Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/619 E. 2023/170 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/619
KARAR NO: 2023/170
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2019
NUMARASI: 2018/1087 E. – 2019/881 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin telekominikasyon ürünlerinin parakende ticaretini yaptığını, bu ürünlerin davalı firmadan satın alındığını, müvekkilinin aldığı ürünleri dava dışı tüketicilere sattığını ancak anılan cihazların üretim hatasına dayalı olarak ayıplı olduğu ve ürünlerde kullanıcı hatasına rastlanılmadığının tespiti üzerine Tüketici Hakem Heyetleri kararları uyarınca müvekkilinin dava dışı tüketicilere ürün bedellerini iade etmek zorunda kaldığını, ürünlerin ayıplı olmasından dolayı davalının müvekkiline karşı sorumlu olduğunu ancak tüm taleplerine rağmen davalı firmanın hatalı ürünlerin bedellerini müvekkiline ödemediğini, bu nedenlerle müvekkili tarafından dava dışı tüketicilere ödenen toplam 13.174,23 TL’ nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan rücuen tazmini ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; Taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri çerçevesinde davacı şirket tarafından müvekkili şirketten alınan tüm cihazlara ilişkin tüm riskin davacı tarafından üstlenildiğini, davacının rücuen talep hakkının bulunmadığını, davacının rücuen tazmin talepli alacaklarının zamanaşımına uğramış olduğunu, davacı tarafça açılan davaya konu cihazlara ilişkin verilen hakem heyeti kararlarına karşı yasal yollara başvurulmadığını, bu nedenle davacının bayilik sözleşmesi hükümleri uyarınca üzerine düşen yükümlülüğe uygun hareket etmediğini, müvekkili şirketin zararına olacak şekilde hareket ettiği sabit olduğundan davacının davasının bu yönden de kabulüne imkan bulunmadığını, müvekkili şirket ile cihazıların hiçbir bağlantısının bulunmadığını, davacı tarafından da buna ilişkin bir belge sunulmadığını, dava dışı tüketiciye davacı tarafından da ödeme yapıldığına ilişkin bir belge bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının taleplerinde haklı olduğu düşünülse dahi, ürünlerin satışından elde etmiş olduğu karı ve icra harç ve masraflarını müvekkili şirketten talep edemeyeceğini, davacı tarafından müvekkili şirket ile akdedilmiş olan bayilik sözleşmesi hükümleri uyarınca üzerine düşen yükümlülüğe uygun hareket edilmemiş olup müvekkili şirketin zararına olacak şekilde hareket edildiğinin sabit olduğunu, bu nedenlerle haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın zamanaşımı itirazları da dikkate alınarak usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacının dava dışı tüketicilere sattığı 7 adet cep telefonunda üretim hatası mevcut olduğu, bu hususun dosya kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemesi ile tespit olunduğu, bu telefonlardan ; davacı tarafından dava dışı tüketiciler …, …, …, …, … ve …’a satılanların ; davacıya davalı tarafından satıldığı ve bu telefonlar sebebiyle toplam 10.683,15 TL ürün bedelinin dava dışı tüketicilere davacı tarafından iade olunduğu, dava dışı tüketici …’ya satılan telefonun ise davacı tarafından davalıdan değil dava dışı başka bir firmadan satın alındığı,bu telefon için dava dışı tüketiciye davacı tarafından yapılan ödemenin ise 2.491,08 TL olduğu, tüm bu hususların da dosya içerisinde mevcut faturalar,tüketici hakem heyeti kararları ve bilirkişi raporu ile tespit edildiği, davacının ticari defterlerinde yaptırılan incelemede 2016-2017 takvim yılına ait defterlerin davacı lehine delil olduğu hususun tespit olunduğu, davalının defter ve kayıtlarını sunmadığı, taraflarca hazırlama ilkesinin geçerli olduğu davada denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu neticesinde davacının dava dışı tüketiciler …, …, …, …, … ve …’a satmış olduğu ve hatalı olduğu tespit edilen, -belirlenen hatalardan kullanıcıların ya da davacının sorumlu olmadığı rapor edilen- telefonlara ilişkin toplam 10.683,15 TL iade bedelinin davacı tarafından davalıdan tazmin edilebileceği, ancak dava dışı tüketici …’ya yapılan 2.491,08 TL iade bedelinin ise, bu telefonun davalı tarafından davacıya satılmadığının tespit olunması karşısında davalıdan tazmin edilemeyeceği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili ile davalı şirket arasındaki sözleşme nedeniyle davacı şirketin tüm sorumluluğu üstlenmesi nedeniyle haksız davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirketin telekomünikasyon alanında faaliyet gösteren ve kendi sektörü içerisinde ülkenin öncü şirketlerinden biri olduğunu, davacı ile bayilik sözleşmesi akdedildiğini, bayilik sözleşmesinin 4. Maddesinin 1.a numaralı bendinde sözleşme konusu malları bayinin kendi nam ve hesabına riski kendisine ait olmak üzere satacağı hususunun düzenlendiğini, davacının sözleşme gereğince müvekkili şirketten satın almış olduğu tüm ürünlere ilişkin riskin kendi üzerinde olduğunu, basiretli tacir olarak kabul, beyan ve taahhüt etmiş olduğunun açık bulunduğunu, sözleşme gereğince üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmeyen davacının müvekkilinden satın alınan cihazlara ilişkin riski üzerine almasına rağmen satın alınan yedi adet cihazı dava dışı tüketicilere sattığıni, satılan cihazların ayıplı olduğu gerekçesiyle tüketiciler tarafından davacı şirket aleyhine tüketici hakem heyetlerine başvurulduğunu, başvuruların kabul edildiğini ve hakem heyeti kararları doğrultusunda davacı şirket tarafından ödeme yapılmasının gerekçe gösterilerek ilgili bedellerin rücuen tahsili iddiasıyla dava açılmış ise de sözleşme gereğince davacı taleplerinin haksız olduğunu, kararın hata barındırdığını, sözleşmenin açık olduğunu, talebin reddi gerektiğini, davacının hakem heyeti kararlarına karşı yasal yollara başvuru yapmayarak ürün bedellerini tüketicilere ödemesinin de müvekkilinden talep etmesinin haklı olmadığını, itirazlarıyla birlikte bilirkişi incelemeleriyle hüküm tesisinin de hatalı olduğunu iddia ederek, davacı şirketin söz konusu cihazlara ilişkin müvekkiline herhangi bir bilgilendirme yapmadığını, hukuka aykırı karara karşı yasal yollara başvurulmadığını, mahkemenin defterlerin ibraz edilmediği beyanlarının kabulünün de mümkün olmadığını, davanın konusunun rücuen tazminat davası olduğunu, ticari iş ilişkisinin mevcut olduğuna tarafların herhangi bir itirazının bulunmadığının da açık olduğunu, ticari defter ve kayıtların incelenmesinin yerinde olmadığının ortada bulunduğunu, buna rağmen mahkemece defterlerin sunulmamış olmasının aleyhe şekilde yorumlandığını iddia ederek, kararın ortadan kaldırılmasını ve davanın zamanaşımı dâhil, usul ve esas yönlerinden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma konu ayıplı ürün nedeniyle, davacının tüketicilere ödediği ürün bedelinin davalı satıcı firmadan rücuen tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamından, taraflar arasında bayilik sözleşmesinin mevcut olduğu, sözleşmede davacı şirketin bayi olarak yer aldığı, davalı şirketin ise distribütör olduğu, sözleşmenin konusunun ikinci maddede distribütörün yetkili dağıtıcılığını yapmakta olduğu her türlü ticari emtianın bayi tarafından satışına ilişkin yetki, sorumluluk ve şartların belirlenmesi, sözleşme kapsamındaki hakların bayiye münhasır olarak verilmediği, distribütörün bu ürünlerle ilgili olarak istediği sayıda bayi tayin edebileceği, bizzat kendisinin de kullanıcıya satış yapmaya yetkili olduğu hususuna yer verildiği, sözleşmenin 4. maddesinde tarafların karşılıklı hak ve yükümlülükleri üst başlığı ile 4.1.bentte bayinin hak ve yükümlülükleri düzenlendiği, 4.1.A bendinde ise” işbu sözleşme ile bayiye distribütör nam ve hesabına hiçbir temsil etme hakkı tanınmamış olup bayi, distribütör nam ve hesabına ilişkin hiçbir faaliyette bulunmayacak, sözleşme konusu malları kendi nam ve hesabına, riski kendisine ait olmak üzere satacaktır.” hükmüne yer verildiği, satın alma koşullarının ürün bedeli ve ödeme şartlarının diğer hususların belirlendiği 12. maddede bayinin sözleşmeden doğacak uyuşmazlıklarda distribütörün ticari defter vb. kayıt ve diğer belgelerin bağlayıcı ve kesin delil teşkil edeceğini kabul ettiğine yer verildiği, davalı şirket tarafından davacı şirket adına 18.05.2015 tarihli KDV dahil 14.716,00 TL tutarında mal bedeline ilişkin e fatura düzenlediği, dava dışı tüketiciler tarafından ilgili tüketici hakem heyetine karşı ayıplı mal nedeniyle başvurularda bulunulduğu, başvurunun birden fazla olduğu, devamında 2018 yılına ait ibranamelerin düzenlendiği, davacının dava dışı tüketicilere yapılan ödemelere davalı tarafça satılan ürünlerden kaynaklandığı iddiası ile işbu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır. 21.06.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda; sonuç olarak davacı … AŞ’nin incelenen 2016-2017 takvim yılına ait ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfında olduğu, davalı … A.Ş nin defterlerini ibraz etmemiş olduğu, davacı defter kayıtlarında dava konusu cihazların tamamının davalı firmadan temin edilerek kayıtlara alındığı ancak cihazların davalı tarafından iadesinin kabul edilmemesi ve cihazların fiziken davacı uhdesinde olması dolayısı ile defterlere iade kaydının yapılmadığının tespit edildiği, sonuç olarak; davaya konu 7 adet cihazların halen mevcut arızalı / ayıplı durumda muhafaza edilmekte olduğu, söz konusu arıza/ayıp’ların davacının ve/veya dava dışı son kullanıcıların sorumluluğunda olmadığı belirtilmiştir. 24.09.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda; bilirkişi kök raporunda ki mali incelemeye karşı beyan ve itirazlarına karşı ekteki gider pusulası örnekleri ve yevmiye kaydı dikkate alındığında tüketici … iadesinin davacı … tarafından yapıldığı, defter incelemesine ilişkin yaptığı itirazı için; mahkemenin belirlediği gün ve saatte defter ve kayıtlarını ibraz etmemiş olduğu sonradan davalı vekili ile yapılan görüşmede de davalı tarafın defter ve kayıt ibraz etmediğinin tespit edildiği, sonuç olarak davalı şirket tarafından davacı şirkete “Bayilik Sözleşmesi” kapsamında| satılmış olup sonrasında davacı şirket tarafından dava dışı tüketicilere satılmış olan uyuşmazlık konusu cihazlardaki arızaların/şikayetlerin garanti kapsamında işleme alındığı, kullanıcı hatası olmadığı, söz konusu arızaların/şikayetlerin ayıplı mal/ayıplı hizmetten kaynaklandığı Tüketici| Hakem Heyet ‘leri tarafından tespit edilmiş olduğu taraflarınca yapılan incelemelere istinaden aynı kanaate varıldığı, Tüketici Hakem Heyet ‘leri tarafından “Ürün Bedeli İadesi” kapsamında davacı şirkete ödetilmiş olan ürün bedellerinin rücuen davalı şirketten talep edilip edilemeyeceği hususundaki taktirin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir. Mahkemece, rapora göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Anayasa’nın 141/3. maddesi ”Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmünü içermektedir. HMK’nun 297/c, 27/c maddelerinde ise mahkeme kararlarında her iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonucu ve hukuki sebeplerin açıkça gösterilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır.Gerekçe, kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür.Somut olayda, istinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararında, yukarıda açıklandığı üzere davalının savunmasında ve bilirkişi raporu ile ek rapora karşı beyan ile itiraz dilekçesinde belirtmiş olduğu taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin varlığı ve sözleşmedeki madde hükümleri kapsamındaki sorumluluğa dair herhangi bir değerlendirmeye gerekçede yer verilmemiştir. Yani ilk derece mahkemesi iddia ve savunma doğrultusunda delil değerlendirmesi yapmamıştır. Karar, bu haliyle istinaf incelemesine elverişli değildir.HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatindeyim.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davalı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09.02.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.