Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/56 E. 2022/1544 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/56
KARAR NO: 2022/1544
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/11/2019
NUMARASI: 2019/192 E. – 2019/1127 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, Almanya’da yaşayan oğlunun iş yeri için bir takım malzemeleri satın aldığını ve malzemelerin Almanya’daki işyerine götürülerek edilmesi hususunda davalı ile sözlü anlaşmaya vardığını, müvekkilinin anlaşma doğrultusunda Almanya’daki dükkan masrafları açıklaması ile davalı hesabına 20.11.2013 tarihinde 27.165,40 TL ve 9.000 Euro olmak üzere iki adet ödeme yaptığını, aradan geçen 1,5 yıllık süreye rağmen, davalının sözleme konusu emtiayı müvekkiline ya da oğluna teslim etmediğini, yapılan ödemelere ilişkin malzeme ve faturalarını müvekkiline göndermediğini ileri sürerek, yapılan ödemelerin ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, dosyaya sunulan faturalardan anlaşılacağı üzere Köln’de bulunan … şirketinin, müvekkilinin satıcı firması olduğunu ve çeşitli tarihlerde düzenlenen faturalarda miktarı, birim fiyatı ve tutarı belirtilen ürünlerin bu şirketçe davacının oğlu …’a irsaliyeli fatura ile teslim edildiğini, müvekkili şirketin merkezinden Köln’e gönderilen emtianın …’a tesliminden sonra, dosyaya sunulan ve henüz çevrisi yapılmış faturalar düzenlendiğini, Almanya’da önce emtianın teslim edildiğini,15 gün içinde itiraz edilmemesi halinde fatura düzenlendiğini, ürünlerin Almanyadaki satıcı firma … tarafından …’a tesliminden sonra, teslim edilen faturada belirtilen ürünlerin bedellerinin müvekkili şirketin …’den olan alacağına mahsuben … tarafından 20.11.2013 tarihinde … adına müvekkili şirket hesabına ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı tarafından ödemeye ilişkin sunulan dekont örneğinde her iki ödemeyle ilgili olarak ‘Almanya’daki dükkan masrafı’ şeklinde açıklama olduğu, davalı tarafından 21/05/2015 tarihli ilgilinin dikkatine başlıklı yazıda ödemeyi yapan … ile aralarında alacak ya da verecek bulunmadığı, ödemelerin … adına yapılmış ödemeler olduğunun belirtildiği, alınan bilirkişi raporunda; davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı, davacının, davalıya ödeme yaptığı, dosyada davacı adına düzenlenen faturaların bulunmadığı, dosyada bulunan faturaların … adına düzenlendiği, davalı yanın davacı yana söz konusu bedellerin karşılığındaki malzemeleri teslim edip etmediği hususunun belirlenemediğinin belirtildiği, dosyaya sunulan fatura tercümelerinden dava dış … tarafından … adına düzenlenen faturaların 30/12/2013 tarihli olduğu ve içinde bir işyeri için kullanılacak malzemeler ve özel eşyalara ilişkin olduğu ve tutarının KDV dahil 64.950,20 EURO olduğu, faturanın son sayfasında ödemesi gereken tutarın 36.600,20 EURO olduğunun belirtildiği, davacı tarafından 09/12/2015 havale tarihli dilekçe ekinde sunulan ve Almanca’dan çevrildiği belirtilen belgede; Marburg Asliye Hukuk Mahkemesi’ne hitaben yazılan dilekçelerde dava dışı … ile … arasında bir dava olduğu ve …’ın fatura bedellerini ödemediğinin iddia edildiği, … adına yapılan ödemelerin ise kendileriyle ilgisi olmadığı yolunda beyanlarda bulunulduğu, … şirketine yapılan ödemelerin bilgileri dışında olduğu yolunda beyanlar olduğu görülmüştür. Davacı, Almanya’da işyeri açacak olan oğlunun işyeri için alınacak malzemelerin bedeli olarak davalıya ödeme yaptığını iddia etmiş, davalı taraf ise taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, Almanya’da bulunan dava dışı … firmasının ürünleri …’a teslim ettiğini, müvekkilinin …’den olan alacağına mahsuben davacının ödeme yaptığını savunmuştur. Dava alacak davasıdır. Dava dosyasında bulunan dekont örneğinde davacının yaptığı her iki ödemede ‘Almanya’daki dükkan masrafı’ şeklinde bir açıklama bulunduğu görülmüştür. Ödemeler 23/11/2013 tarihli olup davalı tarafından teslimle ilgili sunulan faturaların tarihi ise 30/12/2013’dür. Bu durumda davaya konu bedelin teslim edilecek mallar karşılığı verildiği hususunun davacı tarafça ortaya konulduğu, teslim hususunun ise davalı tarafça ispatlanması gerektiği, bu kapsamda davalı tarafından dosyaya sunulan Almanca’dan Türkçe’ye çeviri faturaların içeriğinin tarafların defter ve kayıtlarına göre doğrulanamadığı, kaldı ki bu doğrultuda tamamlayıcı bir delil de sunulmadığı, dolayısıyla davalının ispat yükünü yerine getiremediği, böylelikle davanın kabulü…” gerekçesiyle davanın kabulü ile 27.165,40 TL ve 9.000 Euro’nun ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece ispat yükünün davalıda olduğu ve davalının tamamlayıcı delil sunmayarak ispat yükünü yerine getirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, oysa sunulan delil listesinde tarafların ticari defterlerinin delil olarak gösterildiğini ve müvekkili şirketin ticari defterlerinde davacı tarafından 20.11.2013 tarihli havale ile gönderilen 10.000EURO*2.7165 kur ile 27.165,40 TL ve 20.11.2013 tarihli havale 9.000EURO * 2.7165 kur ile 24.517,80 TL’nın … hesabına kaydedildiğini, bu belgelerin karar öncesinde dava dosyasında bulunduğunu, ancak belgelerin numaralandırılmaması nedeniyle mahkemenin dikkatinden kaçmış olabileceğini, istinaf incelemesinde gerek görülmesi halinde müvekkilinin ticari defterlerinin incelenebileceğini; Faturalara konu emtianın müvekkili tarafından … adına düzenlenen 12 adet fatura ve dolaşım belgeleri ile anılan şirkete teslim edildiğini ve faturalarda 64.950,20 EURO miktarlı emtianın, müvekkilinin yurt dışındaki satıcısı olan … şirketince 8 adet fatura karşılığı …’a teslim edildiğini, …’ın da davacının oğlu olduğunu, müvekkilince yurt dışındaki satıcıya gönderilen emtia ile bu şirketçe …’a teslim edilen emtiaların aynı olduğunu, fatura çevrilerinden anlaşılacağı üzere … tarafından 64.950,20 EURO bedelli faturaların bir kısmının ödenmemesi üzerine bu miktarı müvekkilinden istediğini, …’ın müvekkili şirketin … tarafından fatura konusu malların kendisine teslim edildiğini kabul ettiğini, ancak geç teslim iddiasında bulunduğunu, ayrıca bir kısım ödemeleri elden yaptığını savunmasına rağmen, bu ödemeleri kanıtlayamadığını, bu nedenle bu miktarın müvekkilinden istenildiğini, … ile … arasındaki alacak borç ilişkinin müvekkili şirketi ilgilendirmediğini, davacının yaptığı ödemeler karşılığı yurt dışındaki oğluna emtianın teslim edildiğini, emtianın tesliminin fatura çevrisinden kanıtlandığını ve süresinde emtiada ayıp bulunduğunun ileri sürülmediğini, davacı tarafından yapılan ödemelerin de … hesabına kaydedildiğinin dosya kapsamındaki delillerden anlaşılacağını, tanığın yurt dışındaki şirketin yetkilisi olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesi kapsamında yapılan ödemenin istirdadı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesince, davanın reddine ilişkin verilen karar istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 16.Hukuk Dairesinin 08.03.2016 tarih 2017/1553 E. 2019/506 K. Sayılı ilamı ile teslim olgusunun tartışılması için kaldırılmış, mahkemece yeniden yargılama yapılmıştır. Karar sonrası davalı vekili sunduğu dilekçesinde ödemelerin davacının oğlunun yurt dışındaki dükkanı için müvekkilinin yurt dışındaki satıcı şirketi …’nin …’a satılan emtia nedeniyle, yurt dışındaki şirket adına müvekkilinin hesabına yapıldığı beyan edilmiştir. Davacı, yurt dışında bulunan oğlunun iş yerinde kullanılmak üzere bir takım emtianın satımı konusunda davacı ile anlaşarak 20.11.2013 tarihinde 27.165,40 TL ve 9.000 Euro parayı havale yoluyla davalı hesabına “Almanya’daki dükkan masrafı” açıklamasıyla gönderildiği görülmüştür. Davalı vekili ise, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki kurulmadığını, emtianın müvekkilinin yurt dışında bulunan satıcı şirketi … şirketi tarafından 2013 yılı Nisan ayı ile Kasım ayları arasında düzenlenen irsaliyeli faturalarla davacının oğlu olan …’a teslim edildiğini, yurt dışındaki şirketçe yapılan teslimattan sonra 20.11.2013 tarihinde davacı tarafından bu miktarın … adına müvekkili şirket hesabına ödendiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesince tarafların defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, davalı tarafça ticari defterler sunulmamıştır. Davalı tarafından ibraz edilen çeviri faturalarda yurt dışında yerleşik … tarafından …’a satılan emtia karşılığı 30.12.2013 tarihinde 64.950 EURO fatura düzenlendiği, fatura borcunun bir kısmının ödenmemesi nedeniyle satıcı şirket tarafından … aleyhine Marburg Asliye Mahkemesinde dava açıldığı anlaşılmıştır. Satım sözleşmesinde satılanın usulüne uygun şekilde alıcıya teslim edildiğinin kanıtlanması satıcının yükümlülüğüdür. Davalı satıcı, davacı ile ticari ilişkisi bulunmadığını, yurt dışındaki şirketçe davacının oğluna satılan emtia bedelinin bir kısmının yurt dışındaki şirket adına müvekkilinin hesabına ödendiğini ve müvekkili şirketin hesaplarında buna ilişkin işlemler yapıldığını savunmuş ise de, davalının ticari defterlerinini usulüne uygun ihtara rağmen ibraz etmemesi nedeniyle bu iddiasının kanıtlamadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafından sunulan belgeler yurt dışındaki satıcı ile … arasındaki ticari ilişkiye ait olup, havale açıklamasında yazılan ürünler ile bağlantısı kurulamamıştır. Davalının iddiası soyut olup, teslim olgusunun usulüne uygun şekilde kanıtlamadığı ve ticari satımda emtianın tesliminin tanık beyanı ile kanıtlanamayacağı anlaşılmıştır. Her ne kadar istinaf başvurusunda davalının ticari defterlerinin incelenmesi istenilmiş ise de, davalı vekilinin hazır bulunduğu 06.04.2016 tarihli oturumda tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme kararı verildiği ve ticari defterlerin ibraz edilmemesinin sonuçlarının hatırlatıldığı ve davalının ticari defterlerini ibraz etmemesi nedeniyle yeniden ticari defterlerinin gelinen aşamada incelenemeyeceği anlaşılmıştır. 9.000 Euro alacağın karşılığı olan Türk lirasının yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verildiğinden ve hükmedilen alacağın Türk Lirası cinsinden olması nedeniyle 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesine göre faiz uygulanmaması erinde olup, davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf başvuru nedenlerinini reddine karar verilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, bakiye 2.765,81 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.17.11.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.