Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/533 E. 2023/135 K. 03.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/533
KARAR NO: 2023/135
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 01/10/2019
NUMARASI: 2016/998 E. – 2019/873 K.
DAVANIN KONUSU: Sözleşmenin İptali
Taraflar arasındaki ayıp nedeniyle sözleşmenin feshi ile ayıpsız misli ile değişim davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı şirketin üreticisi olduğu … plakalı … marka aracı 05.12.2014 tarihinde, … sayılı fatura ile 54.955,00 TL’ye yetkili bayi … Tic. AŞ’den satın aldığını, ancak aracın alındığı tarihten beri sürekli arıza çıkardığını, müvekkilinin işlerini aksattığını, aracın 18.12.2014 tarihinde yolda kaldığını, servise bırakılan aracın 24.12.2014 tarihinde servisten alınabildiğini, 6 gün araçsız kalındığını, 23.01.2015 tarihinde tekrar yolda kaldığını, servise bırakılan aracın 28.01.2015 tarihinde teslim alındığını, 5 gün araçsız kalındığını, 30.11.2015 tarihinde 20.000 km bakımının yaptırıldığını, 21.12.2015 tarihinde aracın düşük hızda seyretmesine rağmen blok patlaması nedeniyle yolda kaldığını, servise bırakılan aracın 2.02.2016 tarihinde teslim alınabildiğini ve 43 gün araçsız kalındığını, aracın şirketin ihtiyacı için alındığını, devamlı arıza yapmasının şirketin işlerini aksattığını, her arızasında en az günlük 150,00 TL zararın oluştuğunu, araçsız kalınan günler için araç tahsisi taleplerinin yetkili servislerde reddedildiğini, aracın sorunsuz bir araçla değiştirilmesi, zararın tazmini için davalı şirkete Kadıköy … Noterliğinin 07.01.2016 tarih ve … sayılı ihtarnamesinin gönderildiğini, 11.01.2016 tarihinde tebliğ edilen ihtarnameye rağmen talebin karşılanmadığını ileri sürerek, … Plakalı … marka aracın sorunsuz yeni bir araçla değiştirilmesine, fazlaya ait talep hakkı saklı kalmak kaydıyla araçsız kalınan günler için 8.000,00 TL zararın ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 11.01.2016 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; Türk Borçlar Kanunun 219 vd. madde hükümlerine göre, malın ayıbı nedeniyle sorumlu tutulanın sadece satıcı olduğunu, satış sözleşmesinin tarafı olmayan imalatçının müteselsil sorumluluğuna gidilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davalının dava konusu aracın satıcısı olmadığını, satış işlemine taraf olmadığını, davanın bu nedenle husumet yönünden reddi gerektiğini, TTK’nın 23/c maddesi uyarınca, davacı tarafın dava konusu araçta üretimde kaynaklı olduğu iddiasında bulunduğu ayıplara ilişin olarak 2 ve 8 günlük ayıp ihbar sürelerine ve ayıp ihbarının süresi içerisinde noter kanalıyla yapılması gerekliliği hususlarına uygun davranmadığını, ayıp ihbar süreleri hak düşürücü nitelikte olduğundan resen nazara alınması gerektiğini, davacının yenisi ile değişimi talebinin kabul edilmesi, halihazırda dava konusu araçta, araçtan faydalanmayı ortadan kaldırıcı nitelikte bir sorun bulunmaması nedeniyle hukuken mümkün olmadığını, davalının ticari garanti uygulamasının, onarım esasına dayanmakta olduğunu, araç değişimi ve/veya bedel iadesi talepleri, ticari garanti uygulaması kapsamında olmadığını, garanti kılavuzunda da bunun belirtildiğini, aracın davacıya, onarılmış ve çalışır vaziyette teslim edildiğini, davacının araçtan beklenilen faydayı gördüğünü, davacı tarafın dava konusu aracın kullanılamaması nedeniyle uğradığını iddia ettiği 8.000,00 TL’lik zararına ilişkin iddiasını ispatla yükümlü olduğunu, iddia edilen bu zarara ilişkin herhangi bir delil sunmayan davacının maddi zarar talebinin kabulünün mümkün olmadığını, malın ayıplı olması durumunda alıcıya tanınan seçimlik hakkın, yenisi ile değişim değil, misli ile değişim olduğunu, davacı talepleri yerinde görülse dahi araçta oluşan değer kaybının davalıya iadesine karar verilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dava; davacının satın aldığı … marka araçtaki ayıp nedeniyle uğradığı kazanç kaybının tahsili ve aracın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişiler … ve … tarafından müştereken düzenlenen 23/01/2018 tarihli rapora göre; 25.12.2017 tarihinde tespit ve kontrol yapılan dava konusu … plakalı aracın motorunda meydana gelen ve yolda kalmasına neden olan arızaların aracın yakıt sistemindeki üretimden gelen hataya bağlı olduğu, bunun gizli ayıp olarak nitelendirilebileceği, ayıbın oluşumunda kullanıcı hatası bulunmadığı tespit edilmiştir. Davalıya ait yetkili servise, araçtaki arıza şikayeti ile başvurulduğu, arızanın aracın sıfır teslimi sırasında anlaşılmasının mümkün olmadığı, üretim kaynaklı bir arıza bulunduğu, ayıbın kullanım ile ortaya çıkan gizli ayıp niteliğinde olduğu belirtilmiş, davalı itirazlarını karşıladığı değerlendirilmiştir. Alınan bilirkişi raporu objektif, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmuştur. Taraflar arasında; davacının, davalı … San. AŞ’nin üreticisi olduğu aracın satımı konusunda bayiisi olan dava dışı … Tic. Aş.’den, … plakalı aracın fatura karşılığı satın aldığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı … San. AŞ”nin üreticisi olduğu ve davacı tarafından fatura karşılığı satın alınan aracın satın alındıktan sonra garanti kapsamı içerisinde bulunduğu sırada araçta oluşan arızaların normal kullanım arızası mı yoksa araçların imali sırasında oluşan gizli imalat kusuru mu olduğu, bu kapsamda aracın arızalanması nedeniyle servis hizmeti kapsamında servise bırakıldığı dönemlerde davacının kazanç kaybının oluşup oluşmadığı, bu şekilde bir kazanç kaybı varsa kazanç kaybının miktarının ne olduğu ile davalının yukarıdaki açıklama kapsamında araçlarda gizli imalat kusuru bulunması durumunda davacıya karşı sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesine göre; bir maldaki ayıp, satıcının zikir ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan ikinci tür olan yani lüzumlu vasıflarda eksiklik şeklinde ortaya çıkan ayıptan bunun varlığını bilmese dahi satıcı sorumludur. Ayıp, maddi, hukuki ya da ekonomik eksiklik şeklinde ortaya çıkabilir. Borçlar Kanunu’nda tanımını bulan ayıba karşı tekeffül, satılan şeyin satıcının zikrettiği vasıfları taşımamasından veya bu şeyin değerini sözleşme gereğince ondan beklenen yararları azaltan veya kaldıran eksiklikler bulunmasından satıcının sorumlu olmasıdır (TANDOĞAN, H.: Özel Borç İlişkileri, C. I/1, Ankara 1988, s. 163; YAVUZ, C.: Türk Borçlar Hukuku, Özel Hükümler, İstanbul 2007, 7. Baskı, s. 97). Ayıba karşı tekeffül borcu, satıcının mülkiyeti geçirme borcunun tamamlayıcısıdır. Aynı zamanda satıcının bu borcu kanuni bir borç mahiyetindedir (YAVUZ, N.: Ayıplı İfa, Ankara 2010, 2. Baskı, s. 91- 92). 6098 sayılı TBK’nun 219. maddesinde, satıcının, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olduğu, Yasa’nın 227.maddesinde satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcının; satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme veya imkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme seçimlik haklarından birini seçebileceği ve alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkının saklı olduğu hüküm altına alınmıştır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2013/ 1095 esas, 2013/ 17357 karar sayılı kararı emsal alındığında, yukarıda belirtildiği üzere satım konusu araç arızanın üretim hatasından kaynaklanması nedeniyle, davalı üretici firma … San. AŞ’ nin de, satıcı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı görülmekle, davalının husumet yönündeki itiraz sebebinin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır. TTK 23/c maddesi uyarınca basit bir inceleme veya incelettirmek sonucunda malın ayıplı olduğu anlaşılmadığı taktirde ayıp ihbarı konusunda TBK 223/2 maddesi hükmü uygulanır. TBK 223/2 maddesi uyarınca alıcı satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse bunu hemen satıcıya bildirmek zorundadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişi kurulundan alınan denetime elverişli rapor içeriğine göre; araçta üretim hatasından kaynaklı gizli ayıp olduğu ve ayıbın devam ettiğinin belirlendiği, taraflar tacir olduğundan ayıp ihbarının TTK’nın 18/3. maddesinde hükme bağlanan usullerle ve TTK’nın 23/3. maddesinde öngörülen süreler içinde ve gizli ayıp olması nedeniyle BK’nın 223. maddesinin 2. ve 3. fıkralarındaki belirtildiği üzere derhal yapılması gerektiği, nitekim davacının ticari amaçlı davalıdan sıfır olarak aldığı araçlarda trafiğe çıkışından hemen sonra sürekli olarak çeşitli arızalar meydana geldiği, yoğun trafikte yolcu ve eşya taşımak beklentisiyle alınan bu araçların trafikte arızalanmasının risk taşıdığı, davacının bu şartlar altında araçları kullanmaya zorlanamayacağı, araçlarda meydana gelen arızalar nedeniyle araçların servise alındığı, bu itibarla ayıp ihbarının süresinde yapıldığı, kaldı ki arızaların garanti süresi içinde meydana geldiği, Yargıtay 19. HD’nin 2016/14877 Esas, 2017/8114 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere davalının garanti belgesindeki garanti taahhüdü nedeniyle davacıya karşı sorumlu olduğu, satın alınan araçtaki arızaların nitelikli ve kullanmaya engel olduğundan davacının sözleşmeyi fesihte haklı olduğu ve davacının B.K.’nın 227. maddesi gereği ayıplı araç nedeniyle seçimlik hakkını kullanarak aracın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini talep edebileceği, 8.000 TL aracı kullanamamaktan kaynaklanan zarar yönünden ise davanın Hmk. 123. maddesi geri alındığı, davalının davanın geri alınmasına açıkça rıza gösterdiği, Yargıtay 13. HD’nin 2015/21545 Esas, 2017/10198 Karar sayılı ilamında vurgulandığı üzere aracın değeri üzerinden harç ve vekalet ücretine karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından … ” gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacıya ait … plakalı … marka Transit – … model … şase numaralı aracın aynı model aynı marka ve aynı özelliklere sahip ayıpsız misli ile değiştirilmesine, bunun mümkün olmaması halinde İİK’nın 24.maddesi gereği işlem yapılmasına, davacıda bulunan aracın davalılara teslimine, edimlerin aynı anda infazına, 8.000 TL zarara ilişkin talep yönünden davanın takibinden vazgeçilmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Türk Borçlar Kanunun 219 vd. madde hükümlerine göre, malın ayıbı nedeniyle sorumlu tutulanın sadece satıcı olduğunu, satış sözleşmesinin tarafı olmayan imalatçının müteselsil sorumluluğuna gidilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davalının dava konusu aracın satıcısı olmadığını, satış işlemine taraf olmadığını, davanın bu nedenle husumet yönünden reddi gerektiğini, TTK’nın 23/c maddesi uyarınca, davacı tarafın dava konusu araçta üretimde kaynaklı olduğu iddiasında bulunduğu ayıplara ilişin olarak 2 ve 8 günlük ayıp ihbar sürelerine ve ayıp ihbarının süresi içerisinde noter kanalıyla yapılması gerekliliği hususlarına uygun davranmadığını, ayıp ihbar süreleri hak düşürücü nitelikte olduğundan resen nazara alınması gerektiğini, davacının yenisi ile değişimi talebinin kabul edilmesi, halihazırda dava konusu araçta, araçtan faydalanmayı ortadan kaldırıcı nitelikte bir sorun bulunmaması nedeniyle hukuken mümkün olmadığını, davalının ticari garanti uygulamasının, onarım esasına dayanmakta olduğunu, araç değişimi ve/veya bedel iadesi talepleri, ticari garanti uygulaması kapsamında olmadığını, garanti kılavuzunda da bunun belirtildiğini, aracın davacıya, onarılmış ve çalışır vaziyette teslim edildiğini, davacının araçtan beklenilen faydayı gördüğünü, nitekim 21.12.2015 tarihinde dava konusu aracın 21.925 km’de iken, motor onarımı yapıldığını, onarımın garantiden karşılandığını, yine aynı şekilde, 24.04.2017 tarihinde aracın 49.536 km’de iken yakıt güvence sistemi YGS kapsamında onarıldığını, ilgili arıza her ne kadar yakıttan kaynaklı bir arıza niteliği taşısa da davalının müşteri memnuniyetini sağlamak amacıyla onarım sağladığını, bilirkişi raporuna itirazların dikkate alınmadığını, yeterli teknik inceleme yapılmadığını, bilirkişi incelemesinin, uyuşmazlık konusu soruna ilişkin teknik inceleme ve analizler doğrultusunda tespit yapmaksızın sadece daha önceki servis girişlerine istinaden yapıldığını, dava konusu araçtaki sorunun üretimden değil, alınan yakıttan kaynaklı olduğuna, onarımın sağlanarak aracın davacıya teslim edildiğine ve en nihayetinde aracın kullanımına engel bir durumun bulunmadığına ilişkin defaaetle beyanda bulunulduğunu, sorunlar araçta herhangi bir değer kaybı meydana getirmeksizin giderildiğini, araçtaki sorunun üretim kaynaklı olmadığını, seçimlik hakların hakkaniyet, objektif iyi niyet kurallarının ve TMK m.2 çerçevesinde kullanılması gerektiğini, arızanın onarılabilecek, hatta hali hazırda onarılmış olan dava konusu aracın ayıpsız misliyle değişim yönünde hüküm kurulmasının hakkaniyete uygun olmayan sonuçlar ortaya çıkmasına sebebiyet verdiğini, TBK’nın 227/4 maddesinin buna ilişkin olduğunu, aracın değer kaybına uğramayacak şekilde onarıldığını, bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma konu aracın ayıplı olması nedeniyle satımın feshi ve aracın ayıpsız misliyle değişimi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, dava konusu aracı, 05.12.2014 tarihli fatura ile dava dışı … AŞ’den 54.955,00 TL bedelle, sıfır km olarak satın almış olup, söz konusu araçta meydana gelen arızalar nedeniyle aracın sorunsuz yeni bir araçla değiştirilmesini ve araçsız kalınan günlere ilişkin zararın tazmini talep etmiş, yargılama sırasında zararın tazminine ilişkin davasını geri aldığını belirtmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, davalının, satılan aracın üreticisi olduğu ve aracın davacıya dava dışı yetkili satıcı tarafından satıldığı anlaşılmaktadır. Davacı ile davalı arasında doğrudan bir satış ilişkisi bulunmamakla birlikte üretici olan davalının üreticinin sorumluluğu ilkesi çerçevesinde, üretimden kaynaklı gizli ayıplı olduğu belirtilen aracın ayıplarından sorumlu olup davanın pasif husumetten reddi gerektiği yönündeki davalı istinaf nedeni yerinde değildir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; 05.12.2014 tarihinde satın alınan aracın 180.km’deyken 18.12.2014 tarihinde yolda kalması üzerine servise alınan aracın DPF-dizel partikül filtresi ile ilgili işlem yapıldığı, daha sonra 23.01.2015 te 1398.km’deyken yine yolda kalması üzerine yakıt sistemi ile ilgili enjektör ve borularını içeren işlem yapıldığı, bunun aracın yakıt sisteminde üretimden kaynaklanan ve iyileştirilmesi gereken bir eksiklik olduğunu gösterdiği, aracın 21.12.2015 tarihinde 21.925. Km’deyken motor bloğunun hasara uğraması sebebiyle yolda kalması üzerine serviste motor bloğu ve ilgili parçaların ücretsiz değiştirildiği, ücretsiz değiştirilmesinin motorda hasara neden olan arızanın üretim kaynaklı olarak değerlendirildiğini gösterdiği, aracın daha sonra 24.04.2017 tarihinde aracın motorda ses olduğu ve ikaz ışığının yandığı şikayetiyle getirildiği, ilk servis girişi sırasında yapılan işlemle benzer şekilde dizel parçacık filtresi ve hareketsiz yenileme sıvısı kullanıldığı, yakıt buharlaştırıcısının motor ve vites sökme kutusunun sökme takma işlemlerinin ve silindir bloğu yenileme işlemlerinin yapıldığı, 4 adet piston piminin değiştirildiği, bu işler için ücret alındığı, yapılan tüm işlemler değerlendirildiğinde aracın yakıt kaynaklı sorunlar yaşadığı, üretimden kaynaklı olduğu ve kullanıcı hatası olmadığı, özellikle 21.12.2015 tarihli arıza ve servise giriş durumundaki arızalı motor parçalarının resimleri bulunmamakla birlikte aracın motorunda oluşan hasarın tanımından ( motor bloğunda biyel kolunun çıkmış olması ) aracın piston ve silindir yuvasında aşırı bir termal zorlanma etkisiyle meydana gelen bir sıkışmayı işaret ettiği, bunun nedeninin de aracın yakıt sistemi üzerinde bulunan enjektörlerin yakıt dozajındaki bir uygunsuzluktan ileri gelebileceği, ayıbın gizli ayıp olduğu, hali hazırda aracın kullanımı sırasında ilk marş titremesinin de fazla olduğu kanaati bildirilmiştir. Bu bilgilere göre somut olay değerlendirildiğinde; davalının üreticisi olduğu aracın davacı tarafından sıfır km araç olarak satın alındığı, satım konusu aracın kısa süre sonra henüz 180.km’de iken arızalandığı ve yolda kaldığı, yakıt sistemi ile ilgili olarak dizel parçacık filtresi tamiri yapıldığı, kısa süre sonra 23.01.2015 tarihinde 1389.km’de yine yolda kaldığı ve yakıt sisteminden kaynaklı arıza olduğu, imalat/üretim kaynaklı ayıp olduğu ve ayıbın da gizli ayıp niteliğinde olduğu, bu durumda aracın sıfır km olarak satıldığı dikkate alındığında, somut olayda alıcı davacının satım sözleşmesini feshetme hakkının doğduğunun ve misliyle değişimin hakkaniyete uygun olduğunun kabulü gerekir. Nitekim, aracın yapılan onarımı sonrasında da aynı arızanın tekrarladığı ve araçtan beklenen faydanın sağlanmasına engel olduğu da görülmektedir. Bu nedenlerle, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Öte yandan, araçtaki ayıp gizli ayıp olduğundan ve ayıbının ilk olarak garanti süresi (üç yılık garanti süresi vardır.) içerisinde ortaya çıkması üzerine 18.12.2014 ve 23.01.2015 tarihlerinde davalı servisine götürüldüğü anlaşılmakla ihbarın süresinde yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddi gerektiği yönündeki davalı istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir (TTK m. 23/c ve TBK m.223/2) Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harcı ile başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 3.073,60 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.03.02.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.