Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/754 E. 2023/775 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/754
KARAR NO: 2023/775
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2019
NUMARASI: 2018/581 E. – 2019/1248 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Şirket ortaklığından kaynaklanan)
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Giresun Sulh Ceza Hakimliğinin 21/12/2016 tarihli, 2016/4441 D.İş sayılı dosyasında verilen karar ile TMSF FON kuruluna devredildiğini, TMSF tarafından atanan kayyım heyeti şirket hesaplarını incelemesinde ortaklar lehine ve şirket aleyhine olacak şekilde bir takım hukuka aykırılıklar tespit ettiğini, yapılan araştırmada şirketin ortaklarından davalılar … ve …ın şirket hesaplarından ortak hesapları olan … Bankası TR… IBAN numaralı hesaba 30/04/2014 tarihinden 25/04/2016 tarihine kadar düzenli aralıklarla ”…’a iştirak taahhüt ödemesi” açıklaması ile toplamda 8.590.000.TLödeme gerçekleştirildiğini, aynı zamanda 17/04/2014 tarihinde 300.000,00TL, 17/07/2014 tarihinde 110.000TL tutarındaki bedelin …a ait olan başka bir hesaba ”…a iştirak taahhüt ödemesi” açıklaması ile ödemelerin gerçekleştirildiğinin kayyım heyeti tarafından tespit edildiğini, gönderilen tutarların …’a iştirak taahhüt ödemesi açıklaması ile gönderildiğini, müvekkili şirket tarafından ortak veya ortaklar lehine iştirak taahhüdünün bulunmasının hukuken mümkün olmadığını, müvekkili şirket tarafından davalılara dağıtılacak bir kar payı borcu veya ödenmemiş bir huzur hakkı da bulunmadığını, bu nedenle davalıların şirket hesaplarından kendi ortak hesapları ve kendi nam hesaplarına para aktırılması hukuken geçerli ve korunan bir hak olmadığını, Türk Ticaret Kanununun 358., 395 ve 562. maddeleri gereğince açıkça yasaklanan fiil ve eylemlerinden ötürü hukuken ve cezai olarak davalıların cezalandırılması gerektiğini, söz konusu bedellerin müvekkili şirketten ”iştirak taahhüdü ödemesi” olarak çıkarılmasının sebebinin vergi incelemesi dışında olması olduğunu, şirketten borç olarak aldığı bedellerin ticari faizi ile birlikte şirkete iade etmeleri gerektiğini ileri sürerek, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalılar … ve …ın ortak hesaplarına şirket hesaplarından transfer edilen 8.590.000.TL tutarın ve … hesabına transfer edilen 440.000,00TL tutarın şimdilik 305.000,00 TL’sinin merkez bankasının reeskont faizi ile birlikte geri alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin davaya konu işlemlerin yapıldığı iddia edilen tarihte davacı şirketin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, müvekkilinin aynı zamanda dava dışı … San. ve Tic. AŞ’nin de ortağı olduğunu, diğer davalı …nın ise dava dışı … San. ve Tic. AŞ’nin hissedarı olduğunu, davalıların baba oğul olduklarını, her iki şirketin de aile şirketi olduğunu, 31/03/2014 tarihinde davacı şirketin davalı … AŞ’de bulunan 22.400/560.000 hissesini 12.320.000,00 TL karşılığında satın aldığını, davacının iddia ettiği ödemelerin bu satışa ilişkin ödemeler olduğunu, bu ödemelerin zamana yayıldığını ve ödemeler tamamlandığında da hisselerin devrinin tamamlandığını, yapılan ödemelerin bir kısmının her iki davalıya ait ortak hesaba yaptırılmasının önünde hukuken bir engel bulunmadığını, ortak hesap hamillerinden birisinin anılan ortaklar kurulu kararı uyarınca şirketten alacaklı olan …ın olduğunu, bu paranın tümüyle …ın denetiminde tasarruf edildiğini, iştirak taahhüt ödemesi olarak açıklama bulunsa dahi açıklama kısmının önceki EFT’lerden kalmandan kaynaklandığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı … vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin 2016 yılı Mart ayından bu yana Almanyada bulunduğunu, müvekkilinin davaya konu işlemlerin yapıldığı iddia edilen tarihte … San. ve Tic. AŞ’nin hissedarı olduğunu, 31/03/2014 tarihinde davacı şirketin müvekkili …ın … AŞ’de bulunan 22.400/560.000 hissesini 12.320.000,00 TL karşılığında satın aldığını, davacının iddia ettiği ödemelerin bu satışa ilişkin olduğunu, ödemelerin zamana yayıldığını, ödemeler tamamlandığında ise hisselerin devrinin tamamlandığını, müvekkiline yapılan ödemelerin davacı şirket tarafından satın alınan hisselerin bedelinin karşılığı olduğunu, yapılan ödemelerde iştirak tahhüt demesi şeklinde açıklama yapılmış bulunsa dahi bu ibarenin daha önce yapılan EFT’nin kayıtlı EFT olması ve açıklama kısmının bu şekilde kayıtlı kalmasından kaynaklandığını, yapılan işlemlerin hukuka uygun olmadığı iddiasının haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Tüm dosya kapsamı dikkate alındığında; Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, Davalı …’ ın davacı şirkette ortaklık payının bulunduğu, 2007 yılı Ticaret Sicil Gazetesine göre … ve …’ın dava dışı … …A.Ş.’ nin ortağı oldukları, Söz konusu dönemde davalı …’ın yönetim kurulu üyesi sıfatı, davalı …’ ın yönetim kurulu başkan vekili olarak görevlerine devam ettikleri görülmüştür. Davacı şirketin 31/03/2014 tarihinde yapılan toplantısında ortaklar kurulu tarafından alınan 1 nolu karar ile ” …… Sanayi Ticaret Anonim Şirketinin ortaklarından …’ a ait hisselerden 22.400 adet hisse karşılığı 56.000.TL.nominal değer payının 12.320.000.TL.bedelle satın alınmasına oy birliği ile karar verildiği”; … Sanayi Ticaret Anonim Şirketinin 01/04/2014 Tarihli Yönetim Kurulu kararı ile … Sanayi Ticaret Anonim Şirketinin ortaklarından …’ a ait hisselerden 22.400 adet hisse karşılığı 56.000.TL.nominal değer payının 12.320.000.TL.bedelle … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine devir etmiş olduğu belirtilerek davacı şirkete yeni ilmuhaberler verilmesinin kararlaştırıldığı görülmüştür. Mali Müşavir Bilirkişi tarafından davacı şirket defterlerinde yapılan inceleme neticesinde Davacı şirketin 31/03/2014 tarihinde yapılan toplantısında ortaklar kurulu tarafından alınan 1 nolu karar gereğince (3.103 nolu yevmiye maddesi ile) iştiraklere ait sermaye taahhütleri olarak 12.320.000.TL.’ nin kayda alındığı, taahhüt sonrası taahhüt ödemelerininde kayıtlı olduğu ve yapılan toplam ödemenin 12.320.000.TL. olduğu anlaşılmakla birlikte incelenen sicil kayıtlarından davacı şirketin söz konusu karar uyarınca … Sanayi Ticaret Anonim Şirketinin ortağı haline geldiği hususu sabit bulunmakla davacı şirket tarafından davalı taraflara gönderilen paraların … Sanayi Ticaret Anonim Şirketinin paylarının davacı şirkete satılması karşılığı olan bedeller olduğu yönünde kanaat hasıl olmakla…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporu sonuç bölümünde de isabetle belirtildiği üzere davalı … ve …a dağıtılması gereken herhangi bir kar payı borcu ya da ödenmemiş huzur hakkı alacağı bulunmadığını, sermaye taahhüdünün ortaklarca yerine getirilmesine ilişkin olarak raporun sonuç bölümünde ilgili kararın noter tasdikinin 13.12.2016 tarihinde yapılmış olup geriye dönük alınan bir kararın ilgili tarihte noter aracılığı ile kayıt altına alındığını, bilirkişi raporunda 14.000.000,00 TL sermayeye sahip bir şirketin 22.400/560.000 hissesinin 12.320.000 TL bedelle satın alınması hususunun emsali kurumlarınkine göre bariz farklılık göstermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunun açıkça belirtildiğini, yargılama sırasında müvekkili şirketin defterleri incelemeye alınmadığını, müvekkili şirketin karar defterleri incelendiğinde müvekkili şirketten … veya …a sermaye taahhüdü payı ödenmesine dair bir karar alınmadığının görüleceğini, müvekkili şirket tarafından karar alınmaksızın davalılara müvekkili şirketten para transferi yapılmasının hukuka uygun olmayacağını, pay devrine ilişkin olarak dava dosyasında bulunan sundukları ortaklar pay defterleri incelendiğinde …a ait olan pay defterinde pay satımına ilişkin olarak pay satımının deftere yazıldığı, kabul ve devre ilişkin olarak herhangi bir imzanın bulunmadığının açıkça görüleceğini, devir alan ve devir veren kimselerin imzalarının bulunmadığını, geçerli bir devir işleminin olmadığının açıkça görüleceğini, davaya konu pay devir işlemlerinde devir ve ferağ beyannameleri ve il muhaberlerin yer almadığını, pay devrine ilişkin olarak …AŞ defterlerinde yapılan incelemede 01.04.2014 tarihli yönetim kurulu kararında; “şirketimiz hissedarlarından … …. Devir sonrası …’ın elindeki 21 numaralı nama yazılı ilmuhaber yerine 23 numaralı yeni nama yazılı ilmuhabaer verilmesine 24 numaralı nama yazılı ilmuhaberinde … San. Ve Tic. Ltd. Şti’ne verilmesine ” şeklinde yönetim kurulu kararı bulunduğunu, ancak bilirkişi raporunda yapılan incelemede veya davalılar tarafından yapılan incelemede söz konusu ilmühaberlerin dosyaya sunulmadığını, devir ile birlikte verilmesi gereken ilmühaberlerin verilmediğini, devir ve ferağ beyannameleri mevcut değilken geçerli bir devir işleminden bahsedilmesinin mümkün olmadığını, söz konusu yönetim kurulu kararında pay bedelinin devrine ilişkin olarak bir bedelin belirlenmediğinin açıkça görüldüğünü, pay devrine ilişkin olarak bedel olmaksızın söz konusu bedelin tamamının isnad edilen geçersiz yönetim kurulu kararına dayanarak verildiği iddiasının da hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava dışı … Sanayi ve Ticaret AŞ tarafından alınan yönetim kurulu defteri incelendiğinde 2013 yılının son yönetim kurulu kararının numarasının 9 olduğu, ardından 2014 yılının açılışının yapıldığı, ancak 9 numaralı karardan sonra 10 numaralı kararın kayıp olduğu, 11 numaralı olduğu görülen ve tarafımızca sonradan alınmış olduğu değerlendirilen kararın numarasının el ile sonradan 10 numaralı kararının üzerinin çizilerek 11 yapıldığı, devamındaki tüm 2014 yılına ilişkin kararlarının çizilerek nihayetinde alınmış olan bir kararın ortadan kaldırıldığı ve işlemin aslında 01.04.2014 tarihli karara yer açmak amacıyla yapıldığının ortada olduğunu, sundukları 2014 tarihli kararların incelenmesi halinde 2014 yılında alınan tüm kararların noter açılış ve kapanış tasdiki yapılırken bunların mühürlenmiş olduğunu, tüm kararların alındığı tarihten bir ay içinde noter tasdikinin olduğunu, ancak 2014 yılında sadece 01.04.2014 tarihli kararın tasdik edilmediğinin açıkça görüleceğini, devir işlemi sırasında değer tespitinin yapılmamış olmasının da işlemi hukuka aykırı hale getireceğini, tüm şirket defterleri incelendiğinde değer tespitine ilişkin olarak herhangi bir raporun alınmadığının görüleceğini, iki şirket arasında ticari ilişkiden ziyade ortaklık yapısı bulunduğunu, bu nedenle değerleme raporu olmaksızın pay satışının yapılması hukuka aykırı olduğunu, söz konusu değerleme için ispat hakkı davalı tarafta olmasına karşın yerel mahkemece söz konusu hususta herhangi bir araştırma yapılmadığını, her ne kadar davalı tarafın üzerinde bulunan bir ispat yükü olsa da dosyada maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla şirketin pay devrinin yapıldığı iddia edilen gününde değerlemesinin yapılması gerektiğini, geçerli bir pay devri işleminin mevcut olmadığı, olsa dahi alınan kararda pay devrine ilişkin olarak bir bedel ifadesinin yer almadığı, anılan bedelin fahiş olduğunun bilirkişi raporu ile sabit olması karşısında; davanın yeni bir bilirkişiye gönderilmeksizin lehe olan bilirkişi raporuna karşın davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı şirket tarafından davalılara yapılan ödemelerin sebepsiz ve hukuka aykırı olduğu iddiasına dayalı alacak talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirketin TMSF’ye devrinden sonra şirkette bir kısım usulsüzlükler tespit edildiğini, bunlardan birinin de 30/04/2014 tarihinden 25/04/2016 tarihine kadar düzenli aralıklarla ”…’a iştirak taahhüt ödemesi” açıklaması ile davalı …nın banka hesabına ve davalı … ile …ın ortak banka hesabına yapılan ödemeler olduğunu, bu ödemelerin yapılması için hukuken geçerli bir sebep bulunmadığını, davalıların bu şekilde kendi nam ve hesaplarına davacı şirketten borç aldıklarını ve geri ödemediklerini iddia ederek, davalılara ödenen toplam tutardan şimdilik 305.000,00 TL’nin faizi ile geri ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili ise; söz konusu ödemenin, davacı şirketin dava dışı … San.ve Tic. AŞ’de davalı …na ait 22400 adet hisseyi satın alması karşılığında yapıldığını, ödemeler tamamlandığında bu hisse devrinin de tamamlandığını savunmuştur. Dosya kapsamının incelenmesinde; davacı şirketin 01.07.1997 tarihinde kurulduğu, sermayesinin 500.000 TL olduğu, 30.04.2014-25.04.2014 tarihlerinde ortaklarının davalı … ile …, …, … ve … olduğu, davalı …nın davacı şirkette hissedar olmadığı, davacı şirketin 31.03.2014 tarihli ve 1 sayılı ortaklar kurul kararı ile dava dışı … San. Ve Tic. AŞ’nin ortaklarından davalı …nın bu şirketteki 22.400 adet hissesi karşılığı 560.000,00 TL nominal değerli payının 12.320.000,00 TL bedelle satın alınmasına oy birliği ile karar verildiği, davalı …nın dava dışı … AŞ’nin ortağı olduğu, bu şirketin 01.04.2014 tarihli yönetim kurulu kararında davalı …nın 22.400 hissesinin davacı şirkete devrettiği belirtilerek 23 adet yeni nama yazılı il muhaberin davacı şirkete verilmesine karar verildiği, banka dekontlarına göre 27.06.2019 havale tarihli bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere 31.03.2014 -13.05.2016 tarihleri arasında davalı …nın şahsi hesabına ve davalıların ortak hesaplarına davacı şirketten ”…’a iştirak taahhüt ödemesi” açıklaması ile toplam 12.320.000,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacının davalı … yönünden talebi, yöneticinin sorumluluğuna; davalı … yönünden ise hisse devri kararı gereği ödenen bedelin fahiş olduğu ve hisse devrinin geçerli olmadığı, bu davalının sebepsiz zenginleştiği iddialarına ilişkindir. Mahkemece her ne kadar davacı şirketin 31.03.2014 tarihinde yapılan toplantısında ortaklar kurulu tarafından alınan 1 nolu karar gereğince iştiraklere ait sermaye taahhütleri olarak 12.320.000TL’nin kayda alındığı, taahhüt sonrası taahhüt ödemelerininde kayıtlı olduğu ve yapılan toplam ödemenin 12.320.000 TL, sicil kayıtlarından davacı şirketin söz konusu karar uyarınca … Sanayi Ticaret Anonim Şirketinin ortağı haline geldiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de davacı şirketin davalı …’ın dava dışı … AŞ’deki 22.400 adet hissesinin alımına ilişkin kararı sonrasında bu kadar hissenin devrinin davacı şirkete yapılıp yapılmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Zira dava dışı şirketin sicil kayıtlarından 2013 yılında da davacı şirketin dava dışı şirkette hissedar olduğu görülmekte olup bilirkişi raporu ekindeki dava dışı şirkete ait 23.06.2016 tarihli genel kurul toplantısı hazirun cetvelinde davacı şirketin 106.400 pay sahibi olarak yer almasının davalıların savunmalarına dayanak olarak gösterdikleri 31.03.2014 tarihli ortaklar kurul kararı ile yapılan hisse alımına ilişkin ortaklar kurul kararının gereğinin yerine getirildiği ve davacıya bu hisse devrinin yapılıp yapılmadığı anlaşılamamaktadır. Öte yandan, dava dışı şirketin 01.04.2014 tarihli ve 11 sayılı yönetim kurulu kararında, davalı …nın 22.400 hissesinin davacı şirkete devrettiği belirtilerek …’ın elindeki 21 numaralı nama yazılı ilmuhaber yerine 23 adet yeni nama yazılı ilmuhaberin verilmesine, 24 numaralı nama yazılı ilmuhaberin de davacı şirkete verilmesine karar verildiği, bu şekilde dava dışı şirketçe hisse devrinin kabul edildiği anlaşılmakla birlikte, bahsi geçen nama yazılı ilmuhaberin davacı şirkete teslim edilip edilmediği de dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Zira TTK’nın 490. maddesi uyarınca nama yazılı pay senetlerinin devri ciro edilmiş senedin zilyetliğinin devralana geçirilmesi ile olur. Anonim şirkette, anonim şirkete karşı, pay defterinde kayıtlı bulunan kimse ancak pay sahibi sıfatını kazanacak olup davacı vekilince, …’a ait olan pay defterinde pay satımına ilişkin olarak pay satımının deftere yazıldığı fakat kabul ve devre ilişkin olarak herhangi bir imzanın bulunmadığı geçerli bir devir işleminin olmadığı, davaya konu pay devir işlemlerinde devir ve ferağ beyannameleri ve ilmuhaberlerin yer almadığı, dava dışı şirketin yönetim kurulu karar defterinde 01.04.2014 tarihli kararı almak için defter sayfa numaralarında oynama yapıldığı iddia edilmiştir. Bu açıklamalara göre somut olayda mahkemece, davalıların dayandığı davacı şirket ortaklar kurul kararı gereğince davalı …nın dava dışı şirketteki hisselerinin devralınması kararı sonrasında davacı şirketin bedelini ödediği bu hisselerin sahibi, diğer bir deyişle hisse miktarı kadar dava dışı şirkette hissedar olup olamadığı hususunda inceleme yapılmadığı, eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece; alanında uzman bilirkişilerden oluşa heyet eliyle dava dışı şirket ile davacı şirketin tüm defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak, davacı şirketin 31.03.2014 tarihli ortaklar kurulu kararı gereğince alımına karar verilen davalı …’ın dava dışı şirketteki hisseleri karşılığında dava dışı şirkette ortak sıfatını kazanıp kazanmadığı, bu kararda ve dava dışı şirketin 01.04.2014 tarihli yönetim kurulu kararında belirtilen nama yazılı hisselerin davacı şirkete teslim edilip edilmediği, diğer bir deyişle bu hisselerin devrinin davacı şirkete yapılıp yapılmadığı ve gerçek bir devir olup olmadığı, dava dışı şirketin yönetim kurulu karar defterinde defter sayfalarında bir tahrifat olup olmadığı hususlarının açıklığa kavuşturularak taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Diğer yandan, davacı şirketin ticaret unvanının limited şirket olmasına rağmen gerekçeli karar başlığında anonim şirket olarak yazılması da hatalı olmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.03.05.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.