Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/662
KARAR NO: 2023/358
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 04.07.2019
NUMARASI: 2017/1147 Esas – 2019/791 Karar
DAVA: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacının, yurt dışına mal göndermek için davalı Şirket ile görüştüğünü, görüşme neticesinde davacıya birtakım evraklar ile takibe konu senet’in imzalatıldığını,davacı ile davalı Şirket arasında herhangi bir işin yapılmadığını,senede konu herhangi bir borcun da bulunmadığını,davalı ile davacı arasında dava konusu senetten kaynaklanan bir borcun olmadığını,anılan senet bedelinden davacının herhangi bir sorumluluğu bulunmadığım,izah olunan sebepler ve Mahkemece re’sen tespit olunacak sebeplerle fazlaya dair her türlü haklarının saklı kalması kaydı ile, öncelikle İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından yapılan takibin dava sonuna kadar teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına,tedbiren durdurulması talebi Mahkemece kabul edilmez ise dosyanın teminatlı olarak durdurulmasına,davacının davalı Şirkete borcu olmadığının tespit edilmesine ve icra takibinin iptaline,davalının takibe konu senedin %20’sinden az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; dava konusu olan senet’in davacının ortağı olduğu … İnş.Mal.ve Dış Tic.Ltd.Şti.nin muhtelif zamanlarda yurt dışına gönderdikleri eşyaların davalı şirketçe taşınması işine karşılık kestiği faturalardan doğan bakiye alacağının bir kısmının kapatılması için davacı tarafından 17.04.2016 tarihinde tanzim edilip imzalanarak davalı şirkete gönderildiğini,söz konusu dava dışı şirketin bakiye borcu muhtelif ödemelerden sonra 9.905-Euro kalmış olup, dava dışı şirketin bu borcu için, davacının vermiş olduğu senedin vade tarihinde ödenmemiş olduğundan, davacının bu borcun kapatılması amacıyla vermiş olduğu iş bu dava konusu senette yazılı meblağ üzerinden icra takibine konulduğunu, davacının ortağı olduğu şirketin söz konusu borcunu halen de ödenmediğini, dava konusu senet’in dava dışı … İnş. Mal.ve Dış Tic.Ltd.Şti.nin muhasebe işlerine bakan …’nin verdiği bilgiye göre de, söz konusu senedi davacı bizzat … huzurunda imzalayarak,davalı şirkete ortağı olduğu şirketin borcunu ödemek amacıyla göndermesi için kendisine verdiğini,dava dışı şirketin muhasebecisi … tarafından da senet davalı şirkete,dava dışı … İnş.Mal.ve Dış Tic.Ltd.Şti.nin borcunu kapatmak için gönderildiğini, davacının ortağı olduğu şirketin davalı şirkete olan borcunu ödemek için dava konusu senedi davalı şirkete verdiğini,söz konusu bu dava dışı … İnş.Mal.ve Dış Tic.Ltd.Şti.nden davalı şirketin olan alacağının halen tahsil edilemediğini, aksi iddiaların doğru olmadığını,davacının ortağı olduğu şirketin borcu için senetle ödeme yaptığım ve bu durumu inkâr ettiğini,bu sebeplerle her türlü talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla,açıklanan sebeplere istinaden, davanın reddi ile takibe konu senedin %20’siden az olmak üzere davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Toplanan deliller ve emsal Yargıtay ile Bölge Adliye Mahkemesi Kararları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı taraf her ne kadar senedin bedelsiz olduğunu iddia etmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş ise de; somut olayda senette malen veya nakten kaydı bulunmayıp TTK 776. Madde gereğince bu kayıt ihtiyati kayıt olup senedin geçerliliğini etkilemez. Bedel kaydı olması hali ispat yükünün yer değişmesinde rol oynar. Somut olayda senette nakten veya malen kaydı da bulunmamakta ve davacının senedin bedelsiz kaldığını yasal delillerle ispat etmek yükümlülüğü vardır. Yazılı delil ile ispatı gereken husus olduğundan davacının tanık dinletme talebi reddedilmiştir. Davacı taraf senedin bedelsiz kaldığını yazılı delil ile ispatlayamadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.Mahkemece 02/11/2017 tarihli tensip tutanağında, dava konusu alacağın % 15’i tutarında teminat karşılığında menfi tespit davası sonuçlanıncaya kadar icra dairesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine dair tedbir kararı verilmiş ise de bu kararın infaz edildiğine dair dosyada veya icra dosyasında belge bulunmadığı anlaşılmakla Mahkemece koşulları oluşmadığından davacı aleyhine İİK 72/4 maddesinde belirtilen tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmesi…” gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kendilerince dava dilekçesi ile birlikte delillerin de sunulduğunu, açıkça görüleceği üzere tanık delili gösterilmediğini, aksine dava konusu senedin bedelsiz kaldığına yönelik iddianın kanıtlanması adına taraflarınca münhasıran davalı tarafın defterlerini delil olarak gösterdikleri açık bir biçimde belirtildiğini, bu durumda karara konu uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesinin de belirttiği doğrultuda iddiaların ispatı için yazılı delile dayanıldığını, ancak mahkemece davalı tarafın tanık dinletme talebi hatalı olarak taraflarınca talep edilmiş gibi karar verildiğini, iş bu sebeple hatalı mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, Dava konusu senedin konusuz kaldığı ve bu senet üzerinden haksız takip başlatıldığı davalı tarafın ticari defterleri ile de sabit olduğunu, mahkemece delillerin hatalı olarak değerlendirilmesinin yanında huzurdaki davada iddiaların ispatlandığının açık olduğunu, nitekim dava dilekçesinden açıkça anlaşılacağı üzere müvekkilinin davalı şirket ile herhangi bir iş yapmadığı ve müvekkiline başka evraklarla birlikte imzalatılan dava ve takip konusu senedin bedelsiz kaldığı, tüm bu hususların ise davalı tarafın defterleri üzerinde inceleme yapılması üzerine açıkça görüleceğinin belirtildiğini, taraflarınca bu hususların delili olarak yalnızca davalı tarafın ticari defter kayıtları gösterildiğini, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 16.04.2015 tarihli, 2014/6892 E. 2015/1977 K. Tarihli ve yine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 14.09.2004 sayılı 2004/4125 E. 2004/4149 K. Sayılı kararlarının ekli olduğunu, münhasıran davalı tarafın defterlerini delil olarak göstermelerinin ve bu defterlerin davalı taraf aleyhine delil olabileceğinin, yer verilen Yargıtay kararları ile de sabit olduğunu, 02.05.2019 tarihinde davalı şirketin ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmış olup hazırlanan bilirkişi raporunda davalının dava konusu senedi … İnş. Mal. Ve Dış Tic. Ltd. Şti.’den olan alacağına mahsuben şirket ortağı olan davacının verdiği iddiasının olduğu ancak dava konusu 9.000,00 Euro bedelli senedin davalı ticari defter kayıtlarına işlenmediğinin belirtildiğini, ayrıca davalı şirketin ticari defter kayıtlarında müvekkilinin davalı şirkete olan herhangi borç kaydı da bulunmadığını, mahkemece de takdir edileceği üzere müvekkilinin kendisine borçlu olduğunu iddia eden davalı şirketin kayıtlarında müvekkili adına bir borç kaydı ya da dava konusu senedin kaydının bulunmamasının iş bu iddialarının mesnetsiz olduğunu ve müvekkili aleyhine başlatılan takibin haksız olduğunu açıkça gösterdiğini, zira taraflar arasında hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir alacak-borç ilişkisi olması halinde davalı tarafın bunu ticari defterlerine kaydetmesi gerektiğini, bu durumda iddialarının yazılı delil ile kanıtlanmış olup sübuta eren işbu davada ilk derece mahkemesinin, kendilerinden başka herhangi bir delil sunulmasını beklemesinin hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında herhangi bir alacak-borç ilişkisinin bulunmadığı dosyada mevcut deliller ile sabit olduğunu, tüm beyanlarında belirttikleri üzere davalı şirketin iddiasının gerçeği yansıtmamakta olup davalı şirketin dava konusu senedi bir takım evraklar ile birlikte müvekkiline imzalattığını,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, takip konusu bonoya karşı İİK’nın 72. maddesi uyarınca açılmış bir menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucuda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal sürede istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı tarfından, davalı yanca takip konusu yapılan bononun, davalıya yaptırılacak taşıma işi için avans olarak verildiği, ancak davalı yanca taşıma hizmeti verilmediği ileri sürülerek, bono nedeniyle davalıya borçlu olunmadığının tespiti talep edilmiştir. Davalı ise davacının ortağı olduğu şirkete taşıma hizmeti verildiğini, dava dışı şirketin borcu nedeniyle bononun verildiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.Takibe konu bononun lehtarının davalı, keşidecisinin davacı olduğu, bononun yasal unsurlarını taşıdığı, yine bonodaki keşideci imzasına yönelik itirazda bulunulmadığı, bir başka deyişle bonodaki keşideci imzasının davacı kabulünde olduğu anlaşılmaktadır.Kambiyo senedi niteliğinde olan bono, düzenlenmesine esas teşkil eden temel ilişkiden bağımsız, karşı edimin ödenmesi şartına bağlanamayan, kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi taahüdünü içeren mücerret (soyut) bir borç ilişkisini ifade etmektedir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlüdür. Buna göre bononun taraflar arasında yapılacak taşıma hizmetinin avansı olarak verildiği iddiasının kesin delillerle kanıtlanması gerektiği ancak davacının bu iddialarını ispata yarayacak herhangi bir delil ibraz edemediği, iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmaktadır. Bono, sebepten mücerret borç ikrarı niteliğinde olup davalı şirket ticari defter ve kayıtlarına işlenmemiş olması da sonuca etkili görülmemiştir. Bu sebeplerle mahkemece, davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetli olup davacının aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye irat kaydına; bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince davacı vekiline tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 02.03.2023 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun miktarına göre karar kesindir.