Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/804
KARAR NO: 2021/834
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2019
NUMARASI: 2019/81 E. – 2019/1207 K.
DAVANIN KONUSU:Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilince 2002 yılında meydana gelen iş kazası nedeniyle sigortalısına ödediği gelir ve tazminatın rücuen tahsili amacıyla, Bakırköy 1. İş Mahkemesinin 2018/153 E sayılı dosyasında … Limited Şirketi aleyhine dava açıldığını, yargılama sırasında şirketin tasfiye sonucu sicil kaydının silindiğinin anlaşılması üzerine, mahkemece ihya davası açılması için süre verildiğini ileri sürerek, … Limited Şirketinin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tasfiye memuru cevap dilekçesinde özetle, tasfiyeye ilişkin hukuki gereklerin yerine getirilerek şirketin terkin edildiğini, iş mahkemesindeki davanın görülebilmesi için ihya kararının zorunlu olduğunu, davacı tarafından Bakırköy 1. İş Mahkemesinin 2018/153 Esas sayılı dosyası ile açılan davasındaki taleplerin kabulü anlamına gelmemek kaydı ile şirketin ihyası için açılan davayı kabul ettiğini, davanın kabul edilmesi ve davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılması gerektiğini savunmuştur. Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin tasfiye tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın 34. ve Ticaret Sicil Tüzüğü’nün 28. maddeleri hükümleri çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun tasfiye memurunda olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını savunarak, müvekkili yönünden davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava sicilden resen terkin edilen … Ltd. Şti’nin ihyası isteminden ibarettir. 6102 sayılı TTK.nun 547. maddesi: (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir. Hükmünü içermektedir. Limited şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. Şayet, tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, limited şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. Bir tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi, aynı zamanda Borçlar Hukukuna ilişkin bir hukuki işlem olup, bu karar ve işlemin hataya dayanması karşısında gerçek anlamda bir tasfiye işleminden söz edilemez. Hataya veya kasta dayalı, şeklen gerçekleşmiş bir tasfiyenin kaldırılmasının gerek o işlemi gerçekleştirenlerce, gerekse bundan zarar görenlerce istenebilmesi Borçlar Hukukunun temel kurallarından biridir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.01.1999 gün ve 1999/10-1-1 sayılı Kararı). Bu durumda, tüzel kişiliğin yeniden ihyasına gidilerek yargılamanın limited şirket tüzel kişiliğine karşı devamının sağlanması gerekmektedir. Somut olayda, şirketin 01.08.2008 tarihinde tasfiyesine karar verildiği, 13.08.2008 tarihinde tescil edildiği, şirketin tasfiyesinin sona erdiği 01.10.2009 tarihinde tescil edildiğinden sicil kaydının kapatıldığı, daha sonra söz konusu şirketin yeniden ihyasına karar verildiği 23.08.2013 tarihinde tescil edildiğinden ticaret sicil kaydının yeniden açıldığı, söz konusu tescillerin ilan edildiği, şirketin tasfiye halinde olduğu, davacının, iş bu ihya davasının açılmasında hukuksal yararının bulunduğundan söz edilemediğinden…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İhyası istenilen şirketin tasfiyesi sona erip sicil kaydı kapandıktan sonra, şirketin başka bir dosyada ihyasına karar verilerek bu hususun 23.08.2013 tarihinde tescil edilerek sicil kaydının açılması nedeniyle açılan davada hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, ancak kararın bir çok yönden kanuna aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesince gerekçe gösterilen 23.08.2013 tarihli tescil işleminin tüm işlemler yönünden olmayıp, bu kararın şirketin tekrar faaliyet başladığı anlamına gelmediğini, tescil işleminin eldeki davaya benzer bir davaya devam edilebilmesi için, dava dışı bir kişi tarafından açılan ihya davasında ve o davayla sınırlı olarak verildiğini, kararın sadece o dosya ve taraflarıyla sınırlı hüküm ifade ettiğini, tasfiye memurunun davaya kabul ettiğini, iş mahkemesinin kesin süre vermesi üzerine dava açıldığını, verilen kararın önceki içtihatlarla uyumlu olmadığını, önceki ihyanın, bu dava ile bağlantısı olmayan bir alacak davasına ilişkin olduğunu, o davada da Bakırköy 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/381 Esas ve 2012/529 Karar sayılı kararı ile ihya kararı verildiğini ve kararda ihyanın anılan dosya ile sınırlı olarak yapıldığının açıklandığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 547. maddesi uyarınca, tasfiye sonucu sicilden terkin edilen şirketin, ek tasfiye için ticaret siciline yeniden tescili (ihyası) talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İhyası istenen şirketin, tasfiyenin sona erdiği hususu 01.10.2009 tarihinde tescil edildiğinden terkin edildiğine ilişkin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yazısı mevcuttur. Şirketin kaydının silinmesinden sonra davacı tarafından Bakırköy 4. İş Mahkemesinin 2007/108 Esas sayılı dosyasında açılan rücuan alacak davasında şirketin ihyası için süre verildiği; Bakırköy 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/381 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda, 20.11.2012 tarihinde Bakırköy 4. İş Mahkemesinin 2007/108 Esas sayılı dosyasına münhasır olmak üzeri şirketin ihyasına karar verildiği, ihya kararı üzerine sicil memurluğunca 23.08.2013 tarihinde şirketin sicil kaydının yeniden açıldığı anlaşılmıştır.
Ticaret şirketlerinin tasfiye edilmesinden sonra, ek tasfiyeyi gerektirecek bir zorunluluğun ortaya çıkması halinde, bu ek tasfiye işlemlerinin yapılması için şirketin ihyası talep edilebilir. Bu nedenle gerek TTK’nın 547. maddesi ve gerekse geçici 7. maddesi uyarınca yapılacak ihya işleminin, ek tasfiye amacıyla sınırlandırılması gerektiği uygulamada kabul edilmiştir. Bu kapsamda, belirli bir ek tasfiye işlemi için ihya edilen şirketin, sadece o ek tasfiyenin amacıyla sınırlı işlemler yapabileceği, bunu dışında iş ve işlemler yapamayacağı kabul edilmelidir. Her ne kadar, davacının başka bir alacak dosyası nedeniyle şirketin o dosya ile sınırlı olarak ihyasına karar verilmiş ise de bu işlemin gelecekteki tüm davalar dava ve işlemler yönünden şirketin ihya edildiği anlamına gelmemelidir. Somut olayda da ek tasfiyenin gerektiği açık olup, bu husus davalı tasfiye memurunun da kabulündedir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince, dava konusu olan Bakırköy 1. İş Mahkemesinin 2018/153 Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere şirketin ihyasına ve tasfiye memuru atanmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. İhya davasında ticaret sicil müdürlüğü yasal hasım olup tasfiye işlemlerinde bir kusuru bulunmaması nedeniyle yargıla giderlerinden sorumlu tutulamaz. Davalı tasfiye memuru davada hasım olup şirket tasfiyesinin usulüne uygun şekilde yapılmaması nedeniyle davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden HMK’nın 312/2.maddesi gereğince yargılama giderlerinden sorumlu tutulmuştur. Davanın ön inceleme duruşmasından önce kabul edilmesi nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi gereğince tarifeyle belirlenen avukatlık ücretinin yarısına hükmedilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın kaldırılmasına ve davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine; bu doğrultuda, şirketin ihyasına, davalının ek tasfiye için görevlendirilmesine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken tasfiye sonucu sicin kaydı terkin edilmiş olan … Limited Şirketi’nin, Bakırköy 1. İş Mahkemesinin 2018/153 Esas sayılı dava dosyasının görülüp sonuçlandırılması ve infazı işlemleriyle sınırlı olmak üzere, ticaret siciline yeniden tescili suretiyle İHYASINA, 2-Tasfiye Memuru olarak …’ın atanmasına, 3-Keyfiyetin karar kesinleştiğinde ticaret siciline tescil ve ilanına, 4-Davacı tarafından yapılan 254,95 TL yargılama giderlerinin davalı tasfiye memuru …’tan dan tahsili ile davacıya ödenmesine, 4-Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümlerine göre hesaplanan 2.040,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı taraf harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden, a-Davacı tarafından yapılan 45,00 TL istinaf yargılama giderinin davalı tasfiye memurundan alınarak davacıya verilmesine, b-Davacı taraf harçtan muaf olduğundan istinaf harçları yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 7-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine, 8-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24.06.2021 tarihinde, oy birliğiyle ve temyiz yolu açık olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.