Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/677 E. 2023/247 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/677
KARAR NO: 2023/247
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 24.12.2019
NUMARASI: 2018/1020 Esas – 2019/1239 Karar
DAVA: Ayıplı Satış Nedeniyle Aracın Değiştirilmesi
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin … marka model … plakalı aracı 22.04.2016 tarihinde davalıdan satın aldığını, aracın 0 Km olarak alındığını, gözden geçirilmesi sonucu bir ayıba rastlanmadığını, alındığı günden itibaren en ufak yağmurda fren balata disklerinden ses geldiğini, bu kapsamda değiştirildiklerini, ancak yine sesin giderilemediğini, ayrıca bagaj kapağının ses yaptığını, servisteki müdahaleyle giderilmişse de daha sonra sesin tekrar başladığını, opsiyonel olarak aracı bagaj kapağının açılmasını sağlayan hands free özelliğinin eklendiğini ancak çalışmadığını, ilk alındığında vites şanzıman sorunları yaşandığını, motorunun 19.05.2018 tarihinde servise girdikten 3 ay sonra 13.08.2018 tarihinde komple değiştirildiğini, aracın daha sonra da 16.09.2018 ve 29.09.2018 tarihlerinde arıza yaptığını, aynı sorunların çok kişi tarafından yaşandığını öğrendiklerini, araçtaki ayıpların gizli ayıp olduğunu belirtmiş ve terditli olarak aracın 0 Km misliyle değiştirilmesini veya ayıplı aracın iadesi ile bedelinin avans faizi ile tahsilini veya ayıp oranında bedelden indirim yapılmasını istediklerini belirtmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacının talepleri yönünden 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, esasa girilmeden reddine karar verilmesi gerektiğini, ayıp ihbarının zamanında yapılmadığını, davacının seçimlik haklarından ücretsiz onarım hakkını kullandığını, bu nedenle beden indirimi, misliyle değişim veya bedel iadesi seçimlik haklarını kullanamayacağını, üretimden kaynaklanan ve ayıp olarak nitelendirilebilecek bir arızanın olmadığını, arızaların garanti kapsamında orijinal parça kullanılarak giderildiğini, kullanım amacı bakımından değerini veya davacının ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran bir durum olmamakla beraber araçtan yararlanamamanın süreklilik arz etmesi ve tamirin mümkün olmaması hallerinin söz konusu olmadığını, davacının aracı kullandığını ve halen de kullanmayı sürdürdüğünü, araçtan yararlanmayı ortadan kaldıran veya eksilten bir vasıf eksikliğinin olmadığını, ayıp iddialarını kabul etmemekle birlikte davacının ücretsiz onarım hakkını kullandığını, davanın reddinin gerektiğini, aracın değişimi veya bedel iadesine karar verilmesi halinde davacının araçtan elde ettiği faydaların araç bedelinden mahsubuna veya davalı şirkete iadesine karar verilmesi gerektiğini, bedel iadesi veya bedel indirimi durumunda faiz taleplerinin hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar teknik bilirkişi heyeti raporunda araçtaki arızaların giderildiği, motorun değişmesinin araçta 30.000 TL değer kaybına yol açtığı, söz konusu ses problemlerinin tamir ile giderilebileceği, bu işlemlerin araçtan faydalanma halinin süreklilik kazanmasına yol açmayacağı yönünde görüş bildirmiş ise de bu görüşe katılmak mümkün değildir. Zira davacı taraf 0 (sıfır) km bir araç satın almış olup, 0 (sıfır) km araç alan bir kişiden söz konusu yoğunluktaki ayıpları kabul etmesi beklenemeyeceği gibi, 0 km araç alan biri bu arızaları bilseydi bedel düşüklüğü dahi olsa bu aracı almayacağı aşikardır. Dolayısıyla önemli parçalarında arıza vermiş olan ve bir kısım problemlerin ise halen devam ettiği bir aracı kullanması davacıdan beklenemez. Dolayısıyla alındığı günden itibaren birden fazla parçasında süreklilik arz edecek şekilde arıza veren bir araçtan faydalanma halinin süreklilik kazanmasına yol açmayacağı yönünde ki görüşe katılmak mümkün değildir. Bu haliyle davacının kabul etme yükümlülüğü altında olmadığı mahkememizin kabulündedir. Bu sebeplerle araçtaki değer azlığı yerine davacının talebi doğrultusunda misli ile değiştirilmesine yönelik talep haklı kabul edildiği…” gerekçesiyle, davanın kabulü ile dava konusu … marka/modelli … şasi numaralı, … motor nolu, … plakalı aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine, misli ile değiştirilmesinin mümkün olmadığı takdirde İİK’nın 24. maddesi gereğince işlem yapılmasına, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının iddia ettiği dava konusu talepler yönünden uygulanacak olan 2 yıllık zamanaşımı sona ermiş olup; davanın esasa girilmeden reddine karar verilmesi gerekmekte iken kurulan hükmün hukuka aykırı olduğunu, Ayıp iddialarının kabulü anlamına gelmemekle birlikte davacı taraf yasanın öngördüğü ayıp ve ihbar yükümlüğüne uygun davranmadığını, bu nedenle dava hakkı da ortadan kalktığını, Dava konusu araçta üretim hatasından kaynaklanan herhangi bir ayıp bulunmamakta olup; davacının “ayıp” olarak nitelendirdiği hususlar kullanım hatasına ve/veya müşteri memnuniyetsizliğine dayandığını, (ayıp iddalarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla) dava konusu aracın, yetkili servis nezdinde onarılarak müşteriye teslim edilmiş olup, ücretsiz onarım seçimlik hakkının kullanılmış olması sebebiyle davanın reddi gerektiğini, Hükme esas alınan bilirkişi denetime elverişli olmadığını, nitekim bu minvaldeki itirazların yargılama sürecinde öne sürülmesine karşın mahkemece dikkate alınmadığını, Yukarıdaki itirazlar saklı kalmak ve ayıp iddiasını kabul anlamına gelmemek kaydıyla her ne kadar davanın reddine karar verilmesi gerekmekteyse de dava konusu araç bedeli ve bilirkişilerce hesaplanan değer kaybı oranı birlikte değerlendirildiğinde verilen misli ile değişim kararının taraflar arasındaki menfaat dengesini önemli ölçüde bozabilecek nitelikte olduğunun izahtan vareste olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalıdan satın alınan araçtaki gizli ayıp nedeniyle aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi veya araç bedelinin iadesi, bu da mümkün olmaz ise satış bedelinin indirilmesi ve indirilen kısmın davalıdan tahsili taleplerine ilişkindir. İlk derce mahkemesince davanı kabulü ile aracın misli ile değiştirilmesine karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Öncelikle davacı yanca dava dilekçesinde, davalıdan satın alınan araçtaki gizli ayıp nedeniyle, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini veya araç bedelinin iadesi, bu da mümkün olmaz ise değer bedel indirimi ile davalıdan tahsili talep edilmiştir. Buna göre davacı dava dilekçesinde terditli talepte bulunmuş, mahkemece de terditli taleplerden ilki olan misli ile değiştirilmesi talebinin kabulüne karar verilerek hüküm kurulmuştur. Ancak dava dilekçesinde terditli talepler bulunmasına rağmen davacı tarafından dava değeri 101.000,00 TL olarak gösterilerek bu tutar üzerinden harç ikamali ile dava açıldığı anlaşılmaktadır. Ancak davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde aracın 2016 tarihinde 381.694,68 TL değerinde olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır. Ancak mahkemece dava konusu aracın satış faturası celb edilmeksizin ve davadaki terditli talepler de dikkate alındığında harç ikmali sağlanmaksızın yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması usule aykırı olmuştur. Buna göre dava konusu aracın satış faturaları da dosyaya kazandırılarak, davadaki terditli talepler dikkate alınarak, Harçlar Kanunu’nun 29-30 maddeleri uyarınca harç ikmali sağlanarak davanın görülmesi gerekir.Yukarıdaki harç eksiği hususundaki açıklama dışında; davalı yanca, davanın iki yıllık zaman aşımı süresinde açılmadığı, bu nedenle reddi gerektiği ileri sürülerek zaman aşımı definde bulunulmuş, davacı yan ise aracın üç yıllık garanti süresi bulunduğu, ayrıca davalının kötü niyetli olması nedeniyle zaman aşımı definin dikkate alınamayacağı ileri sürülmüştür. Ancak bu konuda mahkemece olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği, zamanaşımı defi konusunda ara karar veya gerekçeli kararda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, zamanaşımı defi karara bağlanmaksızın hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. 11/01/1940 T. 15/70 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararında; “Zamanaşımı defi davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez,” denilmiştir. HMK’nın 142. maddesindeki emredici usul kuralı ve İçtihatı Birleştirme Kararına göre mahkemenin zamanaşımı konusunda olumlu-olumsuz bir karar vermesi zorunlu olduğundan, bu yöndeki davalı vekili istinaf başvurusu yerinde görülmüştür.Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesince dava konusu aracın satış faturasının dosyaya sunulması sağlanıp gerekirse değer konusunda davacıdan beyan alınarak harç ikmali sağlanması gerekirken bu eksiklik giderilmeden ve yine davalının zaman aşımı defi kapsamında ve davacının garanti iddiaları bakımından araca ait garanti belgelerinin dosyaya sunulması sağlanmadan ve zaman aşımı defi değerlendirilmeksizin hüküm kurulması doğru görülmediğinden, bu yönüyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararında yeterli gerekçe bulunmadığı, delillerin yeterince değerlendirilmediği ve ayrıca zamanaşımı defi hakkında da olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden hüküm kurulduğu anlaşıldığından, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafça yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-İİK’nın 36.maddesi uyarınca yatırılan teminatın, yatıran tarafa iadesine,5-Davalı tarafça yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 16.02.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.