Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/750 E. 2022/1573 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/750
KARAR NO: 2022/1573
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 24.12.2019
NUMARASI: 2019/258 Esas – 2019/1191 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf, davacı vekilince de katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalıya inşaat malzemeleri satmış olup karşılığında faturaları keşide ettiğini, davalının müvekkiline olan borcunu ödemeyince taraflarınca İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe girişildiğini, ancak davalının bu takibe hiçbir gerekçesi ve dayanağı olmaksızın sırf zaman kazanmak amacıyla haksız bir şekilde itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, itiraz sonrası zorunlu arabuluculuk sürecine başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, davalı şirketin haksız ve kötüniyetli itirazının iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi hususunda mahkemeye başvurma zorunluluğunun doğduğunu, fazlaya dair tüm talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla davalı şirket tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapılan kötüniyetli haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile 35.380,81 TL alacaklarının takip tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont avans faizi ile birlikte tahsiline, davalının haksız itirazı nedeniyle alacaklarının %20’den aşağı olmamak kaydıyla davalı şirket aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacının faturaları müvekkili şirkete ulaşmadığını, davacının bahsi geçen malları müvekkili şirkete teslim edildiğine dair hiçbir belgenin mevcut olmadığını, açıklanan nedenlerle haksız ve hukuka aykırı davanın esastan reddine, yargılama ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı defterlerinde kayıtlı tüm faturalar davalı defterlerinde de kayıtlı olmakla; dosyaya ibraz edilen 19 adet sevk irsaliyesinden 14’ünde teslim alan kısmının imzalı olduğu, bunlar yönünden faturaya konu malın teslim edildiği sabit olmakla birlikte teslim alan imzası bulunmayan 5 adet sevk irsaliyesi bakımından dayanak faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle TTK’nın 21/2. maddesi uyarınca faturaya süresinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine borç kaydeden davalının fatura münderecatını aynen kabul etmiş sayıldığı, böylece takip konusu asıl alacak yönünden davacının haklılığını ispat ettiği anlaşılmıştır. Davalı yan bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde fatura konusu malların ayıplı olduğunu ileri sürmüş ise de somut delillerle desteklenmeyen bu iddia mahkememizce dikkate alınmamıştır. TTK’nun 1530. maddesi uyarınca faiz hesabında faturanın tebliğ tarihinin esas alınması gerekmekle, davacı tarafça faturaların davalıya tebliğ edildiği tarihlerin somut bir şekilde ortaya konulamadığı, ayrıca taraflar arasında sözleşme olmadığı gibi takip öncesinde usulüne uygun ihtarname keşide edilmesi suretiyle davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin dosya kapsamına yansıyan usulüne uygun ihtar bulunmadığı, davacı tarafça her ne kadar 1530. madde gereğince faturaya dayalı temerrüt hükümlerine istinaden işlemiş faiz talep edilmekte ise de; bu yöndeki faiz uygulaması için yasanın aradığı koşulların somut olayda bulunmadığı anlaşılmakla, 1530. maddeye uygun t.emerrüt kanıtlanamadığından davacı yanın işlemiş faiz talebi yerinde görülmemiştir. Taraflar tacir olduğundan avans faizi talebi yerinde olmakla; alacak davalı yanca belirlenebilir ve likit olduğundan takibe haksız itiraz nedeniyle alacağına geç kavuşan davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmek suretiyle…” davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 32.869,66 TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile asıl alacak 32.869,66 TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık % 19,50 oranını geçmemek üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacağın % 20’si oranındaki 6.573,93 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, her iki taraf vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Öncelikle dava dilekçesinin kendilerine tebliğinden sonra davaya verdikleri cevapta faturaya ve cari hesaba konu malların müvekkile teslim edilmediği itirazı ileri sürülmüş olup mahkemece bu itirazın değerlendirilmediğini, zira bilirkişi yahut mahkemenin faturaya konu malların teslimine veya söz konusu mallara ilişkin sözleşme bulunup bulunmadığına bakmaksızın defter üzerinden alacağı tespit ettiğini, ancak davaya konu alacağı davacı tarafın kesin deliller ile ispatlaması gerektiğini, Davacı tarafından faturaya konu alacağın ispatı dosya kapsamında yerine getirilmediğini, zira yerleşik yargıtay içtihatlarında da kabul edildiği üzere faturanın teslimi faturayı teslim alanı borç altına sokmaya yeterli olmadığını, nitekim emsal nitelikteki Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 04.04.2011 tarihli kararında, akdi ilişkinin varlığını gösteren teslim olgusunun belgeleri ile ispat edilmesi gerektiğinin vurgulandığını, yine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun da bu konuyu destekler nitelikte görüşleri olduğunu, Bu içtihatlara rağmen mevcut davada yalnızca davacı taraf defterlerine itibar edilerek hüküm kurulmasının isabetli olmadığını, davacı tarafın üzerine düşen ispat külfetini yerine getiremeyerek alacağını ispatlayamadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davacı vekili, katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davaya konu icra takibinde asıl alacağın yanında takip öncesi işlemiş 2.511,15 TL faiz de talep edildiğini, TTK md 1530/4 sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılacağını ve alacaklının faize hak kazanacağını, Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda. faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda, borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda, yer verilen kanun hükmüne göre faturanın davalı defterlerine işlenmesinden itibaren 30 gün içinde ödenmesi gerektiğini, bu süre zarfında bedel ödenmediği taktirde borçlunun ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılacağını, dolayısı ile kanun gereği borçlu temerrüde düşmüş olup mahkemenin kararında belirttiğinin aksine ayrıca temerrüt ihtarına gerek olmadığını, emsal nitelikteki Yargıtay 23.HD 2016/2860 E. 2016/2783 K. 02.05.2016 T.kararının da ekli olduğunu, Davaya konu alacağa ilişkin faturaların davalı defterlerinde fatura tarihleri ile kayıtlı olduğunu, bu nedenle faturaların davalıya teslim edildiği tarihlerinin belli olduğunu, ayrıca imzalı irsaliye tarihleri de faturalar ile aynı olup faturaların teslim tarihlerinin belirli olmadığı kabul edilse dahi faturalara konu malların teslim tarihi belli olduğundan TTK 1530/4-b gereği yine de temerrüt şartlarının oluştuğunu, bu nedenle mahkemenin takip öncesi işlemiş 2.511,15 TL faiz talebinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve tam kabul kararı verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, cari hesap alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın İİK 67 maddesi uyarınca iptali ve inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İlk derce mahkemesince yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf, davacı vekilince ise katılma yolu ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde; Davacı davalıya inşaat malzemeleri satıp teslim ettiğini, davalıdan cari hesap alacağı bulunduğunu ileri sürerek takip başlatmış, davalının takibe itirazı üzerine eldeki davayı açmıştır. Davalı ise takip ve alacağa dayanak faturaların kendisine tebliğ edilmediğini, davacıya borcu bulunmadığını ileri sürmüştür. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi rapor içeriğinden davacının alacağa dayanak faturalarının davalı defterlerinde de kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davalı kendi defter ve kayıtlarına göre de davacıya takip tarihinde takipte istenilen alacak kadar borçlu görünmekle, davacının alacağına dayanak fatura konusu malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. Zira şirket olup, basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü altında olan davalı teslim almadığı mallara ilişkin faturayı kendi defterlerine borç olarak kaydetmeyecektir. Bir başka deyişle davalı defterlerinde davacıya alacak olarak kayıtlanmış fatura konusu malların, davacı tarafından davalıya teslim edildiğinin kanıtlanmış olduğunun kabulü gerekir. Buna göre davalı vekilinin takip ve dava konusu alacağa dayanak faturalara konusu malların davalı şirkete edildiğinin kanıtlanmaması nedeniyle davanın reddi gerektiği yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde; İlk derce mahkemesince takipte istenilen işlemiş faiz miktarı yönünden davacı talebi reddedilmiştir. Davacı vekilince takipte istenilen işlemiş faizin de kabulü gerektiği ileri sürülerek karar bu yönden istinaf edilmiştir. Taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunmaktadır. Borcun ödenmesi konusunda kesin bir vadenin belirlenmediği de kanıtlanmamıştır. TBK’nın 117/2. maddesi gereğince muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüte düşer. Somut olayda takip öncesi alacaklının borçluyu temerrüte düşürdüğüne ilişkin herhangi bir ihtarın bulunduğu iddia ve ispat edilmemiştir. TTK’nın 1530. maddesi, tedarik sözleşmelerine ilişkin olup somut olayda uygulama yeri yoktur. Anılan maddenin mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçlarını düzenlediği, somut olayda uygulama yeri bulunmadığı, anlaşılmakla, davalının daha önce temerrüte düşürülmemesi nedeniyle takip tarihinden itibaren temerrüt faizi işleyeceğinden, ilk derece mahkemesince işlemiş faize hükmedilmemesi doğru görüldüğünden, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Yukarıdaki açıklamalar ve taraf vekillerinin istinaf başvuru nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu, ilk derce mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine,2-Taraflarca yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,4-Bakiye 561,33 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,4-Taraflarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24.11.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.