Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/639 E. 2023/175 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/639
KARAR NO: 2023/175
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2019
NUMARASI: 2015/1108 E. – 2019/1283 K.
DAVANIN KONUSU: Çek istirdadı.
Taraflar arasındaki istirdat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul- kısmen reddine dair verilen karara karşı, davacı, davalı … Bank A.Ş, …A.Ş ve davalı … A.Ş vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yetkilisi …’ının evinde meydana gelen hırsızlık olayı sonucunda 4 adet çek ile 2 adet bono çalındığını, olayla ilgili olarak Silivri Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/3943 Soruşturma sayılı dosyasında soruşturma başlatıldığını, çalınan iş bu kıymetli evrakların iptali için Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/893 Esas sayılı dosyasından iptal davası açıldığını ve çekle ilgili ödeme yasağı kararı verildiğini, çalıntı kıymetli evrağın müvekkilinin sahte imzası ile ciro edildiği, sonrasında sırasıyla …, …, … San.ve Tic. Ltd. Şti., … Sanayi Ve Ticaret A.Ş.’nin cirosu basıldığı ve son olarak davalı bankaca muhatap bankaya ibraz edildiğini, dava konusu çekte cirosu bulunanlarla müvekkilinin ticari ilişkisi bulunmadığını belirterek, müvekkili şirketin yetkilisi …’ın evinden hırsızlık nedeniyle çalınan … Ticaret Limited Şirketi’nce … Bankası A.Ş. Anadolu Kurumsal Şubesine ait, 31/10/2015 tarihli, … numaralı, 56.000,00TL bedelli çekin kötü niyetli elinde bulunduran davalılardan istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; dava dışı … Sanayi ve Ticaret A.Ş.ile müvekkili bankanın Sahrayı- cedid şubesi ile kredi ilişkisine girdiğini, davaya konu kambiyo senedini kredinin geri ödenmesine yönelik temlik cirosu yoluyla müvekili bankaya verildiğini, müvekkili bankanın 3. Şahıs iyiniyetli ciro yoluyla hamili konumunda olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarını kabul etmediklerini, dava konusu çekin müvekkili şirketin ticari ilişkisi nedeniyle ciro yoluyla müvekkili şirkete geldiğini, müvekkili şirketin yetkili yasal hamili olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı taraf iddiasının imzaya yönelik olup ciro silsilesinin bozulduğu sahte ciro ile tedavüle konulan çek nedeniyle imza incelemesi yaptırılması gerekmiş alınan bilirkişi raporu neticesinde çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı saptanmış,ancak çekin mücerretlik ilkesi uyarınca kambiyo çekini iktisap eden cirantalara karşı istirdat talebinde bulunmak için ağır kusur ve kötüniyetin ispat edilmesi noktasında davacı ispata muhtaç konumda kalmıştır. Davacının lehtar olarak çeki elinde bulundurduğu şahsi defilerini keşideci … Tic.LTD ŞTİ ye karşı ileri sürebileceği görüldüğünden(,davalı konumunda bulunmayan) Çekteki imzanın yetkilisine ait olmamasının davalılar yönünden somut vak’a olduğu, davacının bu suretle davalıların her birine karşı 56.000 TL lık çek nedeniyle borçlu bulunmadığı,ancak istirdat talebinin kabul görmesi için cirantaların kötüniyeti ve iktisapta ağır kusurlu olduklarını ispatlaması gerekmekte olup bu yönde dosyaya yansıyan delil bulunamadığı anlaşıldığından dava kısmen kabul kısmen redededilmiştir.” gerekçesiyle, davanın kısmen kabul ve kısmen reddine, lehdarı … Ltd. Şti., Keşidecisi … Ltd. Şti. olan, 31/10/2015 tarihli, 56.000TL bedelli, … nolu çekten dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine, istirdat talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı, davalı … A.Ş, …A.Ş ve davalı … A.Ş vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; eksik incelemeyle karar verildiğini, müvekkili şirket yetkilisinin evinde 22.04.2015 tarihinde hırsızlık olayı sonucunda yetkilinin aracının nakit paralarının ve müvekkili şirket ismine düzenlenmiş ve ciro ile kendisine devir edilmiş dava konusu dava dışı …Şirketi’ne keşide edilen 31.10.2015 tarihli 56.000,00 TL çekin çalındığını, bu çekle ilgili olarak Silivri Cumhuriyet Başsavcılığında soruşturma başlatıldığını, çek iptali davasında çekin banka tarafından muhataba ibraz edilmiş olduğundan istirdat davası açmak için taraflarına süre verildiğini, rapor ile çekin arkasına müvekkiline atfen atılmış birinci ciro imzasının müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığının kesinleştiğini, davalıların dava konusu çekin çalıntı çek olduğunu bildiklerini ve ağır kusurlu olduklarını, çekin arkasında cirosu bulunan … şirketi ile … şirketinin avukatlarının aynı kişiler olduğunu, davalı … Banka’nın da iyi niyetli olmadığını, bankanın da çeklerle ilgili her türlü istihbaratı yapma imkanının olduğunu, iptal davası açılan mahkemece 16.10.2015 tarihinde men kararı verildiğini, aynı gün bankaya bildirildiğini, çekin teminat için mi tahsil için mi alındığının araştırılması gerektiğini, bu yönde araştırma yapmadığını iyi niyetli olmadığını, davalı şirket defterleri üzerinde inceleme yapılmadan karar verildiğini, davada birden fazla davalı bulunduğundan kararın 3,4,5 no’lu bentlerinin infazının mümkün olmadığını, dava konusu çekin arkasındaki 2. 3. ve 4. ciroların sahte olduğunu, mahkemece bu yönde araştırma yapılmadığını davalı şirketlerin birlikte hareket ettiklerini, çekin çalıntı çek olduğunu bildiklerini, ağır kusurlu olduklarını, davalı bankanın basit bir araştırmayla bilebilecek durumda olduğunu, iyi niyetli olmadığını iddia ederek dava konusu çekle ilgili borçlu olmadıklarının tespiti ile çekin davalılardan istirdatına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … Bank A.Ş vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın Sahra-ı Cedit şubesinin hamili olduğu, keşidecisi …Ltd.Şti olduğu, 03,.10.2015 tarihli 56.000,00 TL bedelindeki çekin davalılardan …Ltd.Şti tarafından bankaya temlik cirosuyla verildiğini, davalı şirketin banka ile kredi ilişkisine girdiğini, müvekkili bankanın üçüncü şahıs iyi niyetli ciro yoluyla hamil konumunda olduğunu, yargılama sonucunda davalılar aleyhine 6.510,00 TL vekalet ücretine hükmedildiğine ve yargılama giderlerine de hükmedildiğine, TTK hükümleri ve Yargıtay hükümleri birlikte değerlendirildiğinde temlik veren … Bank A.Ş’nin yetkili hamil olduğu konusunda şüphe olmadığını, çeklerin bankaya ticari çerçevesinde verildiğini, bankanın kötü niyetinin söz konusu olmadığını, tarih üzerindeki imza ile keşideci imzasının birbirine çok benzediğinden çıplak gözle ayırt edilmesinin mümkün olmadığını, takibe girişilmesinde bankanın kusurunun bulunmadığını, bu nedenle kusuru bulunmayan müvekkili banka yönünden yargılama giderleri ile vekalet ücretine hükmedilmesinin mümkün olmadığını iddia ederek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı … Tekstil A.Ş vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, HMK 26.maddesi gereğince taleple bağlılık ilkesi gözetilmesi gerektiğini, davacı talebinin istirdat istemine ilişkin olduğunu, mahkemece borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini, tespitin hukuka aykırı olduğunu, somutlaştırma görevinin davacı tarafa ait olduğunu, davacının açıkça talep sonucunu ortaya koyduğunu, davacı tarafça davadaki taleplerin genişletilerek davalılara borçlu bulunmadığının tespiti ve çek bedelinin tahsili istemine muvafakat edilmediğini, menfi tespit talebi yönünden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, TTK 792.maddesi gereğince istirdat talebinin ret kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, mahkemece 6.510,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiğini ancak birden fazla davalı olması nedeniyle nasıl tahsil edileceğinin açıkça belirtilmediğini, reddedilen kısım yönünden davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini iddia ederek kararın kaldırılmasını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Yönetim A.Ş vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, HMK 26.maddesi gereğince taleple bağlılık ilkesi kapsamında karar verilmesi gerektiğini, taleplerin farklılaştırılmasına muvafakat etmediklerini, TTK 724.maddesinde teselsül başlığı ile düzenlenen hükümlerde bir poliçeyi düzenleyenin kabul eden, ciro eden veya o poliçeye aval veren kişilerin hamile karşı müteselsil borçlu sıfatıyla sorumlu olduklarını, TTK 730. Maddesinin göndermesiyle çekler hakkında uygulanması gereken 636.maddesine göre kambiyo senetlerinde müteselsil sorumluluğun esas olduğunu, davacı tarafça Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu belirtilmiş ise de dosyanın incelenmediğini, savcılık dosyasının akıbeti bilinmeden sadece borçlunun borçtan kurtulmak için yaptırabileceği sahte imzalı çek olduğu hususunun da araştırılması gerektiğini iddia ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 792. maddesi uyarınca çekin istirdatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş; bu karara karşı, taraf vekillerince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamından, dava dışı … San ve Tic.Ltd.Şti’nin … Kurumsal Şubesindeki çek hesabından davacı şirket adına 31.10.2015 tarihinde keşide etmiş olduğu 56.000,00 TL bedelli çekin davacı şirket kaşe ve imzası kullanılmak kaydı ile davalılar …, …, … Ürünleri Ticaret Ortaklığı, … Ltd.Şti, …A.Ş ve … A.Ş şubesine sırası ile ciro yolu ile geçmiş olduğu, çek hakkında Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen ödeme yasağı kararı bulunması gerekçesiyle işlem yapılmadığına dair banka tarafından şerh düşüldüğü, davacı şirket tarafından dava konusu çekin iptali ve ödeme yasağı kararı verilmesi amacıyla Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/893 Esas sayılı dosyasında 18.09.2015 tarihinde dava açıldığı, dava dilekçesinde şirket yetkilisinin evinde 22.04.2015 tarihinde meydana gelen hırsızlık sonucunda şirket yetkilisinin aracının nakit paralarının ve müvekkili şirket adına düzenlenmiş ciro yoluyla çeklerin çalındığı, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldığı belirtilerek, dava konusu 31.10.2015 keşide tarihli 56.000,00 TL bedelli çekin iptalini talep ettiği, çek iptali dosyasında 19.11.2015 havale tarihli dilekçesiyle davalı … Bank A.Ş vekili tarafından çekin müvekkili bankanın hamili olduğunu, müvekkili bankanın çeki ciro yolu ile iktisap eden üçüncü şahıs haklı hamil olduğunu, davanın müvekkiline yöneltilmesinin haksız ve yersiz olduğunu belirterek davanın reddini talep ettiği, ilgili mahkemece davacı şirkete çek istirdatı davası açılması için 19.11.2015 tarihli ara karar ile kesin süre verildiği, davacı şirket tarafından işbu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında dava konusu çekin davacı adına keşide edildiği, davalıların tamamının çekte ciranta oldukları konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, mahkemece çek istirdatı talebine istinaden borçlu olmadığının tespitine ilişkin verilen hükmün talebe aykırılık niteliğini taşıyıp taşımadığı, davalıların yargılama giderinden sorumlu olup olmadığı, vekalet ücreti ile ilgili hükümde birden fazla davalı bulunmasına rağmen davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklindeki ifadenin infazda tereddüte yol açıp açmayacağı kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığına ilişkindir.20.03.2019 tarihli Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin Adli Belge İnceleme Şubesine ait raporda; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından yapılan incelemede; inceleme konusu çekteki 1. ciro imzası ile …ın mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği hususlarını bildirir kanaat raporu olduğu belirtilmiştir. Mahkemece dava konusu çekin davacı tarafça ciro edilmeden sahte imza ile davalılara geçmiş olduğunun kabulü ile davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Mahkemece her ne kadar gerekçede HMK’nın 194. maddesi gereğince davacı vekilinin müvekkili şirketin davalılara borçlu bulunmadığının tespiti, dava konusu çeki elinde bulunduran … Bank AŞ’den istirdatını, çek bedelinin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili yönünde talepte bulunduğu gerekçesiyle buna ilişkin olarak inceleme ve değerlendirme yapılarak hüküm kurulmuşsa da dosyanın incelenmesinde; 04.07.2017 tarihli celsede davacı tarafa dava dilekçesinin somutlaştırılması için süre verildiği, bir sonraki celse olan 12.09.2019 tarihli duruşmada, duruşmaya katılan davalılar … AŞ ve … AŞ vekillerinin zapta geçen beyanlarında davanın genişletilmesi, değiştirilmesini kabul etmedikleri, bambaşka bir talebin ileri sürüldüğünü beyan ettikleri anlaşılmaktadır. Davacının 15.09.2019 tarihli dilekçesindeki açıklamaları talebin somutlaştırılması değil, talebin değiştirilmesi mahiyetinde olduğu, iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesinin ise ancak ıslah suretiyle veya davalıların kabulü ile mümkün olacağı açıktır. Davacı davasını ıslah etmediği gibi, davalılar da iddianın değiştirilmesine ve genişletilmesine muvafakat etmemişlerdir.HMK 26. maddesinde; “taleple bağlılık ilkesi” başlığı altında; “(1) Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-106 Esas, 2018/925 Karar ve 18.04.2018 tarihli ilamında, çek istirdadı davasında “çoğun içinde az da vardır” kuralından hareketle menfi tespit talebinin de bulunduğundan söz edilemeyeceği, böyle bir yorumun taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu içtihat edilmiş olup, emsal bu içtihat doğrultusunda, davacının davasının aynı zamanda menfi tespit talebini de içerdiğinden söz edilemez. Mahkemece talepten farklı bir şeye karar verilmesi HMK’nın 26. maddesine aykırı olmuştur.TTK’nın 792.maddesine göre; “Çek herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790.maddesine göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çek geri vermekle hükümlüdür.” düzenlemesi bulunmaktadır. TTK’nın 790. maddesine göre, iktisap anında ciro silsilesinde görünüş itibari ile kopukluk olup olmadığını inceleme yükümlülüğü bulunmaktadır. Çeki iktisap edene bunun dışında daha fazla yükümlülük yükleyen bir mevzuat hükmü bulunmamaktadır.Belirtilen yasal düzenlemeler karşısında somut olayın incelenmesinde, davalıların hak sahipliği birbirini takip eden ve kopukluk bulunmayan ciro silsilesine göre anlaşılan kişilerden çekleri iktisap ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda, davacı, davalıların nihai çek hamilinin iktisap anında ağır kusuru veya kötü niyetinin bulunduğunu kanıtlamalıdır. Davacı tarafından buna ilişkin bir kanıt sunulmamıştır. Çeklerin davacı elinde zayi olması başlı başına, ciro yoluyla çekleri iktisap eden davalıların kötü niyetli veya ağır kusurlu olduklarını göstermez. Çeklerin cirosunda kopukluk bulunmadığı, davalıların şekli anlamda kopukluk bulunmayan ve bir birini izleyen ciroları bulunan çekleri iktisap ettiği anlaşılmakla davacı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir.Çek istirdadı davasının davalısı, çekin nihai hamilidir. Diğer cirantaların, çek istirdadı davasında davalı sıfatı (pasif husumet ehliyeti) yoktur. Somut olayda çekin nihai hamili olan davalı … AŞ hakkındaki davanın esas bakımından reddi gerekirken, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar usul ve yasaya aykırı olmuştur. Hamil banka haricindeki önceki cirantalar olan diğer tüm davalılar yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu davalılar bakımından da esas bakımından hüküm tesis edilmesi isabetli olmamıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davanın çek istirdadı davası olarak görülmesi ve davalı … AŞ yönünden davanın esas bakımından, diğer davalılar yönünden pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, davadaki talep aşılarak davanın menfi tespit davası olarak değerlendirilip davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuş, bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne karar vermek gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2 maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda davacının tüm istinaf nedenlerinin reddine, davalıların istinaf başvurularının kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm kurumasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davacının istinaf başvurusunun esastan reddine; davalıların istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 33,355 ve 353/1.b.2 maddeleri gereğince ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davalı … Bank AŞ aleyhindeki davanın reddine, 2-Diğer davalılar aleyhindeki davanın, davalıların pasif husumet ehliyetlerinin bulunmaması nedeniyle reddine, 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL harçtan, davacı tarafça peşin yatırılmış olan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 9,12 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına, 4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,5-Davalılardan … tarafından yapılan 40,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine, diğer davalılar yargılama gideri yapmadıklarından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davalılara karşı açılan davanın ret sebebi farklı olduğundan; a-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınıp davalı … Bank A.Ş’ye verilmesine, b-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınıp, davalı … Bank AŞ dışındaki davalılara verilmesine, 7-Kullanılmayan gider avanslarının yatıran tarafa iadesine, 8-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Davacı ve davalılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına,b-Davalılar tarafından yatırılan istinaf peşin harçların, talep halinde, ilk derece mahkemeseince davalılara iadesine,c-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, d-Davalılar tarafından harcanan 418,50 TL başvuru harcı gideri, 60,00 TL posta gideri olmak üzere, toplam 478,50 TL kanun yolu giderinin davacıdan alınarak, kanun yoluna başvuran davalılar …AŞ, … Bank AŞ ve … Yönetim AŞ’ye eşit oranlarda verilmesine, e-Artan gider avanslarının, yatıran taraflara iadesine, 9-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekilline tebliğine,10-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, iş bu karar tarihi itibariyle, dava değerine göre karar kesindir.