Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/797 E. 2023/266 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/797
KARAR NO: 2023/266
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/12/2019
NUMARASI: 2017/902 E. – 2019/1194 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kanalizasyon, hafriyat, makine ve inşaat işleri ile iştigal ettiğini, bu işlerde kullanılmak üzere sürekli yüklü miktarlarda motorin satın aldığını, davalı şirketin sahibi …, müvekkili şirketin eski ortağı olduğunu ve müvekkili şirketten 55.500,00 TL değerinde motorin satın alarak kendi kurduğu şirketin işlerinde kullandığını ve karşılığında da 55.500,00 TL bedelli, 15/01/2016 tanzim tarihli, … nolu fatura düzenlediğini, takip konusu faturanın davalı borçlu şirkete tebliğ edildiği halde borcunu ödemediğini ve davalı şirket tarafından fatura içeriğine de itiraz edilmeyerek fatura içeriğinin kesinleştiğini, alacaklarının ödenmemesi üzerine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını ve davalı tarafın işbu takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptalini ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkili şirketin gerek davacı yana vermiş olduğu çeklerle, gerekse banka vasıtasıyla yapılan EFT’lerle davaya konu … numaralı, 15/01/2016 tarihli 55.500,00 TL bedelli faturayı ödediğini, dolayısıyla müvekkilinin davacı tarafa borcunun bulunmadığını belireterek, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Somut olayda takip ve davanın dayanağının davacı tarafından davalı adına tanzim edilen 15.01.2016 tarih ve … sayılı ve KDV dahil 65.490,00 TL tutarlı Motorin Yansıtma Bedeli fatura olduğu, söz konusu faturanın davacı ile davalının 2016 yılı defterlerinde, 120 Alıcılar, 320 Satıcılar Hesaplarına kayıtlı olduğu, davacının kayıtlarında davalının, davacıya, 25.000,00 TL çek verdiği, davacının bu kayıtlarına göre, davalıdan 40.400,00 TL alacağının göründüğü, ancak, İcra takibinde ve bu davada 55.500,00 TL asıl alacak talebinde bulunduğu anlaşılmıştır. Ancak davalı kayıtları ve dosyada mübrez olan … Mecidiyeköy Şubesinin 05.05.2019 tarih ve 502 sayılı cevabi yazısı uyarınca ; davalı şirket tarafından, … Mecidiyeköy Şubesi üzerinden … no’lu çekin lehtar davacıya 7.283,45 TL olarak keşide edildiği, çekin arkasına göre davacı şirket tarafından dava dışı …’e ciro edildiği, … adlı şahıs tarafından çekin 7.283,45 TL olarak 27.12.2016 tarihinden … dekontu ile tahsil edildiği; davalı şirket tarafından … Mecidiyeköy Şubesi üzerinden … no’lu çekin lehtar davacıya 25.000,00 TL olarak keşide edildiği, çekin arkasına göre davacı şirket tarafından dava dışı …’e ciro edildiği, … şahıs tarafından çekin 25.000,00 TL olarak 25.02.2016 tarihinden … dekontu ile tahsil edildiği ve davalı şirket tarafından … Mecidiyeköy Şubesi üzerinden … no’lu çekin lehtar davacıya 23.206,00 TL olarak keşide edildiği, çekin arkasına göre davacı şirket tarafından …’ye, …’de dava dışı …’e ciro edildiği, … adlı şahıs tarafından çekin 23.206,00 TL olarak 27.12.2016 tarihinden … dekontu ile tahsil edildiği anlaşılmıştır. Ayrıca söz konusu yazı ekindeki dekonta göre 25.04.2016 tarihinde davalı şirket tarafından davacı şirkete 10.000,00 TL havale gönderilmiştir.Buna göre, davalı tarafından toplamda (7.283,45+25.000+23.206,00+10.000=) 65.489,45 TL ödeme yapıldığı, bu ödemelerin mahsubu neticesinde davalının bu ödemeden sonra, (65.400,00 – 65.489,45=) 89,45 TL alacağının göründüğü, dolayısıyla takipten dolayı davacı alacağının bulunmadığı anlaşılmakla davacı tarafın davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı tarafça yukarıda bahsedilen ödemelere rağmen kötüniyetli olarak davalı aleyhine takip başlatıldığı takdir ve sonucuna varılarak davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalının müvekkili şirketten motorin satın aldığını, davalı şirketin sahibinin müvekkili şirketin eski ortağı olduğunu, 55.500,00 TL değerinde motorin satın alarak kendi kurduğu şirketin işlerinde kullandığını ve karşılığında da fatura düzenlediğini, faturanın ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını, mahkemece sözlü yargılamaya geçileceğine dair bildirim yapılmadan sözlü yargılamaya geçilerek davanın reddine karar verildiğini, mazeretlerinin dayanıksız olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, emsal Yargıtay kararları gereğince ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, faturadan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesince bilirkişi kök ve ek raporları alınıp hüküm verilmiştir. Ancak, davacı vekili 09.12.2019 tarihli mazeret dilekçesini dosyaya ibraz ederek, mahkemenin 09.12.2019 tarihli duruşmasına İstanbul 15.ATM’nin 2019/493 Esas sayılı dosyasında duruşması olması nedeniyle mazeretinin kabulüne ve duruşma gün ve saatinin UYAP’tan öğrenilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili tarafından, mazeretin taktirinin mahkemeye ait olduğu belirtilerek, davanın rapor doğrultusunda reddine karar verilmesi ve tazminata hükmedilmesi talep edilmiştir. Mahkeme tarafından, mazeretin dayanaksız olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin mazeretinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin davayı takip ettiklerine dair beyanı üzerine de HMK’nın 184.ve 186.maddeleri ile ilgili herhangi bir açıklamaya yer verilmeksizin aynı celsede hüküm tesis edilmiştir. İstinaf eden davacı vekili tarafından, sözlü yargılama aşamasına geçilmeden, son sözleri sorulmadan hüküm tesis edildiği belirtmiştir. Davanın açıldığı tarihte davanın yazılı yargılama usulüne tabi olduğu sabittir. Mahkeme tahkikatın tamamlandığı düşüncesinde ise öncelikle HMK’nın 184. maddesi uyarınca, hazır bulunan taraflardan tahkikatın tümü hakkındaki görüşlerini alır ve tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra sözlü yargılama aşaması başlar. Yine hükmün verildiği yürürlükte olan HMK hükümlerine göre (7251 sayılı Kanun’la 186.maddede değişiklik yapılmadan önce), tahkikatın bittiği duruşmada her iki tarafın duruşmada hazır olması ve sözlü yargılama için hazır olduklarını beyan etmeleri halinde, mahkeme, sözlü yargılama aşamasına geçildiğini tefhim ederek, taraflara davanın esası hakkındaki son diyeceklerini sorar. Taraflardan biri hazır değilse, mahkemece sözlü yargılama için duruşma günü tayin edilerek davetiye çıkarılması gerekir. Bu usuli prosedür, Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı ve HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı ile ilgilidir. Somut olayda, davacı vekilinin mazeretinin gerekçesiz olması nedeniyle reddedilmiş, davalı vekili ise davayı takip edeceğini beyan etmiştir. Bu durumda yukarıdaki yer verilen yasal düzenleme kapsamında, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olunacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla davacı vekiline HMK’nın 186. maddesi gereğince meşruatlı davetiye tebliğ edilerek ve hazır bulunmaları durumunda ise taraflara son sözleri sorularak karar verilmesi gerekir iken, dava ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan yasal düzenlemeye aykırı şekilde karar verilmiş olması isabetli olmamıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesince tarafların hukuki dinlenilme hakları temin edilmeden ve dosyanın karara bağlanması için gerekli koşullar sağlanmadan hüküm verildiği anlaşılmakla, HMK’nın 355/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına daair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında, hukuki dinlenilme hakları sağlanarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 23.02.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.