Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/55 E. 2020/103 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/55
KARAR NO: 2020/103
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/11/2019
NUMARASI: 2019/1454 D.İŞ 2019/1476K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle talebin reddine ilişkin verilen karara karşı alacaklı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Alacaklı vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkili … Şirketinin sahip olduğu … markasının istasyonlu akaryakıt bayilerinden birisinin davalı olduğunu, davalının Sakarya ilinin büyük istasyonlarından birini müvekkiline ait … markası altında işlettiğini, davalı şirketin müvekkilinden satın aldığı halde ödemediği akaryakıt ve madeni yağ ürün bedelleri nedeniyle borç tutarının 16.000.000,00 TL olduğunu, müvekkilinin alacağının teminat altına alınmadığını, müvekkili ile borçlu bayisi arasındaki bayilik sözleşmesinin 20.03.2017 tarihinde beş yıl süre ile geçerli olmak üzere akdedildiğini, müvekkili …’in, Rusya Menşeli uluslararası bir petrol grubu olan … Grubu’nun akaryakıt dağıtım şirketi olduğunu, borçlu bayinin, büyüyen borcu nedeniyle vadeli satış yapmayan müvekkilinden akaryakıt satın almadığını, …’un başka bir akaryakıt dağıtım şirketi ile anlaşmak üzere olduğunu ilan ettiğini, 24.10.2019 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanan kararla borçlu bayinin …’un şirket merkezini taşıdığının tespit edildiğini, esasen bu adresin bir sanal ofis adresi olduğunu, sanal ofislerde tek amacın bu adrese kayıtlı tüm şirketlere gelen postaları, tebligatları teslim alacak bir görevlinin bulunması olduğunu, müvekkili …’in alacağının rehinle temin edilmediğini, borçlu …’un, 2018 Mart ayından itibaren kendisine gönderilen faturalara ilişkin herhangi bir itiraz veya iade yapmamasına rağmen müvekkiline herhangi bir ödeme de yapmadığını, müvekkili ile borçlu arasındaki anlaşmazlıkların giderilmesinde İstanbul mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 16.000.000,00 TL alacağı karşılığında borçlunun taşınır ve taşınmaz mallan ile belediye tarafından verilmiş işletme ruhsatı dahil üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin borçlulara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili ek beyan dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrar ederek, müvekkili şirketin … A.Ş.’den 18.365.000,00 TL alacağı için mahkemeye 30.10.2019 tarihinde 2019/1445 D.İş numaralı dosya üzerinden ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, 5 adet çek karşılığı 2.300.000 TL üzerinden taleplerinin kabulüne karar verildiğini, faturalardan kaynaklanan alacak talebine ilişkin talebin reddedildiğini, yeni gelişmeler uyarınca borçlunun mevcut mallarını kaçırması ihtimal olmaktan çıktığını ve somut delillerle desteklenebilir hale geldiğini beyan ederek ihtiyati haciz talebini tekrarlamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 01.11.2019 kararında; “…Yargıtay kararlarında ifade edilen yaklaşık ispat kuralının somut olaya uyarlanabilmesi için; BA/ BS formlarının bulunması, İki tarafın cari hesaplarının sunulması, Hesap mutabakatı sunulması, Mal veya hizmetin karşı yana verildiğine ilişkin sevk irsaliyesinin de bulunması, alıcı kısmında isim ve imza bulunması ve bu ismin borçlu yan ile ilişkilendiriliyor olduğuna ilişkin kayıtların da ekli olması, Kısmi ödeme yapıldığına dair faturaya atfen açıklama içeren belge bulunması gibi buna benzer belge ve bilgilerin de talebe ekli olması gerekmektedir. Sadece sunulan fatura yaklaşık ispatın varlığı açısından yeterli olmamakla, mahkememizin 2019/1445 Değişik iş sayılı dosyasından verilen önceki ‘İhtiyati haciz istemine ilişkin talebin faturalardan kaynaklanan alacak yargılamayı gerektirdiğinden ve sadece mübrez 5 adet çekten kaynaklanan alacak muaccel hale geldiğinden 5 adet çek karşılığı olan 2.300.000,00TL bakımından kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine,’ şeklinde verilen karara dayanak belgelerden farklı bir delilin dosyaya yansımamış olması, alacağın bu haliyle yargılamayı gerektirdiğinden…”, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, ihtiyati haciz talep eden alacaklı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Önceki beyanlarını tekrarlamış, fatura alacağının dayanağı olan bayilik sözleşmelerinin borçlunun müvekkilinin bayisi olduğunu gösterdiğini, lisansın, EPDK kayıtlarının dosyaya sunulduğunu, Ayrıca haricen edinilen bilgiye göre borçlu şirketin yetkilisi olan …’ın yurt içinde tebligata yarar adresi bulunmadığını, Borçlunun tüm gücü ile kaçtığını ve ihtiyati haciz kararı verilmemesi halinde müvekkilinin olası büyük zararının telafisinin olanaksız olacağını, Alacağın kaynağı faturaların ürün alımından kaynaklı olarak keşide edildiğini ve bu faturalara yönelik olarak borçlunun herhangi bir itirazının olmadığını, Borçlunun satın alacağı ürün bedellerine karşılık verdiği 2.300.000 TL tutarındaki çekleri için 30.10.2019 tarihinde İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1445 D. İş sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı verildiğini, ihtiyati haciz kararının uygulandığını, bu durumların davalının mal kaçırmakta olduğunu gösterdiğini, Ürünlerin … tarafından teslim alındığı halde bedellerinin ödenmediğinin faturalar ile sabit olduğunu, Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere faturalara dayalı olarak taleplerinin yaklaşık ispat kapsamında değerlendirilmesine engel hukuki bir durum söz konusu olmadığını, aksine işbu faturaların itiraz edilmediğini ve borçlunun yükümlülüklerinden kaçma çabası içinde olması yaklaşık ispat olgusunu güçlendirdiğini, Borçlu …’un başka bir akaryakıt dağıtım şirketi ile anlaşmak üzere olduğunu ilan ettiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 257. maddesi uyarınca, ihtiyati hacize ilişkindir. İlk derece mahkemesince, talebe konu alacağın yaklaşık ispat düzeyinde muaccel olmadığı, alacağın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı alacaklı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İİK’nın 257. maddesi uyarınca, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını veya alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Yasal düzenlemeye göre, vadesi geçmiş bir alacak için ihtiyati haciz kararı istenmesi herhangi bir koşula bağlı değildir. Alacaklı, borçlunun mallarını kaçırdığını veya kaçırma hazırlığı içinde olduğunu kanıtlamakla yükümlü değildir. İİK’nın 257/2. maddesi uyarınca, vadesi henüz gelmemiş bir alacak nedeniyle ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için borçlunun muayyen yerleşim yerinin bulunmaması veya borçlunun mallarını kaçırmaya başlaması gerekir. Yargıtay 19. HD’nin 2015/4882 E 2015/12767 K 30.09.2015 T. ve Yargıtay 11. HD’nin 2016/2214 E 2016/2481 K 07.03.2016 tarihli emsal kararında da belirtildiği üzere; İcra ve İflas Kanunu’nun 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin, alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması yeterlidir. Mahkemenin “alacağın varlığına kanaat getirmesinden” anlaşılması gereken, alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delillerin gösterilmesi yeterli kabul edilmektedir. Bu açıklamadan sonra somut olaya gelindiğinde; alacaklının, dosyaya sunmuş olduğu faturalar kapsamında muaccel bir alacağın varlığı ve miktarının tespiti bakımından yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Alacaklı, borçlunun mallarını kaçırmaya başladığını iddia etmişse de bunu kanıtlayan bir belge sunamamıştır. Borçlu hakkında başka takipler nedeniyle haciz işleminin yapılması, mal kaçırma yada alacaklıya zarar verme amaçlı eylem olarak değerlendirilemez. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 258/3 maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesi kararı yerinde olduğundan, alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun reddine, 2-İhtiyati haciz talep eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-İhtiyati haciz talep eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 06.02.2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f. ve İİK’nın 258/son maddeleri uyarınca karar kesindir.