Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/574 E. 2023/90 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/574
KARAR NO: 2023/90
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/10/2019
NUMARASI: 2018/298 E. – 2019/905 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Simsarlık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, dava dışı kiralayan … Tic. A.Ş.’nden 01.02.2018 tarihinde kiraladığı taşınmazın bir kısmının binaya ait sığınak olduğunun anlaşılması üzerine kira sözlemesinin karşılıklı olarak feshedildiğini, kira sözleşmesinin imzalanmasından önce taraflar arasında yazılı şekilde simsarlık sözleşmesi düzenlenmediğini, buna rağmen simsarlık hizmeti alınmış gibi 19.02.2018 tarih ve 11.800 TL bedelli davalı faturasına karşılık 31.03.2018 keşide tarihli ve 8.000 TL bedelli, … no’lu çekin ciro edilerek ödeme yapıldığını, kira sözleşmesinin feshi sonrası keşide edilen ihtarla çekin iadesi, iadenin mümkün olmaması halinde ise 8.000 TL’sinin ödenmesinin talep edildiğini, ancak davalının çeki iade etmediğini, müvekkilinin davalıdan simsarlık hizmeti almadığını, davalının kiralanmasına aracılık ettiği ve ilana koyduğu taşınmazın büyük kısmının sığınak olduğunu ve ilanın aldatıcı olduğunu ileri sürerek, çek bedelinin faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin simsarlık faaliyeti sonucunda hak ettiği ücret karşılığı davacı tarafından 8.000 TL ödeme yapıldığını, yazılı bir simsarlık sözlemesi bulunmadığına ilişkin iddianın dinlenemeyeceğini, simsarlık sözleşmesine istinaden müvekkilince düzenlenen 11.800 TL bedelli faturaya itiraz edilmediği gibi, fatura bedelinin büyük kısmının ödendiğini, müvekkilinin kiralama sözleşmesi kapsamında aldatıcı bir beyanının bulunmadığını, kira sözleşmesinden önce taşınmazın ve yapı kullanım izin belgesinin davacı şirket yetkililerince görüldüğünü savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…taraflar arasında simsarlık ilişkisinin söz konusu olduğu, bu sözleşmenin konusunun taşınmaz olması sebebi ile TBK m.520/2 de açıkça ifade edildiği üzere yazılılık şekline bağlı olduğu, şekle aykırılık sebebi ile sözleşmenin geçersiz olduğu anlaşılmıştır. Genel olarak tellallık sözleşmesinin geçerliliği için kural olarak bir biçim koşuluna uymak gerekli olmasa da yalnızca taşınmaz tellallığı sözleşmesinin yazılı biçimde yapılmazsa geçerli olmayacağı yasada açık bir biçimde belirtilmiştir. Tarafların bilerek borçlarını ifa etmeleri sebebi ile şekle aykırılığın ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01/03/1983 Tarih 1217 esas ve 1114 karar sayılı ilamında da taraflar arasında yazılı bir taşınmaz simsarlığı sözleşmesi yapılmamış olsa bile simsarın fiilen görevini ifa etmiş olması durumunda kendisine bunun karşılığında verilen bononun iptalinin istenmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı belirtilmiştir. Kira sözleşmesinin taraflarca feshine yönelik bir sözleşme yapılmış olması karşısında sözleşmenin ikale gibi görünmesine karşılık bunun aslında irade sakatlığına dayalı iptal beyanı mahiyetinde olduğu, bu hususun davacının ihtarlarından ve dava dilekçesinden anlaşıldığı, kira sözleşmesinin geçmişe etkili olarak ve sözleşmenin kurulmasından önceki bir sebebe bağlı olarak sonlandırılması sebebi ile simsarın da ücret alacağına hak kazanamayacağı, bu sebeple çekin ya da ödenmişse bedelinin iadesinin uygun olacağı…” gerekçesiyle davanın kabulü ile 8.000,00 TL çek bedelinin 31.03.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; TBK’nın 521. maddesinde, sözleşmenin kurulmasıyla simsarın ücrete hak kazanacağı, simsarlık faaliyetinin sözleşmenin kurulmasıyla sonuçlanmamış olsa bile giderlerinin ödeneceğinin düzenlendiğini, aracılık edilen sözleşmenin sona erdirilmesinin bir fesih sözleşmesi niteliğinde olduğunu ve fesih sözleşmesinin kurulduğu andan itibaren sonuç doğuracağını, kira sözleşmesinin, fesih sözleşmesi ile sona erdirilmesinin simsarlık ücretine etkisinin bulunmadığını, mahkemece davacı tacirin “irade sakatlığı” halinde olduğunun kabul edilmesine rağmen, bu hususta kanıt bulunmadığını, kiralanan yerin davacı şirket yetkililerince görülerek kira sözleşmesinin imzalandığını ve simsarlık ücretinin büyük kısmının ödendiğini, daha sonra kira sözleşmesinin karşılıklı feshinin simsarlık sözleşmesi ve ücretine etki etmeyeceğini, davacının basiretli tacir gibi davranarak, kiralanacak yeri ve yapı ruhsatını incelemesi gerektiğini, tacir olan davacının bir çok kez kiralama yaptığını, davacının depo ile sığınak arasındaki farkları bilebilecek durumda olduğunu, irade sakatlığının tacirler yönünden daha sıkı şekilde uygulanması gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, simsarlık sözleşmesi nedeniyle ödenen simsarlık ücretinin iadesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında simsarlık sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, ancak taşınmaz simsarlığına ilişkin sözleşmesinin Yasa’nın amir hükmüne rağmen yazılı şekilde düzenlenmediği tarafların kabulündedir. Bu ilişki kapsamında, davalının aracılık yaptığı dava dışı … San. AŞ’ye ait Esenyurt ‘ta bulunan taşınmaz ve deposunun imalatta kullanılmak üzere davacı tarafından bir yıl süreli ve 01.04.2018 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiralandığı açıktır. Ancak, kiralanan yerin bir kısmının sığınak olması nedeniyle taraflarca kira sözleşmesi 05.03.2018 tarihinde karşılıklı olarak feshedilerek, kiracı tarafından ödenen bir aylık kira ücreti, kiralayan tarafından iade edilmiştir. Yazılı sözleşme bulunmamasına rağmen, davalının aracılık ettiği kiralama sözleşmesi nedeniyle 19.02.2018 tarihli 11.800 TL’lik simsarlık ücreti faturasının düzenlendiği ve bu fatura karşılığı davacı tarafından … AŞ. Manisa şubesine ait 31.03.2018 keşide tarihli 8.000 TL bedelli keşidecisi … Ltd. Şti. Olan çekin ciro edilerek davalıya verildiği ve çek bedelinin tahsil edildiği anlaşılmıştır. Simsarlık ücret alacağının doğması için öncelikle geçerli bir tellallık sözleşmesinin bulunması gerekir. Çünkü, TBK’nın 520/3. maddesi uyarınca, taşınmazlara ilişkin simsarlık sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmış olması geçerlilik şartıdır. Bu maddede öngörülen yazılı şekil, geçerlilik şartı olup bu şarta uyulmadan yapılan tellallık sözleşmesi geçersizdir. Geçersiz sözleşmeye dayalı olarak hiç bir alacak talep edilemez. Simsarlık sözleşmenin kurulmasından söz edilebilmesi için TBK’nın 14. maddesi hükmüne göre sözleşmenin esaslı noktalarında anlaşılması gerekmektedir. Taraflar arasında yazılı bir simsarlık sözleşmesi bulunmamaktadır. Geçersiz bir sözleşmenin ifa edilmesi halinde, artık taraflarca sadece şekil şartına aykırılık ileri sürülerek sözleşmenin geçersiz olduğunun ileri sürülmesi dürüstlük kuralına aykırıdır. Ancak, somut olayda iş yeri olarak kiralanan taşınmazın bir kısmının ortak kullanım yerlerinden olan sığınak olduğu, bu tarz bir yerin binadaki taşınmaz maliklerinden biri tarafından kiralanamayacağının anlaşılması üzerine kira sözleşmesinin taraflarca feshedildiği görülmüştür. Taraflar arasındaki geçersiz simsarlık sözleşmesinin tam olarak ifa edildiği kabul edilemez. Davacı, simsarlık ücretinin bir kısmının avans olarak ödemiştir. Avans ödemesinden sonra taraflar arasında geçerli şekilde bir simsarlık sözleşmesi kurulmadığından ve simsarın aracılık ettiği sözleşmenin usulüne uygun şekilde kurularak ifa edildiği kabul edilemeyeceğinden ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu açıklamalar doğrultusunda davalı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353 1.b.1 maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, bakiye 409,86 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 26.01.2023
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.