Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/626 E. 2020/417 K. 15.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/626
KARAR NO : 2020/417
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/02/2020
NUMARASI : 2017/1166
TALEP :İhtiyati Haciz Kararına itiraz
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davası içinde verilen ihtiyati haciz kararına üçüncü kişiler vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin verilen ara karara karşı, üçüncü kişiler vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkil şirketin Finlandiya’da mukim orman endüstrisi sektöründe faaliyet gösteren bir grubun parçası olduğunu, müvekkili şirketin ticari merkezi olan Finlandiya hem 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Sözleşme’ye taraf olduğunu, Finlandiya ile Türkiye arasında karşılıklı anlaşmanın hem de mütekabiliyet esasının bulunduğunu, dolayısıyla dava açılışında yabancılık teminatı yatırılmasının gerekmediğini, kaldı ki zaten işbu dosyaya ihtiyati haciz kararı nedeniyle müvekkili şirket tarafından yüklü meblağda bir teminat yatırılmış olduğunu, müvekkilinin davalı şirkete kağıt ürünleri sattığını ve bu satıştan kaynaklı alacaklı olduğunu, bu kapsamda taraflar arasında 17.04.2017 tarihinde “Sulh ve İbra Protokolü” nün imzalandığını, davalı şirketin 20.06.2017 tarihinden sonra ödeme planına riayet etmediğini, müvekkilinin takip tarihi olan 17.10.2017 itibariyle, fazlaya dair alacak hakları saklı kalmak kaydı ile 1.416.479,20 USD ve 737.092,19 EURO tutarında alacağının bulunduğunu, söz konusu alacak için İstanbul …. İcra Müdürlüğünün ….dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirketin ürünlerin üretimini yurtdışında gerçekleştirdiği ve ürünlerin ithal edildiği gözönüne alındığında, davalı şirketin “faturaların kendilerine tebliğ edilmediği” yönündeki itirazının hayatın olağan akışına aykırı bulunduğunu, takip konusu faturalarda belirli vadenin kararlaştırılmış olduğunu, taraflar arasında imzalanmış “Sulh ve İbra Sözleşmesinin” mevcut olduğunu, bu sözleşme gereğince de ayrıca bir ihtarname keşidesine veya temerrüt ihtarına gerek bulunmadığını, sözkonusu sözleşmede, “ödemelerin tam ve zamanında eda edilmemesi halinde alacağın faiz ve ferileri ile birlikte yasal takibe konu edileceğinin” açıkça belirtilmiş olduğunu, ödeme taahhüdü yerine getirilmediğinden 3095 sayılı Kanun uyarınca alacağa konu faturalara, taraflar arasında kabul edilen vade tarihlerinden itibaren faiz işletildiğini, davalı-borçlu şirketin, müvekkili şirket ile imzaladığı protokolde yer alan adresini icra takibinden kısa bir süre önce, haber vermeden değiştirdiğini, borçlunun kaçma şüphesinin bulunduğunu, icra takibine vaki itirazının haksız olduğunu belirterek, öncelikle borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, davalının haksız itirazının iptali ile icra takibinin devamına, davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalı aleyhine HMK’nın 329. maddesi uyarınca vekalet ücretine ve para cezasına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı, yabancı uyruklu olmasına rağmen (Finlandiya) müvekkiline karşı icra takibi yaparken ve işbu dava açılırken teminat göstermediğini, takibe konu alacak toplamı için müvekkili şirkete herhangi bir ihtarname keşide edilmediğini, yine takibe dayanak olarak gösterilen cari hesaptaki faturaların müvekkil şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, müvekkil şirketin, davacının takibe konu ettiği faturalar ile ilgili olarak yapmış olduğu ödemeler gözönünde bulundurmadan davacının takip başlattığını, davacı taraf yapılan ödemeleri ikrar etse de bu ikrar dışında 19.06.2017 tarihinde 40.000 Euro ödemenin de bulunduğunu, müvekkil şirkete usulüne uygun olarak yapılmış bir ihtar bulunmadığından takip öncesi döneme ilişkin faiz talep edilmesinin mümkün olmadığını, takip sonrası döneme ilişkin olarak ise tarafların 17.04.2017 tarihli sulh sözleşmesinde herhangi bir faiz oranı belirlememiş olduklarını, davacı tarafın dava dilekçesine ihtiyati haciz talebine yönelik yeterli bilgi ve belgeyi eklemediğini, ayrıca takibe ve davaya konu olan alacak talebi içerisinde, haksız faiz ve mükerrer tahsilat hususları bulunduğundan ve bunlar yargılamayı gerektirdiğinden ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, davanın haksız olduğunu belirterek, davanın reddine, icraya esas bedel üzerinden %20 oranında kötü niyet tazminatının ve davacı aleyhine hükmedilecek HMK’nın 329. maddesi uyarınca vekalet ücreti ve para cezasının davacı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 26/02/2018 tarihli ara kararıyla; ” Tüm dosya kapsamı, iddia, savunmalar ve atıf yapılan yargıtay kararları ile birlikte tüm dosya incelendi. Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin KABULÜ İLE, İhtiyati haciz işlemi alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve mevcut kanıtlara göre kanuna uygun görülmüş olmakla; davacı alacaklının davalı …’nden alacak miktarı olan 3.064.822,87 TL ( 710.584,70 EURO nun takip tarihi kur karışılığı 17/10/2017 günü 1 TL = 4,3131), 4.965.992,61 TL ( 1.357.349,31 USD nin takip tarihi kur karışılığı 17/10/2017 günü 1 TL = 3,6667 ) 8.030.815,48 TL ‘nin alınmasının temini için İİK’nın 257/1.maddesine göre %15 teminat karşılığında davalı …’nin menkul ve gayrimenkul malları ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından borca yetecek miktarının İcra İflas Kanununun koyduğu sınırlar içinde İHTİYATEN HACZİNE, 2-Alacak miktarının %15 ine tekabül eden 1.204.622,32 TL teminatın yatırılmasına, yatırılmadığı takdirde ihtiyati haczin kalkmasına, ” karar vermiştir.Bu karara karşı, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, üçüncü kişiler vekili itirazda bulunmuştur.Üçüncü kişiler vekili itiraz dilekçesinde özetle ;Müvekkil …. Sanayi ve Tic. A.Ş. ‘ne ait olan işyerine, 13.01.2020 tarihinde ; …Ticaret A.Ş. adlı şirketin borcu için alınan ihtiyati haciz kararına binaen İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyasından gelinerek, işyerinde bulunan muhtelif menkuller üzerinde ihtiyati haciz işlemi uygulandığını ve şirkete ait menkul malların ihtiyaten haciz edildiğini, ihtiyaten haciz edilen menkullerin aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen borçlu … Ticaret A.Ş. ile hiçbir ilgisi olmadığını, ihtiyati haciz uygulanan menkullerin üçüncü şahıs olan müvekkili şirkete ait işyerinde bulunduğunu belirterek, menkuller üzerindeki ihtiyati haczin kaldırılmasına ve dava giderleri ve avukatlık ücretinin de karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi, ihtiyati hacze itirazı değerlendirdiği 10/02/2020 tarihli ara kararında; “…Menfaati ihlal edilen 3.kişiler de ihtiyati haczi öğrendiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde ihtiyati haczin dayandığı sebeplere ve teminata itiraz edebilir.İhtiyati haciz kararına itirazda gösterilen sebeplerin İ.İ.K’nın 265. maddesinde gösterilen ihtiyati haciz kararına itiraz sebeplerinden olmadığı, başka davaların konusunu oluşturabileceği, zaten ihtiyati hacizden dolayı istihkak davası açıldığının belirtildiği, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi şartlarının bulunduğu anlaşıldığından ihtiyati haciz kararına itirazın reddine… ” karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz eden üçüncü kişi vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Müvekkili kiracı …. Sanayi ve Tic. A.Ş. tarafından kira sözleşmesi ile kiralanan İstanbul, Beşiktaş’ta kain 117 ve 118 numaralı bağımsız bölümlerin, şirket yöneticisi … tarafından lojman olarak kullanıldığını kiraya veren …Ticaret A.Ş. adlı şirketin borcu için alınan ihtiyati haciz kararına binaen müvekkil şirkete ve yöneticisi … şahsına ait olan menkul malların haczedilmiş olduğunu, haciz işlemi sırasında kira sözleşmesinin icra dosyasına sunulduğunu, daha sonra müvekkil …. Sanayi ve Tic. A.Ş.’ne ait olan işyerine gelinerek, işyerinde bulunan muhtelif menkuller üzerinde ihtiyati haciz işlemi uygulandığını, asıl borçlu şirketin taşınmazları üzerine alacaklının alacağını teminen zaten ihtiyati haciz konulduğunu, üçüncü kişi konumundaki müvekkillere tatbik olunan ihtiyati haciz hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.02.2020 tarihli ara kararının HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince kaldırılmasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin de davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 265. maddesi uyarınca ihtiyati hacze üçüncü kişilerin itirazına ilişkindir. Davada taraf sıfatı olmayan üçüncü kişiler tedbire itiraz etmiş, yapılan tedbire itiraz duruşmasında tedbire vaki itirazın reddine karar verilmiştir. İtirazın reddine dair verilen ek karara karşı, üçüncü kişiler vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.İİK’nın 265. Maddesinde, ihtiyati haciz nedeniyle menfaati zarar gören üçüncü kişilere de itiraz hakkı verilmiş ise de ihtiyati haciz kararına karşı itiraz sebepleri sınırlı şekilde sayılmış olup, bu sayılanlar dışında başka bir sebebe dayanılarak ihtiyati hacze itiraz edilmesi mümkün değildir. İtiraz edenin ileri sürdüğü itiraz nedenleri, haciz işlemine karşı istihkak iddiası niteliğinde olup takip hukuku içinde çözülmesi gerekir. İtiraz edenin itiraz dilekçesinde öne sürdüğü hususları istihkak iddiası kapsamında icra müdürlüğünde ve icra hukuk mahkemesinde ileri sürülmesi mümkündür. Bu sebeple, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığndan, istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca ihtiyati hacze itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun reddine, 2-İhtiyati haciz kararına itiraz eden tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına,3-İhtiyati haciz kararına itiraz edenler tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15/04/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.