Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/700 E. 2023/349 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/700
KARAR NO: 2023/349
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 13.06.2019
NUMARASI: 2017/669 Esas – 2019/660 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, her iki taraf vekillenince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 09.12.2016 tarihli, … seri numaralı ve 15.340,00 TL miktarlı fatura karşılığında müvekkili şirketten mal satın alındığını, malların tamamının davalı şirkete teslim edildiğini, faturalara hiç itiraz edilmediğini, davalı şirketin bu faturaya ilişkin malların siparişi verdikten sonra 25.10.2016 tarihinde müvekkile 4.000,00 TL ödeme yaptığını, davalı şirketin bunun dışında hiçbir ödeme yapmadığını, müvekkilinin göndermiş olduğu mutabakat mektubunda davalı şirketin müvekkiline 11.340,00 TL borçlu olduğunun açıkça belirtildiğini, ancak davalı şirketin bu faturaya ilişkin borcunun 11.340,00 TL kısmını ödemediğini, bunun üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının bu takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı şirketin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin ticari faaliyetlerde kullanmak üzere davacıdan bir adet çapak alma makinesi satın almak üzere anlaştığını, alım satıma konu makinenin müvekkilinin faaliyet konusu işine ve müvekkile ait kalıplara birebir uyumlu şekilde davacı satıcı tarafından programlanıp kullanıma elverişli şekilde teslim etmekle davacının yükümlü olduğunu, bu programlama işinin yapılması için müvekkilinin makinenin formlarına uyumu için davacının kendisinden istediği kalıpların numunelerini davacıya teslim ettiğini, davacının da bu kalıplara uygun şekilde makineyi programlayıp davalıya teslim edeceğini belirttiğini, ancak, 09.12.2016 tarihinde davacı işyerinde yeterli alan bulamadığı gerekçesiyle makine henüz taraflar arasındaki anlaşmaya uygun şekilde programlanmamışken, makineyi müvekkiline teslim ettiğini yani makine tamamlanmadan ve daha sonraki aşamalarda programlanmak üzere müvekkiline teslim ettiğini, makinenin ayıplı olarak teslim edildiği gibi müvekkili tarafından yapılan ayıp ihbarına rağmen davacı tarafından hiçbir olumlu girişimde bulunulmadığını, davacının müvekkili şirketin işyerine defalarca gelip deneme çalışmaları yapmasına rağmen makinenin müvekkilinin kullanımına elverişli hale getirilemediğini, malın ayıbına ilişkin bildirim öncesi sözlü ya da whatsup konuşmaları yoluyla da yapıldığı gibi taraflarınca da bu hususta davacıya noter kanalıyla ihtarname yollandığını, davacı tarafın fatura bedelinin ödenmesine ilişkin olarak hiçbir zaman müvekkiline başvurmadığını, müvekkilinin davacının iyi niyetine inanarak bu zamana kadar beklediğini, makinenin tamiri konusunda davacıya güvendiğini, ancak davacı tarafça makinenin tamirinin mümkün değilse makineyi müvekkilden iade alması ve taraflar arasında karşılıklı olarak edimlerini iade etmeleri gerektiğini, müvekkilinin fatura konusu malı hiçbir zaman kullanamadığı gibi tüm ikazlara rağmen söz konusu malın davalı tarafça iade alınmadığını, makinenin ayıplı olup olmadığının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini belirterek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacının haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Taraflar arasında mal ( makine) alındığı noktasında uyuşmazlık olmamasına rağmen davalı tarafın malın ( makinenin) ayıplı olduğu hususunda savunmaları vardır. 6102 sayılı TTK madde 23/C fıkrası ‘ Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. TBK madde 223 fıkrası ‘Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.’ iki madde beraber değerlendirildiğinde tarafların tacir oldukları ve basiretli tacir gibi davranmaları gerektiği de nazara alındığında 09.12.2016 tarihinde malı teslim almasına rağmen kanuni süreler içinde usulüne uygun ayıp ihbarında bulunmayan davalının, sonradan malın ayıplı olduğundan bahisle faturaya konu alacağı ödememesi hukuka aykırı olacağı kanaatine varıldığı..” gerekçesiyle, davanın kabülü ile davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 11.340,00 TL üzerinden devamına, alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, alacak likit olmadığından icra inkâr tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilin ihtiyacı olan ve davacı taraftan sipariş ettiği makinenin, cam elyaf malzemeden sıcak kalıplama ile üretilen volant ürünlerinde kalıplama esnasında meydana gelen çapakların seri bir şekilde ve hassas olarak alınması özelliğine sahip olan bir makine olduğunu, makinenin fiilen her ne kadar müvekkiline teslim edilmiş ise de davacı tarafın bu makineyi kullanmaya hazır bir şekilde gerekli kurulumu yapıp teslimi sağlama borcu bulunduğunu, davacı tarafın bu edimini bu şekilde yerine getirmediğini, makinenin istenen özelliklere sahip olmadığı yargılama aşamasında 28.09.2018 günü müvekkile ait iş yerinde yapılan bilirkişi incelemesi ile anlaşıldığını, bu nedenle ortada gerçek bir teslimden söz edilemeyeceğini, tam teslimi sağlanamayan bu ürünle ilgilide bu açıklamalar ışığında müvekkilinin inceleme ve varsa ayıp bildiriminde bulunma borcuda bulunmadığını, ayrıca, uzun yıllar ticaret ile uğraşan bir tacirin zarar edecek bir şekilde kendi işine yaramayacak bir makineyi sipariş edeceği düşünülmeyeceğinden, mahkemece makinenin kullanıma hazır hale getirilmeden makinenin eksik bir şekilde müvekkiline teslim tarihi olan 09.12.2016 gününü teslim tarihi olarak kabul edip süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığından bahisle davanın kabulüne karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Aşamalardaki tüm beyanlarını tekrarla, müvekkili ile davalı taraf arasındaki ticari ilişkinin “faturalı alım satım” sözleşmesi olduğu, müvekkilin satmış olduğu makinanın ayıpsız olduğu ve ayıp ihbarının hukuka aykırı bir şekilde aylar sonra kötü niyetle yapıldığından davanın kabulüne karar verilmesi hukuka uygun olduğunu, ancak icra inkar tazminatı talebinin kabul edilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın icra inkar tazminatı talepleri yönünden düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki makine satım ilişkisi kapsamında fatura bakiye alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derce mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın takipteki asıl alacak yönünden kabulüne, inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, her iki taraf vekillerince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde; Davalı, davacıdan satın alınan makinenin ayıplı teslim edildiğini, davacı tarafından şifahi olarak taahhüt edilmesine rağmen kurulum ve programlamasının yapılmadığını, bu nedenle makineden beklenen yararın sağlanamadığını, bu hale göre makinenin ayıplı olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. Taraflar arasında makine satım ilişkisi bulunduğu, davacı tarafından fiyat teklif formunda özellikleri bulunan makinenin davalıya 09.12.2016 tarihinde teslim edildiği anlaşılmaktadır. Davalı, davacının iş yerinde yeterli yer olmadığı gerekçesiyle teslim aldığını iddia ettiği makinenin aradaki şifahi anlaşmaya aykırı olarak kurulumu yapılmaksızın teslim edildiği ileri sürülmüş, ancak davacının bu yönde edim taahhüdü bulunduğuna dair delil sunulmamış ve bu savunmasını kanıtlayamamıştır. Yine yargılama aşamasında davacının kök rapora yönelttiği itirazlarının karşılanması için alınan ek bilirkişi rapor içeriğinden, davacının fiyat teklif formu ve faturaya konu makinenin işlevini yerine getirdiği ve ayıplı olmadığının tespit edildiği anlaşılmaktadır. Davalı yan her ne kadar makinenin imal ettiği ve çapakların alınması gereken Volantların işlenmesi için alındığı, davacının da bunu şifahi olarak taahhüt ettiği ileri sürülmüşse de makinenin istenen bu işlemleri için ayrıca CAD-CAM programı yüklenmesi gerektiği, davacının ise bu yönde taahhüt altında olduğuna dair sözleşme veya kanıt sunulmadığı anlaşılmıştır. Bu duruma göre davalının davacıdan 09.12.2016 tarihinde teslim aldığı makinenin ayıplı olduğu kanıtlanmadığı gibi, ilk derece mahkeme gerekçesinde de işaret edildiği üzere, davalının TTK’nın 23. maddesi uyarınca yaptığını ileri sürdüğü ihbara dayanak gösterdiği ilk watsup yazışma tarihi ile Kadıköy … Noterliğinin … y.no lu 24.04.2017 tarihli ihtarının TTK’nın 23. maddesi kapsamında süresinde yapılmış ayıp ihbarı olmadığı anlaşılmakla, davanın kabulü kararı isabetli olup davalı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde; Davacı vekilince davanın kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen icra inkar tazminatı taleplerinin reddinin doğru olmadığını ileri sürerek kararı istinaf etmiştir. Davacının takibe konu alacağı faturaya dayalı likit bir alacak niteliğinde olduğundan, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2014/12264 E – 2014/16125 K sayılı, 12.11.2014 tarihli emsal karar içeriği de dikkate alındığında, ilk derece mahkemesince davanın kabulü yönünde kurulan hükümde davacı lehine inkâr tazminatına karar verilmemesi isabetsiz olmuştur. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmüş ve hükmün bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir. Yukarıdaki açıklama ışığında dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kabulü ile icra inkâr tazminatı yönünden düzeltilmek üzere ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kabulü ile icra inkâr tazminatı yönünden düzeltilmek üzere ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda;1-Davanın kabülü ile davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 11.340,00 TL üzerinden devamına, alacağa takip tarihinden itibaren yasal temerrüt faizi uygulanmasına, 2-Likit alacağa vaki haksız itiraz nedeniyle, takip konusu alacağın takdiren %20’si oranında belirlenen 2.268,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Alınması gereken 774,64 TL karar harcına karşılık peşin alınan 136,96 TL ‘nin mahsubu ile bakiye 637,68 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,4-Davacı tarafından sarfolunan 600,00 TL bilirkişi ücreti, 415,00 TL tebligat-müzekkere gideri ve 136,96 TL harç gideri toplamı 1.151,96 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-İş bu hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6-Kullanılmayan gider avanslarının, yatırmış olan tarafa iadesine,7-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden;a-Taraflarca yatırılan istinaf başvuru harçlarının, talep halinde, yatıran taraflara iadesine,b-Davacı tarafından harcanan 121,30 TL başvuru harcı gideri ile ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı 29,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 150,30 TL kanun yolu giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,c-Davalının yaptığı kanun yolu giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,8-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 02.03.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.