Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/655 E. 2023/911 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/655
KARAR NO: 2023/911
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 12.06.2017
NUMARASI: 2014/1353 Esas – 2017/576 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyası ile aleyhine kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlattığını, icra takibine konu çekin çek hamili … Ltd. Şti. ye müvekkilli ile aralarında yapılan 10/03/2014 tarihli sözleşme çerçevesinde yurt dışından ithal edilerek vereceği mallar karşılığında verildiğini, daha sonra sözleşmedeki malların müvekkiline verilmediğini, … Tic. Ltd. Şti. tarfından kendisine verilen 28/05/2014 keşide tarihli 137.500.00TL bedelli çekin müvekkilin … Çek hesabına havale edilerek ödendiğini, bu iyiniyet üzerine müvekkilin malların teslimini beklereken …anın iflas ettiğini öğrendiğini, …nın bu sözleşmeyi imzalamasının amacının müvekkilinden aldığı çekleri teminat olarak kullanmak olduğunun anlaşıldığını, …nın bu çekleri davalı bankanın Selamiçeşme Şubesine verdiğini, bu çek karşılığında Rotatif Kredi ürünü kullandığını, Bankaların çekte teminat cirolarının mümkün olmadığını bildiklerinden, yaşanacak olumsuzlukların önüne geçmek için teminat amaçlı çek alırken çek tevdi bordrosu imzalattıklarını, çekin tahsil-temlik cirosu ile aldıklarını yazdıklarını, dava konusu çekin bankaya teslim tarihi 12/03/2014 olduğunu, bu tarih öncesi …nın davalı bankadan kullanmış olduğu kredi miktarının ve teslim edilen çekler birlikte değerlendirildiğinde çeklerin kredi teminatı olarak kullanıldığının ortaya çıkacağını iddia ederek müvekkilinin İstanbul … İcra müdürlüğü … E sayılı dosyaya borçlu olmadığına, icra takibinin dava sonuna kadar durdurulması için ihtiyadi tedbir kararı verilmesine, davalı tarafa %20 den az olmama üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; kambiyo senetlerinde mücerretlik ilkesi gereği keşideci ile lehtar arasındaki defilerin ciranta ve çek hamillerine ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, kambio senetlerinin mücerretlik ilkesi gereği asıl borç ilişkisinden bağımsız olduğunu ve alacağın varlığının kanıtlanmasına gerek olmadığını, müvekkil bankanın dava konusu çeki temlik çirosu ile devir aldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; Davacı ile dava dışı … Ticaret Limited Şirketi arasında yapılan 10/03/2014 tarihli sözleşme çerçevesinde, yurt dışından ithal edilip davacıya verilecek mal karşılığında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına konu çekin düzenlenilerek dava dışı… Gıda Ticaret Limited Şirketi ‘ne verilmesi sonucu bu çeklerin kredi kullanabilmek amacıyla teminat amaçlı davalı bankanın Selami Çeşme Şubesine vermesi nedeniyle davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyadan borçlu olmadığının tespiti davasıdır. Mahkememiz dosyası arasına alınan icra takip dosyası, davacı …’in ticari defterleri, dava dışı … Limited Şirketinin ticari defterleri üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmış, davacının 2014 yılı defterlerini TTK ‘na göre usulüne uygun tutulduğu, dava dışı … Limited Şirketinin 2014 yılı ticari defterlerinin TTK ve HMK ‘na uygun olmadığı, 14/02/2017 günlü bilirkişi raporunda 2014 yılı sonu itibariyle huzurdaki davacı …’in dava dışı … Limited Şirketi ‘nden 293.124,18 TL alacaklı olduğunun Mali Müşavir bilirkişi tarafından saptandığı, somut durumda bedelsizliğe dayalı bir menfi tespit talebinin bulunduğu, huzurdaki davalının takibe koyduğu, kambiyo senedine baz olan ve dava dışı şirketle kurulmuş bulunan ilişkide, dava dışı şirketten alacaklı olduğu, ezcümle salt bu yanı ile bakıldığında huzurdaki davalının takibe koyduğu kambiyo senedinin bedelsiz olduğu, (temel ilişki yönünden mesele tetkik edildiğinde) ancak dikkati çeken hususun bedelsizlik iddiası, bir doğrudan doğruya şahsi defi olduğunun Yargıtay İçtihatlarında istiklal kazandığı, kambiyo senedinden doğan kambiyo ilişkisi dışındaki nedenlere dayanıldığı, bedelsizliğin bir kişisel defi olduğu ancak senet lehtarına karşı ileri sürülebildiği çünkü keşidecinin sadece lehtarla bir borç ilişkisi olduğu fakat borçlu senedi bilerek kendisinin zararına etki doğuracak şekilde aldığını kanıtlamak koşuluyla hamile karşı da bedelsizlik safına dayalı menfi tespit istemi vermeyan edebileceği bildirilmiştir. Mahkememizce bilirkişi raporundaki bu hukuki görüş değerlendirildiğinde Mülga 67 62 sayılı Ticaret Kanunu ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunlarında kambiyo senetlerini düzenleyen hükümlere uygun olduğu dava konusu davacının davalıya karşı ileri sürdüğü, bedelsizlik definin kambiyo metninden anlaşılamayan defiler olduğu, borçlunun belli bir alacaklıyla arasındaki özel ilişkiden doğan, kambiyo senetlerinde ki borç taahhüdünün varlığına hiçbir etkisi olmayan şahsi defilerden olduğu anlaşılmış olup, davalı hamilin senedi iktisap ederek, bilerek borçlu davacının zararına hareket etmiş olduğu, davacı tarafça ispatlanamadığı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Aşamalardaki beyanlarını aynen tekrarla; dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin, çek karşılığında Rotatif kredi denilen kredi ürünü kullandığını, rotatif kredinin, belirli teminat karşılığında bankaların firmalara açtığı limitler çerçevesinde kullandıkları kredi türüne dendiğini, çek karşılığı kullandırılan en önemli kredi çeşidi olduğunu, “karşılık” derken de teminatın kastedildiğini, bu kredide bankaların, ellerinde tuttukları teminat tutarının belirli bir oranında müşterilerine kredi kullandırdığını, ancak, bankaların çekte teminat cirosunun mümkün olmadığını bildiklerinden, yaşanacak olumsuzlukların önüne geçmek için, müşterilerinden teminat amaçlı çek alırken ” çek tevdi bordrosu ” imzalatarak kanunu dolaşmaya çalıştıklarını, çünkü imzalatmış oldukları bu çek tevdi bordrolarında matbu olarak, çekin tahsil/temlik cirosuyla teslim alındığının yazdığını, oysa ki zahirde görünen ile gerçekte yapılan farklı olup bu çek kullandırılan krediye teminat olarak teslim aldıklarını, Dosya kapsamında görevlendirilen bilirkişinin, bilirkişi raporunda bu hususu hiç bir şekilde değerlendirilmediğini ve ilk derece mahkemesinin kararının bu bilirkişi raporu üzerine kurulduğunu, oysa dava dilekçesinde de belirttikleri gibi Yargıtay içtahatları ve içtahat birleştirme kararları gereği, teminat olarak alınan çek nedeniyle müvekkilinin aleyhine takip yapılamayacağını, davalı banka vekilince dosyaya sunulan dilekçede, müvekkiline ait çekin takas tarihinin ileri bir tarihe ertelenmesi ile ilgili, Berin gıda ltd şti isimli banka müşterisi dava dışı şirketin yazısında, “BANKANIZ NEZDİNDE TEMİNATA VERMİŞ OLDUĞUMUZ…” cümlesiyle başlayan talimattan da çekin bir krediyi teminat altına almak için davalı banka tarafından alındığı açıkça görüldüğünü, Dava dışı … Tic. Ltd. Şti. nin davalı banka nezdindeki banka hesapları ve kredi sözleşmeleri incelendiğinde, gerçekten de dava konusu çekin, davalı bankaya verilme amacının verilen kredilerin bedelinin teminat altına alınmak istenmesi olduğu açıkça anlaşılacağını, çünkü bu sözleşmelerde, verilen teminat niteliğindeki çek bedelleri ödendiğinde, bu bedeller üzerinde bankanın alacağını teminen hapis hakkı olduğunun açıkça yazdığını, hal böyle iken, bilirkişi raporunda sadece bedelsizlik iddiası varmış gibi durumun değerlendirilmesinin büyük bir eksiklik olup bu rapora göre hüküm tesis edilmesi hukuka aykırı olduğunu, Finansal Kiralama, Faktoring Ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş Ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik gereği finansman şirketleri kambiyo senedine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilmeyen alacakları satın alamayacaklarını veya tahsilini üstlenemeyeceklerini,
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2010/19-488 Esas – 2010/557 Karar sayılı, 03.11.2020 tarihli kararının ekli olduğunu, Bir finansman kuruluşu olan banka, kambiyo senedine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilmeyen alacakları satın alamayacaklarını veya tahsilini üstlenemeyeceklerini, dava konusu çekin davalı bankaya teslim tarihi 12.03.2014 tür. Bu tarih öncesi ve sonrasında dava dışı … Ltd. Şti. nin dava, davalı bankadan kullanmış olduğu kredi miktarları ve teslim edilen çeklerin miktarları birlikte değerlendirildiğinde, gerçekte bu çeklerin çekilen krediye teminat olsun diye davalı bankaya ciro edildiği açıkça ortada olduğunu, bilindiği gibi çeklerin teminat cirosu ile devrinin mümkün olmadığını, teminat cirosu ile çeki elinde bulunduran kişi yetkili hamil olmadığını, yetkili hamil olmayan kimsenin bu çeke dayalı icra takibi yapması ve hak iddia etmesi mümkün olmadığını, bu konuda emsal Yargıtay içtihatlarını dilekçe ekinde sunduklarını, Ayrıca, davalı banka tarafından, dava dışı … Tic. Ltd. Şti. hakkında, kullandırılan kredinin bedelinin ödenmemesi nedeniyle, İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından da icra takibi yapıldığını, bu takipte, takip dayanağı olarak kredi sözleşmesi gösterildiğini, bu durumun söz konusu alacak için mükerrer tahsilat olmasına sebebiyet verdiğini, davalı banka, dava dışı … Ltd. Şti. isimli şirketten bu çeki alırken, keşideci müvekkilinin ile dava dışı … Ltd. Şti. isimli şirket arasındaki temel borç ilişkisini ispatlayan fatura ve benzeri belgeleri almamıştır. Yani Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliği ne aykırı olarak bu çekin hamili olduğunu, gerek temel borç ilişkisi açısından gerekse de teminat amaçlı alındığı kabul edildiğinde, davalı bankanın çeki takibe koymaya yetkili olmadığının açıkça ortada olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72. maddesi uyarınca menfi tespit davasıdır. Yargılama aşamasında dava konusu çekin ödendiği iddiasıyla istirdat davasına dönmüştür. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı dava dışı şirket ile arasındaki sözleşme uyarınca dava konusu çekin avans olarak verildiğini, çek verilen dava dışı şirket tarafından malların teslim edilmediğini, buna rağmen çekin dava dışı şirket tarafından davacı takip alacaklısı bankaya kullandırılan kredinin teminatı olarak verildiğini, bu nedenle dava konusu çekten ötürü davalı bankaya borçlu olunmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmış, yargılama aşamasında çekin ödenmiş olduğu ileri sürülerek davaya istirdat davası olarak devam edilmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Yargıtay 19 HD 2019/407 E 2020/1389 K 09.07.2020 T emsal karar içeriğinde de işaret edildiği üzere, 6102 sayılı TTK’nun 818.maddesi çekler hakkında uygulanacak poliçe hükümlerine ilişkin atıf maddesi olup TTK’nun 689. maddesinde yer alan poliçe ile ilgili rehin cirosuna atıf yapılmadığından çeklerde rehin cirosunun uygulanması mümkün olmayıp, böyle bir ciro yapılsa bile yok hükmündedir. Ancak somut olayda dava konusu çek üzerindeki lehtar cirosu beyaz ciro olup bu ciro TTK’nun 689.maddesinde açıkça yazıldığı şekilde bir rehin cirosu değildir. Çek metninde böyle bir ibare olmadığı için davalı bankanın bu çeki kredi müşterisinin borçlarının teminatı olarak aldığı kabul edilse bile çekteki beyaz ciroyu rehin cirosu haline getirmez. Kaldı ki davalı vekili cevap dilekçesinde çeki temlik cirosu ile alındığın belirtmiştir. Ciro temlik cirosu olup 6102 sayılı TTK’nın 687(6762 sayılı TTK’nın no 599) maddesi uyarınca keşidece ile lehtar arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklanan şahsi def’ilerin ciro yolu ile hamil olan davalı bankaya karşı ileri sürülebilmesinin çekin iktisabında bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olması şartına bağlıdır. Davacının iddiasını ispat edemediği de gözetilerek davanın reddine karar verilmesi isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekili istinaf nedenleri yerinde değildir. Buna göre ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusununu HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 125,50 istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 18.05.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.