kaldırılması gerektiğini, kredi sözleşmesine kefil olan müvekkili … Ltd Şti tarafından taşınmazı üzerinde banka lehine ipotek verildiğini, rehinle temin edilmiş bir borç mevcut iken ihtiyati hacze hükmedilemeyeceğini, karşı tarafça rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip dışında ihtiyati haciz kararı alınarak ilamsız icra takibine girişildiğini, kaldı ki, asıl borçlu ile ipotek verenler arasında zorunlu takip arkadaşlığının gözetilmemesinin doğru olmadığını, sözkonusu icra takiplerin müvekkili şirket aleyhine mükerrer şekilde yapıldığını, ayrıca mahkemenin müvekkili şirketler adına ihtiyati haciz kararı vermeye yetkili olmadığını, müvekkili şirketlerin adresleri dikkate alındığında yetkili mahkemeler ve icra dairelerinin İstanbul Anadolu İcra Daireleri ve Mahkemeleri olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Talep, İİK’nın 265/son maddesi uyarınca, ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın reddine ilişkin ek kararın istinafına ilişkindir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İhtiyati haciz talebine dayanak 26.02.2015 tarihli kredi çerçeve sözleşmesinin talep eden alacaklı banka ile asıl borçlu … Ltd Şti arasında akdedildiği, sözleşmede ihtiyati hacze itiraz eden borçlu şirketlerin kefil olarak yer aldıkları, kredi geri ödemelerin aksaması üzerine alacaklı bankaca, 17.10.2019 tarihli hesap kat ihtarı ile; 16.10.2019 tarihi itibariyle 2.121.527,21 TL nakdi alacağın ödenmesinin istendiği, hesap kat ihtarının borçlulara gönderilmiş olduğu, dosyaya ibraz edilen 05.10.2014 tarihli ipotek akit senedinde, asıl borçlu … Ltd Şti’nin doğmuş ve doğacak borçlarının ve ipotek veren … Ltd Şti’nin asaleten ve kefalet borçlarının teminatını teşkil etmek üzere 460.000 TL limitli ipotek tesis edilmiş olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. İhtiyati haciz isteyebilmek için İİK’nun 257/1. maddesine göre, alacağın muaccel olması ve rehinle temin edilmemiş olması yeterlidir. İİK’nın 265. maddesinde ihtiyati haciz kararına karşı itiraz sebepleri sınırlı şekilde sayılmış olup, bu sayılanlar dışında başka bir sebebe dayanılarak ihtiyati hacze itiraz edilmesi mümkün değildir. Borçlular vekilince, istinaf dilekçesinde, borcun ipotekle temin edilmiş olduğu ve ipotek takibinin devam ettiği ileri sürülmüşse de, ilk derece mahkemesince, ipotek senedine göre ipotek tutarı gözetilerek ve ipotek tutarı asıl borçlunun borç tutarından düşülmek suretiyle ihtiyati haciz kararı verildiği gözetildiğinde, bu yöndeki istinaf nedeni de yerinde değildir. Asıl kredi borçlusu hakkında konkordato talebinde bulunulmuş ve mahkemece geçici mühlet kararı verilmiş olması, ihtiyati haciz kararı verilmesine engel oluşturmamaktadır. Geçici veya kesin konkordato mühleti verilmesinin sonuçları İİK’nın 294. maddesinde düzenlenmiş olup ilgili borçlu o düzenlemeden yararlanarak, ihtiyati haczin uygulanmasına karşı koyabilir. Yasal düzenleme, ihtiyati haciz kararının verilmesini değil uygulanmasını durdurmaktadır. Kefiller için ise böyle bir imkan da tanınmamıştır. Yani mühletin etkileri sadece konkordato talep eden hakkında sonuç doğurmakla onun lehine kefalet, aval ve rehin vereni etkilemez. İhtiyati hacze dayanak genel kredi sözleşmesinde yetki şartı öngörülmüş olup, İstanbul mahkemeleri ve icra daireleri yetkili kılınmıştır. Sözleşme serbestisi ilkesi gereğince kararlaştırılan yetkili yer mahkemesi taraflar için bağlayıcı ve geçerli olduğundan bu konuda ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmediği gibi, borçlular vekilinin, alacaklı bankanın müvekkilleri aleyhine mükerrer takip yaptığı ve/veya usulüne uygun olarak takip yapılmadığı yönündeki itiraz sebepleri, İİK’nın 265. maddesindeki sınırlı itiraz sebepleri kapsamında incelenemeyeceğinden itiraz eden borçlular vekilinin istinaf sebeplerinin tümünün reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK.’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İtiraz edenlerin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İtiraz edenler tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-İtiraz edenler tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın bir örneğinin ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK.353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.20/05/2020
KANUN YOLU: HMK 362/1.f ve İİK 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.