Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/659 E. 2023/58 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/659
KARAR NO: 2023/58
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 30.04.2019
NUMARASI: 2018/15 Esas – 2019/369 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari satımdan kaynaklı)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı arasında gerçekleştirilen ticari ilişki neticesinde, davacı davalıdan 21.736,74-TL alacaklı bulunduğunu, borca mahsuben, davalı tarafından müvekkile 10.000,00-TL tutarında çek verildiği, kendilerince kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile, söz konusu çekin tahsili cihetine gidildiğini, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından icra takibine yasal süresi içinde yetkiye, borca ve tüm ferilerine ilişkin itirazda bulunulduğunu, yapılan itiraz nedeniyle de takip durduğunu belirterek, davalı/borçlunun İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu yetkiye ve borcun esasına ilişkin itirazının iptaline, takibin devamına, %20’sinden az olmayacak şekilde tazminat ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı- borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalıya usulüne uygun Tebligat Kanunun 35.maddesine göre tebligat yapılmasına rağmen cevap dilekçesi vermediği gibi duruşmaya da gelmediği görüldü.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yapılan yargılama ile tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine karar verilmiş davacı taraf ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmiş fakat davalı taraf ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediği gibi davaya cevap da vermemiştir. Davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde takip tarihi (27/11/2017) itibariyle 21.736,74 TL alacaklı olduğu iddia edilmişse de takipten önce 24/08/2017 tarihinde davalı şirketçe verilen 10.000,00 TL tutarlı çek bedeli de göz önünde bulundurulduğunda davacı şirketin takip tarihi itibariyle alacaklı olduğu miktar 11.736,74 TL olarak belirlenmiştir. Sonraki aşamada takip başlatıldıktan sonra fakat dava açılmadan önce davalı şirket tarafından kesilen fatura ile davacı defterlerine 6.194,29 TL tutarında bir alacak girişi olmuştur. Bu husus davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarında görünmektedir. Yerleşik yargıtay içtihatları doğrultusunda takipten sonra davadan önce yapılan ödemeler esas hükümde davadan sonra yapılan ödemeler ise infazda dikkate alınır. Bu sebeple davalı şirket tarafından yapılan bu ödeme mahkememizce esas hükümde dikkate alınmış olup davacının teslimini de kargo takip makbuzları ile ispatladığı alacak tutarı dava tarihi itibariyle 5.542,45 TL olduğu kanaatine ulaşılmış davacının davasının kısmen sübut bulduğu için davanın kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında; davalının 5.542,45 TL asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden aynen devamına, İİK.nun 67/2.maddesi uyarınca taraflar arasında satım ilişkisine dayalı faturalı olarak satılan malın tarafların ticari defterinde kayıtlı bulunduğu ve dava konusu alacağın likit niteliği gözetilerek asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi gerektiği…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … esas sayılı takibene yapılan itirazın 5.542,45 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin bu tutar üzerinden aynen devamına, davacı lehine hükmedilen 5.542,45 TL üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı tarafça borcun ödendiğine ilişkin mahkemeye hiçbir delil sunulmadığını ve takip konusu borç da ödenmediğini, dava ve takiplere başlatıldığı tarihteki koşullara göre bakılacağını, sonradan meydana gelen değişikliklerin takibin başlangıçtaki durumunu etkilemeyeceğini, mahkemenin, bilirkişi raporunda belirtilen faturanın işbu davaya konu takipteki alacakla ilgili olduğuna ilişkin hiçbir tespit yapmaksızın hüküm verdiğini, Mahkemenin inceleme yapması durumunda, bu faturadaki alacağın, takip konusu faturalara ilişkin olmadığını kolaylıkla görebilecekken eksik inceleme ile hatalı bir hükme vardığını, kaldı ki davalı tarafça bu faturada yer alan ödemenin, işbu davaya konu takipteki alacağa mahsuben yapıldığına ilişkin hiçbir beyanda bulunulmadığı gibi, ödemenin yapıldığına ilişkin mahkemeye hiçbir itiraz dahi yapılmadığını, mahkemece, resen, bu faturadaki ödemenin davaya konu takipteki alacağa mahsuben yapıldığı kabulü ile hüküm verilmesinin açıkça hukuka ve yasalara aykırı olduğunu, Bir alacağın kambiyo senedine bağlanmış olmasının, alacaklının tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydı ile temel ilişkiye dayalı talepte bulunmasına engel teşkil etmeyeceğini, Her hangi bir alacağın birden fazla hukuki sebebe dayalı olarak talep edilmesinin mümkün olması halinde, alacaklı tahsilde tekerrür oluşturmaması kaydı ile söz konusu hukuki yolların tümüne başvurma hakkına sahip olduğunu, Hukukumuzda buna “Hakların Telahuku/yarışma” denildiğini, bu nedenle, karara dayanak yapılan bilirkişi raporu ve bunun sonucu olarak mahkeme kararında, davacının temel ilişkiye davayı alacak miktarının belirlenmesi ve alacağın belirli bir bölümünün kambiyo senedine/çeke bağlanmış olduğu hususu karara yazılmak suretiyle, söz konusu çekin takibe konulduğu icra dosyası ile itirazın iptaline karar verilen icra dosyasındaki alacaklar hakkında, tahsilde tekerrür oluşturacak şekilde tahsil işleminin yapılamayacağının karara yazılması gerektiğini, kararın bu açıdan da hukuka aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve tam kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma ilişkin açık hesap alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından başlatılan takipte gönderilen ödeme emrine, davalı yan yaptığı itirazda icra dairesinin yetkisine de itiraz yönelterek, yetkili icra dairesinin Denizli icra daireleri olduğunu ileri sürmüş, ilk derce mahkemesince yapılan yargılamada 02.11.2018 tarihli ön inceleme duruşmasının 5 nolu ara kararı ile davalının icra müdürlüğü yetkisine yönelttiği itirazın icra takip dosyası gelip incelendikten sonra ön sorun olarak karara bağlanmasına karar verildiği, ancak gerek sonraki aşamalarda gerekse gerekçeli kararda davalının icra dairesi yetkisine yönelttiği itirazı karara bağlanmadan esasa dair hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. İtirazın iptali davasında, takip yapılan icra müdürlüğünün yetkisi özel dava şartı niteliğinde olup, ön sorun olarak karara bağlandıktan sonra esasa dair hüküm kurulmalıdır. İlk derce mahkemesince davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı değerlendirilip karara bağlanmadan, esasa dair hüküm kurulması usule aykırı olmuştur.Diğer yandan Mahkemenin kabulüne göre ise; İlk derece mahkemesince yapılan bilirkişi incelemesinde, itiraz edilen takip konusu borcun takip tarihi 27.11.2017 tarihi itibariyle davacı defterlerine göre 21.736,74 TL olduğu, davalının daha önce davacıya verdiği 10.000 TL tutarlı çekin (bu çeke ilişkin olarak davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü yolla takip başlatıldığı davacı beyanlarıyla sabittir) bakiye alacaktan mahsubu sonucu davacının takip tarihinde davalıdan 11.736,74 TL kadar olabileceği, takipten sonra açılan davadan önce 30.12.2017 tarihli davalının davacıya kestiği ve davacı tarafından kendi defterlerine kayıtlanan 6.194,29 TL lik fatura tutarının da davacı alacağından mahsubu sonucu, sonuç olarak 30.12.2017 tarihi itibariyle davacının davalıdan talep edebileceği alacak tutarının 5.542,45 TL olabileceği, davalının bu tutarda bakiye borcun kaldığı belirlenmiştir. Mahkemece dava tarihinden önce, ancak itirazdan sonra, ödeme yapılması nedeniyle bu kısımın kurulacak hükümde dikkate alınacağı belirtilerek, 5.542,45 TL yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İtiraz üzerine takip durduktan sonra ödeme yapıldığında, dava açılmadan önce ödeme miktarının tespiti ile bakiye kısım yönünden dava açılması gerekmektedir. Ödenen kısım yönünden dava açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Ancak, takiple temerrütün oluştuğu dikkate alındığında TBK’nın 100. maddesi gereğince, ” Borçlu, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. ” düzenlemesi gereğince temerrütten sonra yapılan ödemenin öncelikle işlemiş faiz ve takip masraflarına mahsup edilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece bilirkişiden ek rapor alınarak, ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin hangi miktarının ödeme tarihine kadar işlemiş faiz ile takibin ferisi niteliğinde olan icra harç ve giderleri için olduğu belirlendikten sonra, ana para miktarına denk gelen kısım belirlenerek bu miktar üzerinden karar verilmesi gerekirken bu konuda ek bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir.Mahkeme kararında belirtilen ve davalı yanca ödeme amacıyla verildiği belirtilen çek bedelini takip konusu yapıldığı da dikkate alınarak bu çek bedelinin tahsil edilip edilmediği de belirlenerek ve bir temel ilişkide ifa amacıyla kambiyo senedi verilmesi kambiyo senedi bedeli tahsil edilmedikçe borcu sona erdirmeyeceği de dikkate alınarak ve gerekirse tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile hüküm kurulması imkânı da gözetilmelidir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 19.01.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.