Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/50 E. 2020/1241 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/50
KARAR NO: 2020/1241
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/10/2019
NUMARASI: 2019/744 E. – 2019/872 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle mahkemenin görevsizliğine yönelik verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı ve dava dışı sporcu … arasında düzenlenen 22.06.2017 tarihli simsarlık sözleşmesi niteliğindeki “sporcu özel sözleşmesi” gereğince müvekkilinin edimini yerine getirdiğini, sözleşmenin 4.maddesinde müvekkiline ödenecek ücretin düzenlendiğini, ancak kararlaştırılan menejerlik ücretinin vadesinde ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla Büyükçekmece …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına başlatılan takibin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu, sözleşmede açıkça müvekkiline ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığını ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, dava dilekçesi tebliğ edilmeden, mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesinin kararında; ” Bilindiği üzere mahkemenin görevi HMK 114. maddesi gereğince dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gereken bir husustur. HMK 115. Maddeye göre dava şartları bakımından yapılan inceleme sonucunda; Davada davacı tacir olup davalı dernek ise tacir değildir. Öte yandan taraflardan biri tacir olsa da her iki tarafın tacir olması gerektiği gibi ticari işletmesiyle ilgili bir davada olmayıp; hangi davaların ticari dava olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4.maddesinde sayılmıştır. Bundan başka, özel kanunlarda bazı davalara ve işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı düzenlenmiştir (TTK.m.5). Bu hükümlerde sayılan ticari davalar mutlak ve nisbi ticari dava olmak üzere ikiye ayrılır. 6102 sayılı TTK’nun 4.maddesi gereğince, bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerekir. Dava 6102 sayılı TTK’dan değil alacak davası olup genel hükümler uyarınca genel mahkemelerde dava açılabileceğinden HMK’nın 2/1. maddesinde ‘Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.’ hükmü yer almaktadır. 6335 sayılı Kanun ile 5. maddede değişiklik yapılmış ve asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk (ve diğer hukuk mahkemeleri) arasındaki ilişki, işbölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Bilindiği üzere, mahkemelerin görevi, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir. Yukarıda anlatıldığı üzere,davalı derneğin tacir olmadığı ,uyuşmazlığa konu alacak talebinin simsarlık sözleşmesinden kaynaklandığı, Futbolcu temsilcilik (menajerlik) sözleşmelerinin Yargıtay tarafından da simsarlık sözleşmesi olduğu kabul edildiği (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2013/15789 esas, 2014/16309 karar sayılı ve 26.5.2014 tarihli ilamı). Simsarlık sözleşmesinin TTK’ da değil , 6098 sayılı TBK’nın 520 vd. maddelerinde düzenlendiği ve görevli Mahkeme’nin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan davanın HMK’nın 114/1-c ve 115/2.maddeleri gereğince usulden reddine, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru delikçesinde; TTK’nın 16.maddesi gereğince müvekkilinin tacir sayıldığını, müvekkiline ait iktisadi işletmenin 21.08.2015 tarih ve 8889 sayılı nüshasında tescil ve ilan edildiğini, dernek iktisadi işletmesinin 17.08.2015 tarihinde tescil edilmesi nedeniyle müvekkili derneğin tacir sıfatının bulunduğunu, davacının da tacir olması nedeniyle, her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın ticari dava olması karşısında asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili istinaf başvurusuna karşı cevabında; sözleşmenin dernek tüzel kişiliğince imzalandığını, iktisadi işletmesinin kaşe veya unvanının kullanılmaması nedeniyle işlemin dernek tarafından yapıldığını, sözleşmenin dernek faaliyeti kapsamında olması nedeniyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında düzenlenen simsarlık sözleşmesi niteliğindeki, sporcu özel sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, davalı ve dava dışı sporcu … arasında düzenlenen 22.06.2017 tarihli “sporcu özel sözleşmesi” başlıklı belgenin incelenmesinde; sözleşme ile sporcunun iki sezon kulüp adına basketbol oynaması ve kulüp ile olan ilişkilerinin düzenlendiği, sözleşmenin menajer başlıklı maddesinde davalı kulübün, davacıya menejerlik ücreti ödemeyi kabul ettiği anlaşılmıştır. TTK’nın 16/1.maddsinde, “Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.” düzenlenmesi bulunmaktadır. Dosyada bulunan 21.08.2015 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi suretinden, Büyükçekmece Basketbol Kulübü Derneği İktisadi İşletmesi’nin 9870-49 sicil numarası ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından tescil edilerek faaliyete başladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalının TTK’nın 16.maddesi hükmü kapsamında tacir olduğu anlaşılmaktadır. Davaya bakan mahkemenin görevli olması dava şartı olup, HMK’nın 115. maddesi uyarınca dava şartlarının mevcut olup olmadığı mahkemece, yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. TTK’nın 4. maddesinde ticari davalar sayılmış olup, bu maddeye göre her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (mutlak ticari dava) sayılır. Bu düzenlemeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya açılan davanın maddede altı bent hâlinde sayılan davalardan olması gerekir. Somut olayda, her iki yanın tacir olması karşısında, davaya TTK’nın 5.maddesi gereğince ticaret mahkemesince bakılıp, sonuçlandırılması gerekirken, görevsizlik kararı verilmesi doğru olmadığından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın esasın ile ilgili karar verilmesi amacıyla mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu görevsizlik kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, görevsizlik kararını veren İlk Derece Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin istinafa konu görevsizlik karanın KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 19.11.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.