Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/777 E. 2020/1119 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/777
KARAR NO: 2020/1119
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2019
NUMARASI: 2019/794 2019/1393
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen ihya davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda davanın kabulüne dair hükme karşı davacı vekili ve davalı tasfiye memuru tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası dosya incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bakırköy 1. İş Mahkemesinin 2009/654 Esas, 2011/913 Karar sayılı dosyasıyla görülmüş olan müvekkili lehine hükmedilen işçilik alacakları Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas (…) sayılı dosyasıyla işbu davada ihyası istenen şirket aleyhinde icra takibi başlatıldığını belirterek istihkak iddialarına itirazlarının değerlendirilmesi ve haczedilen menkul malların satışının yapılabilmesi için taraf teşkili sağlanması gerektiğinden, alacağı semeresiz bırakmak kastıyla firmanın haksız ve usulsüz tasfiye edilmesi sebebiyle, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken tasfiye sonucu terkin edilmiş olan bulunan Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin sicil kaydının ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde; müvekkili kurumun TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu, tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurların sorumluluğunu gerektirdiğini, tasfiye memurlarının iddia edilen eksik işlemlerini müvekkili sicil müdürlüğünün tespit etmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığını, yasal hasım konumunda bulunan müvekkili aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini belirterek, müvekkili yönünden açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı tasfiye memuru vekili cevap dilekçesinde; davacı …’in tasife edilen …Ltd.Şti. Aleyhine açtığı tazminat davasında verilen kararın davacı tarafından Bakırköy İcra Müd. … Esas sayılı dosyasıyla icra takibine konu edildiğini, ancak davacı şirkete olan borçları (Davacının sanık olduğu ceza davasına konu harddisk olayı) ve elden aldığı paralar sebebiyle şirketle mahsuplaşmış ve alacağı kalmadığından da icra dosyasını takipsiz bıraktığını ve dosyanın işlemden kaldırıldığını, davacının tasfiyesi tamamlanan (müvekkilin de eski ortağı ve tasfiye memuru olduğu) şirketten herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını, şirketin ihyasında menfaati bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde … sicil sayısında kayıtlı iken sicilden terkin edilmiş olan TASFİYE HALİNDE … LİMİTED ŞİRKETİ’nin, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki işlemlerine münhasır olmak üzere, TTK’nın 547. maddesi uyarınca tüzel kişiliğinin İHYASINA; tasfiye memuru olarak eski tasfiye memuru davacı …’nın atanmasına, tasfiye memuruna takdiren ücret tayinine mahal olmadığına, karar kesinleştiğinde keyfiyetin ticaret sicilde tescil ve ilanına, ilan ve müzekkere masraflarının davacı tarafça karşılanmasına, davalı … Sicil Müdürlüğü yasal hasım olup davanın açılmasına sebep olmadığından ayrıca davacı taraf her iki davalıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediğinden yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili ile davalı tasfiye memuru vekili tarafından, yasal süreler içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF BAŞVURU NEDENLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen yargılama giderlerinin müvekkili davacı üzerinde bırakılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçesinde yargılama giderlerinin davalı tarafa yüklenmesini talep ettiklerini, davalı sicil müdürlüğü yasal hasım olmakla birlikte davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiğini, dava ve takip bilinmesine rağmen davcıya zarar vermek kastıyla sicil kaydının terkininin sağlandığını, davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu olmasına rağmen aksi yönde verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının yargılama giderleri yönünden düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı tasfiye memuru vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki beyanlarını aynen tekrarla; ilk derece mahkemesinin duruşmasına mazeret bildirdiklerini, mahkemece mazeret dilekçesinin okunduğunu, ancak mazeretin kabulüne veya reddine dair bir karar verilmeden yargılamaya devam edildiğini, ön incelemenin tamamlanmasının müteakip tahkikata geçildiğini ve hüküm verildiğini, bu uygulamanın usul hukukunun temel ilkelerine ve adil yargılanma hakkına aykırı olduğunu, kararın bu nedenle kaldırılması gerektiğini, esas yönünden ise davacının tasfiyesi tamamlanan müvekkili şirketten herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını, şirketin ihyasında menfaati bulunmadığını, bu sebeple davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 547. maddesi uyarınca, ek tasfiye işlemleri için şirket sicil kaydının ihyası talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili ile davalı tasfiye memuru vekili tarafından, yasal süreler içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı tasfiye memuru vekili, ilk derece yapılan duruşma için mazeret dilekçesi göndermiştir. Mazeret dilekçesinde, iflas idare memuru olduğu şirketle ilgi bir toplantıya katılmak zorunda olduğunu bildirdiği, ancak herhangi bir belge eklemediği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince davalı vekilinin mazeret dilekçesi okunmuş, mazeret hakkında ara kararı oluşturulmadan ön inceleme yapılmış, basit usul hükümleri gereği tahkikata geçilip hüküm verilmiştir. İlk derece mahkemesi mazeret hakkında bir ara kararı oluşturmamış ise de mahkemenin, mazereti eylemli olarak (zımnen) reddederek yargılamaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Yani, mahkemece mazeretin reddine dair ara kararı oluşturularak duruşmaya devam devam edilmesi ile ara kararı oluşturmadan duruşmaya devam etmesi arasında, sonuçları itibariyle bir fark yoktur. Bu durumda mazeretin kabul edilmemesinin usule uygun olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Davacı vekili ileri sürdüğü mazereti kanıtlayan herhangi bir belge sunmamış olup ilk derece mahkemesinin mazereti kabul etmeden duruşmaya devam etmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Diğer taraftan, dava ek tasfiye işlemlerine ilişkin olup TTK’nın 1521. maddesi uyarınca basit yargılama usulüne tabidir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/2924 esas 2018/1935 karar sayılı ilamı). İlk derece mahkemesince düzenlenen tensip tutanağında yargılamanın basit usule göre yürütülmesine karar verildiği, yasal hükümleri içeren tensip tutanağının davalıya tebliğ edildiği görülmektedir. Basit yargılama usulünde HMK’nın 320 ve 321. maddeleri uyarınca, ön incelemenin tamamlanmasını müteakip tahkikata geçilmesinde ve hüküm verilmesinde usule aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, davalı tasfiye memurunun usule ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin esasa dair istinaf nedenlerinin incelenmesinde; tasfiyenin kapatılabilmesi için, tüm tasfiye işlemlerinin tamamlanmış olması, tüm borçların ödenmiş olması gerekir. Şirket hakkındaki davanın iş mahkemesi ilamına dayandığı, anılan dosyada şirketin vekille temsil edildiği ve tasfiye memurunun iş mahkemesindeki davayı ve verilen hükmü bilmemesinin mümkün olmadığı, buna rağmen tasfiyeyi kapat tasfiye memurunun, iş bu ihya davasının açılmasına sebebiyet verdiği, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, tasfiye memuru vekilinin borcun esasına dair iddialarının bu davada dinlenmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusu reddedilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede; dosyaya sunulan ticaret sicil kayıtlarına göre, ihyası istenen şirketin tasfiye kararı aldığı, tasfiye memuru olarak davalı …’nın atandığı, tasfiyenin tamamlandığı gerekçesiyle şirket genel kurulunun 27.12.2016 tarihli kararıyla tasfiyenin kapatılmasına, tasfiye memurunun ibrasına karar verildiği, bu kararın 11.01.2017 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği ve şirketin ticaret sicilinden terkin edildiği anlaşılmaktadır. Davacı, tasfiyesi kapatılan şirket aleyhine başlattığı icra takibinin sonuçlandırılması için ihya talebinde bulunmuş, ihya talebi mahkemece kabul edilmiştir. Ancak, yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmıştır. Ticaret sicil müdürlükleri ihya davalarında yasal hasım konumunda olduğundan, sicilden terkin işlemlerini yasa ve tüzük hükümlerine uygun yapmış olan sicil müdürlüğü yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2005/13309 E.2007/837 K. sayılı emsal nitelikli kararında da Ticaret Sicili Müdürlüğünün yasal hasım olması nedeniyle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilmiştir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’ nin 2016 / 2926 Esas 2016 / 3585 Karar ve 04.04.2016 tarihli kararı da bu doğrultudadır. Davalı … Sicil Memurluğu bu davada yasal hasım olduğundan ve davanın açılmasına da sebebiyet verdiği iddia ve ispat edilmediğinden, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamaz. İlk derece mahkemesinin bu yöne ilişkin kararı isabetlidir. Davalı tasfiye memuru yönünden ise ilk derece mahkemesi, davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamasının gerekçesini, davacının her iki davalıdan yargılama gideri talep etmemesine dayandırmıştır. Oysa davacı vekili dava dilekçesinde açıkça, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini istemiştir. Kaldı ki HMK’nın 332. maddesi uyarınca, yargılama giderlerine mahkemece resen hükmedilir. Yani, yargılama giderlerinin hüküm altına alınabilmesi için tarafların talepte bulunmuş olmalarına gerek yoktur. HMK’nın 326. maddesi uyarınca, aksine düzenleme bulunmadıkça yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Davalı tasfiye memuru, tasfiye konusu şirket aleyhindeki icra takibi sonuçlanmadan tasfiyeyi kapatmış olması nedeniyle yargılama giderlerinden sorumludur. Çünkü, tasfiyenin kapatılabilmesi için, tüm tasfiye işlemlerinin tamamlanmış olması, tüm borçların ödenmiş olması gerekir. Şirket hakkındaki davanın iş mahkemesi ilamına dayandığı, anılan dosyada şirketin vekille temsil edildiği ve tasfiye memurunun iş mahkemesindeki davayı ve verilen hükmü bilmemesinin mümkün olmadığı, buna rağmen tasfiyeyi kapat tasfiye memurunun, iş bu ihya davasının açılmasına sebebiyet verdiği açıktır. Bu nedenlerle, davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden ve bu kapsamda davacı lehine yasal vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerekirken, aksi yönde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuş ve davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusu haklı bulunmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden düzeltilmek üzere kaldırılarak, davanın esası hakkında yeniden hüküm verilmesi ve yargılama giderlerinin davalı tasfiye memuruna tahmiline karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca esastan reddine; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353.b.1.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın KABULÜNE, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde 317890/0 sicil sayısında kayıtlı iken tasfiye sonucu terkin edilmiş olan TASFİYE HALİNDE … LİMİTED ŞİRKETİ’nin, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki işlemlerine münhasır olmak üzere, TTK 547. maddesi uyarınca tüzel kişiliğinin İHYASINA, 2-Tasfiye memuru olarak eski tasfiye memuru davacı …’nın atanmasına, tasfiye memuruna takdiren ücret tayinine mahal olmadığına, 3-Karar kesinleştiğinde keyfiyetin ticaret sicilde tescil ve ilanına, ilan ve müzekkere masraflarının davacı tarafça karşılanmasına, 4-Davalı … Sicil Müdürlüğü yasal hasım olup davanın açılmasına sebep olmadığından yargılama giderleri ve vekalet ücretinden muaf tutulmasına, 5-Alınması gerekli 54,40 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile 10,00 TL bakiye karar harcının davalı tasfiye memurundan tahsiline, 6-Davacı tarafından sarf edilen 120,00 TL yargılama giderinin davalı tasfiye memurundan alınarak davacıya verilmesine, 7-AAÜT’ndeki esaslara göre belirlenen 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı tasfiye memurundan alınarak davacıya verilmesine, 8-Artan gider avansı bulunması halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 9-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Davacı tarafça yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazineye gelir kaydına; 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, b-Davacı tarafça harcanan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı giderinin davalı tasfiye memurundan alınarak davacıya verilmesine, c-Davalı tasfiye memuru tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 54,40 TL peşin istinaf harcının, talep halinde davalıya iadesine, d-Davalı tasfiye memuru tarafından sarf edilen istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 9-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 10-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 22.10.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.ç maddesi uyarınca karar kesindir.