Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/630 E. 2023/189 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/630
KARAR NO: 2023/189
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2019
NUMARASI: 2018/1381E. – 2019/1220 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin çeşitli tarihlerde fatura karşılığı davacıya sattığı emtia bedelinin ödenmemesi üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında başlattığı takibe yetki yönünden itiraz edilmesi sonucu dosyanın Küçükçekmece … İcra Müdürlüğüne gönderildiğini, anılan müdürlükçe … esas sayılı dosyasında gönderilen ödeme emrine yönelik itirazın haksız olduğunu, müvekkilinin 11.610,92TL alacağı bulunduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; takibin belgesiz yapılması nedeniyle geçersiz olduğunu, müvekkiline mal teslim edilmediğini, fatura düzenlenmesinin her zaman mümkün olması nedeniyle faturanın tek başına mal teslimine kanıt olamayacağını, faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmasının müvekkili açısından bağlayıcı olmadığını, mal ve hizmet tesliminin kanıtlanması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde dava, satım sözleşmesinden kaynaklı bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki satım sözleşmesinde davacının sözleşme konusu emtiayı davalıya teslim ettiği, mahkememizce yapılan değerlendirme, fatura, sevk irsaliyesi ve bilirkişi raporu ile sabittir. Davalının yaptığı kısmi ödemelerin mahsubu sonrası bakiye alacağın ödenmediği, anlaşılmakla davacının kabulüne, davalı itirazının iptaline, satım sözleşmesinden kaynaklı, faturaya bağlı alacağın likit olması nedeniyle hükmedilen alacağın %20 si orannıda icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, davacının davasının kabulü ile; davalının Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının11.610,92-TL asıl alacak üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %19,50 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanarak ve takip talebindeki diğer koşullar ile devamına, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda üç adet fatura bedelinin müvekkili tarafından banka yoluyla ödenmiş olduğu ifade edilerek müvekkilinin davacı şirkete altı adet fatura karşılığı borcu olduğunun ifade edildiğini, mahkemeye sunulan raporda ödeme yapıldığına ilişkin tespitin hatalı olduğunu, müvekkilinin üç adet faturaya ek olarak 01.03.2018 tarihli faturayı da ödediğini, üç adet faturaya ilişkin ödemeyi kabul etmediklerini, faturaların müvekkiline teslim edildiğine dair hususun gerçeği yansıtmadığını, …’in müvekkili şirket çalışanı olmasına rağmen dava konusu beş adet faturayı teslim almadığı gibi imzalarında adı geçen çalışana ait olmadığını, imza örnekleri alınarak inceleme yapılmadığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satımdan kaynaklanan açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine karşı itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamından, davacı şirket tarafından davalı şirket adına faturalar düzenlendiği, faturaların e- fatura şeklinde düzenlenmiş olduğu, davacı tarafça davalı hakkında 20.09.2019 tarihinde, 11.610,92 TL asıl alacak ve 532,58 TL temerrüt faizi olmak üzere toplam 12.143,50 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlu tarafından takibe itiraz edildiği, davacının ise İİK 67.maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını açmış olduğu anlaşılmıştır. 30.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacının 2018 yılı yevmiye ve kebir defterinin e defter uygulamasına göre elektronik ortamda tutulduğunu, davacı şirketin 2018 yılı e defter beratlarının yasal süresinde yaptırmış olduğu, ayrıca şirketin envanter defteri açılış tasdikini yasal süresinde yaptırmış olduğu, davalı vekilinin 27.02.2019 tarihinde duruşmaya katıldığı, mahkemenin inceleme kararından haberdar olduğu, ancak davalı tarafın inceleme gününde incelemeye gelmediği ve defterlerini ibraz etmediği, davacının 2018 yılı defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresinde yapıldığı, mahkemenin “inceleme gün ve saatinde mahkememizde hazır bulundurmaları, aksi halde defter ibrazından kaçınmış sayılacaklarını ve bu sonuca göre aleyhlerine karar oluşturulabileceğinin” şeklinde inceleme kararından davalı vekilinin haberdar olduğu, ancak davalının inceleme günü defter ve belgelerini ibraz etmekten imtina ettiği, davacının incelen defter kayıtları ve bu kayıtların dayanağı belgelere göre davalıdan cari hesap bakiyesi 11.610,92 TL kadar alacaklı olduğu, davalının, icra takibine karşı yaptığı itirazda, davacıya borçlu olmadığını beyan etmekle, aynı zamanda takip konusu faturaların tebliğ alınmadığı ve yasal defterlerine kayıtlı olmadığını iddia ettiği, davalının, bu iddiasını usulüne uygun tutulmuş 2018 yılı defterlerini ibraz ederek, icradaki itirazında haklı olduğunu teyit etmesi imkân dâhilinde iken, defterlerini ibraz etmekten imtina etmesinin, takip konusu faturaların yasal defterlerine kayıtlı olduğu ve davacıya borçlu olduğu, çünkü davalının, davacının düzenlemiş olduğu 08.02.2018, 14.02.2018 ve 26.02.2018 tarihli 3 adet fatura bedeli olan 3.426,40 TL için 02.05.2018 tarihinde … İnternet şubesinden davacıya ödeme yaptığı, ayrıca itiraz ettiği 6 adet faturanın … tarafından imza karşılığı tebliğ alındığı dosyaya sunulu belgelerden görüldüğü, netice de, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 1.610,92 TL kadar alacaklı olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi raporuna ekli olarak dayanak belge örnekleri dosyaya ibraz edilmiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde, bilirkişi raporunda ödenmediği iddia edilen altı adet faturanın müvekkili şirkete teslim edilmiş olduğuna ilişkin değerlendirme yapılmış ise de bunun gerçeği yansıtmadığını, dava konusu faturaların davacı şirketin ticari defterlerinde yer almasının müvekkili şirketin borçlu olduğu anlamına gelmediğini, raporda sözü edilen altı adet faturanın (aslında beş adet fatura olması gerektiği) … isimli şahıs tarafından imza karşılığı teslim alınmış olması sebebiyle müvekkili şirketin davacı şirkete borçlu olduğunun ifade edildiğini, ancak …’in müvekkili şirket çalışanı olmasına rağmen beş adet faturayı teslim almadığı gibi söz konusu fatura ve sevk irsaliyelerindeki imzaların müvekkili şirket çalışanı …’e ait olmadığını, fatura ve sevk irsaliyelerine ilişkin olarak müvekkili şirket çalışanı …’in imza örneklerinin alınarak imza incelemesi yapılması gerektiğini iddia etmiştir. Mahkemece 13.11.2019 tarihli duruşmada, davalı vekilinin rapora karşı itirazda bulunduğu, faturaların teslim edildiği …’in davalı şirket çalışanı olduğunu kabul ettiği, imzaların …’e ait olup olmadığı konusunda imza incelemesini talep etmiş olduğunun görüldüğü belirtilerek faturaların incelenmesinden teslim alanın … olduğu, bu kişi tarafından fatura örneklerine atılan imzaların birbirine benzediği, fatura bedellerinin kısmen davalı tarafça ödendiği, açıkça …’in faturada imzasının bulunmadığı savunulmadığı gerekçesi ile araştırmaya yönelik olarak fatura altındaki imzaların …’e ait olup olmadığına ilişkin araştırma yapılması talebinin reddine karar verilmiştir. HMK’nın 190.maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, TMK’nın 6. maddesinde ise taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Fatura tek başına alacağın varlığının kanıtı olamaz. Faturada yazılı malların teslim edildiğini ispat yükü, satıcı olan davacı taraftadır. Fatura konusu mal bedellerinden davalıyı sorumlu tutmak için faturaların tebliği ve malların tesliminin kanıtlanması gerekir. Davacının takibe konu etmiş olduğu faturalardan kaynaklanan cari hesap alacağına ilişkin fatura konusu malları, davalı tarafa faturalarla birlikte teslim ettiğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekmektedir. HMK’nın 222. maddenin 3. fıkrasında, diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi, usulüne uygun şekilde tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edileceği belirtilmiş ise de ticari defterlerdeki kayıtların dayanaklarıyla birlikte alacağı doğrulamış olması gerekir. Davalı taraf, davacının ticari defter ve kayıtlarına münhasır delil olarak da dayanamamış olduğundan davacının defter kayıtları tek başına alacağı kanıtlamaya yeterli değildir. Davalı vekili tarafından uyuşmazlık konusu fatura ve sevk irsaliyelerindeki imzaların müvekkili çalışanı …’e ait olmadığına dair itirazda bulunulmuştur. Davacı tarafın faturadan kaynaklanan alacak hakkını varlığının kabulü için faturaların davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ ve malların teslim edilmiş olduğunun ispatlanması gerekecektir. Yani fatura konusu mal bedelinden davalının sorumlu tutulabilmesi için malların tesliminin kanıtlanması gerekir. Ancak faturada yazılı mallar davalı adına hareket eden kişiye teslim edildiğinin kanıtlanması halinde mal bedelinden davalının sorumluluğu söz konusu olacaktır. Davalı tarafça bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde, dosyaya ibraz edilen örnek fatura ve sevk irsaliyeleri üzerindeki yer alan imzaların müvekkili şirket çalışanı …’e ait olmadığı savunulmuş olmasına göre, söz konusu imzaların adı geçene ait olup olmadığı konusunun uzman bilirkişi eliyle inceleme yapılarak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir iken mahkemece yukarıda yer verilen ara kararda ifade edildiği şekilde fatura örneklerindeki atılı imzaların birbirine benzediği, fatura bedellerinin kısmen davalı tarafça ödendiği gerekçesiyle imza araştırması yapılması talebinin ret kararı isabetli görülmemiştir.Mahkemece takip konusu faturaların e-fatura olduğu da dikkate alınarak, davacı vekilinin 12.03.2019 tarihli dilekçesinde belirttiği şekilde e-faturaların davalı tarafa kesilerek internet üzerinden gönderildiği ve bunlara bir itiraz olmadığı kayıtların e-vergi kayıtlarında ve vergi dairesi kayıtlarında görüldüğü iddia edilerek bu faturaların müvekkilinin ve davalının e-vergi kayıtlarında yer aldığı hususunun hem müvekkilinin Yeni Kapı Vergi Dairesi Müdürlüğünden hem de davalının Boğaziçi Kurumlar Vergi Dairesinden sorularak istenmesine dair talebi doğrultusunda, ilgili vergi dairelerine müzekkereler yazılarak kayıt ve belgelerin dosyaya celp edilmesi ve sevk irsaliyesi ile fatura asılları üzerindeki imzaların davalı çalışanı …’e ait olup olmadığı konusunda imza ve yazı incelemesi yaptırılarak daha sonraki aşamada ise elde edilen bu bilgi ve belgeler üzerinde gerekiyorsa bilirkişi incelemesi yaptırılmak veya bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle, uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir iken dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle davalı savunması değerlendirilmeksizin hüküm tesis edilmesi isabetli görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.09.02.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.