Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/541 E. 2023/95 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/541
KARAR NO: 2023/95
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 03/10/2019
NUMARASI: 2017/1320 E. – 2019/970 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki satım sözleşmesi uyarınca müvekkilinin davalıya satarak teslim ettiği emtia bedelinin ödenmemesi üzerine 4.657,91 TL cari hesap borcunun tahsili amacıyla İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; taraflar arasında 12.08.2015 tarihli satın alma sözleşmesi düzenlendiğini ve davacının sözleşmedeki yükümlülüklerini gereği gibi ifa etmediğini, müvekkilince yapımı üstlenilen hastane inşaatında kullanılmak üzere bir kısım inşaat malzemelerinin sözleme kapsamında davacıdan temin edildiğini, ancak sözleşmede belirlenen sürelerde sözleşme konusu emtianın müvekkiline teslim edilmediğini, bu nedenle müvekkilinin zarara uğradığını, teslim edilen bir kısım malzemenin de sözleşmedeki şartlara uygun olmadığını, davalının sözleşmenin devamı sırasında işi yarım bırakarak da müvekkilini zarara uğrattığını, tüm bu nedenlerle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin kendiliğinden son bulduğunu, taraflar arasındaki sözleşmesinin 7. maddesi gereğince davacının, peşinat ödemesini aldıktan sonra 30.09.2015 tarihine kadar teslim ve montajı tamamlaması gerekirken bu süre içinde sözleşme konusu işin tam ve eksiksiz olarak teslim edilmediğini, sözleşmesinin davacının sözleşmeye aykırı eylemleri sonucunda sözleşmenin 9. maddesi gereği kendiliğinden fesholduğunu, davacının 4.657,91 TL alacağı bulunduğu konusunda tarafların mutabık olduğu belirtilmiş ise de, bu miktarın sözleşmenin 9. maddesi gereğince cezai şart, gecikme cezası gibi alacak kalemleri nedeniyle irat kaydedildiğini savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava cari hesap alacağından kaynaklı başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir.12.08.2015 tarihinde davacı şirket ile davalı şirket arasında ”Satın Alma Sözleşmesi” imzalanmış olup davacı şirketçe, peşinat ödemesi alındıktan sonra sözleşmenin konusunu teşkil eden Cam, Tuğla ve Yardımcı imalat malzemesinin tedarik edilerek 30.09.2015 tarihine kadar teslimatını yapma edimi borçlanılmıştır. Taraflar arasında yazılı satın alma sözleşmesine dayalı bir ticari ilişkinin varlığı konusunda uyuşmazlık bulunmayıp ,ihtilaf konusunun takibe konu alacağın varlığı ve varsa miktarı hususunda toplandığı anlaşılmıştır. Hükme ve denetime tabi olan bilirkişi raporunda tarafların hesap ekstrelerinden davacı şirketin sözleşme kapsamında yer alan Cam ,Tuğla ve Yardımcı imalat malzemesini 25.08.2015 tarihli … nolu 31.084,74TL tutarlı faturayı düzenleyerek davalı şirkete teslim ettiğini ve söz konusu faturanın her iki tarafın ticari defterlerinde tam bir karşılıklılık teşkil edecek şekilde kayıt altına alındığını, davalı şirketin 25.08.2015 tarihinde benimseyerek ve yasal nitelikli bir itiraza konu etmeden kayıt altına aldığı bu faturaya karşın sadece yasal süresi içerisinde 31.08.2015 tarihli … nolu ,”… no’lu faturaya istinaden İade edilen Malzeme”içerikli 401,20 TLlik iade faturasını düzenlediğini, 31.08.2015 tarihi itibariyle davalı şirket ticari defterlerinde davacı şirkete 4.657,91 TL borç bakiyesinin kaldığını tespit etmiştir.Davalı şirketin 09.10.2015 tarihli hesap mutabakatında ,davacı şirketin şirketleri nezdindeki 30.09.2015 tarih itibariyle cari hesabına bağlı hesap durumunun 4.657,91 TL olduğunu bildirmiştir.Davalı vekili ,bilirkişi raporuna karşı dosyaya sunduğu 28.11.2018 tarihli itiraz dilekçesinde davacı şirketin davasını dayandırdığı e-mailin (Hesap Mutabakatının) 09.10.2015 tarihli olup sözleşmenin müvekkilince fesholunmadığı,aradaki ticari ilişkinin devam ettiği ve davacı tarafın sözleşme gereğince edimini gereği gibi yerine getirmeyip eksik ve ayıplı ifa nedeniyle yapılan ilk ihtar tarihinden de önce olduğunu söylese de aynı dilekçede ilk olarak çekilen ihtarın Üsküdar …Noterliğinin, … yevmiye nolu 22.09.2015 tarihli olduğunun belirtilmesi karşısında, davalı şirketçe çekilen ihtardan sonra mutabakatın olduğu anlaşılmıştır. Davacı şirketin davalı şirketten 4.657,91 TL alacağı hususunda mutabakat olduğu halde bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davalı şirket borç bakiyesini sözleşmede teminat ve depozito verilmesi şartı olmamasına rağmen önce tek taraflı olarak sözleşme konusu malın tesliminden 4 ay sonra depozito ve teminat hesabına devretmiş olup 2 yıl sonra ise hukuki nitelikli bir tespite veya karşılıklı olarak bir mutabakat olmaksızın irad kaydederek borç davalı tarafça kapatılmıştır.Davalı şirkete sözleşme kapsamında davacı tarafça malzemeler teslim edilmiş olup,teslim edilen malzemelere ilişkin düzenlenen faturanın davalı tarafça defterlerine kaydedilmiş olup ve davaya konu yapılan alacak miktarınında da, davalı tarafça çekilen ihtardan sonra taraflar arasında mutabakata konu olması karşısında davacının takibe koyduğu ve davaya konu alacağının varlığının kabulü ile davanın kabulüne,davalının itirazının iptaline ,takibin aynen devamına ,alacağın likit olması karşısında hükmedilen tutarın %20 si oranında inkar tazminatının davacıya ödenmesine..” gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yönelik itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın likit olması nedeniyle hükmedilen alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Taraflar arasında düzenlenen 12.08.2015 tarihli “satın alma sözleşmesi” ile davacının emtia teslimini üstlendiğini, ancak hastane inşaatında kullanılacak malzemenin süresinde ve sözleşmeye uygun şekilde teslim edilmediğini, sözleşmenin 7. maddesi uyarınca, tedarikçinin peşinat ödemesini aldıktan sonra 30.09.2015 tarihine kadar teslimatı/montajı yaparak işi bitirmek zorunda olduğuna ilişkin hükme aykırı davrandığını, bu süre içerisinde sözleşme konusu işin tam ve eksiksiz olarak davalıya teslim edilmediğini, sözleşmenin davacı tarafın sözleşmeye aykırı eylemleri sonucunda kendiliğinden feshedildiğini, sözleşmenin 9. maddesinde de işin süresinde tamamlanmaması halinde davacının tazminat ve cezai şart ödeyeceğinin düzenlendiğini, müvekkilince keşide edilen Üsküdar … Noterliğinin 22.09.2015 tarihli ihtarıyla işin tamamlanmaması halinde oluşacak zararların tazmininin talep edileceğinin bildirildiğini, edimin süresinde yerine getirilmemesi nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararlar nedeniyle alacağın irat kaydedildiğini, ihtarından sonra mutabakatın olduğunun varsayılmasın dahi müvekkilinin alacağı bulunduğu anlamına geldiğini, mahkemece bu şekilde karar verilerek sözleşmenin tazminat ve cezaya ilişkin hükümlerinin yok sayıldığını, mahkemece davalının eksik ve ayıplı yaptığı ifa nedeniyle yapılan giderlerin sözleşme bedelinden indirilmemesinin hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında 13.08.2015 tarihli yazılı şekilde düzenlenmiş satım sözleşmesi bulunduğu ve bu sözleşme kapsamında dava konusu emtianın davalıya teslim edildiği sabittir. Mahkemece her iki taraf defterlerinde yapılan incelemede takip konusu faturanın her iki taraf defterlerinde kayıtlı olduğu belirlenmiştir. Uyuşmazlık, davacının teslim edimini sözleşmeye uygun şekilde yerine getirip getirmediği, getirmemiş ise sözleşme kapsamında davalının satım bedelini, uğranılan zararlara mahsuben irat kaydedip edemeyeceği, taraflar arasında düzenlenen mutabakatın bu olgulara etkisi noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasında 09.12.2015 tarihinde düzenlenen mutabakat ile 30.09.2015 tarihi itibariyle davacının 4.657,91 TL alacağı bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafından bu tarihten önce keşide edilen 22.09.2015 tarihli ihtarla eksik işlerin tamamlanması aksi halde gecikmeden doğan zararlar ile bu işlerin üçüncü kişilere yaptırılması bedellerinin davacıdan tahsil edileceği bildirilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede 3. maddesinde satın alınacak emtianın niteliği belirlenmiş, 6. maddede satım bedelinin % 50’sini nakit kalanını 90 günlük çekle verileceği kabul edilmiştir. Sözleşmenin 7. maddesinde ürünlerin ne şekilde teslim edileceği belirlenmiştir. Somut olayda, ürünlerin teslim edildiği, teslimden sonra süresi içerisinde ürünlerde her hangi bir ayıp bulunduğuna ilişkin bir delil sunulmadığı gibi, teslimde gecikme olduğuna ilişkin bir ihtirazı kayıtta ileri sürülmeksizin sözleşme konusu ürün teslim alınmıştır. Nitekim davalı tarafından ihtarname keşide edildikten sonra tarafların borç miktarı üzerinde mutabık olmaları da dikkate alındığında, artık süresinde ileri sürülmeyen geç teslim ve ayıplı ifa nedeniyle davalının bir talepte bulunması mümkün olmadığından, davacının satım alacağının sözleşmenin 9. maddesi gereğince oluştuğu ileri sürülen zararlara mahsuben irat kaydedilmesi yerinde değildir. İlk derece mahkemesinin karar ve gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvuru nedenlerinin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, bakiye 238,18 TL peşin karar harcının davalıdan tahsiline, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.26.01.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.