Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/563 E. 2020/1331 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/563
KARAR NO : 2020/1331
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2019
NUMARASI : 2018/389 E. – 2019/399 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sigortalısı … A.Ş’nin Guayana’da yerleşik … ünvanlı firmaya sattığı 21.138,97 kg. 2043 koli temizlik malzemesinin, davalının temin ettiği TCNU9869541 nolu konteyner içerisinde yerleştirilmiş olarak davalının düzenlediği … tahtında, Gebze’den … isimli konteyner gemisine yüklendiğini, geminin ara liman olarak uğradığı Port De France Limanında yükün … isimli gemiye aktarılarak Guayan’ın Georgetown Limanı’na taşındığını, taşımaya konu eşyaların alıcıya konteynerin tavanında bulunan delikten sızan su sebebiyle ıslanmış halde hasarlı olarak teslim edildiğini, hasar nedeniyle oluşan zararın 3.204,63 USD olarak belirlenerek sigortalıya ödenerek sigortalıdan alınan temlikle haklarına halef olunduğunu, konteynerdeki delikten sızan suyun neden olduğu hasardan davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, 12.286,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından düzenlenen dava konusu taşıma ile ilgili konişmentoda yalnızca Marsilya Mahkemelerinin münhasır yetkili olarak kabul edildiğini, yabancı unsuru taşıyan davalarda Türk Mahkemelerinin milletlararası yetkisinin, iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarıyla belirlendiğini …’ nın ticari merkezinin Marsilya’da olduğunu, Türkiye’de herhangi bir ikametgahının bulunmadığından Marsilya Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu, konişmento tahtında doğan ihtilaflar bakımından Fransız Hukukunun uygulanması gerektiğini, davacı tarafından sunulan ekspertiz raporunun, Türkiye’de mukim bir ekspertiz şirketi tarafından ve ilgili konteyner ve mallar üzerinde mahallinde inceleme yapılmadan, bir kısım fotoğraflara bakılarak ve yurtdışında yük ilgilisi tarafından yaptırılan tek taraflı olarak düzenlenen bir başka rapora dayandırılarak hazırlandığını, yükün gemiye Gebze’den yüklenerek Georgetown Guayana Limanında tahliye edildiğini, LloydsAgency tarafından düzenlenen ekspertiz raporunda hasara ilişkin detaylı bir inceleme ve zarar hesabı yapılmadığını, taşıyanın Guyana’daki acentesine ekspertiz incelemesi için haber verilmediğini, yükün gemiden tahliyesinin akabinde taşıyanın tahliye limanı acentesi ve ilgili liman yetkilileri tarafından imzalanmış bir hasar tutanağının bulunmadığını, incelemenin tek taraflı yapıldığını, bu raporun bağlayıcı bir tarafının bulunmadığını, konteynerın delik ya da yırtık olduğunu ispatlayan herhangi bir liman raporunun olmadığını, konteynerın gemiden hasarsız tahliye edildiğini , hasara dair bir ihbar yapılmadığını, konteynerda yırtık veya delik varsa bile bunun tahliye sırasında vinç operatörünün dikkatsizliği veya yükler gemiden tahliye edildikten sonra karayolu ile götürülürken meydana gelmiş olabileceğinden taşıyan veya acentenin sorumlu olmadığını, Lloyds Agency tarafından düzenlenen ekspertiz raporunda ıslaklığın deniz suyundan kaynaklandığı yönünde bir tespitin bulunmadığını, ekspertiz raporlarında hasarın gemiden tahliyesinden sonra mı, kara yolu ile taşınırken mi, yoksa vinç operatörünün kusurundan mu ileri geldiği konusunda açıklık bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; ” Davamızda uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, dava konusunun Türk Mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmiş bir konuya ilişkin olmadığı, uyuşmazlığın borç ilişkisinden doğduğu açık ve nettir. Davacı vekili her ne kadar davaya konu emtiaların orjinal konişmento olmaksızın teslim edilmiş olması nedeniyle ve davacı sigortalısı olan dava dışı …Sanayi A.Ş ile davalı arasında imzalanan navlun sözleşmesi ile TTK 1237/2 maddesi gereğince navlun sözleşmesinin esas alınması gerektiği, navlun sözleşmesinde ise herhangi bir yetki kaydının bulunmadığından bahisle konişmentoda bulunan yetki şartının kendisi bakımından bağlayıcı olmayacağını ileri sürmüşse de; davaya konu emtiaların taşımasının davalı tarafça ve davaya konu konişmento tahtında gerçekleştirildiği uyuşmazlık konusu değildir. Davaya konu emtiaların orjinal konişmento olmaksızın teslim edilmiş olması, dava dışı olan ve emtiaların alıcısı görünen firma bakımından sonuç doğurur niteliktedir. Zira davacı sigortalısı olan … Kimya Şirketi bahse konu konişmento tahtında taşımayı kabul etmiş ve taşıma ifa edilmiştir. Bu nedenle konişmentonun davacı sigortalısı tarafından benimsenmiş olduğuna kanaat getirilmiş olup aksi yöndeki davacı beyanlarına itibar edilmemiştir. Davacının, navlun sözleşmesinde herhangi bir yetki kaydının bulunmadığı yönündeki beyanı bakımından ise; TTK 1237 maddesi gereği davacı sigortalısı ile davalı arasında navlun sözleşmesinin esas alınması kanun gereği olmakla birlikte, navlun sözleşmesinde yetki şartının bulunmaması, davacı sigortalısının taraf olduğu konişmentoda bulunan yetki şartının sigortalı bakımından geçersizliği sonucunu doğurmasının mümkün olmaması nedeniyle bu yöndeki beyanlara da itibar edilmemiştir. Tüm dosya kapsamına göre dava konusu uyuşmazlığın yabancı unsur taşıması, mahkememizin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmemiş olması, uyuşmazlığın borç ilişkisinden doğması ve konişmentoya yetki ve uygulanacak hukuka ilişkin konulan şartın geçerli ve bağlayıcı olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Davalının milletlararası yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliği nedeni ile davanın usulden reddine ” gerekçesiyle, davalının milletlerarası yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine, karar vermiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Sigortalı ile davalı arasında 22.08.2017 tarihli yer ayırtma sözleşmesi (booking confirmation) şeklinde navlun sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmenin TTK’nın 1138/1.maddesinde düzenlenen kırkambar sözleşmesi şeklinde bir navlun sözleşmesi olduğunu, sözleşmede sigortalının taşıtan, davalının ise taşıyan olduğunu, TTK’nın 1237/2.maddsi gereğince taşıma ilişkisinin navlun sözleşmesine göre ifa edileceğini, sözleşmede yetki şartının bulunmadığını, mahkemece, navlun sözleşmesi hükümlerin esas alınarak karar verilmesi gerekirken, taşıyan ile taşıtan arasındaki ihtilafın çözümünde konişmento hükümlerini esas alınarak konşimentoda yer alan yetki şartı nedeniyle yetkisizlik kararı verilmesinin açıkça TTK’nın 1237/2.maddesine aykırı olduğunu, mahkemece taşımanın konşimento tahtında yapılmasının kabul edildiği varsayımıyla karar verildiğini, navlun sözleşmesinin 22.08.2017 tarihli olup, konşimentonun ise taşıyan tarafından 18.10.2017 tarihinde düzenlendiğini, sigortalının yetki şartı koymak istemesi halinde önceki tarihli navlun sözleşmesine yetki şartını koyabileceğini, taşıma şartlarının ayrı bir navlun sözleşmesinde kararlaştırıldığını, konşimentonun bir navlun sözleşmesi yapıldığını ispat eden, navlun sözleşmesinde kararlaştırılan hususları ihtiva eden ve eşyanın taşıyan tarafından teslim alınarak gemiye yüklendiğini gösteren kıymetli evrak olduğunu, konşimentonun taşıyan tarafından tek taraflı olarak düzenlendiğini, taşıyan ile konişmento hamili arasındaki hukuki ilişkilerde konşimentonun esas alınacağını, oysa sigortalının konşimentonun hamili olmadığını, üç nüsha olarak düzenlenen konşimentonun tamamının taşıyanın elinde olduğunu, emtianın da orjinal konşimento olmaksızın alıcıya teslim edildiğini, bu durumda davalı tarafından tek taraflı düzenlenen ve tüm suretleri davalının elinde olan kimseye devredilmeyen ve kullanılmayan konşimentonun yürürlüğe girdiğinin kabul edilemeyeceğini, yükün başka gemiye aktarılması nedeniyle yeniden konşimento düzenlenmesi gerektiğini, ancak taşıyanın yeni konşimento düzenlememesi nedeniyle önceki konşimentonun geçersiz hale gelmesi nedeniyle yetki şartının dikkate alınmayacağını, mahkemece geçersiz olan belgeye dayalı olarak yetkisizlik kararı verildiğini, delil olarak dayanılan dayanılan BC Singapore gemisi ile yapılan taşımaya ilişkin düzenlenen 18.10.2017 tarihli konşimentolarda sigortalının imza ve kaşesinin bulunmadığını, konşimentodaki yazıların okunamayacak derecede küçük olması nedeniyle haksız şart niteliğinde olduğunu, genel işlem koşulu mahiyetinde olan yetki şartının dikkate alınmaması gerektiğini, yetki şartındaki taşıyana tanınan başka mahkemelerde de dava açılabilmesi hakkının yetki sözleşmesinin belirliliğini ortadan kaldırması nedeniyle yetki şartının geçersiz olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı sigortacı tarafından nakliyat emtia sigorta poliçesi kapsamında sigortalıya yapılan ödemenin rucuan tahsili istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, konşimentodaki yetki şartı nedeniyle davalının uluslararası yetki itirazının kabulü ile davanın usulden reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taşıyan ile sigortalı arasında düzenlenen 22.08.2017 tarihli booking confirmation belgesi (bağlantı teyidi) sözleşmesinin 2.maddesinde konşimentoda yer alan klozların uygulanacağı belirlenmiştir. Davacı tarafından navlun sözleşmesi olarak nitelendirilen belgenin, tarafların imzasını taşıyan bir sözleşeme niteliğinde olmaması, bağlantı teyidi niteliğinde olması ,taşıma öncesi bu tür yazışmaların taraflarca yapılarak taşıma şartlarının belirlenmesi ve sunulan belgede konşimentoya atıf yapması nedeniyle, konşimento dikkate alınmıştır. Davalı tarafından düzenlenen konşimentonun sunulan tercümesine göre yargı yetkisi başlıklı maddede, “Taşıyan aleyhine bu konşimentonun tevsik ettiği taşıma sözleşmesi çerçevesinde tüm davalar Marsilya ticaret mahkemesi huzurunda görülecek ve bu davalarla ilgili olarak başka herhangi bir mahkemenin yetkisi olmayacaktır.. Konşimentonun kanıtladığı taşıma sözleşmesi kapsamında tacire karşı açılan davalar Marsilya ticaret mahkemesi huzurunda görülebilir veya taşıyanın takdiri/tercihi ile yetkili başka bir mahkemede görülebilir” düzenlemesi bulunmaktadır. Aksi belirtilmedikçe, konşimento şart ve koşullarına Fransız hukukunun uygulanacağı da düzenlenmiştir. MÖHUK 47. madde hükmüne göre yer itibariyle yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde, taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşmaları mümkündür. Taşıyan ile gönderilen (konişmentonun meşru hamili) arasındaki ilişkide konişmento esas alınır ( TTK.m.1237/1). Dolayısıyla konişmento hamili gönderilen eşyayı teslim alma hakkının kapsam ve koşulları, navlun sözleşmesinden bağımsız olarak konişmentoya göre belirlenir. TTK.m.1237/2 hükmünde ‘taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişki ise navlun sözleşmesi hükümlerine bağlı kalacağı’ öngörülmüş olmakla birlikte navlun sözleşmesi hakkında ayrı bir belgenin düzenlenmediği hallerde, taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişkide de konişmento esas alınır; zira konişmento bir navlun sözleşmesi yapıldığını ve şartlarını tespit eder (TTK.m.1228/1) (Kender/Çetingil/Yazıcıoğlu, s.193). Sigortalı taşıtan ile davalı taşıyan arasında imzalanmış yazılı bir navlun sözleşmesi dosyaya sunulmamıştır. Navlun sözleşmesi olarak adlandırılan booking confirmation belgesinde tarafların imzası bulunmadığı, tercüme belgelere göre bu belgede konşimentoya atıf yapıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre dosyaya sunulan konişmentoya göre taraflar arasındaki hukuki ilişki belirlenecektir.Konişmento, TTK’nın 1228. maddesinde düzenlenmiş olup, bir taşıma sözleşmesinin yapıldığını ispatlayan, eşyanın taşıyan tarafından teslim alındığını veya gemiye yüklendiğini gösteren ve taşıyanın eşyayı, ancak onun ibrazı karşılığında teslimle yükümlü olduğu senettir. TTK’ nun 1229. maddesine göre konişmento yükletenin beyanına göre taşıyan tarafından düzenlenecektir. 1230. Vd maddelerde konişmentonun kıymetli evrak olduğu, eşyayı temsil ettiği, taşıyanı, navlunu ve eşyayı ispat eden, meşru hamiline eşyayı teslim alma hakkı veren cirosu kabil kıymetli evrak olduğu düzenlenmiştir. Konişmento kıymetli evrak olması nedeniyle taşıyanın imzasını içermesi yeterlidir. Yükletenin imzası ise isteğe bağlıdır. İbraz edilen konşimentoda sigortalının kaşe ve imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki söz konusu konişmento da yükleten (sigortalı) imzası bulunmaması halinde de konşimento geçerli olacağından davacı vekilinin konişmentoda yazılı yetki sözleşmesinin geçerli olmadığına ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Davalının yabancı bir şirket olup uyruğunda olmadığı bir devletin mahkemesinde yargılanmamak üzere sözleşme serbestisi dahilinde tacirler ile yaptığı sözleşmelerde kararlaştırılan yetki kaydı TBK’nın 25.madde anlamında dürüstlük kuralına aykırı olarak değerlendirilemez.Konşimentodaki yazıların belirli bir puntoda yazılmamasının, sözleşmenin geçerliliğine etkili olmadığı kabul edilmelidir. Davacı sigorta şirketinin sigortalısını bağlayan yetki şartı halefi sıfatıyla davacı sigorta şirketini de bağlayıcı niteliktedir. Konşimento düzenlenmesine rağmen, yükün taşıyanın talimatıyla, konşimento ibraz edilmeden alıcıya teslim edilmiş olması, konşimentonun geçerliliğini etkilemeyecektir. Diğer yandan, konşimento aslında sigortalının kaşe ve imzasının bulunması ve yükün konşimento tahtında taşınarak alıcısına teslim edilmesi karşısında artık, konşimentodaki imzanın sigortalıya ait olup olmadığının araştırılmasında hiç bir hukuki yarar bulunmamaktadır. Esasen, taşıma sözleşmesi, konşimentoya göre ifa edilerek yük alıcısına teslim edilmiş olup, konşimentodaki tüm şartların halefiyet yoluyla davacı açısından da bağlayıcı olduğu kabul edilmelidir. Taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan borç ilişkisi mevcut olup, bu ilişkiden doğan uyuşmazlıkların yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda tarafların anlaşması mümkündür. Davada münhasır yetki veya kamu düzeni sözkonusu değildir. Konişmentonun koşullarıyla, dava dışı yükleten ve onun halefi olan davacı sigorta şirketi bağlıdır. Yetkili kılınan mahkemenin belirli olduğu, yetki sözleşmesinin taraflarının tacir olduğu, tacirler arasında TTK hükümlerinin uygulanması gerektiğinden TBK’nın 20.vd. maddelerinin haksız işlem şartlarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasında tacirin özenli davranma borcunun da gözetilmesi gerektiği, buna göre yetki sözleşmesinin geçerlilik koşullarını taşımakta olduğu, HMK’nın 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesinde belirlenen yetki şartının genel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırdığı, somut uyuşmazlıktaki gibi Türk Mahkemesinde dava açılamayacağı açıktır.Davalı yönünden taraflar arasındaki yetki şartının HMK’nın 18/2 maddesi kapsamında ve MÖHUK’un 47/1.maddesine göre geçerli olduğu, yetkili mahkemenin geçerli şekilde belirlendiği, yetki şartında ön görülebilirlik koşulunun gerçekleştiği ,konişmentodaki yetki şartı yazılı, açık ve belirli olması nedeniyle geçerli olup, davanın yetki sözleşmesi gereği Marsilya Mahkemelerinde görülmesi gerekir.Açıklanan bu gerekçelerle, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03.12.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.