Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/583 E. 2023/181 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/583
KARAR NO: 2023/181
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22.01.2020
NUMARASI: 2015/214 E. – 2020/54 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 10.03.2014 tarihinde düzenlenen Taşıt/Tanıma Sistemi Sözleşmesinin 2.1.8. maddesinde, davalı şirketin müşteriye fatura edeceği akaryakıt bedelinin KDV hariç toplamının %8,5 tutannda iskonto yapacağı, iskonto oranının veya sözleşme ile kararlaştırılan vade şartlanın bu anlaşmanın akdi tarihi esas alınmak üzere güncel tavsiye edilen akaryakıt ortalama pompa satış fiyatlarının %20 artması durumunda ve USD kurunun TL karşısındaki yüzdesel değişimin %25 farkın üzerinde (artı veya eksi) değişmesi ve orandaki değişimin 1 aydan uzun sürmesi durumunda davalının bu oranı tek taraflı olarak değiştirme hakkına sahip olacağının düzenlendiğini, sözleşme süresinde mücbir sebepler veya sair öngörülemeyen olumsuz ekonomik gelişmeler ya da kamusal uygulamalar nedeniyle davalı şirketin kârlılık oranlarının düşmesi durumunda işbu sözleşme kapsamındaki ticari şartların azalan kârlılık oranında davalı şirket tarafından re’sen tek taraflı olarak revize edilebileceğini, ancak revize edilen şartlarda müşterinin mutabık kalmaması halinde 30 gün önceden bildirmek şartı ile sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme hakkına sahip olduğunu, tarafların sözleşme gereğince bir süre bu şekilde çalıştıklarını ve % 8,5 oranında indirimle akaryakıt alındığını, daha sonra davalı tarafından bildirim yapılmadan % 8,5 indirimin % 5’e çekildiğini, faturalarda KDV oranının % 18 olarak belirtilmesine rağmen indirim oranının gösterilmeden fatura düzenlenmesinin, indirim oranının müvekkilinden saklandığını gösterdiğini, durumun tespitinden sonra keşide edilen Konya … Noterliğinin ihtarnamesi ile sözleşmenin 2.1.8. maddesi gereğince sözleşmenin müvekkilince feshedildiğini, haklı feshe rağmen davalı yanca 31.12.2014 tarihli 3.793,76 TL bedelli cezai şart açıklamalı fatura ile 31.12.2015 tarihli ve 815,83 TL bedelli diğer servis bedeli açıklamalı faturaların gönderildiğini, müvekkilince bu faturaların iade edilerek, yapılan tahsilatların da 24 saat içinde iade edilmesinin istenildiğini, ihtarın 20.01.2015 tarihinde tebliğine rağmen hesaptan yapılan kesintinin iade edilmediğini, müvekkilince 02.01.2015 tarihinde sözlemenin feshine rağmen iadeye konu faturaların 31.12.2014 tarihinde düzenlenmesinin davalının kötüniyetini gösterdiğini, % 8,5 oranındaki indirimin habersiz şekilde %3.5 eksik uygulanması nedeniyle de müvekkilinin alacaklı olduğunu ileri sürerek, eksik iskonto nedeniyle şimdilik 500,00 TL ile haksız olarak tahsil edilen 4.609,62 TL’nin temerrüt faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili, 03.07/2017 tarihli dilekçesiyle, 500,00 TL olan alacak talebini 5.499,49 TL artırarak 5.999,49 TL’sına yükseltmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; taraflarca düzenlenen sözleşmenin 5. maddesine göre, sözleşmenin 10.03.2014 tarihinde 3 yıllık olarak düzenlendiğini, sözleşmenin 7. maddesi uyannca, müşteri tarafından sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi veya edimlere uymaması durumunda araç başına 45 USD + KDV’nin müvekkiline ödenmesi gerektiğini, müvekkilince yapılan tahsilatın anılan hükme uygun olduğunu, müvekkilinin sözleşme hükümlerine göre tek taraflı olarak EPDK’nın başlattığı fiyat neticesinde ve/veya USD parametrelerin değişiminde tek taraflı olarak herhangi bir bildirime gerek olmaksızın iskonto oranında indirim yapma hakkına sahip olduğunu, müvekkilince sözleşme süresince EPDK’nın başlatmış olduğu tavan fiyatı uygulaması nedeniyle ilk olarak 15.04.2014 tarihinde iskonto oranında indirim yapıldığını, bu tarihten fesih tarihine kadar yaklaşık sekiz buçuk ay indirimli iskonto oranının uygulandığını, sözleşmenin 2.1.8. maddesine göre müşteriye tanınan fesih hakkının kullanılamayacağını, davacının basiretli bir tacir olarak sözlemeyi imzalayarak edimlerini yerine getirmeyi kabul ettiğini, daha sonra davacının sözleşmeyi süresinden önce haksız şekilde feshederek edimini yerine getirmediğini, tahsil edilen bedellerin sözleşmenin açık hükümünün ihlali nedeniyle tahsil edildiğini, sözleşme gereğince müşterinin hak edilmiş akaryakıt bedellerinin banka hesabından çekilmesi için müvekkili şirkete yetki verildiğini ve bu yetki uyarınca hak edilen bedelin banka hesabından çekildiğini, sözleşmenin hiç ya da gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle sözleşmenin 7. maddesine göre, davacının fesih bedelini ödeme yükümlülüğü bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…İddia, savunma, toplanan deliller, takip dosyası kapsamı, talimat bilirkişi raporu, bilirkişi raporunun kapsamı tümüyle birlikte değerlendirilmiş, alınan bilirkişi raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden,mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır. Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesinde; taraflar arasındaki taşıt tanıma sözleşme 10/03/2014 tarihinde düzenlenmiştir. Davalı tarafından 15/04/2014 tarihine kadar sözleşme uyarınca davacı adına kesilen faturalarda %8,5 oranında iskonto uygulanmış, bu tarihten sonra davacının sözleşmeyi fesih tarihine kadar iskonto oranı sözleşme hükümlerine dayanılarak %5 oranına düşürülmüş ve bu miktar üzerinden kesilen faturalar davacıya tebliğ edilerek itiraz edilmeksizin ödemelerde bulunulmuştur. Davacının, sözleşmenin 2.8 maddesi uyarınca sözleşmenin revize edilmesine 30 gün içinde karşı çıkmaması nedeniyle %8,5 iskonto oranının %5 oranına indirilmesini kabul etmiş sayılır.(Yargıtay 19. H.D 2016/19597 E. 2018/4668 K. Sayılı İlamı ) Bu durumda davacının sözleşmeyi feshinin haksız olduğu dikkate alınarak davacının tüm taleplerine ilişkin olarak davasının reddine…” gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki sözleşmenin 2.1.8.maddesine göre, uygulanan % 8,5 oranındaki iskonto oranının değiştirilmesinin belirli şartlara bağlı olduğunu, değiştirilen şartlara müşterinin mutabık olmaması halinde 30 gün önceden bildirilmesi şartıyla tek taraflı sözleşmeyi fesih etme hakkına sahip olduğunu, iskonto oranının % 3,5 eksiltilmesine rağmen müvekkiline bildirimde bulunulmadığını, düzenlenen faturalarda iskonto oranının yazılmadığını, sadece KDV oranının yazıldığını, büyük çaplı iş hacmine sahip müvekkilinin başlangıçta bu durumu fark etmediğini, muhasebe görevlilerince işlenen kayıtların sonradan kontrol edildiğinde iskonto oranının eksik uygulandığının fark edildiğini, bunun üzerine keşide edilen ihtarla sözleşme nedeniyle müvekkilinin hesaplarından yapılan kesintinin iadesinin talep edilerek sözleşmenin fesih edildiğini, fatura borcunun tahsili için verilen yetkinin kötüye kullanılarak cezai şart ve diğer bedellerin sözleşmeye aykırı şekilde sistemden tahsil edildiğini, haksız şekilde yapılan bu kesintiler ile eksik ödenilen bedellerin tahsili gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf başvurusuna karşı sunduğu cevap dilekçesinde özetle; Dava dosyasındaki dilekçelerde de belirtildiği üzere, tavan fiyat uygulamasının başladığı 21.03.2014-31.03.2014 tarihleri arasındaki alımlar için davacıya, sözleşmeye uygun olarak ıskonto uygulandığını ve revize işleminin raporda belirtildiği gibi 01.04.2014 tarihinden değil, 15.04.2014 tarihinden itibaren yapıldığını ve bu durumu iadeli taahhütlü mektupla davacıya bildirildiğini, 03.04.2014 tarihinde gönderilen iadeli taahhütlü mektubun 07.04.2014 tarihinde davacıya tebliğ edildiğini, bu tarihten itibaren fesih tarihine kadar yaklaşık 8,5 ay boyunca ticari ilişkinin nizasız şekilde sürdürüldüğünü, sözleşmenin 2.1.8 maddesi hükmü gereğince, davacının, değişen iskonto oranlarına itiraz etmek ve 30 gün önceden bildirmek kaydıyla sözleşmeyi feshetmek hakkı bulunduğunu, davacının bu hakkını kullanmadan, aradan 8,5 ay geçtikten sonra değiştirilen iskonto oranlarında mutabık olunmadığından bahisle sözlemeyi feshetmesinin haksız olduğunu, bu nedenle istinaf başvurusunun esastan reddini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı, taraflar arasında akdedilen “Taşıt Tanıma Sözleşmesi” kapsamında uygulanan %8,5 iskonto oranının, davalı tarafça EPDK’nın “Tavan Fiyat” uygulaması gerekçe gösterilerek tek taraflı olarak anlaşmanın 2.1.8. maddesine istinaden % 5’e düşürülmesi karşısında, fazladan tahsil edilen iskonto oranının iadesi, hesaplardan haksız şekilde tahsil edilen cezai şart bedeli ile servis bedelinin tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda, taraflar arasında üç yıl süreli, 10.03.2014 tarihli sözleşmenin düzenlendiği, davalı tarafından düzenlenen faturalarda indirim oranının yazılı olmadığı, ancak bilirkişi tarafından yapılan hesaplamalara göre, davalı tarafından 15.04.2014 tarihine kadar sözleşme uyarınca düzenlenen faturalarda %8,5 oranında iskonto uygulandığı, bu tarihten sonra fesih tarihine kadar düzenlenen faturalarda, iskonto oranının sözleşme hükümlerine dayanılarak %5 oranına düşürülerek düzenlendiği ihtilafsız olup, uyuşmazlık davalının uygulamasının sözleşme hükümlerine uygun olup olmadığı noktasındadır. Sözleşmenin tarafların hak ve yükümlülükleri başlıklı 2. maddesinde, “…’ın hak ve yükümlülükleri” alt başlıklı 2.1 maddesinin 8.bendinde “…, Müşteriye fatura edilecek akaryakıt bedelinin KDV hariç toplamının %8,5’i tutarında fatura üzerinden iskonto yapacaktır. …, söz konusu iskonto oranlarını veya sözleşme ile kararlaştırılan vade şartlarını iş bu anlaşmanın akdi tarihi esas alınmak üzere güncel tavsiye edilen akaryakıt ortalama pompa satış fiyatlarının %20 artması durumunda veya Amerikan Doları (USD) kurunun Türk Lirası karşısındaki yüzdesel değişimin %25 farkın üzerinde (artı veya eksi) değişmesi ve orandaki değişimin 1 aydan uzun bir süre seyretmesi durumunda tek taraflı olarak değiştirme hakkına sahiptir. Ancak, işbu sözleşme süresi boyunca, mücbir sebepler veya sair öngörülemeyen olumsuz ekonomik gelişmeler yada kamusal uygulamalar nedeniyle …’ın karlılık oranlarının düşmesi durumunda, işbu sözleşme kapsamındaki ticari şartlar, azalan karşılık oranı nispetince … tarafından resen tek taraflı olarak revize edilecektir. Taraflar …’ın bu hakkı konusunda şimdiden mutabık kalmışlardır. Ancak revize edilen ticari şartlarda müşteri mutabık kalmaz ise 30 gün önceden bildirmek şartı ile sözlemeyi tek taraflı olarak feshetme hakkına sahiptir.” denilmiştir.Taraflar arasında 10.10.2014 tarihinde imzalanarak yürürlüğe giren sözlemedeki indirim oranı davalı tarafından 15.04.2014 tarihine kadar uygulanmıştır. Bu tarihten sonra sözleşmedeki madde gerekçe gösterilerek iskonto oranı azıltılarak düzenlenen faturalar davacıya tebliğ edilmiş ve davacı tarafından bu faturalar ticari defterlerine işlenerek yeni oran üzerinden satılan yakıt bedeli ödenmiştir. Tacir olan davacının, indirim oranlarını incelemesi ve buna göre düzenlenen faturaları alarak ticari defterlerine kayıt etmesi gerekir. Bu anlamda, ticari şirketin yöneticileri ile muhasebe konusunda görevlendirilmiş yetkilileri tarafından işlemlerin yapılması arasında bir fark bulunmamaktadır. Davacı, 02.01.2015 tarihli ihtarla, davacı şirkete yazılı veya sözü bildirimi yapılmaksızın sözleşmedeki iskonto oranının tek taraflı olarak azaltılması nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini bildirmiştir. 15.01.1015 tarihli ihtarda ise davalı tarafından sözleşmenin ikinci maddesi hükmüne göre davacı şirketin hesabından tahsil edilen cezai şart ve servis bedelinin haksız tahsil edildiği gerekçesiyle bu miktarın iadesi istenmiştir. İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında değinilen Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2016/19597 Esas, 2018/4668 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, taraflar arasındaki sözleşme 10.03.2014 tarihinde düzenlenmiştir. Davalı tarafından 15.04.2014 tarihine kadar sözleşme uyarınca davacı adına kesilen faturalarda %8,5 oranında iskonto uygulanmış, bu tarihten sonra davacının sözleşmeyi fesih tarihi olan 02.01.2015 tarihine kadar iskonto oranı sözleşme hükümlerine dayanılarak %5 oranına düşürülmüş ve bu miktar üzerinden kesilen faturalar davacıya tebliğ edilerek itiraz edilmeksizin ödemelerde bulunulmuştur. Davacının, sözleşmenin 2.8 maddesi uyarınca sözleşmenin revize edilmesine 30 gün içinde karşı çıkmaması nedeniyle %8,5 iskonto oranının %5 oranına indirilmesini kabul etmiş sayılır. Aynı şekilde düzenlenen ve davacı ile birlikte fesih ihtarı keşide edilen anılan dosyadaki davacı tarafından açılan davada yüksek mahkemece yapılan değerlendirme davamız açısından da geçerli olup, davacının fesih ihtarı haklı nedene dayanmadığından istirdat istemi yerinde olmadığı gibi, koşulları oluşmadığından iskonto oranı nedeniyle de davacının bir alacağının bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddine karar verilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, 3-Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.09.02.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.