Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/622 E. 2020/397 K. 09.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/622
KARAR NO : 2020/397
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 21.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2019/1277 Esas
KARAR TARİHİ: 17/12/2019
DAVA: Haksız Rekabetin Tespiti, Meni ve İhtiyati Tedbir
Taraflar arasındaki haksız rekabetin tespiti davasının yapılan yargılaması sırasında ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen karara karşı, süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 1970’lerden beri cilt bakımı için öncü konumdaki “….” markasıyla, farklı cilt tiplerinin ihtiyaçlarına göre çözüm sunan ürünleri ile benzersiz bir uzmanlık elde etmiş, son derece kaliteli ürünlerin formüle edilmesini sağlamış, her daim önceden belirlenmiş fikirlerin ve yerleşik dogmaların ötesinde inovasyonlar yaparak dermatolojik atılımlarda bulunmuş ve bu vizyonda elde ettiği ürünleriyle dünyanın dört bir yanında tüketiciler nezdinde edindiği yüksek tanınmışlık neticesinde tercih edilen bir marka haline geldiğini, davalı şirketin de müvekkili şirket ile aynı alanda faaliyet gösterdiğini, “…” markası altında cilt bakım ürünleri satışı yaptığını, davalının reklamlarda kullanılan ifadelerinin gerçek dışı ve tüketicileri yanıltıcı, aldatıcı nitelikte olduğunu, söz konusu reklam yayınlarının TTK’nın haksız rekabet hükümlerine, TKHK ve Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği’ndeki düzenlemelere aykırılık teşkil ettiğini, davalı reklamlarının araştırma sonuçlarına dayanmadığı gibi, davalının reklamlarını dayandırdığı …firmasının araştırma sonuçlarının doğruluğu, güncelliği, gerçekçiliği ve geçerliliğinin de oldukça şüpheli olduğunu, davalının haksız rekabet teşkil eden fiilleri sebebiyle müvekkilinin maddi ve manevi zararları doğduğunu ve doğmaya devam ettiğini belirterek, açıklanan nedenlerle; öncelikle müvekkili şirkete haksız rekabet oluşturan fiillerin durdurulması amacıyla başta televizyon kanalları ve Youtube olmak üzere her türlü dijital mecra üzerinden ve aynı zamanda … ve … gibi sosyal medya hesapları üzerinden yayınlanan reklamların yayından kaldırılmasını, mahkeme aksi kanaatte ise haksız rekabet yaratan yazılı ve sözlü ifadelerin reklamlardan çıakrtılması suretiyle reklamların içeriğinin düzeltimesini, ayrıca söz konusu ifadelerin yer aldığı basılı ve yazılı tüm reklamların kaldırılmasını, katalogların toplatılmasını, varsa ilgili ifadelerin üzerinde yer aldığı ürünlerin piyasadan toplatılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, reklamların başta televizyon kanalları ve … olmak üzere her türlü dijital mecra üzerinden ve aynı zamanda Instagram ve … gibi sosyal medya hesapları üzerinden yayınlanmalarının haksız olduğunun tespitini, haksız rekabetin tespitini, menini ve ortadan kaldırılmasını, haksız rekabete aykırı fiillerin durdurulmasını, reklamlardaki haksız rekabet teşkil eden yanıltıcı ve aldatıcı beyanların düzeltilmesini, davalı aleyhine verilecek mahkeme kararının masrafının davalı tarafından karşılanmak üzere Türkiye çapında yayınlanan tirajı en yüksek üç gazetede ilanının yaptırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 17/12/2019 tarihli ara kararında özetle; “…Dava, davalının haksız rekabet teşkil ettiği belirtilen eylemlerinden kaynaklanan haksız rekabetin men edilmesi olup davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin; davalı tarafın haksız rekabet teşkil ettiği belirtilen eylemlerinin haksız rekabet teşkil edip etmediğinin tespiti için bilirkişi raporu alınması gerektiği, davalının henüz cevap dilekçesini sunmadığı, bu anlamda taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, anlaşıldığından şartları oluşmadığı…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Dava dilekçesindeki iddia ve beyanlarını tekrarlamış ve ayrıca, davalının haksız rekabet teşkil eden fiilleri sebebiyle müvekkilinin maddi ve manevi zararları doğmuş ve doğmaya devam ettiğini, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gerekli şartlar oluşmuş olup ilk derece mahkemesince bilirkişi raporu alınmasının beklenmesinin ciddi gecikmeye ve müvekkili şirketin buna bağlı ciddi zararlarına sebebiyet vereceğini, ilk derece mahkemesi tarafından tedbir kararı için bilirkişi raporu alınması gerektiği belirtilmiş ise de dava dilekçesi ekinde görseller ve dilekçe içerisinde iddialara konu edilen ve Flash Disc içerisinde sunulan reklam filmleri kapsamında sunulan beyanların, haksız rekabet iddialarını ve bunun doğal sonucu olarak meydana gelmesi kaçınılmaz olan zararları açıkça ortaya koyduğunu, dolayısıyla, ihtiyati tedbir şartlarının oluştuğunun anlaşılabilmesi için davalının cevap dilekçesinin beklenmesine ve bilirkişi raporu alınmasına gerek bulunmadığını, beyanlar ve dosya kapsamındaki mevcut belgeler üzerinden yapılan inceleme ile de iddiaların haklılığının anlaşılacağını, Uyuşmazlık konusunda dilekçeler safhasının tamamlanması ve bilirkişi raporu alınmasının beklenmesinin süreci oldukça uzatacağını, belirtilen fiillerin durdurulması yönünde nihai karar veya ihtiyati tedbir kararı verilmesi için belirtilen şekilde yargılama yapılmasına bağlı yaşanacak gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından ciddi şekilde endişe edilmekte olup, müvekkili şirketin zararlarının her geçen gün artmaya devam ettiğini,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, davalının verdiği reklamlarla TTK’nın 54 vd. maddeleri uyarınca haksız rekabette bulunduğu iddiasına dayalı olarak açılmış haksız rekabetin tespiti ve meni istemine ilişkindir. Açılan işbu dava içinde istenilen ihtiyati tedbir talebinin mahkemece reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.TTK’nın ihtiyati tedbirler başlıklı 61/1. maddesinde, ”Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56.maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, hukuk usulu muhakemeleri kanunun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir ” düzenlemesi yer almaktadır.Buna göre bu tür davalarda ihtiyati tedbir talepleri TTK’nın 61. maddesine göre değerlendirilmelidir. Burada hüküm bulunmayan konularda, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın 389 vd. maddelerinden yararlanılmalıdır. Bu yasal düzenlemeye rağmen ilk derece mahkemesi davacının tedbir talebini 6100 Sayılı Yasa’nın ihtiyati tedbir başlıklı 389. maddesi kapsamında değerlendirerek, davacı talebinin davalı tarafından haksız rekabet teşkil ettiği belirtilen eylemlerin haksız rekabet teşkil edip etmediğinin tespiti için bilirkişi raporu alınması gerektiği, davalının henüz cevap dilekçesini sunmadığı, bu anlamda taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği anlaşıldığı gerekçesiyle davacının tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Oysa, öncelikle özel hüküm olan TTK’nın 61. maddesinin uygulanması gerekir. İlk derece mahkemesinin bu yasal düzenlemeyi dikkate almaksızın, tedbirin reddi gerekçesi usule aykırı olmuştur.Ancak, dosyanın mevcut durumu itibariyle haksız rekabet koşullarının mevcudiyeti, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların sabit olup olmadığı, bu eylemlerin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı gibi konular ispata muhtaç olup, istinafa konu ara karar tarihi itibariyle yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında ortaya çıkacak durumlar kapsamında mahkemenin değerlendirme yetkisi saklı olmak kaydıyla, ara karar tarihi itibariyle ihtiyati tedbir için yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, esas hükümle birlikte, ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 09/04/2020 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.