Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/696 E. 2020/388 K. 09.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/696
KARAR NO : 2020/388
KARAR TARİHİ: 09/04/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:17/12/2019
NUMARASI : 2019/508 Esas
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen alacak davasının yapılan yargılaması sırasında asıl davada talep edilen ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik olarak verilen ara karara karşı, süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl davada davacı vekili, davalı şirket ile dava dışı ….A.Ş. arasında … İli, … köyünde bulunan … ada, … parsel sayılı taşınmazda kat karşılığı inşaat yapılmasını öngören Bakırköy …. Noterliğinin, … yevmiye numaralı, 9/2/2006 tarihli düzenleme şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığını, müteakiben, anılan sözleşme dahilinde, davalı şirketin inşa edeceği taşınmazın, sözleşme gereğince hak edeceği ve alacağı alışveriş merkezinde ahara satılmış bulunan … ve … nolu bağımsız bölümlerdeki tapu payı hariç olmak üzere, kalan otopark ve alışveriş merkezinde %50- konutlarda %60 olmak üzere tüm payının %10’unun, müvekkili şirkete devredilmesi hususunda görüşmelere başlandığını, müvekkili şirket tarafından, anılan sözleşmelere konu … Alışveriş ve Yaşam Merkezi projesindeki davacı payının %10’una tekabül eden bağımsız bölümlerin devri karşılığında bugüne kadar 2.448.168,00 USD ödemede bulunulduğunu, ancak davalının taşınmaz devrini yerine getirmediğini, kaldı ki taraflar arasında geçerli bir sözleşmenin de yapılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, şimdilik müvekkili şirket tarafından akim kalan taşınmaz bedeline istinaden ödenen 60.000,00 USD’nin, 20/08/2018 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince vade tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında işleyecek faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki kur üzerinden karşılığının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının ödemiş olduğunu iddia ettiği 2.448.168 Usd’nin kabulü anlamına gelmemek kaydıyla karşılıklı güvene dayalı olarak taraflar arasındaki sözlü anlaşma uyarınca, davacının müvekkili şirkete … AVM’de satın almayı düşündüğü gayrimenkul hisseleri için bazı ödemelerde bulunduğunu, ancak bu ödemelerin Usd değil, TL cinsinden olduğunu, buna göre, davacının müvekkili şirkete 2.300.000 TL ödeme yaptığını ve karşılığında 2.300.000 TL tutarında fatura kesildiğini, davacının AVM projesinden hisse almaktan vazgeçmesi üzerine, müvekkili şirket tarafından davacıya 12.02.2017 tarihinde 260.000 Usd ile 01.05.2017 tarihinde 1.351.162,24 TL gönderildiğini, davacının yapmış olduğu ödemeler karşılığında kendisine gönderilen bu tutarlar mahsup edildiğinde davacıya borcun bulunmadığını, aksine davacıdan alacaklı olunduğunu, iyi niyetli olan müvekkilinin hesapların incelenerek davacının alacağının bulunması durumunda bunu ödemeye hazır olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Asıl davada davacı vekili, 11.11.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile, davalının cevap dilekçesi sunmasının ardından 01.10.2019 tarihinde müvekkili şirkete “B.Köy 3. ATM 2019/508 E. DAVASININ KABULÜ” açıklaması ile 339.234,00 TL ve ayı gün içerisinde ikinci kez 1.160.766,00 TL olmak üzere toplam 1.500.000 TL ödemede bulunduğunu, ilaveten 08.10.2019 tarihinde, 1.000.000 TL; 16.10.2019 tarihinde 1.000.000 TL; 24.10.2019 tarihinde 1.000.000 TL olmak üzere toplam 3.000.000 TL daha ödeme bulunduğunu, müvekkili şirketçe davalıya ödenen toplam tutarın 2.448.168 Usd olduğu dikkate alındığında, davalının ödemelerinin kur karşılığı 77.571 Usd’ye tekabül ettiğini, bu tutarın 2.448.168 Usd’den mahsubunda 1.670.597 Usd olduğunu belirterek asıl dava değeri olarak gösterilen 60.000 Usd’nin 1.610.597 Usd artırılarak 1.670.597 Usd olarak ıslah etmiştir.Birleşen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/780 Esas sayılı dosyasında ise, davacı vekili, müvekkili şirket ve dava dışı …A.Ş. ile … A.Ş. arasında … maliki olduğu, İstanbul İli, …. İlçesi, … Mahallesi ve tapunun … pafta, … Ada, 17 Numaralı ve 139.800,38 m1 2 alanlı ve imarlı kadastral arsada inşası gerçekleştirilecek yapılarla ilgili olarak Bakırköy …. Noterliği’nin 20.02.2013 tarihli, … yevmiye numaralı, düzenleme şeklinde arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı sözleşmesi akdedildiğini, anılan sözleşmenin 5.8. maddesi uyarınca Gayrimenkul Satış Sözleşmelerinin yüklenici ile alıcılar arasında imzalanması nedeniyle, alıcılara yapılan satış bedelleri üzerinden alıcılar adına fatura düzenleme ve KDV mükellefiyeti yükümlülüğünün yükleniciye ait olduğunun düzenlendiğini, anılan sözleşmenin imzalanmasına müteakiben müvekkili şirket ile dava dışı … arasında Büyükçekmece …. Noterliği’nin, 19.09.2013 tarihli … yevmiye numaralı adi ortaklık sözleşmesi imzalandığını, iş bu sözleşme uyarınca, dava dışı … % 80, müvekkili şirket ise % 20 pay sahibi olduğunu, sözleşmenin 7.3. maddesi ile satışı yapılan bağımsız bölümde tarafların mevcut hisseleri oranında müşterilere faturalar tanzim edileceğini ve müşterilere faturaların, ortaklık tarafından değil, ortaklığı oluşturan şirketler tarafından ve ortaklıktaki paylan üzerinden tanzim edileceğini, diğer bir ifade ile satışlar sonucunda tanzim edilecek olan faturaların ortakların kendi şirketleri adına ve hisseleri oranında tanzim edileceğinin düzenlendiğini, davalı şirkete (… isimli) projede bulunan toplam 37 adet bağımsız bölümün satışı hususunda anlaşmaya varıldığını, bu kapsamda, davalı şirket tarafından taşınmaz bedellerinin ödeneceği inancıyla, güvene dayalı olarak, bağımsız bölümlerin devrinin gerçekleştirildiğini, aradan geçen zamana rağmen, üstelik bağımsız bölüm bedellerine ilişkin faturalar itirazsız şekilde kabul edilmesine rağmen davalı şirket tarafından yalnız 2.200.000,00 TL ödemede bulunulduğunu ve satım bedelleri bakiyesi olan 5.303.750,62 TL’nin ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.303.750,62 TL’nin tapu devirlerinin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve davalı şirketin menkul ve gayrimenkullerine, araçlarına, taşınırlarına, üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına 5.303.750,62 TL üzerinden ihtiyati hacze karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen davada davalı vekili, dava konusu bağımsız bölümlerin satış bedelini ödeyerek satın alan müvekkilinin taşınmaz bedellerini arsa sahibi dava dışı … AŞ’ye ödediğini, bu şirketin davacı ile aralarındaki sözleşme gereğince satış bedelinden kendi payına düşeni aldıktan sonra kalan tutarı adi ortaklığın hesabına göndermiş yada göndermemiş olmasının müvekkili şirketin sorumluluğunda olmadığını, davacının müvekkiline fatura düzenlemesinin yükleniciler ile arsa sahibi arasında yapılan inşaat sözleşmesi ve gerekse adi ortaklık sözleşmesi gereği olduğunu, bu durumun davacının müvekkilinden alacaklı olduğu şeklinde yorumlanamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.İlk derece mahkemesince, davacı tarafça asıl davada talep edilen ihtiyati tedbir; birleşen davada talep edilen ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verildiği, bu ara kararlara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun Dairemizin 29.11.2019 tarih, 2019/2071-2019/1528 E.K; birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun ise, Dairemizin 30.01.2020 tarih, 2019/2625-2020/77 E.K sayılı ilamlarıyla esastan reddine karar verilmiştir.Davalı vekili 14.10.2019 tarihli dilekçesinde, müvekkili şirket hissedarları ile davacı şirket hissedarlarının yakın akraba olduklarını, akrabalık ilişkilerinin zedelenmemesi yönünden duyulan endişeyi bertaraf edebilmek adına davanın kabulü anlamına gelmeek kaydıyla 01.10.2019 tarihinde banka kanalıyla davacıya 339.234,00 TL gönderildiğini, davanın konusuz kaldığını belirtmiştir.Davacı vekilinin 12.12.2019 tarihli dilekçesinde, asıl davada, davalı tarafça cevap dilekçesini sunduktan sonra müvekkiline muhtelif tarihlerde ve tutarlarda toplamda 4.500.000,00 TL gönderdiğini, davalı tarafça sonrasında yapılan ödemenin davanın kabulü açıklaması ile değil kabul anlamına gelmemek üzere yapıldığını, müteakip ödemelerin ise borç olarak ödendiği iddia edilmekte ise de, dilekçe ekinde yer verilen dekont ile ödemenin kabul açıklaması ile yapıldığı sabit olduğunu, sair dekontlar incelendiğinde, müteakip ödemelerde havale açıklamasına yer verilmediğinin görüleceğini bu nedenlerle müvekkili şirket tarafından, bağımsız bölümlerin kendine devredilmesi karşılığında dava konusu bedellerin davalı şirkete ödendiğini, dosyada mübrez davalı şirket e-postaları eki tablolarda müvekkili şirket tarafından gerçekleştirilen ödemelere USD nevinden yer verildiğini, müvekkili şirket adına bağımsız bölümlerin devrinin gerçekleştirilmediğini, yaklaşık ispatın gerçekleştiğini belirterek davalı şirketin menkul ve gayrimenkul malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının 11.11.2019 tarihli ıslahları da göz önüne alınarak 11.610.597 USD (karşılığı 9.279.938,00 TL’sına yeter kadarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN ARA KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince, dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin asıl davada talep edilen ihtiyati haczin sebeplerinin varlığı hakkında mahkemede kanaat uyandırmaya yeterli olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.Bu ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davalının yargılama sırasında yapmış olduğu ödemelerin davalının müvekkiline olan borçlarını ödemek suretiyle yapmış olduğu anlamına geldiğini, dolayısıyla yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiğini belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Asıl davada, davalı şirketin kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca inşa edeceği …. Alış Veriş ve Yaşam Merkezi projesindeki davalı payının %10’una tekabül eden bağımsız bölümlerin davacıya devri karşılığında davacının davalıya 2.448.168 Usd ödediği, ancak taşınmaz devrinin gerçekleşmediğinden ödemelerin bedelsiz kaldığı iddia edilerek bu ödemelerin davalıdan iadesi istenmiştir.Davalı ise, davacının ödemelerin TL cinsinden olduğunu, davacının AVM projesinden hisse almaktan vazgeçmesi üzerine, yapmış olduğu ödemelerin fazlasıyla davacıya iade edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, asıl davada talep edilen ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiştir.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir.İİK’nın 258/1. Maddesinin 2. Cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. Maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır.Asıl davada ileri sürülen iddia, savunma, tüm dosya kapsamı dikkate alındığında dosyanın geldiği aşama itibariyle alacağın miktarı konusunda yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından, ilk derece mahkemesinin kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.Bu sebeple ilk derece mahkemesince verilen red kararı yerinde olup davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 09/04/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.