Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/653 E. 2021/740 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/653
KARAR NO : 2021/740
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2019
NUMARASI: 2018/752 E. – 2019/1121 K.
DAVANIN KONUSU:Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı … arasında yapılan sözlü anlaşma uyarınca müvekkilinin 15.000,00 TL bedelli … seri nolu çeki düzenleyerek davalıya teslim ettiğini, müvekkilinin yükümlülükleri yerine getirmesine rağmen davalının makul sürede sözleşme konusu olan emtiayı müvekkiline teslim etmediğini, buna rağmen satım sözleşmesi kapsamında verilen çeki ciro ettiğini, davalıların sözleşme konusu gıda maddesini teslim etmeden sözleşme konusu çeki ciro emesinin ve ciro ile iktisap eden davalı …’nün çeki takibe koymasının davalıların kötüniyetlerini açıkça gösterdiğini savunarak, müvekkilinin dava konusu çek ve çeke dayalı olarak Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibi nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine, çekin iptaline, %20 oranında tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu çekin davalı … ile müvekkili arasındaki ticari faaliyet kapsamında ciro edilerek müvekkiline verildiğini, ibrazda karşılıksız çıkan çeke dalalı olarak kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibine başlandığını, hukuken bir ödeme aracı olan çekin, keşideci ile lehdar arasındaki temel ilişkiden bağımsız borç doğurduğunu, davada yapılan açıklamaların müvekkili yönünden bağlayıcı olmadığını, müvekkilinin iyi niyetli meşru hamil olduğunu, takip borcunun davalı … tarafından ödendiğini, lehdar ile keşideci arasındaki temel ilişkinden kaynaklanan iddiaların müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini savunarak; davanın reddine, haksız ve kötüniyetli dava nedeniyle %20 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…. İddia, savunma, tespit ve yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları ve yukarıda anlatılanlar ile tüm dosya kapsamından, çekin, kıymetli evrak niteliğinde olduğu, kural olarak, çek bir ödeme aracı olup, mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulünün gerektiği, sebepten bağımsız olarak soyut bir hukuki işlem şeklinde olan çekten dolayı borç altına giren kişilerin bu çekin bedelsiz ya da çekten dolayı borçlu bulunmadığı iddiasında ispat külfetinin borçluya ait olduğu, diğer menfi tespit davalarından farklı olarak kıymetli evrak ilişkisinden kaynaklanan menfi tespit davalarında borç ikrar anlamı taşıyan çekten dolayı alacaklının alacağını ispat etmesi zorunluluğu bulunmadığı, davacı taraf çeklerin avans olarak olarak verildiği ve bedelsiz kaldığı iddiasına dayanmakta ise de bu iddasını aynı kuvvet ve mahiyette yazılı bir belge ya da delille ispatlaması gerektiği, davalı …’nın tüm fatura ve delillerini sunduğu, çek çıkışları yönünden yapılacak bilirkişi incelemesinin masraf yatmaması nedeniyle yapılamadığı,çekin niye verildiği hangi ticari ilişki kapsamında verildiğinin tespit edilemediği, çek ödeme aracı olup aksinin ispatının davacı tarafça yapılması gerektiği, … yönünden kötü niyetin de ispatlanamadığı, davacının kötü niyetine ilişkin de dosyada delil bulunmadığı, davacı tarafın yemin deliline dayandığı, davalıların yemini eda ettikleri, dava tüm bu deliller değerlendirildiğinde sübut bulmadığından…” gerekçesiyle, davanın reddine, davalı …’nün kötü niyet tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Davaya konu … A.Ş. Esenyurt Şubesine ait … çek nolu 10.06.2016 keşide tarihli 15.000,00 TL tutarlı çekin davalı … ile müvekkili arasındaki ticari ilişki kapsamında cirolanarak müvekkiline verildiğini, çekin karşılıksız çıkması üzerine Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla takibe konu edildiğini ve takip borcunun davalı … tarafından 24.03.2017 tarihinde ödenmesi nedeniyle dosyanın işlemden kaldırıldığını, davacının kötü niyet iddiasıyla müvekkiline karşı dava açmasının hatalı olduğunu, müvekkilinin çeki ciro yoluyla devir alması nedeniyle davacı ile diğer davalı arasındaki temel ticari ilişkiyi bilemeyeceğini, temel ilişkideki iddiaların iyi niyetli hamile karşı ileri sürülemeyeceğini, buna rağmen davanın müvekkiline yöneltilmesinin kötü niyetin açık göstergesi olduğunu, müvekkilinin diğer davalıdan borcunu tahsil etmesi ve borcun davacıdan tahsiline ilişkin bir işlem yapmamasının iyiniyet göstergesi olmasına rağmen müvekkiline yönelik dava açılarak devam ettirilmesinin kötü niyetli olduğunu, davacının bu olguları bilmesine rağmen davaya devam ederek müvekkilini mağdur ettiğini, cevap dilekçesinde kötü niyetli dava nedeniyle %20 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatı istenilmesine rağmen gerekçeli kararda nedenleri gösterilmeksizin talebin reddedildiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının reddedilen kötü niyet tazminatı yönünden kaldırılarak müvekkili lehine İİK’nın 72. maddesi gereğince alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, çekten kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı tarafından başlatılan takip nedeniyle davacının davalılara borçlu olmadığının tespiti istemiyle İİK’nın 72. maddesi uyarınca açılmış bir menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davalı … vekili tarafından, yasal süresi içerisinde kötü niyet tazminatı yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı … Yüzcü tarafından Büyükçekmece ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, keşidecisi davacı olan çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus yolla takip başlatılmıştır. Takip konusu çekin incelenmesinde, keşidecisinin davacı olup 10.06.2016 keşide tarihli ve 15.000,00 TL bedelli çekin davalı … emrine keşide edildiği, çekin lehdar cirosuyla davalı … tarafından iktisap edildiği, ibrazında karşılıksız çıkan çeke dayalı olarak takip başlatıldığı anlaşılmıştır. Çekin ciro silsilesi düzgün olup davalı ciranta bu çeki, birbirini takip eden ciro silsilesiyle iktisap eden iyi niyetli hamil konumunadır. Davacı tarafından, istinaf eden davalının iktisabında ağır kusuru veya kötü niyeti kanıtlanmamıştır. Esasen, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş ve bu karara karşı istinaf başvurusu bulunmamaktadır.İstinaf konusu uyuşmazlık menfi tespit davasının reddi halinde davalı yararına tazminat verilip verilmeyeceği noktasındadır. İİK’nın 72/4. Maddesinde; “Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” düzenlemesi bulunmaktadır. Görüldüğü gibi, menfi tespit davasında davacının (borçlu) talebi üzerine mahkemece verilen tadbir kararı nedeniyle alacaklının (davalı) alacağına geç kavuşması halinde, alacaklının bu nedenle uğradığı zararların, talep olmasa dahi, mahkemece değerlendirilerek alacaklı yararına tazminata hükmedileceği düzenlenmiştir. Bu hukuki açıklamaya göre somut olayın incelenmesinde; ilk derece mahkemesince tedbir kararı verilmediğinden davalı alacağına kavuşmakta gecikmemiştir. Davalı yan cevap dilekçesinde dahi alacağın keşideciden tahsil edildiğini belirtmiştir. İİK’nın 72/4. maddesinde davalı/alacaklı yararına düzenlenen tazminat, davanın haksız olması ile ilgili olmayıp, davadaki tedbir nedeniyle alacaklının alacağını geç tahsil etmesiyle ilgilidir. İstinaf konusu uyuşmazlıkta belirtilen yasal koşulun gerçekleşmediği anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gereçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 4,90 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 10.06.2021