Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/629 E. 2023/174 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/629
KARAR NO: 2023/174
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2019
NUMARASI: 2017/277 E. – 2019/1016 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Bankacılık işlemlerinden kaynaklı)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İstanbul Güngören’de … Ticaret isimli şahıs firmasının olduğunu, … Bank A.Ş’de … IBAN numaralı ticari hesabının olduğunu, bahse konu banka hesabını şirket adına kayıtlı olan … no’lu hat üzerinden mobil bankacılıktan kontrol ettiğini ve hesaba ilişkin tüm işlemleri mobil bankacılık üzerinden yaptığını, 06.09.2016 tarihinde mobil bankacılık üzerinden saat 11:00 sıralarında giriş yaparak hesabını kontrol ettiğinde hesabında olması gereken 26.749,00-TL’nin 25.000,00-TL’lik kısmının … isimli bir şahsın … IBAN numaralı hesabına havale yapıldığını, bu işlemin kendisi tarafından yapılmadığını,… isimli şahsı tanımadığını, ne şekilde mobil bankacılık uygulamasına giriş yapıldığını bilmediğini ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına 2016/105566 soruşturma dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, davalı bankanın objektif özen yükümlülüğünü ihlal ettiğini beyanla, müvekkilinin rızası ve onayı olmaksızın internet bankacılığı şubesi üzerinden ödenen 25.000,00-TL nin işlem tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkil bankanın hiçbir kusur ve güvenlik açığının bulunmadığını, bahse konu olayda bankanın internet şubesi yerine, dolandırıcılık amaçlı hazırlanmış, sahte bir internet sitesinde işlem yapılmış olabileceğinin düşünüldüğünü, bankaya ait log kayıtlarında internet şubesine giriş için kullanılan SMS şifrelerinin müşterinin kayıtlı cep telefonuna gönderildiği ve sisteme doğru olarak girilerek kimlik doğrulama ve işlem onaylama süreçlerinin başarıyla gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, saat 10:57:30’da, müşteriye ait … no’lu hesaptan 25.000,00-TL ödeme açıklaması ile giden havale/…’a havale yapıldığının tespit edildiğini, TC:… kimlik numaralı … no’lu … hesabından; 06.09.2016 tarihinde saat ll:04:59’da 25.000,00-TL’nin … Caddesi (183) Şubesinden …’a ödendiğini, belirtilen işlemlerin 06.09.2016 tarihinde saat … no’lu İP ile …, … no’lu portlar üzerinden internete erişilerek gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, dava dışı kötü niyetli üçüncü kişilerin davacının telefon hattını eline geçirmesi ve davacının gerekli özeni göstermemesinden ötürü üçüncü şahıslarca güvenlik tedbirlerinin bu şekilde aşılmış olmasının ihtimal dahilinde olduğunu, dolayısıyla müvekkili bankanın olayda bir kusurunun bulunmadığını, işlemin hemen akabinde 8 saniye içinde davacıya bildirimde bulunulduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…İddia, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporlarına göre; taraflar arasındaki bankacılık hizmetleri sözleşmesi kapsamında, davacının davalı banka nezdindeki mevduat hesabından bilgisi dışında ve internet bankacılığı yolu ile dava dışı üçüncü bir kişiye 25.000,00-TL lik havale işlemi yapıldığı sabittir. Celbedilen soruşturma dosyası ve toplanan delillerden davacının internet bankacılığı yolu ile şahsi hesabına hukuk aykırı yollardan girilmesinde müterafik kusurunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Özellikle bankacı ve bilgisayar mühendisi bilirkişiler tarafından tanzim edilen raporlardan; davalı bankanın tek kullanımlık şifre sistemiyle (cep şifre) güvenliği sağladığı ancak mobil cihaz ve/veva bilgisayar üzerinden bankacılık işlemi yapan kişinin kendi müşterisi olduğundan emin olması hususunda yetersiz kaldığı, davacının telefonunda virüs veya casus yazılım mevcut olsa dahi davalı bankanın internet bankacılığında kullanılan erişim mekanizmasını daha güvenli hale getirecek teknolojileri kullanması ile bu tür problemleri önlemesinin teknik açıdan mümkün olduğu, davalı bankanın bu ve buna benzer önlemleri yeterli şekilde almadığı tespit edilmiştir. Bankalar kendilerine yatırılan paraları mudilere, istenildiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür (4491 sayılı Yasa ile değişik 4389 sayılı Bankalar Kanunu 10/4 ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61.maddesi). Buna göre, usulsüz işlemle gönderilen dava konusu para aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğindedir, dolandırıcılık eylemi müşteriye değil bankaya karşı gerçekleştirildiğinden mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Davacının müterafik kusuru ispat olunmamıştır. Bir güven kurumu olan banka, aldığı mevduatları sahtecilere karşı özenle korumak zorunda olduğundan hafif kusurlarından dahi sorumludur. Bu nedenle davacı hesabından usulsüz şekilde üçüncü kişiye havale edilen paranın davalı tarafından davacıya iadesi gerekmektedir. Anılan gerekçelerle davanın kabulüne, 25.000,00-TL’nin 06/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili bankaya husumet yöneltilemeyeceğini, dava dışı kötü niyetli üçüncü kişilerin davacının telefon hattını eline geçirmesi ve davacının gerekli özeni göstermemesinden ötürü üçüncü şahıslarca güvenlik tedbirlerinin böylece aşılmış olmasının dahi ihtimal dahilinde olduğunu, müşterilerinin zarara uğramaması için gereken bütün güvenlik önlemlerini alan bankanın hiçbir kusurunun bulunmadığını, söz konusu zararın dava dışı kötü niyetli üçüncü kişilerin davacının bilgilerini haksız olarak ve bankaya atfedilebilecek güvenlik açığı bulunmaksızın ele geçirerek işlem yapması ile meydana gelmiş olmasından dolayı müvekkili banka aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, zarar gören davacının zararını haksız fiil sorumlularından isteyebileceğini, zararın meydana gelmesinde müvekkili bankanın hiçbir kusurunun bulunmadığını, davacının şikayeti üzerine müvekkil banka nezdinde yapılan incelemeler neticesinde davalıya ait hesapta 25.000,00 TL ödeme açıklaması ile …’a havale yapıldığının tespit edildiğini, davacının gerekli zorunlu erişim güvenlik ve kimlik doğrulama unsurlarının tamamını müvekkili banka internet şubesi yerine dolandırıcılık amaçlı hazırlanmış sahte/taklit bir internet sitesine girdiği ve böylece üçüncü şahısların kullanımına verdiğinin anlaşıldığını, hüküm ve esas alınan raporda söz konusu hususların göz ardı edildiğini, meydana gelen zarar ile banka eylemi arasında illiyet bağı kurulmasının mümkün olmadığını, davacının sisteme kayıtlı kendi telefonu ile şifre üretilerek işlem gerçekleştirildiğini, raporda bu hususların hiçbirinin dahil edilmediğini, yetersiz raporun hükmü esas alınmasının kararın kaldırma nedeni olduğunu, davacının sisteme kayıtlı kendi telefonu ile şifre üretilmesi ve bu şifre ile işlem yapılması sürecinde müvekkili bankanın bir kusurunun bulunmadığını, münferit olay dışında banka müşterilerini dolandırıcılık işlemlerine karşı düzenli olarak uyardığını, davacının kendi kusuru ile meydana gelen zararın tazminini zararı veren kötü niyetli üçüncü kişilerden değil müvekkili bankadan talep etmesinin hukuka ve iyi niyet kurallarına açıkça aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesini istinafa konu kararının usulu ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacının banka hesabındaki paranın rıza ve bilgisi dışında İnternet bankacılığı yoluyla üçüncü kişi hesabına havale edilmesi nedeniyle uğranılan zararın davalı bankadan tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Uyuşmazlık; davacının, davalı bankadaki hesabında bulunan paranın, davacının bilgisi ve izni dışında internet bankacılığı yoluyla yapılan işlemler sonucu üçüncü kişinin hesabına aktarılmasında kusur ve sorumluluğunun olup olmadığı, davalının bu zararı tazmin yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. Dosya kapsamından, davalı banka tarafından, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Bilişim Suçları Bürosuna 21.12.2016 tarihinde yazılı cevap verildiği, konunun davacı olduğu ve 23.09.2016 tarihli 2016/105566 Soruşturma no’lu dosya ile ilgili olduğunun belirtildiği, yazıda bankanın Sarıyer Şubesi müşterisi …’ın şikayeti ile ilgili olarak bankanın internet şubesi yerine dolandırıcılık amaçlı hazırlanmış sahte bir internet sitesinde işlem yapmış olabileceğinin düşünüldüğü, bu dolandırıcılık yönteminde kayıtlardaki erişim dolandırıcıların müşterilerin ve aynı anda dolandırıcıların hazırladığı siteye bilgilerini girerek erişim halinde oldukları, TC numarası, şifre, SMS bilgilerini girerek gerçek internet şubesine girildiğinin düşünüldüğü ancak sahte sitenin onu oyaladığı için başarısız erişim gibi algılandığı, ayrıca loglarda internet şubesine giriş için kullanılan SMS şifrelerinin kayıtlı cep telefonuna gönderildiği, sisteme doğru olarak girilerek kimlik doğrulama ve işlem onaylama süreçlerinin başarıyla gerçekleştirildiğinin tespit edildiği, saat 10.57.30 da müşteriye ait hesaptan 25.000,00 TL ödeme açıklaması ile giden havale/…’a havale yapıldığının tespit edildiği, … hesabından saat 11:04,59’da 25.000,00 TL’nin … Caddesi Şubesinden …’a ödendiğini, söz konusu işlemlerin 06.09.2016 tarihinde internete erişilerek gerçekleştirildiğinin tespit edildiği belirtilerek kamera kaydının ibraz edildiği, ayrıca dava dışı … ile ilgili bilgilerin eklendiği, davacı tarafça 06.09.2016 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/105566 Soruşturma no’lu dosyasında verilen ifadede, İstanbul Güngören de şahıs firması bulunduğunu, … Bank’ta ticari hesabının mevcut olduğunu, şirkete ve kendi adına kayıtlı olan hat üzerinden mobil bankacılıktan kontrol ettiğini, 06.09.2016 tarihinde mobil üzerinden saat 11 sıralarında giriş yaparak hesabını kontrol ettiğinde olması gereken 26.749,00 TL’nin 25.000,00 TL’lik kısmının … isimli bir şahsın hesabına geçirildiğini gördüğünü, bu işlemin kendi tarafından yapılmadığını, telefonla bu işlemle ilgili hiçbir mesajın gelmediğini, iş ortağına anlatarak hesaplarda havale yapıp yapmadığını sorduğunda mobil bankacılık uygulamasına aynı numara üzerinden birlikte giriş yapmalarına rağmen o saatlerde böyle bir işlem yapmadığını ve bu şahsı da tanımadığını beyan ettiğini, müşteri hizmetlerini aradığını ve kendisinin banka şubesine yönlendirildiğini, genel merkez tarafından bu işlemin takip edildiği, savcılığa suç duyurusunda bulunması gerektiğinin belirtilerek şikayetçi olduğunu Bakırköy …Noterliğinde düzenlenen 22.02.2017 tarihli ihtarname ile davacının davalıya göndermiş olduğu ihtarnamede hesabından rızası dışında … adına kayıtlı bulunan banka hesabına aktarılan 25.000,00 TL paranın iadesinin talep edildiği, Güngören Vergi Dairesi Müdürlüğünün 17.05.2018 tarihli cevabı yazısında davacının ikinci sınıf tüccar olarak işletme hesabı esasına göre defter tuttuğunun tespit edildiğinin bildirildiği ve işbu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır. 21.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda; yapılan inceleme sonucunda, BK. 472 m. hükmü uyarınca bankaların; mevduat olarak bankaya yatırılan paranın mülkiyet hakkına sahip olduğu gibi, usulsüz işlemler sonucunda meydana gelen hasara da (zarara) katlanmak zorunda olduğu, ancak müşterinin kusurlu hareketi ile kendisine zarar verdiğini ispatlarsa, müşteriye bu parayı iade etmek yükümlülüğünden kurtulacağı; bu anlamda davacı yanın olayda nitelikli dolandırıcılık olarak değerlendirilebilecek bir kastının veya kusurunun olmadığı, davalı bankanın da direkt olarak kusurlu bulunmamasına karşın, mezkur olayın meydana gelmesinde internette işlem yapan kişinin kendi mudisi olup olmadığını bilememesi veya ayırt edememesi gibi bir kısım teknolojik eksikliklerin ve ihmallerinin olayın oluşmasına sebep olduğu, o halde takdir mahkemeye ait olmak üzere, davalı bankanın tek kullanımlık şifre uygulama sistemini (Altın anahtar vs. gibi adlar altında) zorunlu kılmış ise de, yukarıda açıklanan nedenle bunun cep şifre uygulamasında sıhhatli olmadığı ve/veya elektronik imzayı zorunlu kılmaması nedeniyle mezkur olayda tam kusurlu olduğu kanısına varıldığı, mahkemece raporun benimsenmesi halinde, asıl alacak tutarı 25.000,00 TL’sının usulsüz ödeme tarihi 06.09.2016’den itibaren, 3095 sayılı yasanın 2/2. m. hükmü uyarınca değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiğinin ifade edilebileceği, ancak, benzer davalar ile ilgili Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2008/1977 E. ve 12.05.2009 tarih 2009/5714 Karar sayılı bozma ilamı ve yine başka bir dava ile ilgili Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2008/5369 E. 28.09.2009 tarih 2009/9715 Karar sayılı ilamlarında, davacı müşterinin müterafik kusurundan söz edilebilmesi için, davacıya ait şifre gibi kişisel bilgilerin davacı kanalı ile ele geçirildiğinin kanıtlanması gerektiğinin belirtildiği, müterafik kusurla ilgili ispat yükü kendi üzerinde olan bankanın, davacının şifre gibi kişisel statik bilgileri 3. kişilere karşı korumak için gerekli özeni göstermediğini ve dolandırıcılar tarafından davacı kanalı ile ele geçirildiğine dair dava dosyasında somut bir delil ortaya koyamadığından, oluşan zararın tümünden son Yargıtay emsal kararları doğrultusunda davalı bankanın sorumlu olması gerektiği belirtilmiştir. Davacı vekili, bilirkişi raporuna göre bankanın sorumlu olduğunun ortaya çıktığını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı banka vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı itiraz edilmiştir. Mahkemece Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosya örneğinin dosya içerisine celp ve ibraz edildikten sonra teknik bilirkişiden rapor alınmıştır. 10.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava konusu olayda 06.09.2016 tarihinde 10:55:45 – 10:58:04 saatleri arasında internet bankacılığına giriş yapmış olan … no’lu IP adresi ve … numaralı port’a ait bilgilerin … Hizmetler Direktorlüğü’ne müzekkere yolu ile istenilmesi gerektiğinin tespit edildiği, dosya kapsamında davacıya ait HTS kayıtlarının bulunmadığının anlaşıldığı, dava konusu olayın oluş biçiminin aydınlatılması (gelen/giden SMS ve arama kayıtları) için … cep telefon numarasının 06.09.2016 tarihine ait HTS kayıtlarının dava dosyasına sunulmasının faydalı olacağı, davalı tarafından sunulmuş, … no’lu cep telefonuna saat 10:57:37’de havale işlemi ile ilgili “Sarıyer Subesi’ndeki hesabinizdan internet subesi ile 25.000 TL havale gerçeklesti. Hatali ise … arayiniz. … Bank” şeklinde mesaj gönderdiğine dair bilginin dosya içerisinde olduğu, dolayısıyla sunulan belgeye göre davalı bankanın havale işlemi sonrasında davacıya SMS atarak yapılan işlemi bildirdiğinin tespit edildiği, dosya kapsamında başkaca bir SMS veya arama kaydı bulunmadığı, Cep telefonuna ait detaylı HTS kayıtlarının dosyaya sunulması halinde olay gününe ait tüm arama ve SMS kayıtlarının tespitinin yapılabileceği anlaşıldığı, raporun “Cep Şifre ile İlgili İncelemeler” bölümünde detaylı olarak anlatılan bilgilere göre davalının davacıya ait cep şifre işlemleri ile ilgili detaylı bilgileri ve “Cep Şifre” uygulamasının teknik çalışma prensiplerinin dosyaya sunulmasının davanın seyri açısından yararlı olacağı tespit edildiği, dosya kapsamında … Bank tarafından 21.12.2016 tarihinde sunulan yazı ekinde “Kamera kaydı bir adet DVD de ekte olduğunun belirtildiği dosya ekinde herhangi bir CD veya DVD bulunmaması sebebiyle görüntüler üzerinde herhangi bir inceleme yapılamadığı, dava konusu olayın “Davacının Cep Şifresini Dolandırıcılara Herhangi Bir Şekilde Söylemesi ile Gerçekleşme İhtimali” göz önünde bulundurulduğunda; bahse konu olaya ait dosya ve ekleri incelendiğinde davacının 25.000 TL’nin havale edildiği … IBAN numaralı hesabın sahibi … ile ilişkisinin bulunduğuna dair herhangi bir tespitin yer almadığı, dolayısıyla kendisine ait Cep Şifresini başka bir şahısla paylaşmasının değerlendirilmediği, dava konusu olayın “Davalı Bankanın Siber Saldırıya Uğrama Sonucu Gerçekleşme İhtimali” göz önünde bulundurulduğunda; yapılan araştırmalara ve eldeKİ bilgi ve belgelere göre olayın davalı bankanın siber saldırıya uğrama sonucu gerçekleşme ihtimali bulunmadığı, sonuç olarak; dosya kapsamındaki bilgi, belgelere ve internet üzerinde yapılan araştırmalara göre dava konusu internet bankacılığı işlemi ile ilgili davacının müterafik kusuru bulunmadığının değerlendirildiği belirtilmiştir. 10.07.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; 10.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere; 10:55:45 – 10:58:04 saatleri arasında bahse konu olaydaki internet bankacılığına giriş yapan … no’lu IP adresi internet üzerinden araştırıldığı, araştırma sonucunda IP adresinin … Hizmetler Direktörlüğü’ne kayıtlı olduğunun tespit edildiği, bu tespite binaen yapılan soruşturma kapsamında … Hizmetler Direktörlüğü’nün 20.06.2018 tarihli ve … sayılı yazısında bahse konu IP adresinin … adına kayıtlı olduğunun görüldüğü davalı banka açısından; gerçekleşen işlemlere dair davacıya SMS ile bilgilendirme yaptığı tek kullanımlık şifre sistemiyle ( cep şifre) güvenliği sağıladığı ancak mobil cihaz veya bilgisayar üzerinden bankacılık işlemi yapan kişinin kendi müşterisi olduğundan emin olması hususunda yetersiz kaldığının değerlendirildiği, davacı açısından; şifrelerinin ya da cihazlarının ele geçirilmesi durumundan haberi olmayabileceği ve kök raporda da belirtildiği üzere gerçekleşen bahse konu olaylarda kusuru bulunmadığının değerlendirildiği belirtilmiştir. Bilirkişi raporu ve ek raporu dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir. Mahkemece bilirkişi raporlarına göre davanın kabulüne karar verilmiştir. Niteliği gereği bir güven kurumu olan bankalar, TBK’nın 115. maddesi gereğince hafif kusurlarından dahi sorumludur. İnternet bankacılığı sistemini kurup hizmete sunan banka, mudinin kastı, kötüniyeti ve suç sayılır eylemini kanıtlayamadığı sürece kendisine emanet edilen paradan (ve diğer yatırım araçlarından) güven kuruluşu vasfı nedeniyle sorumludur. Davacının zararın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunu ispat yükü davalı bankadadır. (Yargıtay 11. H.D’nin 10/01/2018 tarihli 2016/8635 Esas-2018/179 Karar sayılı, 13/05/2013 tarihli 2012/11585 Esas – 2013/9805 Karar sayılı ve 16/12/2014 tarihli 2014/13736 Esas -19841 karar sayılı ilamları). İnternet veya telefon bankacılığını müşterilerine özendiren davalı bankanın kendisine emanet edilen mevduatı koruma özel yükümlülüğü gereğince; internet bankacılığı işlemlerinde işlem yapanın gerçek müşteri olup olmadığını belirleme yönünde, gelişen dolandırıcılık yöntemlerine karşı, bunları önleyici gerekli altyapının sağlayarak güvenlik önlemlerini almak zorundadır. (Y. 11. HD 09.09.2019 tarih ve 2018/3563 Esas 2019/5115 Karar sayılı ilamı). İnternet bankacılığı ile yapılan işlemlerde şubeden yapılan işlemlerde olduğu gibi mevduat banka kontrol ve sorumluluğundadır.İnternet bankacılığı işlemleri bakımından uygulamada ortaya çıkan en önemli sorun, hiç kuşkusuz güvenlik sorunu olup, banka hesaplarındaki paraların, müşterilere ait özel bilgiler kullanılarak üçüncü kişilerce başka hesaplara aktarılmasıdır. Bu sorun hem bankalar hem de müşteriler açısından önemli riskler oluşturmaktadır. Güvenli bir internet bankacılık hizmetinin sunulmasında, böyle bir hizmetin alınmasında, normal bankacılık işlemlerindeki yükümlülüklerin yanı sıra hem bankanın hem de müşterinin üzerine düşen bazı ek yükümlülükler vardır. Bu bağlamda, internet bankacılığı hizmetini müşterilerine bankalar sunduğuna göre, bankaların internet bankacılığı sisteminin güvenliğine yönelik tüm tedbirleri almaları ve sistem hatalarını ve eksikliklerini gidererek sistemi bilinen en son teknolojik gelişmeye uygun hâle getirmeleri büyük önem taşımaktadır. Müşterilerin internet bankacılığını kullanmakta olması bankaların mevduatı koruma yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı gibi, sorumluluğunu da hafifletmeyecektir. Bu kapsamda işlemlerini internet ortamına taşıyarak daha fazla müşteri kitlesine ulaşmak ve dolayısıyla daha fazla kâr elde etmek isteyen bankanın, buna paralel olarak gerekli teknolojik ve yazılımsal önlemleri alması, gelişen teknoloji karşısında kötü niyetli üçüncü kişilerin internet bankacılığı sistemine girişimlerini anında engelleyecek güvenlik mekanizmasını oluşturması, sistemini sürekli güncelleyerek yenilemesi, herhangi bir usulsüz işlemle karşılaşıldığında gerekli önlemleri almanın yanı sıra müşterilerini de anında bilgilendirmesi gerekmektedir. İnternet bankacılığı işlemlerinde müşteriler de kendilerinden beklenen her türlü tedbiri almak ve her türlü dikkat ve özeni göstermek zorundadırlar. Bu sebeple bilgisayarlarına başkalarının ulaşmasına imkân tanıyan her türlü gerçek ve sanal saldırıyı önleyici tedbirleri almaları ve bu konuda azami özeni göstermeleri gerekmektedir. Müşterilerin, internet bankacılığında kullanılmak üzere kendilerine verilen özel bilgilerini, banka ve kredi kartlarında olduğu gibi, üçüncü kişilerden özenle koruma ve saklama yükümlülüğü mevcuttur. Bu yükümlülüklerin ihlal edilmesi hâlinde müşterinin kendi kusurundan kaynaklanan bu durumun sorumluluğuna kusuru oranında katlanması gerekmektedir. Somut olayda davacının bu yükümlülüğüne aykırı davrandığına dair kanıt bulunmamaktadır. Somut olayın oluş şeklinin açıklandığı bilirkişi kök ve ek rapor içeriklerinde, dava konusu işlemlere ve davacının zararına ayrıntılı şekilde yer verilmiştir. Söz konusu raporun ilgili bölümünde dava konusu işlemde davacının herhangi bir kusurunun bulunduğunun kanıtlanmadığı, davacının şifrelerini ve saklı tutması gereken bilgileri bilerek ve isteyerek üçüncü kişilerle paylaşarak zararın oluşmasına sebebiyet verdiğine dair bir kanıt bulunmadığı, bu nedenle, davaya konu bankacılık işlemleri sonucu oluşan zarardan, internet ve telefon bankacılığı sistemini kurup işleten davalı bankanın sorumlu olduğu, kanaatine varılmıştır. Bu nedenle davalının aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353.1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 1.280,75 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davanın esası bakımından oy birliğiyle, davalı taraftan alınması gereken harç yönünden üye hakim …’nun karşı oyuyla ve oy çokluğuyla, kesin olarak karar verildi.09.02.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.
KARŞI OY: Nisbi harca tabi olan davalarda, özellikle 492 sayılı Harçlar Kanunu ile bağlı tarife hükümleri, 5235 sayılı Kanun ve ilgili tüm yasal mevzuat, ulusal ve uluslararası yargı kararları kapsamında, ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak esas hakkında karar verilmedikçe Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf kanun yoluna başvuran davalıdan başvuru aşamasında ve istinaf başvurusunda nisbi değil maktu karar ve ilam harcı alınması gerektiği kanaati nedeniyle, çoğunluğun nisbi harç alınmasına dair görüşüne katılmadığımı ve hükmün ilgili bentlerine muhalif kaldığıma dair görüşümü bildiririm.