Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/751 E. 2023/776 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/751
KARAR NO: 2023/776
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2019
NUMARASI: 2018/1032 E. – 2019/1152 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; 20/07/2016 tarihinde ülke genelinde ilan edilen Ohal kapsamında yürülüğe giren KHK’lar ile …nin kapatıldığını ve bütün malvarlığının Hazineye devredildiğini, üniversitenin hak ve alacaklarının tahsilinin Maliye Hazinesince yapılmakta olduğunu, kapatılan şirket bünyesinde yapılan araştırmalar sonucunda davalının keşidecisi olduğu … Bankası Nişantaşı İstanbul şubesine ait 157.000 TL’lik bir adet çek tespit edildiğini, İstanbul Valiliği Defterdağrlık KHK İşlemleri İl Bürosu tarafından anılan çekin tahsili için … Bankasına yapılan başvurunun banka tarafından tahsil edilemediğinden bahisle sonuçsuz kaldığını, çekin keşide tarihinin 31.10.2014 olmasından mütevellit iş bu kıymetli evraka dayanan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibin mümkün olmadığını, sebepsiz zenginleşmeye dayanan huzurdaki davanın açılması gerektiğini ileri sürerek, 157.000,00 TL’nin çekin keşide tarihinden işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmesine rağmen, davaya cevap verilmemiştir. .
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava zamanaşımına uğramış kambiyo senedine dayalı alacak davasıdır. Süresinde ibraz edilmeyen ve zamanaşımına uğramış olan çekler yönünden keşideci ile hamil arasındaki ilişki 6102 sayılı TTK.’nun 732. maddesi çerçevesinde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre değerlendirilmelidir. Konuya ilişkin sebepsiz zenginleşme başlıklı kanun maddesi TTK’nun 732’de; ‘MADDE 732- (1) Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar. (2) Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem, muhataba, yerleşim yerli bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve düzenleyen, poliçeyi başka bir kişi veya ticari işletme hesabına düzenlemiş olduğu takdirde o kişiye veya ticari işletmeye karşı da ileri sürülebilir. (3) Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir istem ileri sürülemez. (4) Zamanaşımı süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir.’ düzenlemesi mevcuttur. Davaya konu çek keşidecisinin davalı, lehtarının alacak tahsili Maliye Hazinesi’nce yapılan kapatılan … olduğu, çekin lehtar tarafından cirolanarak el değiştirdiği, son hamil tarafından ibraz edildiği tarihte çekin karşılıksızlık nedeniyle ödenemediği, üniversiteden sonraki cirantanın karşılıksızlık nedeniyle üniversiteye başvurduğu, bunun üzerine bu cirantaya farklı vadeli çekin üniversite tarafından verildiği ancak keşideciden çek bedelinin tahsil edilemediği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Sebepsiz zenginleşme hükümleri gözetildiğinde ispat külfeti keşidecide olup, eldeki davada keşideci sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlamakla yükümlüdür. Davada cevap dilekçesi sunmayan davalı münkir adledilmiş ve sebepsiz zenginleştiğini inkar ettiği kabul edilmiştir. TTK’nun 732/4. maddesine göre ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir. Davalı keşideci, usulüne uygun tebligatlara rağmen davaya cevap vermemiş, ticari defterlerini ibrazı istenen günde mahkemeye ibraz etmemiş, 15/10/2019 tarihli celse 1 nolu ara kararı gereğince dosya kapsamına herhangi bir delil sunmamış olup sebepsiz zenginleşmediğini ispatlayamamıştır. Böylece alacakları davacı Maliye Hazinesi’nce tahsil edilen Süleymah Şah Üniversitesi’nin davalıdan sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Davacı yan, çek keşide tarihinden itibaren faiz talep etmiş ise de; kambiyo vasfını yitiren çek nedeniyle keşide tarihinden itibaren faize hükmedilemeyecek olup davacı tarafça davalının çek bedeli yönünden temerrüde düşürüldüğünü gösterir usulüne uygun temerrüt ihtarı dosya kapsamına sunulmadığından faiz başlangıcı dava tarihi olarak esas alınmak suretiyle davanın kabulüne, alacağa dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına…” gerekçesiyle, davanın kabulü ile 157.000,00 TL’nin dava tarihi olan 31.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalıdan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi islenen alacağın zenginleşme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile ödenmesi gerektiğini, Yargıtay 23. HD’nin 2012/2873 Esas, 2012/4261 Karar sayılı ilamıyla sebepsiz zenginleşmede temerrüdü sağlamak üzere alacaklının ayrıca bir ihtarda bulunması gerekmediğini, haksız iktisap tarihinden itibaren temerrüt faizi yürütülmesi gerektiğini, TBK’nın 117. maddesinin sebepsiz zenginleşmede zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlunun temerrüde düşmüş olacağının hüküm altına alındığını, Yargıtay 11.HD’nin 2003/2615 Esas, 2003/9053 Karar sayılı ilamının da benzer olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve faiz başlangıç tarihi yönünden düzeltilerek davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 732. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı alacak talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, lehdarı olduğu ve hamilinin bankaya ibrazı sırasında karşılıksız çıkan çekin kendisine iade edildiğini ileri sürerek, çek bedelinin keşideci davalıdan faizi ile tahsilini istemiş, davalı taraf, usulüne uygun tebliğe rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır. Dava konusu çekin … bankası Nişantaşı Şubesine ait … numaralı, 31.10.2014 düzenleme tarihli, keşidecisi davalı … San. Ve Tic. AŞ, lehdarı … olan 157.000,00 TL tutarlı çek olduğu, çekin lehdar tarafından dava dışı … AŞ’ye ciro edildiği, daha sonra … Ltd. Şti.’ne cirolandığı, bu şirket tarafından 03.11.2014 tarihinde bankaya ibraz edilen çekin karşılıksız çıktığı, daha sonra çekin … AŞ’ye iade edildiği, bu şirketin de çeki lehdara iade ettiği anlaşılmaktadır. Söz konusu çekin lehdarı olan …ne 667 sayılı KHK kapsamında el konulması üzerine Maliye Hazinesine devrolunan üniversitenin fiili envanter kayıtlarında yer alıp üniversite kayıtlarında yer almadığı, devralan davacı tarafça çek bedelinin tahsilinin talep edildiği görülmektedir. Somut olayda, çeklerin süresinde bankaya ibraz edildiği, karşılıksız işleminin yapıldığı anlaşılmıştır. TTK’nın 796. maddesine göre çek düzenlendiği yerde ödenecekse 10 gün içinde muhatap bankaya ibraz edilmelidir. Dava konusu çek süresinde muhatap bankaya ibraz edilmiş olup karşılıksız olduğundan ödeme yapılmamıştır. Dava konusu çek 2014 yılında keşide edilmiş olup doğal olarak çekin ibraz süresi de 6273 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden sonra olduğu için çekin zamanaşımı süresi üç yıldır. Dava konusu çekin ibraz süresinin bitimi olan 11.11.2014 tarihinden itibaren üç yıl geçtiğinden 6102 sayılı TTK’nın 814. maddesi gereğince çek 11.11.2017 tarihinde zamanaşımına uğramıştır. TTK’nın 732/1. maddesinde, zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolasıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar. Bu durumda hamil, kambiyo hukukununa göre takip hakkını yitirmesi nedeniyle TTK’nın 732. maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme davası açabilir. TTK’nın 818/1 maddesi atfı gereğince, bu hüküm çekler hakkında da uygulanır. Eldeki davada mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karar sadece davacı vekilince faiz başlangıç tarihi yönünden istinaf edilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18.02.2015 tarihli, 2014/16708 Esas, 2015/2183 Karar sayılı kararı ile 08.10.2012 tarihli, 2011/9357 Esas, 2012/15396 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; çeklerde sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği tarih, çek ibraz edildiği takdirde ibraz günü, ibraz edilmemişse ibrazı gereken son gün olarak kabul edilir. Bu bilgilere göre somut olayın değerlendirilmesinde; dava konusu çekin süresi içinde ibraz edildiği, sebepsiz zenginleşmenin çekin ibrazı tarihi olan 03.11.2014 tarihinde sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği görülmektedir. Bu durumda faiz başlangıç tarihinin 03.11.2014 tarihi olmasına rağmen mahkemece yanılgılı gerekçeyle dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi hatalı olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının faiz yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına ve Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir. Davacı vekilince dava dilekçesinde reeskont faiz talep edilmiş, mahkemece de reeskont faizine hükmedilmiştir. Ticari işler bakımından temerrüt faizi avans esasına göre belirlenir ise de reeskont faizi genellikle avans faizinden daha az olduğundan, taleple bağlı kalınarak, yeniden hüküm kurulurken avans esasına göre belirlenen ticari temerrüt faizini geçmemek üzere reeskont faize hükmedilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353.1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının faiz yönünden düzeltilmek üzere kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına ve neticede davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353.1.b.2 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının faiz yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davanın kabulü ile 157.000,00 TL alacağın, 03.11.2014 tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun’un 2/2.maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faizini geçmemek kaydıyla reeskont faizi oranına göre hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Davacı harçtan muaf olup dava açılırken harç yatırılmadığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 2.681,17 TL karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve taktir olunan 24.550,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Davacı tarafından yapılan toplam 876,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-Artan gider avanslarının, yatıran taraflara iadesine,6-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden;a-Davacı harçtan muaf olup harç yatırmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,b-Davacı tarafından harcanan 62,50 TL kanun yolu giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03.05.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değeri itibariyle karar kesindir.