Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/681 E. 2020/414 K. 15.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/681
KARAR NO : 2020/414
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2019 tarihli ek karar
NUMARASI : 2019/1520 D.iş – 2019/1542 Karar
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, karada yazılı nedenlerle verilen ihtiyati haciz kararına borçlu vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin verilen ek karara karşı, borçlu vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili talep dilekçesinde özetle; 16.02.2017 düzenleme tarihli, 15.11.2019 vade tarihli 300.000,00 TL meblağlı bir adet bonodan dolayı borçluların müvekkili şirkete 234.000,00 TL borcu bulunduğunu, borçluların kaçma ihtimali mevcut olduğunu belirterek, borçluların borca yetecek tutarda taşınır ve taşınmaz mallarına ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir.İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 21/11/2019 tarihli kararında; “…Alacaklının borçlulardan alacağı olan (234.000,00TL)’nın tahsilinin ifasını temin bakımından, vaki isteği İ.İ.K.’nun 257.maddesi 1.fıkrasına uygun bulunmuş, alacak rehinle temin edilmemiş ve karşı tarafla üçüncü şahısların muhtemel zarar ve ziyanlarına karşı yeterli teminat da alınmış bulunduğundan, adı geçen borçlu/borçluların yukarda gösterilen malları ile alacaklarının; İcra İflas Kanunu’nda gösterilen muayyen tahditler dairesinde ihtiyaten haczine…”, karar verilmiştir.Bu karara karşı, borçlu vekili tarafından İİK’nın 265. maddesi uyarınca, süresinde itiraz edilmiştir.İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili itiraz dilekçesinde özetle; müvekkili borçlu ile banka arasında iki farklı kredinin mevcut olduğunu ve bu kredilerin 162 sayılı KHK’nın ilgili hükümleri uyarınca yapılandırıldığını, bu kredilerden birinin aksaması neticesinde her iki kredi açısından hesabın kat edildiğini ve akabinde huzurdaki dosya ile ihtiyati haciz kararı alındığını, ayrıca somut olay açısından ihtiyati haciz kararı vermeye yetkili mahkemelerin Turgutlu mahkemeleri olduğundan kararı veren ilk derece mahkemesinin yetkisiz olduğunu belirterek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARIININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 24/12/2019 tarihli ek kararında; “…Muterizin yetki itirazıyla İİK 265 maddesindeki sınırlı sayıda gösterilen sebeplere dayanmayan itirazlarının reddine… ” karar vermiştir.Bu ek karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Borçlunun ikametgahı Turgutlu olduğundan ihtiyati haciz kararı vermeye Turgutlu Mahkemelerinin yetkili olduğunu,Ayrıca ihtiyati haczin dayandığı sebeplerin doğru olmadığını, müvekkili ile banka arasında iki ayrı kredi sözleşmesi olduğunu, 11 Nisan 2019 tarihinde yayınlanan 30742 sayılı Remi gazetede yayımlanan kredi riskine esas tutarın içsel derecelendirmeye dayalı yaklaşımlar ile hesaplanmasına ilişkin tebliğde değisiklik yapılmasına dair Tebliğ’in 1. maddesine göre borçlunun herhangi bir borcunu ödemekte temerrüde düşmesinin bankaya olan tüm borçlarına ilişkin olarak temerrütün gerçekleştiği anlamına gelmeyeceğini, bu nedenle somut olayda ödenemeyen tutar, vadesi gelmemiş diğer taksitleri muaccel hale getiremeyeceğinden sadece ödenmeyen 11.725,68 TL’nin talep edebileceğini,Müvekkilinin mal kaçırması ve kendisinin kaçması gibi bir durumun sözkonusu olmadığını,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ek kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve itirazın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 265/ son. maddesi uyarınca ihtiyati hacze itirazın reddi kararının istinafına ilişkindir. İlk derece mahkemesince, itirazın reddine dair verilen ek karara karşı, borçlu vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.Alacaklının ihtiyati haciz istemi emre muharrer senede (bonoya) dayalı olup, İİK’nın 167. maddesi gereğince, alacağı emre muharrer senede müstenit olan alacaklının, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile kambiyo senetlerine mahsus icra takibinde bulunabileceği belirtilmiştir.İhtiyati haciz talebinin dayanağı 16.02.2017 düzenleme tarihli, 15.11.2019 vadeli, 3000.000 TL tutarlı bonodur. Öte yandan, dosya kapsamındaki 16.02.2017 tarihli kredi sözleşmesinde asıl borçlu konumundaki … talep konusu bonoya asıl borçlu sıfatıyla imza koymuştur. Kredi sözleşmesinde … ise bonoda aval veren sıfatını haizdir. İhtiyati haciz talep eden dosya kapsamındaki beyanlarında … tacir olduğuna yönelik iddialarını … asıl borçlu sıfatıyla imzalamış olduğu genel kredi sözleşmesine ve … adına düzenlenmiş ticari işletme kaydına dayandırmıştır. Dosya kapsamında bireysel kredi ekstresi adı altında fotokobi şeklinde belge mevcuttur. Yine dosya kapsamındaki kredi ödeme planında kredi tipi olarak ticari finans teminatlı şeklinde yazdığı anlaşılmaktadır. … A.Ş. Turgutlu Şubesi’ne hitaben yazılan yazıda … imzasının bulunduğu, ancak kaşenin yer almadığı görülmektedir. ”Sigortalı İşten Ayrılış Bildirgesi” isimli belgede ise sigortalı olarak … işveren sıfatı ile de …. Ltd. Şti. gösterilmiştir. Dosyaya ekli haciz tutanağında borçlu … daha öncesinde ….. Ltd. Şti.’nde çalıştığı, sonrasında işten ayrılmış olduğu yönünde imzalı beyanı mevcuttur.İhtiyati hacze itiraz duruşmasında itiraz eden vekili bonodaki asıl borçlu … tacir olmadığı, aval veren … ise tacir olduğu hususunda beyanda bulunmuştur.İlk derece mahkemesince ihtiyati haciz duruşmasında, itiraz eden vekilinin beyanı doğrultusunda aval verenin tacir olduğu yönünde değerlendirme yapılarak müteselsil sorumluluk hükümleri çerçevesinde tacir olan taraflar arasında hüküm ve sonuç doğuracak bonodaki yetki şartını asıl borçlu açısından da bağlayıcı kabul edilmiştir. TTK’nın 701/3. maddesine göre muhatabın veya düzenleyicinin imzaları hariç olmak üzere poliçenin yüzüne atılan her imzanın aval şerhi sayıldığı hükmünün düzenlendiği, aval verenin de TTK’nın 702. maddesine göre asıl borçlu gibi sorumlu olduğu, TTK’nın 778/3. maddesi yollaması nedeniyle TTK’nın 701 ve 702. maddelerinin bono yönünden de uygulanması gerektiği anlaşılmaktdır. HMK’ nın 17. maddesine göre tacir olan keşideci ve tacir olan lehtar arasındaki yetki şartı geçerlidir. Aval veren bu ilişkinin tarafı olmamakla birlikte, yukarıda açıklandığı üzere aval veren kişi, lehine aval verdiği gibi kişi sorumlu olduğundan ve sorumluluğu da müteselsil olduğundan yetki şartı, aval veren kişi tacir olmasa bile, aval veren için de geçerli kabul edilecektir. Dolayısıyla ilk derece mahkemesince hatalı olarak itiraz eden vekilinin duruşma sırasındaki beyanına bağlı kalınarak aval veren tacir kabul edilmiş, asıl borçlunun sorumluluğunun kapsamı da aval verenin sorumluluğuna dahil edilerek yatki şarının geçerli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Esasen somut olayda yapılması gerek asıl borçlu açısından yetki şartının geçerliliğinin ortaya konulmasıdır.Dayanak bono örneğinin dosyaya ekli bulunduğu, bononun yasanın öngördüğü zorunlu ve alternatif zorunlu unsurlarının mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Yapılan incelemede, takip dayanağı bonoda yetki şartı konulduğu ve ihtilaf vukuunda İstanbul mahkemelerinin yetkili kılındığı görülmektedir. Dosyadaki mevcut genel kredi sözleşmesi ve asıl borçlu adına düzenlenmiş ticari işletme kaydı göz önünde bulundurulduğunda, asıl borçlunun tacir olduğu yönünde yeterli kanaat oluşmakla ilk derece mahkemesi kararı sonuç itibariyle doğru olduğundan, itiraz edenin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, borçlular vekilinin istinaf başvurusunun reddine, 2-Borçlular tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Borçlular tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15/04/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.