Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/645 E. 2023/167 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/645
KARAR NO: 2023/167
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/12/2019
NUMARASI: 2018/446 E. – 2019/1068 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Karadeniz bölgesinde … mağazacılık GSM cep telefonu ve aksesuarları satış ve servis faaliyetinde bulunduğunu, davalı şirkete 06.07.2015 tarihinde … ve … Rize servisine ulaştırılmak üzere 2 poşet ürün teslim edildiğini ancak kargonun yerine ulaşmadığını ve kaybolduğunu, müvekkilinin değiştirmek için aldığı 2 adet îphone telefon … Rize yetkili servisi olan davacı tarafından davalıya teslim edildiğini ancak ürünlerin teslim edilmeden kaybolduğunu, müvekkilinin başvurusu üzerine davalı şirketin Samsun bölge müdürlüğü cevabi yazısında 06.07.2015 tarihli kargo için 1.016,95 TL+KDV, 14.07.2015 tarihli kargo için 2.328,81 TL + KDV ödemeyi uygun bulduğunu beyan ettiğini, müvekkili şirketin kaybolan kargolar için 2.200,00 TL ve 2 adet İphone için 4.804,00 TL ödeme yaptığını, davalının Samsun Bölge Müdürlüğüne 7.004,00 TL zararın tazmininin ihtar edildiğini, gerek karayolu taşıma kanunu gerekse davalı ile yapılan Kargo taşıma sözleşmesinde taşıyıcının kendisine teslim edilen eşyayı gönderilene teslim edinceye kadar husule gelecek her türlü ziya, hasar ve gecikmeden sorumlu olduğunu, bu açıklanan nedenlerle müvekkilinin 7.004,00 TL zararının ihtar edildiği 09.02.2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte … kargo Servisi A.Ş. ‘den rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı tarafından açılan davanın 1 yıllık zamanaşımına tabi olup reddi gerektiğini, davacı tarafından verilen … seri numaralı taşıma faturasına kayıtlı kargoda taşınan 2 adet cep telefonunun kayıp duruma düştüğünün tespit edildiğini ve müvekkilinin sorumluğunun TTK 880. Maddesi gereği tespit edilmesi gerektiğini, davacının ürünlerinin kullanılmamış sıfir değerini tazminat olarak talep ettiğini, taşıyıcıya teslim ettiği anındaki değerinin bilirkişi tarafından tespit edilmesi gerektiğini, davacının ürünlere ait faturaları sunması gerektiğini, TTK hükümlerine göre taşıyıcı için sınırlı sorumluluk olduğunu, müvekkili aleyhine açılan bir davada Yargıtay 11. HD 2014/14766 E ve 2015/2375 sayılı kararında TTK 880 md. Hükmü gereğince cihazın arızalı değeri üzerinden değerlendirme yapılması gerekirken yeni cihaz fatura değeri üzerinden hesaplama yapılmasının doğru olmadığı ve TTK’ nın 882/2 maddesi gereğince taşıyıcının sınırlı sorumlu olduğunun kabulü gerekeceği belirtilerek bozduğunu, bu sebeplerle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dosya mevcudu, davalı vekili beyanları üzerine yapılan ek incelemeler sonucu, taşıma işlemine ait bir ihtilaf olmadığı, davalının alınan kargoyu kayıp olarak kendi sistemlerine işledikleri ve kabul ettikleri telefonların taşıma anında değeri davacının tamir etmek amacıyla teslim aldığı ürün olduğundan telefon sahiplerine yaptığı ödemelerin davacı zararı olacağı, davacı tarafından sunulan faturalara göre kök raporda detaylı hesaplandığı üzere taşıma sırasında zayi olan telefonların bedeli 6.992,00 TL olduğu tespit edilmiş olup, T.C. Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2016/13609E., 2019/12200K. Sayılı kararında da belirtildiği üzere kargoda kaybolan cep telefonlarından davalı kendi kusuru nedeniyle sorumlu olduğu, TTK.’nun 875 maddesine göre Taşıyıcı, eşyanın tamamen veya kısmen ziyanından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğundan davanın kısmen kabulü ile 6.992,00 TL ‘nin 09/02/2016 ihbar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafça müvekkili şirkete teslim edilen iki adet cep telefonunun kayıp olması nedeniyle tazminat davası açtığını, kısmen kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, TTK 855.madde gereğince taşımadan kaynaklanan alacak taleplerinin bir yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, dava konusu taşımanın 2015 yılında gerçekleştiğini, davanın ise 2018 yılında açıldığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, müvekkili sorumluluğunun sınırlı sorumluluk hükümlerine tabi olmalıyken tam sorumlu tutulduğunu, bilirkişi raporları doğrultusunda piyasa bedelleri üzerinden sorumlu tutulduğunu, ürünlerin teknik servise gönderilen arızalı ürün olduğunu, taşıma alanında uzman bilirkişiye dosyanın tevdi taleplerinin dikkate alınmaksızın mali müşavir tarafından düzenlenen rapora göre karar verildiğini, TTK 882.madde de sorumluluk sınırının belirlendiğini, kanun koyucunun tazminata esas alınacak değerin nasıl tayin edileceğini belirlemiş olduğunu, TTK’nın ilgili hükümleri gereğince taşıyıcıların sınırlı sorumluluk hükümlerinden yararlanamamasının sebebinin 886/1.maddesinde açıkça belirtildiğini, bu maddeye göre zarara kasten veya pervasızca sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcının bu hükümden yararlanmayacağının açıkça ifade edildiğini, kanun koyucunun madde de geçen pervasızca ve zararın gerçekleşebileceği bilinciyle hareket ibaresinin tek bir kavram olarak değerlendirilmesini ve kasta eşit bir kusur olarak yorumlanması gerektiğini, kast edilenin bilerek kötü hareket olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, yurt içi kara yoluyla eşya (kargo) taşıması sırasında emtianın kaybı nedeniyle müşterilere ödenen emtia bedelinin taşıyıcıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında taşıma ilişkisinin mevcut olduğu, taşıma sırasında davacı şirket tarafından davalı kargo şirketine teslim edilen ürünlerin kaybolduğu konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, davacı tarafça dava dışı müşterilere ödenen fatura bedellerini davalı kargo şirketinden talep hakkının olup olmadığı, talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, zararın isabetli tespit edilip edilmediği ile hükmün usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı şirket tarafından 06.07.2015 tarihinde ambar tesellüm fişi ile davalı taşıma şirketine kargo teslim edildiği, teslimatın adrese teslim şeklinde düzenlenmiş olduğu, dava dışı şirket tarafından davacı şirket adına Trabzon Teknik Servis olarak sevk irsaliyesi düzenlendiği, sevk irsaliyesinde iki adet cep telefonunun belirtilmiş olduğu, dava dışı şirket tarafından yine dava dışı … adına düzenlenen 2.188,00 TL tutarlı cep telefonu fatura örneğinin mevcut olduğu, davacı şirket tarafından dava dışı gerçek kişi adına 10.12.2014 tarihli bir adet cep telefonuna dair 2.616,00 TL tutarlı fatura düzenlendiği, davalı şirketin Samsun Bölge Müdürlüğü tarafından 22.12.2015 tarihli yazı ile 06.07.2015 tarihli kargo için gönderen müşteriye 1.016,95 TL + KDV ödenmesinin uygun bulunduğu, 14.04.2015 tarihli kargo için gönderen müşteriye 2.378,81 TL + KDV ödenmesinin uygun bulunduğunun belirtildiği, davacı tarafça 09.02.2016 tarihli dilekçe ile davalı şirketin Samsun Bölge Müdürlüğüne başvuruda bulunularak şirket tarafından 14.07.2015 tarihinde … Teknik Servis tarafından gönderilen … ve … marka cihazların kaybolduğu, olayla ilgili müracaatları neticesinde 22.12.2015 tarihi cevabı yazılarında kaybolan telefonlara karşılık zararların tazmini için 2.328,81 TL + KDV ödemesi yapılması konusunda talepte bulunduklarını, müşterilere yeni cihaz verildiğini, fatura tutarları toplamının 4.804,00 TL olduğunu, kaybolan telefonların tamiri için firmaya gönderilmiş ise de firma tarafından yeni cihaz olarak onaylandığını, kaybolan cihazların zararının karşılanması gerektiğini, bir telefonun değerinin 2.200 TL olduğunu, bu telefon içinde 1.016,95 TL KDV ödeneceğinin bildirildiğini belirterek taraflarına 7.004,00 TL KDV dâhil ödenmesi durumunda taleplerinin kabul edileceğinin belirtildiğini, ödemenin gerçekleştirilmemesi üzerine davacı tarafça 21.05.2018 tarihinde işbu davanın açılmış olduğu, dava dışı tüketici tarafından davacı adına düzenlenen ibraname tarihinin 05.02.2016 tarihi olduğu anlaşılmıştır. Davalı vekili tarafından zamanaşımı definde bulunulmuştur. Mahkemece taraf delilleri dosyaya ibraz edildikten sonra bilirkişi incelemesi gerçekleştirilmiştir. 12.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacı ile davalı arasında 06.07.2015 tarihli … faturalı taşımada ve 14.07.2015 tarih ve … faturalı taşımada teslim edilen eşyaların alıcıya teslim edilemeyip zayi olduğu, davalı şirketten 7.004,00 TL zararın ödenmesini talep ettiği, 09.02.2016 ihbar tarihinden itibaren yasal faiz talep ettiği, taşıma ve zayi konusunda taraflar arasında bir ihtilaf olmadığı, davalı şirketin Samsun Bölge Müdürlüğü tarafından 22.12.2015 tarihinde Rize Acente Müdürlüğüne yazılan yazıda: 06.07.2015 tarihli … faturalı taşımada zayi olan eşya için 1.016,95 TL + KDV ödenmesinin uygun bulunduğu, 14.07.2015 tarihli … faturalı taşımada zayi olan eşya için 2.328,81 TL + KDV ödenmesinin uygun bulunduğu, toplam 3.950,00 TL beyan edildiği, davacı tarafından sunulan faturalara göre taşıma sırasında zayi olan telefonların bedelinin 6.992 TL olduğu, tarafların diğer talepleri ve davalı şirketin zamanaşımı ve TTK nun 880-882. maddelerine uygulama taleplerini değerlendirme ve takdirin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.Davacı vekili raporda haklı olduklarının açıkça belirtildiğini, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz ederek, bilirkişinin taşıma konusunda uzman olmadığını, eksik inceleme gerçekleştirdiğini belirtmiştir. 09.09.2019 tarihli bilirkişi ek raporunda; davalı vekilinin, taşıma uzmanı incelemesi takdirinin mahkemede olduğunu, taşıma işlemine ait bir ihtilaf olmadığını, davalının alınan kargoyu kayıp olarak kendi sistemlerine işledikleri ve kabul ettikleri telefonların taşıma anında değerinin davacının tamir etmek amacıyla teslim aldığı ürün olduğundan telefon sahiplerine yaptığı ödemelerin davacının zararı olacağı, davacı tarafından sunulan faturalara göre kök raporda detaylı hesaplandığı üzere taşıma sırasında zayi olan telefonların bedelinin 6.992,00 TL olabileceği, hakkaniyet indirimi yapılacaksa bunun mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir.Mahkemece bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taşıma işlerinde zamanaşımı TTK 855.madde de düzenlenmiştir.855/5fıkrada “…Taşıyıcının kastından veya pervasızca bir davranışıyla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinden veya ihmalinden dolayı;a) Eşya zıyaa, hasara uğramış veya geç teslim edilmişse,b) Yolcu geç ulaşmışsa,taşıyıcının sorumluluğu üç yılda zamanaşımına uğrar.” düzenlemesine yer verilmiştir.Somut olayda dava konusu taşınan emtiaların tamamen kaybolduğu anlaşıldığından uygulanması gereken zamanaşımı süresi yasal düzenleme kapsamında üç yıldır. Davacının 06.08.2015 tarihli dilekçesinden eşyanın 13.07.2015 tarihinde sevk irsaliyesi ile gönderildiği anlaşılmaktadır. Söz konusu tarihten itibaren davanın 21.05.2018 tarihinde açılmış olduğu da dikkate alındığında davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı görülmekle birlikte davalı tarafın zamanaşımı definin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.Mahkemece dosya kapsamı ve bilirkişi raporu sonucuna göre TTK’nın 875. maddesi kapsamında davalının sorumluluğunun kabulü ile davanın kısmen hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporundaki zarar hesabı esas alınarak hüküm kurulmasında da usul ve yasaya aykırılık bulunmamıştır. Açıklanan gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 358,17‬ TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davanın esası bakımından oy birliğiyle, davalı taraftan alınması gereken harç yönünden ise oy çokluğuyla ve kesin olarak karar verildi.09.02.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.
KARŞI OY: Nisbi harca tabi olan davalarda, özellikle 492 sayılı Harçlar Kanunu ile bağlı tarife hükümleri, 5235 sayılı Kanun ve ilgili tüm yasal mevzuat, ulusal ve uluslararası yargı kararları kapsamında, ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak esas hakkında karar verilmedikçe Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf kanun yoluna başvuran davalıdan başvuru aşamasında ve istinaf başvurusunda nisbi değil maktu karar ve ilam harcı alınması gerektiği kanaati nedeniyle, çoğunluğun nisbi harç alınmasına dair görüşüne katılmadığımı ve hükmün ilgili bentlerine muhalif kaldığıma dair görüşümü bildiririm.