Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/775 E. 2020/1222 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/775
KARAR NO: 2020/1222
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2019
NUMARASI: 2018/221E., 2019/554K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; … Ltd. Şti. ‘ne karşı üniversiteleri tarafından dava açıldığını, rücu alacağına konu davada Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından, 2018/651 E. sayılı dosyası üzerinden gönderilen müzekkerede adı geçen şirketin kayıtlı tebligata yarar açık adresinin davalıdan sorulduğunu, davalı tarafından müzekkereye verilen cevapta; şirket 30/04/2009 tarihinde ticareti terk ettiğinden kaydının kapatıldığının bildirildiğini, Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/651 E. sayılı dosyasında … Ltd. Şti. ile devam etmekte olan ve sözleşmeden kaynaklı alacağın rücuen tahsili istemiyle açılmış olan davada hukuki menfaat bulunması nedeniyle şirketin ihyasını talep etme zorunluluklarının bulunduğunu belirterek, adı geçen şirketin sicil kaydının ihyasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkili sicil müdürlüğünün ticareti terk eden tacirin alacaklarını korumak gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığı gibi bunu sağlamaya ilişkin bir araştırma yapabilmesinin de mümkün olmadığını, ticareti terk ettiğini belirten tacirin dilekesine ekleyeceği mal beyanı ile kapanış işlemi yapılmadığını, bu işlemlere ilişkin bir yanlışlık ya da eksiklik söz konusu ise bunun bizzat ticareti terk eden tacirin beyanından kaynaklandığını, müvekkilinin dava açılmasına sebep olacak bir işlem yapmadığını, bu nedenle yasal hasım konumunda bulunan müvekkilinin yargılama masraflarından sorumlu tutulamayacağını belirterek, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, aksi takdirde müvekkilinin yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunun dava dosyamızda bulunan 07/12/2018 tarihli yazılarında dava konusu olan … Ünvanlı şahıs şirketinin … sicil no ile … Mah. … Cad. No:… Eminönü Fatih adresinde bu ticaret ünvanı ile faaliyet gösterdiği 30/04/2009 tarihinde ticareti terk ettiğinden sicil kaydının kapatıldığı bildirilmiştir. Görüldüğü gibi şirket şahıs şirketidir, davacı her ne kadar 19/12/2018 tarihinde bu şirketin ihyası için dava açmış ise de dosyaya getirtilen Ankara 10.Sulh Hukuk Mahkemesinin 06/03/2019 tarih 2019/252 Esas 2019/247 Sayılı veraset ilamına göre …’in 04/01/2018 tarihinde vefat ettiği anlaşıldığından davacı taraf …’in ölümünden sonra bu davayı açtığı gibi şahıs şirketi ihyasının ticaret sicilde canlandırılması mümkün olmadığı bu durumda Ankara Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılan davaların veraset ilamında gösterilen mirasçılara yöneltilerek sürdürülmesi mümkün olduğundan davacı tarafın davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı, … ” gerekçesiyle, davanın davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde önceki beyanlarını tekrarla; Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/651 E. sayılı dosyası üzerinden gönderilen ara karar gereği iş bu davanın açıldığını, ancak dava açıldıktan sonra ihyası talep edilen davalının .. Tic.-… unvanlı gerçek kişi tacir olduğunu ve ticareti terk eden …’in dava açıldıktan sonra 04.01.2018 tarihinde vefat ettiğini, açılmış olan ihya davasının konusuz kaldığını, açıklanan nedenle mahkeme tarafından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken hukuki yarar yokluğundan davanın reddine ilişkin karar verildiğini belirterek, istinafa konu kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, TTK’nın 547/2. maddesi uyarınca şirket sicil kaydının ihyası davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 547. maddesi ve geçici 7. maddesi uyarınca ihyasına karar verilmesi söz konusu olan tacir gerçek kişi tacir değil, ticaret şirketleridir. Yani, ihya talebi sadece ticaret şirketleri ve kooperatifler hakkında istenebilir. Çünkü, ticaret sicilinden terkin edilen şirketin taraf ehliyeti sona erer. Hukuki yararı bulunanlar, şirketin sicil kaydının ihyasını talep edebilirler. Gerçek kişi tacirler ise, ticari işletmelerini ticaret siciline tescil ettirmek zorundadır. Gerçek kişi tacirin ticaret sicilinden işletme kaydını ve dolayısıyla tacir kaydını terkin ettirmiş olması, gerçek kişi tacirin taraf ehliyetini ortadan kaldırmayacağından, gerçek kişi tacirin ticaret kaydının ihyası talep edilemez. Gerçek kişi tacirin ölümü halinde, yasal mirasçılarına dava yöneltilmesi mümkün olduğundan, gerçek kişi tacirin ölmüş olması nedeniyle de ticaret sicil kaydının ihya edilmesi söz konusu olamaz. İlk derece mahkemesince “şahıs şirketi”nden söz edilmiş ise de hukukumuzda böyle bir kavram yoktur. “Gerçek kişi tacir” vardır. Gerçek kişi tacirle ilgili orak da TTK’nın 547 ve geçici 7. maddelerinde, ticaret ihya kurumuna yer verilmemiştir. Gerçek kişi tacir için ihya talebinde bulunulamayacağından davanın yukarıdaki gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesinin karar gerekçesinde hukuki kavram hataları yapıldığından, kararın gerekçesinin bu şekilde resen düzeltilmesi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf başvuru sebepleri yerinde olmamakla birlikte, ilk derece mahkemesinin kararının ve gerekçesinin yukarıda açıklandığı şekilde resen düzeltilmesi gerektiğinden, HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca, istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinin düzeltilerek esas hakkında yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemekle birlikte, İlk Derece Mahkemesinin hukuki gerekçesinde kısmen hata yapıldığı ve bunun düzeltilmesi gerektiği anlaşılmakla, HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının, gerekçesi yukarıdaki şekilde düzeltilmek üzere kaldırılarak, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davanın yukarıdaki gerekçeyle reddine, 2-Davacı Üniversite harçtan muaf olmakla harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Bakiye gider avanslarının, karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 6-İstinaf yargılaması yönünden; a-Davacı harçtan muaf olduğundan, harç alınmasına yer olmadığına, b-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 7-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 8-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 19.11.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.ç maddesi uyarınca karar kesindir.