Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/58 E. 2023/57 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/58
KARAR NO: 2023/57
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELEME RAPORU
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/10/2019
NUMARASI: 2018/588 Esas – 2019/700 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Kredi sigortası prim alacağından kaynaklı)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 01/09/2013 başlangıç 01/09/2014 bitiş tarihli kredi sigorta sözleşmesi imzalandığını, kredi sigorta sözleşmelerindeki uygulamaya göre, sigortalıya tahmini ciroya göre prim tahakkuk ettirildiğini, bu tahmini cironun tutmaması ihtimaline binaen sigortalıyı korumak amacıyla cironun %80’i üzerinden prim hesaplandığını, buna göre ek prim tahakkuk ettirildiğini, bu bağlamda müvekkilinin edimini yerine getirerek sigortalı borçluyu teminat kapsamında değerlendirerek gerçekleşen hasar tutarını ödediğini, ancak davalının poliçe gereği ciro beyanlarına dayalı olarak tahakkuk ettirilen ek prim borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibinin davalının itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davalı vekili, davacı sigorta şirketinin poliçe özel şartındaki üçer aylık dönemler sonunda prim farkına ilişkin zeyilname düzenlemediğini, sigorta şirketinin sözleşmeyi daha ağır şartlarla yapmasını gerektiren durumun ortaya çıkmasından itibaren bir aylık hak düşürücü sürede de cayma ve ya prim farkını talep etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…İstinaf kaldırma kararı akabinde davacı tarafça eksiklik giderilmiş dava dosyası bilirkişiye tevdii edilmiştir. 12/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacının ek prim/süprim talebine ilişkin değerlendirmenin, sigorta poliçe son dönemi olan Eylül 2014 ayı itibariyle kendisine bildirilen KDV dahil ciro tutarına ilişkin davalı tarafından yapılan bildirim, son ciro bildirimi dayanak yapılarak yapılan prim hesaplaması ile davacı lehine doğan ek prim hesaplamasının nasıl yapıldığı, ek prim ile ilgili olarak davalı adına düzenlenen fatura ve faturaların davalıya tebliğ edildiğinin tevsiki, ek prim nedeniyle davacı tarafından davalı adına düzenlenen fatura ve işbu faturaların davalıya tebliğ edildiğinin tevsiki, ek prim nedeniyle davacı tarafından davalı adına düzenlenen ek zeyilnamelerin dosyaya ibrazının gerektiği belirtilmiştir. Davalı yan duruşmada davacı tarafın eksik belgelerini ibrazı hususunda muvafakatlarının olmadığını bildirmiştir. Davacı tarafa gerek 16/03/2016 tarihli tensip zaptının 3 nolu ara kararında verilen 2 haftalık sürede gerekse 21/11/2016 tarihli duruşmada verilen 2 haftalık kesin sürede delillerini ibraz etmemiş olması ve davalı yanın da davanın geldiği aşamada davacının delil ibraz etmesi konusunda muvafakatlarının olmadığını bildirmiş olması karşısında bu haliyle davacı tarafa sunmadığı delillerini ibraz etmesi için yeniden süre verilmemiştir. İtirazın iptali davasında, ispat külfeti kural olarak davacı tarafa aittir. Davacı taraf tüm delillerini verilen süre ve kesin süre içerisinde sunmadığından, bilirkişi heyeti tarafından da sunulan raporda da davacının takip tarihi itibarıyla hesaplanan 75.572,70 TL alacağı talep edebilmesi için raporda belirtilen belgelerin ibrazının gerektiği belirtildiğinden, bu belgelerin sonradan sunulmasına da davalı tarafça muvafakat edilmediğinden, mevcut delil durumuna göre de davacının davasını ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir. Davalı tarafça, kötü niyet tazminat talebinde bulunulmuş ise de; İİK’nın 67/2 maddesi hükmüne göre borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için, alacaklının takibinde haksız ve kötü niyetli olması şartları birlikte arandığından, kötü niyetli takip yapıldığı hususu da davalı tarafça ispat edilemediği…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Delil ibrazı için verilen kesin süreler istinaf öncesi yargılamada söz konusu olup, huzurdaki uyuşmazlıkta raporda belirtilen belgeler bilirkişi incelemesi için talep edilmiş belgeler olduğunu, ilgili belgelerin ibrazı için kesin süre verilmeksizin hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bilirkişi raporunda ibrazı talep edilen belgenin, uyuşmazlığın halli için sunulması ve değerlendirilmesi zorunlu belgelerden olduğundan HMK 219. maddede yer verilen usul işletilmesi gerekirken davanın reddi yönünde kurulan hükmün kaldırılması gerektiğini, 6100 sayılı HMK.’nın 219. maddesi taraflara kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmeleri zorunluluğunu getirdiğini, aynı maddeyi takip eden 220. maddesinde ise belgeyi ibraz etmeme halinde ne tür bir işlem yapılacağının belirtildiğini, kanunun açık hükmü uyarınca ibrazı istenen belgelerin var olduğu açık olmasına rağmen mahkeme tarafından sigorta poliçesinin son dönemi olan Eylül 2014 itibariyle davalının ciro tutarıyla ilgili davacıya yaptığı bildirime ilişkin belgenin, son ciro bildirime dayanılarak ek prim hesaplamasının nasıl yapıldığını gösterir belgenin, ek prime yönelik … adına düzenlenen fatura ve bu faturaların …’e tebliğini gösteren belgenin, ek prim nedeniyle müvekkili şirket tarafından davalı adına düzenlenen ek zeyilnamelerin ibrazı için belgelerin açıkça belirtilmek suretiyle kesin süre verilmesi gerekirken, bu usul işletilmeksizin davanın reddi yönünde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu hususun Yargıtay 9. HD., E. 2014/19676 K. 2015/34069 T. 1.12.2015 kararında da açıkça ortaya koyulduğunu, Davalı şirket tarafından cayma ve prim farkı alacağının 1 aylık hak düşürücü süreye tabi olduğu iddiası somut olaya uygulanamayacağını, Davalı tarafından sözleşmede sürprimlerin üçer aylık periyotlar halinde geriye dönük uygulanması konusunda taraflar arasında mutabakat olması gerekçe gösterilerek; davalı tarafın, poliçe vadesinin sona ermesinden 6 ay sonra süprim talebinin olamayacağı konusundaki iddiasının da herhangi bir yasal dayanağı bulunmadığını, TTK’nın 1420/1’nci maddesi sigorta sözleşmelerinden doğan bütün istemlerin tabi olduğu zamanaşımını düzenlemiş olup, hüküm uyarınca sigorta sözleşmelerinden doğan bütün istemler 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından somut olayın verilerinin tüm gerçekliğiyle araştırılması gerekmekte iken, davalı tarafın muvafakati olmadığı gerekçesi ile bilirkişilerce talep edilen belgelerin incelenmesine gerek olmadığına dair kanaat getirerek kurmuş olduğu hükmün anılan bu sebepler ile hukuka aykırı olduğunu, somut olayın verilerinden ve mevzuat hükümlerinden hareketle müvekkili şirketin tüm taleplerinin ve iddialarının hukuka uygun olduğunun kanıtlandığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, kredi sigortası prim alacağının tahsili amacıyla başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosyanın incelenmesinde, daha önceki safahatta ilk derece mahkemesince kesin sürede delil avansı yatırılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine dairemizin 2018/36 E – 2018/531 K sayılı, 17.05.2018 tarihli kararı ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderildiği, mahkemece bundan sonra bilirkişi incelemesi yapılarak 12.09.2019 tarihli raporun alındığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda takip tarihinde alacak ve tutarının hesaplanması için “…Sigorta poliçe son dönemi olan Eylül 2014 ayı itibariyle davalı yanca kendisine bildirilen KDV dahil ciro tutarına ilişkin yapılan bildirim, son ciro bildirimi dayanak yapılarak yapılan ek prim hesaplamasının nasıl yapıldığı, ek prim ile ilgili olarak davalı adına düzenlenen fatura ve faturaların davalıya tebliğ edildiğinin tevsiki, ek prim nedeniyle davacı tarafından davalı adına düzenlenen fatura ve işbu faturaların davalıya tebliğ edildiğinin tevsiki, ek prim nedeniyle davacı tarafından davalı adına düzenlenen ek zeyilnamelerin dosyaya ibrazının gerektiği” belirtilmiştir. Davalı yanca bilirkişi raporuna itiraz edilmiş, davacı vekilince de 21.10.2019 tarihli duruşmada bilirkişi heyeti tarafından istenile belgelerin taraflarınca dosyaya sunulması için süre talep edilmiştir. Mahkemece davalının yeni delil ibrazına muvafakatı bulunmadığı, 16.03.2016 tarihli tensip tutanağı ve 21.11.2016 tarihli ön inceleme tutanağı ara kararı ile davacıya verilen iki haftalık sürede delillerini ibraz etmediği, bu surette davanın da kanıtlanmadığı gerekçesiyle sonuca gidilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere alınan bilirkişi raporu içeriğinde, bilirkişilerce davacının takip tarihinde alacak talep edip edemeyeceği ve tutarının belirlenmesi için sigorta poliçe son dönemi olan Eylül 2014 ayı itibariyle davalı yanca kendisine bildirilen KDV dahil ciro tutarına ilişkin yapılan bildirim, son ciro bildirimi dayanak yapılarak yapılan ek prim hesaplamasının nasıl yapıldığı, ek prim ile ilgili olarak davalı adına düzenlenen fatura ve faturaların davalıya tebliğ edildiğinin tevsiki, ek prim nedeniyle davacı tarafından davalı adına düzenlenen fatura ve işbu faturaların davalıya tebliğ edildiğinin tevsiki, ek prim nedeniyle davacı tarafından davalı adına düzenlenen ek zeyilnamelerin dosyaya ibrazının gerektiği belirtilmiştir. Gerek davacı gerekse davalı yanca sunulan delil dilekçelerinde, diğer delillerle birlikte taraf ticari defter ve kayıtlarına, sigorta poliçesine delil olarak dayanılmış olduğu anlaşılmıştır. Bilirkişilerce raporun sağlıklı hazırlanması için istenilen belgeler bu kapsamda yeni delil niteliğinde olmayıp, iddianın ve savunmanın genişletilmesi kapsamında da değerlendirilemez. Kaldı ki hâkimin davayı aydınlatma ödevini düzenleyen HMK’nın 31. maddesi uyarınca, hâkim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda maddi veya hukuki açıdan belirsiz veya çelişkili gördüğü hususlarda taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil göstermelerini isteyebilir. Bilirkişinin incelemek istediği deliller, tarafların delilleri arasında yer alan ticari defterlerin dayanak kayıtları niteliğinde olup yeni delil olarak kabulü mümkün olmadığı gibi, bu delilerin bilirkişi incelemesi aşamasında sunulmasının davayı uzatmaya yönelik bir davranış olduğuna dair kanıt bulunmadığından, HMK’nın 145.maddesi uyarınca da bu delillerin incelenmesine izin verilmelidir. Bu durumda mahkemece bilirkişilerin raporunda belirttikleri belgelerin dosyaya sunulması için kesin süre verilmek suretiyle işlem yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 19.01.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.