Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/733 E. 2020/418 K. 15.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/733
KARAR NO : 2020/418
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/12/2019
NUMARASI : 2019/82 Esas
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali- İhtiyati tedbir.
Taraflar arasında görülen davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında 20.03.2020 tarihli duruşmada verilen tedbir kararına karşı, ihbar olunan üçüncü kişi … Şti. tarafından yapılan itirazın kabulüne ilişkin verilen ara karara karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkilinin davalı … A.Ş.’de% 50 payı bulunduğunu, müvekkilinin davalı şirketin 05.10.2016 tarihli genel kurul toplantısına katılmış oluğunu, alınan kararların yoklukla malül olduğunu, toplantı sırasında gündem maddelerinin oylandığını, kararın bir suretinin müvekkiline verildiğini, tutanağı imzalama yetkisi divan başkanlığına verildiği için müvekkilinin toplantı yerinden ayrıldığını, toplantı tutanaklarının biri müşterek temsil ve imza ile yetkilendirmeyi öngörür içerikte, diğeri de münferid temsil ve imza ile yetkilendirmeyi öngörür vaziyete düzenlenmiş, birden fazla A4 kağıt çıktısının, çift çıktı şeklinde müvekkiline imzalatılmış olabileceğini, 05/10/2016 tarihli toplantı gününü belirleyen bölümünde dahi tahrifat mevcut olduğunu, daha sonra yönetim kurulu üyesi … tarafından müvekkilinin iradesine aykırı karar tutanağı tescil edilmiş olduğunun ve bu kararın tescil edilerek Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilmiş olduğunun öğrenildiğini, karar metnine bakıldığında, TTK madde 373′ de yer alan düzenlemeye aykırı şekilde genel kurul kararı ile temsil şeklinin belirlenmiş olduğunun anlaşıldığını, müvekkilinin şirketin temsiline ilişkin iradesinin müşterek imza şeklinde olduğunun 03/06/2013 günü …’ten alınan taahhütname ile de sabit bulunduğunu, ” Anlaşma ve İbranamedir” başlıklı belgenin metninde 3. sahife sağ alt kısımda müvekkilinin kendi isim ve soy isminin yazılı olduğu kısmın imzasız olduğunun görüldüğünü, müvekkilinin bu belgeyi salt yönetim kurulu üyesi sıfatı ile imzalamış olduğunu, … LTD. ŞTİ. unvanlı firmanın da yine …’in şahsına ait bir firma olduğunu, …’in kendisini münferiden imzaya yetkili kılarak şirket içindeki malları, hileli ve suç teşkil eden hareketler ile uhtesine geçirmiş olduğunu, genel kurul toplantı tutanağını sonradan değiştiren …, …. hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde şikayette de bulunulduğunu belirterek, bahsi geçen sebeplerle davalı şirket genel kurulunda alınan 05.10.2016 tarihli genel kurulun 7 nolu kararının yoklukla malûl olduğunun tespitine, aksi takdirde 05.10.2016 tarihli genel kurulun 7 nolu kararın batıl olduğunun tespitine, mevcut yönetim kurulu üyelerinin yönetim ve temsil yetkisinin tedbiren kaldırılarak şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanmasına, şirketin adına kayıtlı 3 adet gayrimenkulün üzerine ipotek tesisi de dahil devir ve tasarruf yasağı konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesi, 20.03.2019 tarihli duruşmada tedbir talebini değerlendirmiş; Davalı şirkete ait taşınmazların 3.kişilere devrinin önlenmesi açısından tapu kayıtlarına taktiren bu aşamada teminatsız olarak tedbir konulmasına,” karar vermiştir. Bu karara karşı, ihbar olunan ….Şti. vekili itiraz dilekçesinde; İlk derece mahkemesinin tedbir kararında sadece davalı … A.Ş.’ye ait taşınmazların devrinin önlenmesine ilişkin tedbir kararı verildiğini, müvekkil … ait taşınmaza yönelik bir tedbir kararı bulunmadığını davada taraf olmayan müvekkilinin taşınmazı üzerine tedbir konulmuş olduğunu, TTK ‘nın449. maddesi uyarınca genel kurul kararının iptaline ya da yokluk veya butlanla malûl olduğunun tespitine ilişkin davalarda verilebilecek kararın ancak genel kurulda alınan kararların icrasının geri bırakılmasına yönelik olabileceğini, davacının 03/09/2015 tarihli devir sözleşmesi ile taşınmazın müvekkilimize satışına muvafakati olduğunu, tedbir kararının takdiren teminatsız olarak verilmesine rağmen gerekçeli ara kararın yazılmadığını, tedbir kararının uygulanmasına ilişkin tutanağın müvekkile tebliğ edilmediğini belirterek, tesis edilen tedbir işleminin kaldırılması hususunda Tapu Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, aksi takdirde tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı savunmasında özetle; davacının iddiasını ispat amacıyla dosyaya sunduğu dava dilekçesinin 2 numaralı eki olan toplantı tutanağında divan başkanı olarak görev yapan … imzası bulunmadığını, bu haliyle bahsi geçen tutanağın geçersiz olduğunu, davacının toplantı tutanağını Divan Başkanına imzalatmadan ayrılmış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dava dilekçesinin ekinde sunulan “Anlaşma ve İbranamedir” başlıklı metnin 14.09.2018 tarihinde imzalanmış olduğunu, davacının da bu belgeyi imzalamış olduğunu, o halde bu belgenin içeriğinde yer aldığı üzere müvekkil şirketin temsil yetkisinin tek başına dava dışı … tarafından kullanıldığının davacı tarafından biliniyor olduğunu, davacının toplantı esnasında toplantıdan ayrıldığı iddiasının doğru olmadığını, hazirun cetvelinde yer alan imzanın, bizzat davacıya ait olduğunu, 05.10.2016 tarihli genel kurul toplantısının yapılmasına ilişkin, 05.10.2016 tarih ve 2016/4 sayılı yönetim kurulu kararında yönetim kurulu üyeleri olarak …, … ve davacı …’in imzalarının bulunduğunu, 2016/4 sayılı genel kurulun yapılmasına ve gündemin belirlenmesine ilişkin yönetim kurulu kararında gündem maddeleri arasında ” şirketi temsil ve ilzam edecek yeni yönetim kurulunun seçimi” hususunun yer aldığını, davacı tarafın, böylelikle seçilecek yönetim kurulu üyelerine temsil ve ilzam yetkisinin genel kurul tarafından verilmesini daha baştan kabul etmiş olduğunu, dava konusu edilen Genel Kurul Kararında eski yönetim kurulunun ibra edildiğini ve yerine yeni yönetim kurulunun seçilmiş olduğunu, yeni seçilen yönetim kurulunun … ve …’ten teşekkül etmiş olduğunu, akabinde de …’in münferit imzası ile müvekkil şirketi temsil etmesine ilişkin oy birliği ile karar alındığını, yani davacının da alınan kararlarda olumlu oyunun bulunduğunu, bahsi geçen nedenlerle davacı yanın haksız ve hukuka aykırı tüm tedbir taleplerinin reddine, davanın tümüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbire karşı itiraz talebini değerlendirdiği 25/12/2019 tarihli kararında; “Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından davalı aleyhine 05/10/2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan 7 nolu şirketin temsiline ilişkin kararın yoklukla malül olduğunun veya butlanla batıl olduğunun tespitinin talep edildiği, yargılama aşamasında davada taraf olmayan 3.kişi konumunda bulunan … adına kayıtlı A-1 Blok 4.Kat, 14 nolu bağımsız bölüm üzerine de tedbir konulduğu, HMK 389/1 maddesi gereğince davanın konusu itibariyle söz konusu taşınmazın dava konusu olmaması ve kayıt malikinin de davada taraf olmaması nedeniyle iş bu taşınmaz yönünden tedbirin kaldırılmasına; davalı şirket adına kayıtlı A-2 Blok, 4.Kat, 14 nolu bağımsız bölüm yönünden ise, dava dilekçesinde aynı zamanda iptale konu genel kurul kararında tesis edilen şirketin temsiline ilişkin düzenlemede şirketin mal varlığı üzerinde münferiden …’in tasarruf yetkisi bulunduğu ve bu nedenlerle şirketin tek mal varlığı olan iş bu taşınmaz üzerindeki tedbirin kaldırılması halinde davacı yönünden ileride telafisi imkansız zararların doğma ihtimali bulunduğundan daha önce verilen tedbirin kaldırılması yönündeki istemin reddine ” karar vermiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Tedbir kararının dinlenmeden verilmiş olmadığından … tedbire itiraz etme hakkı bulunmadığını, … tebliğ olunan dava dilekçesi ve tensip zaptında, davanın tedbir talepli olarak açıldığı ve tedbirin hangi hususa ilişkin istendiğinin yazılı olduğunu, … , tedbir talebinin değerlendirileceği 20.03.2019 tarihli duruşmaya katılmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için öğrenme tarihinden itibaren tedbire itiraz hakkı olduğu düşünülecek olsa bile … tedbir kararını 06 Aralık 2019 tarihinde değil, çok daha önce, 20.03.2019 tarihinde öğrenmiş olduğunu, İhtiyati tedbir kararının verildiği 20.03.2019 tarihli duruşmada, davalı … vekilinin hazır bulunduğunu, tedbir kararının Yedel Depolama vekiline tefhim edilmiş olduğunu, Somut olayda, 05.10.2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan 7 nolu kararın yoklukla malul olduğunun tespiti talep ve dava edilmiş olduğunu, yoklukla malul olduğu iddia edilen kararın, …’in davalı … münferiden temsil ve ilzam edeceğine yönelik karar olduğunu, üzerindeki tedbirin kaldırılması talep edilen taşınmazın yoklukla malul genel kurul kararına dayanılarak satılmış olduğunu, yani yoklukla malul olduğu iddia edilen genel kurul kararı ile üzerinde tedbir bulunan taşınmazın … devri arasında doğrudan illiyet bağı bulunduğunu, … ihbar olunan taraf olması yanında, aynı zamanda …’in şirketi olduğunu, Bu nedenle, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbire itirazın kısmen kabulüne dair ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve itirazın reddine, ihtiyati tedbirin devamına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, HMK’nın 389. maddesi uyarınca dava içinde verilen ihtiyati tedbir kararına itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince, itirazın kısmen kabulüne dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 445 vd. maddeleri uyarınca şirket genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunun tespiti olmadığı takdirde iptali istemine ilişkindir. Dava içerisinde şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanmasına ve şirket adına kayıtlı üç adet taşınmazın üzerine temliki tasarrufları engelleyici nitelikte tedbir kararı konulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.İlk derece mahkemesi ilk önce ara kararıyla davalı üzerine kayıtlı tüm taşınmazlar üzerine tedbir konulmasına hükmetmiş, ihbar olan taraf …adına kayıtlı A-1 Blok 4.Kat, 14 nolu bağımsız bölüm üzerine de tedbir konulduğu, … vekilinin tedbire itirazı üzerine anlaşılarak söz konusu taşınmaz tedbir davanın konusunu oluşturmadığı gerekçesiyle kaldırılmış, bunun üzerine davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “Aynı Kanun’un 390/3. maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.Somut olayda ilk derece mahkemesince yapılan yargılamada 20.03.2019 tarihli celsede ihbar olunan ….. Şti vekilinin hazır olmadığı duruşmada, duruşma zaptının beş nolu ara kararı ile davalı şirkete ait taşınmazların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tedbir kararı verildiği, ……Şti.’nin bu tedbir kararına 09.12.2019 havale tarihli dilekçe ile itiraz etmiş olduğu, ilk derece mahkemesince 09.12.2019 tarihli ara karar ile …..Şti.’nin itirazının 25.12.2019 tarihli duruşmada değerlendirilmesine ve ara kararın davacı vekiline tebliğine karar verildiği, 25.12.2019 tarihli celsede ihbar olunan ve tedbire itiraz eden üçüncü kişi …..Şti vekili ve tüm tarafların hazır olduğu, bu celsede ihbar olunanın üçüncü kişi sıfatıyla tedbire itirazının değerlendirilerek kabul edildiği, buna ilişkin gerekçeli ara kararın 26.12.2019 tarihinde yazıldığı, davacı vekilinin süresinde istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmaktadır. Sonuç olarak eldeki davanın tarafı olmayan …Şti.’nin ihbar olunan sıfatı bulunmakla şirket tüzel kişiliğini temsile yetkili vekilin hazır bulunmadığı duruşmada, yokluğunda verilen tedbire usule uygun şekilde üçüncü kişi sıfatıyla itiraz etmiş olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde değildir.Dosyanın mevcut kapsamı itibariyle dava konusu genel kurul kararının yoklukla malul olduğunun tespiti, olmadığı takdirde iptaline karar verilmesi talebine ilişkin olup, davada taraf olmayan şirkete ait taşınmazın kaydına tedbir konulmasını gerektiren bir hukuki düzenleme yoktur. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince itirazın kısmen kabulüne dair ara kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 15/04/2020