Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/799 E. 2023/264 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/799
KARAR NO: 2023/264
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2020
NUMARASI: 2018/911 E. – 2020/39 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkili şirketin davalıya toplam 400 adet kağıtlı disk, 400 adet çelikli pleyt satışı yaptığını ve satılan bu malların 03/03/2018 tarih ve … nolu 27.116,40-TL tutarlı irsaliyeli fatura ile birlikte … Kargo vasıtasıyla davalı şirkete testim ettiğini, davalının mallar ve irsaliyeli faturanın kendisine teslim edilmesine ve tüm şifahi uyarılara rağmen borcunu ödemediğini, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ile 27,116,40-TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığını ve ödeme emri ekinde fatura ve ambar tesellüm fişinin de tebliğ edildiğini, borçlunun vekili vasıtasıyla 07/09/2018 tarihinde borca itiraz edildiğini ve itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğunu, itirazın iptali ile takibin takip tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile devamına, alacak miktarının % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkilinin davacıya borcu olmadığından dolayı Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine itiraz edildiğini, dava konusu faturaların davacının ticari defterlerinde yer almasının müvekkilinin karşı tarafa borçlu olduğu anlamına gelmeyeceğini, davacı tarafın faturalara konu hizmeti vermediğini, davacının dava konusu faturaların müvekkiline teslim edildiğine ya da müvekkili tarafından teslim alındığına ilişkin herhangi bir kaydı mahkeme dosyasına ibraz edemediğini, müvekkili şirket ile davacı arasındaki ticari faaliyet neticesinde müvekkili şirketin davacı şirketten bir takım mallar aldığını ve bedellerini ödediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Taraf beyanları, dosyada mevcut bilgi belgeler, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı alacağını ve takibi 400 adet kağıtlı disk ve 400 adet pleyt çelik satışı nedeni ile düzenlenen faturaya dayandırmış olup, Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’ nin 2016/7819 esas ve 2017/2738 karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere öncelikle davacı tarafından icra takibine konu faturadaki malın davalıya tesliminin usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir. Tek başına fatura malın teslimine yeterli değildir. Bu kapsamda dosyaya sunulan ambar tesellüm fişi ve davalının ticari defterlerindeki kayıtlar dikkate alındığında davacının teslim olgusunu ispatladığı, 23/10/2019 tarihli birlikişi raporu ile de Ticari defterlerde yapılan inceleme ile davacının 27.116,40-TL davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiş olup, davalının yapmış olduğu itirazının iptaline, alacağın likit olması nedeni ile de asıl alacağın %20 si olan 5.423,28-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.” gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın reddedilmesi gerektiğini, tek taraflı düzenlenen faturaya dayanılarak başka delil olmaksızın takibe girişildiğini, takip konusu faturanın takipten önce taraflarına tebliğ edildiğine dair herhangi bir delilin ortada olmadığını, gerekçeli kararda da bu hususun bahsedilmediğini, faturanın icra takibiyle birlikte müvekkiline tebliğ edildiğini ve itiraz edildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma ilişkin faturadan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamından, davacı şirket tarafından davalı şirket adına 03.03.2018 tarihli toplam bedeli KDV dahil 27.116,40 TL tutarlı irsaliyeli fatura düzenlendiği, faturadan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla Küçükçekmece …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalı şirket hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı şirketin icra takibine karşı itiraz ettiği, davacının ise İİK 67.maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde işbu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır. Talimat yoluyla alınan 10.07.2019 havale tarihli bilirkişi raporunda; dosyada yer alan kayıtlara göre davacı ile davalı firma arasında 04.12.2017 tarihinde çeşitli malların yer aldığı sipariş onay formunun düzenlendiği, söz konusu sipariş onay formunda davacı ve davalı tarafın kaşeleri ve üzerinde imzalarının atılmış olduğunun tespit edildiği, fatura içeriğinde yer alan mallar ile sipariş onay formunda yer alan malların miktar ve tutar olarak birbirine uyumlu olduğunun tespit edildiği, ambar tesellüm fişine göre davacı tarafından davalı tarafa 03.03.2018 tarihinde altı adet kolinin gönderildiği, söz konusu teslimatı alan kişinin ise … olduğunun tespit edildiği, muavin defter kaydına göre davacı firmanın davalı firma ile olan alacağını alıcılar hesabında takip ettiği, söz konusu hesabın 10.03.2018 tarihinde satış faturasına istinaden 27.116,40 TL tutarında borçlandırıldığının tespit edildiği, davacı şirkete ait 2018 yılı ticari defterlerin incelendiği, ticari defterlerin birbirini doğruladığı, defter kayıtlarının uyumlu olduğu, sonuç olarak defter ve belgelerin incelenmesi neticesinde davacı şirketin takip tarihinde alacağının 27.116,40 TL olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde; davalı şirkete kargo ile birlikte irsaliyeli faturanın teslim edildiğini, fatura içeriğine itiraz edilmediğini, mahkemece davalı şirket adına gönderilen ve teslim edilen kargo evrakının mal teslimi için yeterli görülmemesi halinde SGK’ya müzekkere yazılarak ambar tesellüm fişinde kargo alıcısı olarak gözüken …adlı kişinin 2018 yılı 3.aya ait kayıtlarının tetkiki ile davalı şirketin çalışanı olup olmadığının sorulmasını talep etmiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde; raporu kabul etmediklerini, söz konusu faturada müvekkili ya da müvekkili çalışanlarının imzasının bulunmadığını,…’ın imzasının bulunduğuna ilişkin tespiti kabul etmediklerini, evrak asıllarının celbi ile imza incelemesi yapılması gerektiğini belirtmiştir. Mahkemece SGK kayıtları dosya içerisine celp edilmiştir. 23.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda; davalı şirketin 2018 yılına ait defter-i kebir ile yevmiye defterlerinin elektronik defter (E-Defter) olarak tutulduğu ve belirtilen tebliğlere uygun açılış ve kapanış beratlarının alındığının görüldüğü, davalı şirketin 2018 yılına ait ticari defterlerinin incelenmesinde; takip dayanağı 03/03/2018 tarih ve … No.lu 27.116,40-TL tutarlı faturanın, 2018 yılı yevmiye defterinin 03/03/2018 Tarih ve 743 yevmiye maddesinde 320-Satıcılar ana hesabı altında takip edilen 320.02.246-… hesabınn (yani davacının) alacağına kaydedildiği, 31/12/2018 tarihi itibariyle de karşılığının ödenmediği ve davacının bu alacağının 2019 yılına devrettiğinin görüldüğü, davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde; takip dayanağı 03/03/2018 tarihli faturanın kendi defterlerinde de kayıtlı olduğu ve 2018 yıl sonu itibariyle bu fatura karşılığının ödenmemiş olduğu; bu haliyle de gerek takip tarihi (17/08/2018) gerekse dava tarihi (13/11/2018) itibariyte davalının davacıya 27.116,40-TL (yani takip dayanağı fatura tutarı kadar) borçlu olduğunun tespit edildiği, sonuç olarak tarafların ticari defterlerinde gerek takip tarihi gerekse de dava tarihi itibariyle, davacının davalıdan olan alacağının 27.116,40-TL olarak kayıtlı olduğu; davalının kendi ticari defterlerinde de kayıtlı olan bu borcunu, takip tarihinden önce ve/veya takipten sonra davacıya ödemiş olduğu yönünde herhangi bir belge sunmadığı; davacının da 27.116,40-TL tutarında asıl alacak için 17/08/2018 tarihinde takip başlattığı; dolayısıyla- davacının-takip tarihi itibariyle bu tutarı (27.116,40-TL asıl alacak tutarını) davalıdan talep edebileceği belirtilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiştir.Gerek talimat yoluyla alınan gerekse de dosyada alınan bilirkişi raporları dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir. HMK’nın 222. maddesine göre ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulması, açılış ve kapanış onaylarının yaptırılması ve defter kayıtlarının birbirini doğrulaması gerektiği, bu şartlara uygun biçimde tutulmuş defter kayıtlarının, sahiplerinin lehine delil olarak değerlendirilmesinin ise diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması şartlarına bağlı olduğu düzenlenmiştir. HMK’nın 190. Maddesinde ise, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, TMK’nın 6. maddesinde ise taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir.Davalı tarafça ticari ilişki reddedilmemiş olmakla birlikte fatura bedellerinin ödendiği savunulmuştur. Bu durumda ödeme savunmasını ispat külfeti davalı taraftadır. Her ne kadar fatura tek başına akdi ilişkiyi ve alacağı tek başına ispata yeterli olmaz ise de somut olayda, davalı şirket ticari ilişkiyi kabul etmiş olduğu gibi delil niteliğine haiz ticari defterlerinde fatura mevcuttur. Bu durumda davalı tarafça kendi ticari defter ve kayıtlarında yer alan fatura konusu malları teslim almış olduğunun kabulü gerekir. Davalı fatura konusu mal bedelinin ödendiğine dair savunmasını ispatlayan herhangi bir delil ibraz etmemiştir. Bu nedenle davalı tarafın aksine savunmaları ve istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/.b.1 maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerektiğinden aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye ‬1.389,24‬ TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davanın esası bakımından oy birliğiyle, davalı taraftan alınması gereken nispi istinaf harcı yönünden üye hakim …’nun karşı oyu ile oy çokluğuyla ve kesin olarak karar verildi.23.02.2023
KARŞI OY: Nisbi harca tabi olan davalarda, özellikle 492 sayılı Harçlar Kanunu ile bağlı tarife hükümleri, 5235 sayılı Kanun ve ilgili tüm yasal mevzuat, ulusal ve uluslararası yargı kararları kapsamında, ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak esas hakkında karar verilmedikçe Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf kanun yoluna başvuran davalıdan başvuru aşamasında ve istinaf başvurusunda nisbi değil maktu karar ve ilam harcı alınması gerektiği kanaati nedeniyle, çoğunluğun nisbi harç alınmasına dair görüşüne katılmadığımı ve hükmün ilgili bentlerine muhalif kaldığıma dair görüşümü bildiririm.