Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/633 E. 2021/831 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/633
KARAR NO : 2021/831
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2019
NUMARASI: 2018/402 E. – 2019/854 K.
DAVANIN KONUSU:Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen şirketin ihyası davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükme karşı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Silivri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/49 Esas sayılı dosyada tasfiye edilen … Şirketi aleyhine açılan davada, tasfiye edilen şirkete tebligat yapılamaması nedeniyle mahkemece ihya davası açılmak üzere süre verildiğini ileri sürerek, şirket tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde; 6762 TTK’nın 34 ve Ticaret Sicil Tüzüğünün 28.maddesi kapsamında işlem yapıldığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalılar …, …, … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; tasfiye işlemlerinin usulüne uygun şekilde yapıldığını, davacı tarafından iş mahkemesinde açılan tespit davasının takipsiz bırakılması nedeniyle işlemden kaldırıldığını, şirketin 31 yıl önce tasfiye edilmiş olması nedeniyle şirkete ait ticari defterlerin saklanma süresinin dolduğunu, hizmet tespiti davasının yasal süreden sonra açıldığını, tüm bu nedenlerle ihya davası açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından iş mahkemesinde açılan tespit davasının takipsiz bırakılması nedeniyle işlemden kaldırıldığını, şirketin 31 yıl önce tasfiye edilmiş olması nedeniyle şirkete ait ticari defterlerin saklanma süresinin dolduğunu ihya davası açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Silivri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/49 Esas sayılı dosyasının işlemsiz bırakılması nedeniyle 23.05.2018 tarihinde işlemden kaldırılmış olması nedeniyle ihya davasında hukuki yarar bulunmadığını, davacının bu davada sigorta girişinin 3 ay erken olması gerektiğinin tespitini istediğini, 31 yıl önce terkin edilen şirkete karşı bu tür bir davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Davalı … cevap dilekçesinde özetle; asıl davanın takipsiz bırakılması nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verildiğini, davanın sicil memurluğuna yöneltilmesi gerektiğini, hizmet tespiti davasının hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davacının şirkette çalıştığının bilinmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; “…. Davacının iş bu davayı açmakta hukuki menfaati olup, TTK 547.maddesine göre ihya koşulları oluşmuştur. Bu nedenle, Silivri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 2018/49 E. Nolu dosyasında taraf teşkili sağlanabilmesi ve bu dosyada verilecek kararların infazının temini işlemler ile sınırılı olmak kaydıyla ilgili şirketin ihyasına karar verilmesi gerekmekterir. Yine TTK 547.maddesinde de belirtildiği üzere mahkemece tasfiye memuru atanması gerekmektedir. Mahkememizce … ve …’nun müştereken yetkili olmak üzere tasfiye memuru atanmıştır. Davacı taraf dilekçesinde tüzel kişiliği bulunmayan… Firması hakkında da dava açmış olup, tüzel kişiliğinin olmaması nedeniyle taraf ehliyeti bulunmadığında hakkında açılan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, diğer davalılar hakkında açılan davasının ise aşağadaki şekilde kabulüne…” gerekçesiyle … Şirketi hakkındaki davanın usulden reddine, şirketin ihyasına … ve …’nun tasfiye memuru olarak atanmasına karar vermiştir.Bu karara karşı davalılar …, …, …, … ve … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Bir kısım davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; İlk derece mahkemesinin itirazlarını dikkate almadan karar verdiğini, davanın kötü niyetli ve ticari hayatını sonlandırmış olan şirket üzerinden hak elde etme saikiyle açıldığını, ihya davasının hukuka aykırı sona erme bulunması halinde açılabileceğini, eldeki davanın hangi hukuka aykırı sona erme nedenine dayandığının anlaşılamadığını, davacının Silivri 1.Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davayı takipsiz bırakması üzerine işlemden kaldırılmasına karar verilmesi nedeniyle hukuki yararın bulunmadığını, davacının takip etmediği davasının açılmamış sayılmasına rağmen mahkemece davacıların murisinin ortağı olduğu şirketin ihyasına karar verilmesinin usulsüz olduğunu, şirketin TTK’nın ilgili hükümlerine göre tasfiye sürecine girerek 32 yıl önce terkin edildiğini, bu süre içinde davacının şirkete yönelik bir talebinin bulunmadığını, yeni TTK’nın geçici 7.maddesinde bu tür davalar için öngörülen 5 yıllık zaman aşımı süresinin de dolduğunu, buna rağmen 32 yıl önce terkin edilen şirketin ihyasına karar verilmesinin usulsüz olduğunu, şirketin tasfiyesi gereken mal varlığının bulunmadığını, sadece davacı tarafından açılan bir dava nedeniyle ihya kararı verilemeyeceğini, şirkete ait ticari defterlerin yasal saklanma sürelerinin dolduğunu, tasfiye ve vergiye ilişkin tüm yasal süreçlerin eksiksiz tamamlanarak geçilmesine rağmen, hukuki yarar bulunmayan bir konuda ihya karar verilmesinin usulsüz olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 547. maddesi uyarınca terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir. Somut olayda, davacı tüzel kişiliği ortaklarca alınan kararla 21.06.1988 tarihinde ticaret sicilinden terkin edilen …. Şti. … ve … şirketinin Silivri 1.Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada taraf teşkilinin sağlanması için ihyasını talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen karara karşı, bir kısım davalılar süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dosyaya getirtilen ticaret sicil müdürlüğü kayıtlarından, şirketin her iki ortakça birlikte tasfiye edildiği, tasfiyenin kapanışının 21.06.1988 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayınlandığı anlaşılmıştır. Kollektif şirket TTK’nın 211 vd maddelerinde düzenlenmiş olup, kollektif şirket ticari bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla, gerçek kişiler arasında kurulan ve ortaklardan hiçbirinin sorumluluğu şirket alacaklılarına karşı sınırlandırılmamış olan bir şirkettir. Ticaret şirketleri arasında düzenlenen kollektif şirket sicil kaydının terkini halinde TTK’nın 547.maddesinde belirtilen ilgililerin ek tasfiyenin yapılması için ihya talep etmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davacının iş mahkemesinde davası bulunması nedeniyle, taraf teşkilinin sağlanması için ihya davası açmasında davacının hukuki yararı bulunmaktadır. Diğer yandan bu tür davalarda ticaret sicil memurluğu yasal hasım olup, ticaret sicil memurluğunun yanı sıra tasfiye sonucu sicil kaydının terkini halinde tasfiye memurlarının da davalı gösterilmesi gerekmektedir. Somut olayda, şirketin her iki ortak tarafından birlikte terkin edilmiş olması nedeniyle, tasfiye memuru sıfatıyla taraf teşkilinin sağlanması için husumetin, aynı zamanda şirketin ortakları olan tasfiye memurlarının mirasçılarına yöneltilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davacının iş mahkemesinde açmış olduğu davanın takipsiz bırakılması nedeniyle Silivri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.09.2018 tarih ve 2018/49-389 E.K.sayılı kararıyla davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Ancak bu davada taraf teşkilinin sağlanması ve kararın kesinleştirilmesi gerektiğinden, ihya davası açılmasında davacının hukuki yararı bulunmaktadır. Davalıların, davacının şirkette çalışmadığı ve şirket kayıtlarının yasal saklama süresinin dolduğuna ilişkin istinaf nedenleri eldeki davada değerlendirilemez. Bu tür iddiaların iş mahkemesindeki yargılamada ileri sürülmesi halinde değerlendirileceği açıktır. Tasfiyenin ortaklarca alınan tasfiye kararı üzerine TTK’nın tasfiyeye ilişkin hükümleri gereğince yapılması nedeniyle somut olayda TTK’nın geçici 7.maddesindeki sürelerin uygulanamayacağı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince şirketin ihyasına ve şirketin tasfiye sonucu terkin edilmesi nedeniyle tasfiye memuru atanmasında hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Kollektif şirketin ihyasına karar verilmesi Yargıtay uygulamalarıyla kabul edilmiş olup , Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 14.02.2013 tarih ve 2013/426-2561 E. K. Sayılı, 25.11.2015 tarih ve 2015/5572 -12571 E.K sayılı kararları bu yöndedir.Ancak ilk derece mahkemesince ihya kararı verilmiş ise de ihya kararının ek tasfiye amacıyla sınırlandırılmaması yerinde değildir. Tasfiye ile tüzel kişiliği sona eren şirketin ek tasfiye gerektirir işlemlerinin bulunması halinde, ancak bu ek tasfiye işlemleriyle sınırlı olarak ihyası gerekirken, ek tasfiye amacının sınırlandırılmadan şirketin ihyasına karar verilmesi yerinde görülmemiştir.Davalı … sicil müdürlüğü yasal hasım olup terkin işlemlerini yasa hükümlerine göre sonuçlandırdığından yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz. Davalının terkin işlemleri sırasında usul ve yasaya aykırı bir eylemi bulunduğu iddia ve ispat edilmediğinden yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf sebebi yapılmasa bile kamu düzenine aykırı olan hususlar istinaf mahkemesince resen dikkate alınır. Aynı Kanun’un 33.maddesi uyarınca, hakim, Türk hukukunu re’sen uygular.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 33, 353/1.b.2 ve 355.maddeleri uyarınca, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin hukukun uygulanmasında hata edilmiş olması nedeniyle, istinafa konu kararın kaldırılmasına ve davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine; bu doğrultuda, ihyanın sınırlandırılarak şirketin ihyasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;Davalılar …, …, …, … ve … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda;1-Davacının … Şirketine yönelik davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, 2-Davanın diğer davalılara yönelik davasının kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken şirket feshi nedeniyle 09.05.1988 tarihinde sicil kaydı silinen … Şirketi … ve … şirketinin Silivri 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) 2018/49 Esas sayılı dosyasının görülüp sonuçlandırılması ve infazı işlemleriyle sınırlı olmak kaydıyla, Ticaret Siciline yeniden tescili suretiyle ihyasına, 3-Tasfiye memuru olarak müşterek imzayla … ve …’nun atanmasına,4-Kararın Ticaret Siciline tescil ve ilanına,5-Alınması gereken 59,30 TL harçtan yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın ticaret sicili dışındaki davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,6-Davacı tarafından yapılan toplam 683,30 TL yargılama giderinin davalı … Sicil Müdürlüğü dışındaki davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 7-Yasal hasım olan ve tasfiyede kusuru bulunmadığı anlaşılan davalı … Sicil Müdürlüğünün harç ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamasına, 8-Taraflarca peşin olarak yatırılan gider avansından artan gider avansının, HMK’nın 333. maddesi uyarınca, yatıran tarafa iadesine, 9-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Davalılarca yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; peşin istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,b-Davalılarca sarf edilen 121,30 TL istinaf başvuru harcı ve ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı olmak üzere 31,50 TL posta gideri toplamı 152,80 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine, c-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,10-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine dair;HMK’nın 355 ve 353/1.b.2. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 24.06.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KARŞI OY Dava, tasfiye sonucu sicilden terkin idilmiş olan kollektif şirketin ihyası istemine ilişkindir. Kollektif şirketler, TTK’nın 211 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Kollektif şirketin tasfiyesi 267 ila 300. maddeler arasında düzenlenmiştir. Bu tasfiye hükümleri arasında, tasfiye sonucu sicil kaydı terkin edilen şirketin ek tasfiye için ihyası konusunda özel bir düzenleme bulunmadığı gibi, bu konuda anonim veya limited şirket hükümlerine yapılmış bir atıf da yoktur. Bu nedenle, anonim şirketlerin ek tasfiyesiyle ilgili TTK’nın 547. maddesi kollektif şirketlere uygulanamaz. Çamoğlu, bu konuda bir kanun boşluğu bulunduğunu belirtmekte ise de aşağıda açıklanan sebeplere bir kanun boşluğunun bulunmadığı, TTK’nın 237. maddesi mevcut iken bir kanun boşluğundan söz edilemeyeceği kanaatindeyim (POROY/ TEKİNALP/ ÇAMOĞLU, Ortaklıklar Hukuku I, 14. Baskı, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2019, s.275-276). Nitekim kanun koyucu, limited şirketler hakkında anonim şirketlerin tasfiyesine ilişkin hükümlere atıf yaptığı halde, kollektif şirketin tasfiyesini özel olarak ayrıntılı düzenlemiş ve başkaca bir şirkete ilişkin tasfiye hükümlerine atıf yapmaya gerek görmemiştir.TTK’nın 236. maddesi uyarınca, kollektif şirket ortakları, şirketin borçlarından dolayı müteselsilen ve bütün mal varlıklarıyla sorumludurlar. Buna aykırı olarak ortaklık sözleşmesine konulan hükümler, üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez. Görüldüğü üzere, kollektif şirkette ortakların sorumluluğu şirkete koydukları sermaye ile sınırlı olmayıp, tüm mal varlıklarıyla sınırsız sorumluluktur.TTK’nın 237. maddesinde sorumluluğun derecesi düzenlenmiştir. Buna göre, kollektif şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı birinci derecede şirket sorumludur. Ancak, şirkete karşı yapılan icra takibi semeresiz kalmış veya şirket herhangi bir sebeple sona ermiş ise yalnız ortak veya ortaklarla birlikte şirket aleyhine dava açılabilir ve takip yapılabilir.Bu yasal düzenlemeye göre, ortakların sorumluluğu ikinci derece bir sorumluluktur. Bunun sonucu olarak şirket alacaklısı, öncelikle şirkete başvurmalıdır. Şirkete yapılan başvuru sonuçsuz kalırsa, şirket ortağına başvurmak mümkün hale gelir. Diğer bir deyişle, şirket ortağının şirket alacaklılarına karşı sorumluluğu sınırsız olmakla birlikte, bu sorumluluk ikinci derece bir sorumluluktur (POROY/ TEKİNALP/ ÇAMOĞLU, a.g.e., s.214; PULAŞLI, Şirketler Hukuku- Genel Esaslar, 5. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2017, s.201). Kural ikinci derece sorumluluk olmakla birlikte, Kanun, bu kurala bir istisna getirmiştir. Buna göre, eğer şirket sona ermişse, alacaklı doğrudan doğruya ortağa karşı takip ve dava yöneltebilir. Yani, şirket tüzel kişiliği bir şekilde sona ermişse, olayımızda olduğu gibi tasfiye sonucu ticaret sicil kaydı terkin edilmişse, ortağın sorumluluğu birinci derecede bir sorumluluk haline gelir ve şirket alacaklısı, TTK’nın 237. maddesi uyarınca, doğrudan doğruya şirket ortaklarına karşı takip ve dava yöneltebilir. Bu durumda, şirketin ihyasını talep etmekte, esasen hukuki bir yarar da kalmamaktadır. Yukarıda açıkladığım gerekçelerle, ilk derece mahkemesince, hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulü yönünde karar verilmesini usul ve yasaya aykırı bulduğumdan, sayın çoğunluğun kararına muhalifim.