Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/596 E. 2023/94 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/596
KARAR NO: 2023/94
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/11/2019
NUMARASI: 2018/1001 E. – 2019/893 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin çeşitli tarihlerde davalıya havalandırma cihazı satarak mal ve hizmet teslim ettiğini, ödenmeyen alacaklar nedeniyle davalının 1.400,83 Euro cari hesap borcu bulunduğunu, bu alacağın tahsili amacıyla İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; taralar arasındaki ticari ilişkide üç adet fatura düzenlendiğini, satımın %30’unun peşin kalanın ise emtianın tesliminden itibaren 90 günlük çekle ödenmesinin kararlaştırıldığını, davacının teslimde geciktiğini, faturadi kurların hatalı olduğunun elektronik posta ile bildirildiğini, davacının haksız talebine rağmen bu farkın da mutabakat doğrultusunda ödendiğini, taraflar arasında 28.05.2018 ile 24.09.2018 tarihlerinde e-posta ve imzalı formlarla hesap mutabakatı yapıldığını ve tarafların borç alacak kalmadığı konusunda mutabakata vardıklarını savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…davacı tarafından 26/04/2018 tarihli ticari kayıtlara uygun olduğu belirtilen 1.400,83-Euro alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, ancak davalı tarafça borca itiraz edildiği, Mahkememiz tarafından yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda, davacı ile davalı yan arasında 30.06.2017 tarihli mutabakat mektubu olduğu bu mutabakat mektubunda ise bakiyelerin sıfır olduğunun görüldüğü, yine 2018 yılına ait BA ve BS formlarında mutabakat yapıldığının görüldüğü, 14.02.2018 tarihli fiyat teklifi belgesinin 2. Sayfasının en alt bölümündeki 9 ve 10. Satırlarında aynen… ‘Yabancı para biriminde kesilen faturalarımızın için ödeme yabancı para biriminde yapılmalıdır. TL ile yapılacak olan tüm ödemeler için, ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru baz alınacaktır. Bu kapsamda TL ödeme tarihi itibariyle doğan kur farkı konusunda satıcıya ait hak ve talepler saklı olup, bu kur farkının satıcı tarafından talep ve tahsil edileceğini peşinen kabul ve taahhüt eder…’ denmekte olduğunu, bu sebeple iki farklı sonuca ulaşıldığını,Sonuç 1’de: teklif belgesinin kabul görmemesi durumunda davacı yanın davalı yandan borcu ve alacağı olmayacağı, Sonuç 2’de: teklif belgesinin kabul görmesi durumunda ise, davacı yanın davalı yandan cari hesap ekstresinde tespit edilen 1.302,13 Euro alacaklı olacağının tespit edildiği, Mahkememiz tarafından teklif belgelerinin incelenmesi neticesinde ‘… Yabancı para biriminde kesilen faturalarımızın için ödeme yabancı para biriminde yapılmalıdır. TL ile yapılacak olan tüm ödemeler için, ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru baz alınacaktır. Bu kapsamda TL ödeme tarihi itibariyle doğan kur farkı konusunda satıcıya ait hak ve talepler saklı olup, bu kur farkının satıcı tarafından talep ve tahsil edileceğini peşinen kabul ve taahhüt eder.’ ibaresinin 11/01/2018 tarihli ilk teklif belgesinde yer aldığı ve malların birim fiyatındaki para biriminin dolar olarak belirtildiği, 14.02.2018 tarihli teklif belgesinde yukarıda belirtilen ibarenin yer almadığı ve malların birim fiyatındaki para biriminin euro olarak belirtildiği, davacının dava konusu icra takibindeki talebinin euro olduğu ve ikinci teklif belgesinden kaynaklı olduğu görülmekle ikinci teklif belgesinde yukarıda belirtilen ibareye yer verilmemesinden dolayı bilirkişi raporunun sonuç 1’deki teklif belgesinin kabul görmemesi durumunda davacı yanın davalı yandan borcu ve alacağı olmayacağı tespitine itibar edilmesi gerektiği anlaşılmakla…” gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Sözleşmenin, tarafların öneri ve kabul beyanları ile kurulduğunu, bir çok Yargıtay kararında da belirtildiği gibi teklif/sipariş formunun öneri niteliğinde olduğunu ve teklifin kabulü ile taralar arasındaki sözleşmenin kurulduğunu, kurulan bu sözleşme içeriğinde de TL ile yapılacak olan tüm ödemeler için ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kurunun baz alınacağının, TL ödeme tarihi itibariyle doğan kur farkı konusunda satıcıya ait hak ve talepler saklı olduğu ve bu kur farkının satıcı tarafından talep ve tahsil edileceğini konusunda tarafların mutabakatının bulunduğunu, bu hükme göre fiili ödeme tarihine göre kur farkının hesaplandığını, davalı tarafından ileri sürülen mutabakatların faturalardan önceye ilişkin olduğunu, kaldı ki sözlemede açık hüküm bulunması nedeniyle mutabakat bulunsa dahi kur farkı talep edilebileceğini, sözlemede kur farkına ilişkin bir düzenleme bulunmasa dahi TBK’nın 99/2.maddesi uyarınca müvekkilinin kur farkı alacağı bulunduğunu, bu kapsamda Euro cinsinden düzenlenen faturalar karşılığı yapılan ödemelerin fiili ödeme tarihindeki kur karşılığının mahsubu sonrası davalınınborçlu olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan kur farkı alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takiple, 1400,83 Euro cari hesap alacağının tahsili amacıyla ilamsız takip başlatılmış, borç ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine süresinde eldeki dava açılmıştır. Taraflar arasındaki satım sözleşmesi, gönderilen teklifin kabulü ile oluşmuştur. 11.01.2018 tarihli davacı tarafından gönderilen ve davalı tarafından kabul edilen teklifte, satılacak ürünün bedeli 4700 USD olarak belirlenmiş, bu bedelin % 30’unun peşin kalanının teslimden itibaren 90 günlük vadeli çekle yapılacağı kararlaştırılmıştır. Teklif mektubunda ayrıca yabancı para cinsindin düzenlenen faturalarda yapılacak ödemelerin, ödeme tarihindeki TCMB satış kurunu baz alınacağı kabul edilmiştir. Davacı tarafından 14.02.2018 tarihinde gönderilen teklifte ise ürün bedeli 9700 Euro olarak belirlenmiş, bu miktarında % 30’unun peşin kalanının 90 günlük vadeli çekle yapılacağı kararlaştırılmıştır. Bu teklif mektubunda yabancı para cinsinden yapılacak ödemelerin ne şekilde işlem göreceği belirtilmemiştir. Davacı tarafından faturalar Euro cinsinden düzenlenmiş olup, bir kısım ödemelerin ileri tarihli çekle alındığı sabittir. Nitekim sonraki tarihlerde tarafların borç ve alacakları bulunmadığına ilişkin mutabakatlar yapılmıştır. Bir ticari ilişkide kur farkının talep edilebilmesi için, taraflar arasındaki sözleşmede kur farkına ilişkin açık bir hüküm bulunması veya bu konuda taraflar arasında teamül oluşturacak bir uygulama bulunması gerekir. Taraflar arasında teamül bulunmadığı açıktır. Diğer yandan, taraflar arasında bir kısım emtiaların satımına ilişkin USD cinsinden yapılan tekliften sonra, başka emtianın satışı için Euro cinsinden satışa ilişkin teklif metninde kur farkı alınacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Düzenlenen faturalardan satımın Euro cinsi bedel belirleyen 14.02.2018 tarihli teklife göre yapıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki ilişkide kararlaştırılan bedel yabancı para cinsinden olup, davacı, alacağının tahsili için davalı tarafından verilen TL cinsinden düzenlenen çekleri teslim almış olmakla, çekin bir ödeme aracı olması nedeniyle çek üzerindeki bedel dışında herhangi bir kur farkı talep edemez. Davacı tüm alacağının bu bedel üzerinden ödenmesini kabul etmiş bulunmaktadır. Bu nedenle davanın reddinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. (Yargıtay 11. HD 2020/2682 E 2020/5731 K 08.12.2020 T. Emsal kararı). Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 135,50 TL peşin karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.26.01.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.