Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/688 E. 2020/1239 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/688
KARAR NO: 2020/1239
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2019
NUMARASI: 2018/1287 E. – 2019/723 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari satım ilişkisinde müvekkili şirketin teslim ettiği emtia karşılığında zaman zaman çek ile ödeme yapıldığını, verilen çeklerin karşılıksız çıktığını, takip konusu hakkında ise çek alınmadığını, davalı şirketin konkordato talep ederek geçici mühlet kararı alındığını, alacağın tahsili amacıyla Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyadan ibaşlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, davalının haksız itirazının iptaliyle takibin 93.268,17 TL üzerinden devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davalı şirketin konkordato talep ettiğini, müvekkil şirket aleyhine icra takibi başlatılmaması için verilmiş bir tedbir kararı bulunduğunu, dava dilekçesinden de davacının bu durumdan haberdar olduğu anlaşıldığınından davanın reddi gerektiğini, aksi takdirde İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1051 Esas sayılı dosyasında yapılacak yargılama sonucunda verilecek kararın mahkemece bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını ve davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, müvekkilinin muaccel hale gelmiş bir borcunun bulunmadığını, dava konusu faturalara ilişkin malların müvekkiline teslim edilmediği savunarak, davanın reddine %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “Mahkememiz tarafından belirlenen duruşma gün ve saatinden davacı vekilinin haberdar olduğu 11.03.2019 havale tarihli mazeret dilekçesi sunduğu ancak mazeretini belgelendirmediği, duruşmaya iştirak edilen davalı vekili tarafından mazeretin belgelendirilmediği için kabul edilmediği ve aynı celsede davalı vekili tarafından davayı takip etmeyeceklerinin bildirilmesi üzerine davacı vekilinin vekaletnamesinde ki tevkil yetkisi de nazara alınarak bildirmiş olduğu mazereti belgelendirmemiş olması sebebi ile HMK’nun 150/1.maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği ve karar tarihinden tarihten itibaren üç aylık yasal süre içinde yenilenmediği anlaşıldığından; davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.”gerekçesiyle, davanın HMK’nın 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına , karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece, süresinde sunulan mazeret dilekçesinin mazeretin reddine karar verilerek dosyanın işlemden kaldırılmasının hatalı olduğunu, mazeret dilekçesinde belirtilen duruşmalar nedeniyle ön inceleme oturumuna katılamadığını, dilekçede hangi dosyaların duruşmasının bulunduğunun belirtilmesinin yeterli olduğunu, duruşma yapılmaması nedeniyle zabıtların sunulmasının mümkün olmadığını, kamu görevi icra eden avukatın beyanına itibar edilmesi gerektiğini, mahkemenin ön inceleme aşamasında dosyanın işlemden kaldırılmasına ilişkin verdiği kararın ağır hak kayıplarına neden olduğunu, vekaletnamede tek vekil adının bulunması nedeniyle başka bir vekilin duruşmaya katılmasının mümkün olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın esası ile ilgili ilk derece mahkemesince yargılama yapılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik yönelik itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İtirazın iptali davasında, mahkemece basit yargılama usulüne göre tensip zaptı düzenleyerek tarafların 12.03.2019 tarihinde yapılacak olan ilk duruşmaya HMK’nın 320.maddesi gereğince çağrıldıkları, tensip zaptında basit usule ilişkin kanun hükümlerinin ve ihtarların yazıldığı anlaşılmıştır. Davacı vekilinin, süresinde verdiği mazeret dilekçesi ile İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/783 Esas ve 68. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/6 Esas sayılı dosyalarının duruşması nedeniyle mazeretli sayılmasını istediği, mazeretin ekinde herhangi bir belge bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili, işlemden kaldırılma tarihi olan 12.03.2019 tarihinden istinaf başvuru tarihine kadar dosyaya ilişkin herhangi bir işlem yapmamıştır. HMK’nın 332.maddesine göre, bu kanun ve diğer kanunlarda basit yargılamaya ilişkin hüküm bulunmayan hallerde, yazılı yargılama hükümleri uygulanır.HMK’nın 150/2.maddesi hükmüne göre, ” Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez. ” Belirtilen yasal düzenleme karşısında, davacı vekilinin mazeretine ilişkin duruşma dosya bilgilerini sunmasına rağmen, bunlara ilişkin tevsik edici belge sunmaması karşısında, mahkemece dosyanın işlemden kaldırılmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. İşlemden kaldırılan dosya yönünden süresi içinde, davanın yenilenmemesi nedeniyle, mahkemece davanın açılmamış sayılmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerekmiştir. İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 5-Karar kesinleştiğinde dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 19.11.2020 tarihinde oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.