Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/499 E. 2023/130 K. 03.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/499
KARAR NO: 2023/130
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/12/2019
NUMARASI: 2018/227 E. – 2019/1097 K.
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankanın Ataköy şubesinde bulunan hesabının usul, yasalar ve Bankacılık mevzuatına aykırı olarak Bakırköy -Çarşı şubesine aktarıldığını, müvekkilinin hesabından hiçbir bilgisi ve talimatı olmadan 540.000,00 TL çekildiğini, talimat üzerindeki imzaların davalı tarafından incelenmediğini ve teyit için müvekkilinin aranmadığını, 14.12.2015 ve 15.12.2015 tarihli talimatlardaki imzaların müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin talimatı olmadan para çekme işleminin yapıldığını, davalı bankanın gerekli özen ve dikkat sorumluluğu ile denetim yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle müvekkilinin zararından sorumlu olduğunu, davalıya Ankara … Noterliğinin 25.01.2018 tarihli ihtarnamesi tebliğ edilerek zararın giderilmesinin talep edildiğini ancak davalının ihtara cevap vermediğini, davalının 5411 sayılı Kanun gereği yapılan tüm işlemlerde kimlik araştırması ve belgelendirilmesine özen göstermesi gerekirken dava konusu işlemlerde hiçbir yetki ve vekaletname aramadığı gibi kimlik tespiti de yapmadığını ve müşterek imza gereken hususlarda tek imza ile işlem yaptığını, müvekkilinin yapılan para çekme işlemlerine icazet vermediğini ileri sürerek, usulsüz olarak çekilen paraların fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak üzere şimdilik 20.000,00 TL’nin her işlem için ayrı ayrı olmak üzere işlem tarihinden aksi halde temerrüt tarihi olan 05.02.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; davanın kısmi dava olarak açılmasının usule aykırı olduğunu, davacının 2015 yılında yapılan işlemleri bu zamana kadar sorgulamamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dava konusu ödemelerin davacı şirkete ait talimat aslı ve davacı şirketten alınan teyit ile yapılmış olduğunu, müvekkili bankanın herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, davacının önceden olduğu gibi kayıtlı telefon numarasından arandığını ve her iki işleme de teyit alındığını, davacının benzer şekilde hesabından yapılan işlemlere hiçbir itirazının olmaması nedeniyle müvekkilinde bir güven oluşturduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dava, banka hesabından sahte talimat ile çekildiği iddia olunan bedellerin özen yükümlülüğü kapsamında davalı bankadan tahsili talebine ilişkindir.Mahkememizce, tarafların delilleri toplanmış, Dava konusu işlemlere ilişkin talimat asılları ile davacı şirketin yetkililerine ait imza örnekleri celp edilerek talimatlardaki imzaların davacının yetkililerine ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi raporunda özetle; inceleme konusu belgelerdeki imzalar ile …’un karşılaştırma belgelerindeki imzaları arasında tersim tarzı başta olmak üzere, yapıların oluşturulma şekli, başlangıç ve bitiriliş özellikleri, örgüleniş, yapılar arası bağlantılar, ritm, işleklik gibi grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından önemli derecede benzerlikler saptanması nedeniyle talimatlardaki imzaların …’un eli ürünü olduğunu tespit ve beyan etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, Mahkememizce denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli görülmüştür.Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafından, davalı bankada bulunan hesabından 14/12/2015 ve 15/12/2015 tarihlerinde olmak üzere toplam 540.000,00 TL para çekildiği, söz konusu para çekme talimatlarındaki imzaların yetkilisine ait olmadığı, talimatların sahte olduğu, kendisinden teyit alınmadan işlem yapıldığı iddia edilmiş ise de, alınan denetime açık bilirkişi raporu ile talimatlardaki imzaların davacının yetkili temsilcisi …’a ait olduğu ve bu şekilde yapılan işlemlerde davalı bankanın sorumluluğunu gerektirir bir sahtelik veya usulsüzlük olmadığı anlaşıldığı… ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; eksik incelemeyle hüküm verildiğini, hukuki dinlenilme hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, bilirkişi raporuna itiraz etmelerine rağmen bu itirazların giderilmesi için ek rapor alınmadığını, haricen öğrendikleri kadarıyla dava dışı … San. Ve Tic. AŞ tarafından 11.12.2015 tarihinde 200.000,00 TL, 14.12.2015 tarihinde 340.000,00 TL olmak üzere toplam 540.000,00 TL’nin müvekkilinin Bakırköy-Çarşı Şubesindeki hesabına gönderildiğini, bu paraların müvekkili şirketin hiçbir yetkilisi ve çalışanına ait olmayan sahte talimatlarla sanki müvekkili tarafından para çekme talimatı verilmiş gibi hesabından çekildiğini, 14.12.2015 ve 15.12.2015 tarihli talimatlardaki imzanın müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığını, tahminlerine göre … AŞ yetkililerinin, müvekkilinin haberi, bilgisi ve izni olmadan bu yönde bir talimat düzenleyerek ve bu talimat sanki müvekkil tarafından düzenlenmiş gibi görüntü oluşturularak müvekkilinin hesabından para çekildiğini, davalı bankanın gerekli özen ve dikkat sorumluluğu ile denetim yükümlülüğünü ihlal ettiği için ağır derecede kusurlu olduğunu, hesap sahibini temsil yetkisi ve hesap sahibinin talimatı olmadan işlem yapılmamasının bankacılık uygulamasında ayrı ve özel bir öneme sahip olduğunu, 5549 Sayılı Suç Gelirlerinin Aklanması Önlenmesi Hakkında Kanun ve 09.01.2008 tarih ve 26751 sayılı R.G.’de yayımlanan Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik gereğince, bankaların kendileri nezdinde yapılan veya aracılık ettikleri işlemlerde işlem yapılmadan önce, işlem yapanlar ile nam veya hesaplarına işlem yapılanların kimliklerini tespit etmek zorunda olduğunu, 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu Banka ile yapılan tüm işlemlerde kimlik araştırılması ve belgelendirilmesine özel bir önem verdiğini,5411 sayılı yasanın emredici hükmü dışında, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından çıkartılan ve Resmi Gazete’nin 01.11.2006 tarih ve 26333 sayısında yayımlanan “Bankaların Kurumsal Yönetim İlkelerine İlişkin Yönetmeliğin 2.2 maddesinde, banka çalışanlarının “Bizzat müşterilerce yapılması gereken işlemleri, onlar adına vekalet alarak dahi” yapamayacağı, “müşteri adına yapılan her türlü işlemi müşterinin açık ve net talimatı kapsamında” gerçekleştireceklerinin belirtiliğini, ancak, davalı bankanın, dava konusu para çekme ve havale işlemlerinde hiç yetki ve vekaletname aramadığını, kimlik tespiti yapmadığını, müşterek imza gereken hususlarda tek imza ile işlem yapılmasına müsade ettiği, çekilen paralarla ilgili olarak müvekkil şirket ve yetkilisinin bilgisi, açık veya gizli onayı, icazeti olmadığını, gerek TTK’nın 20/2 gerekse Bankacılık mevzuatı, hesaplarda temsilen yapılan işlemlerde “müşterinin açık ve net talimatının” alınmasını zorunlu kıldığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacının davalı banka nezdinde bulunan hesabından davacı yetkilisinin izin ve onayı olmadan para çekilmesi sebebiyle uğranıldığı iddia olunan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Bankacılık hizmetleri sözleşmeleri, hukuki nitelikleri itibariyle vekalet benzeri isimsiz sözleşme ya da vekalet sözleşmesi niteliğinde olup, TBK’nın 506/2 maddesi gereği, vekil (banka) üstlendiği hizmetleri, vekalet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Bankalar gibi, devletten aldıkları imtiyazla hizmet veren kurumların, ortalama bir vekilin göstermesi gereken özenden daha yüksek derecede özen göstermesi gerekmekte olup, bankalar hafif kusurlarından dahi sorumludur. Banka ancak, özen borcunu ihlali sayılan kusurlu fiili bulunmadığını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilecektir.Dosya kapsamının incelenmesinden; davacı şirketin … müşteri numarası ile davalı bankanın Bakırköy/Çarşı şubesinde müşteri hesabı bulunduğu, bu hesaba dava dışı …AŞ tarafından 11.12.2015 tarihinde 200.000,00 TL, 14.12.2015 tarihinde ise 340.000,00 TL para gönderildiği, daha sonra 14.12.2015 tarihinde, 200.000,00 TL’nin, davacı şirketin o tarihteki ortağı ve aynı zamanda 5 yıllığına tek başına şirket müdürü olan … imzalı talimat ile ”…” isimli kişiye ödenmesi konusunda talimat verildiği, yine 15.12.2015 tarihinde, 340.0000,00 TL’nin davacı şirketin o tarihteki ortağı ve aynı zamanda 5 yıllığına şirket müdürü olan tek yetkilisi … imzalı talimat ile ”…” isimli kişiye ödenmesi konusunda talimat verildiği, talimat yazılarında davacı şirkete ait olduğu … AŞ’nin yazısından anlaşılan … numaralı telefondan aranarak teyit alındığına dair el yazısı ile not bulunduğu, buna göre söz konusu miktarların adı geçen kişilere elden davalı banka yetkililerince ödendiği anlaşılmaktadır. Ticaret sicil kayıtlarına göre davacı şirketin işlem tarihlerinde üç ortağı bulunduğu, birinin … olduğu, 17.03.2011 tarihli toplantıda …’un 5 yıllığına tek başına şirket müdürü olarak seçildiği ve şirketi temsil yetkisine haiz olduğuna karar verildiği, bu kararın 25.03.2011 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayınladığı görülmektedir. Mahkemece, davacı şirket yetkilisi …’un mukayeseye elverişli imzaları toplanmış ve imza örnekleri alınmıştır. Ayrıca davacı şirketin diğer ortaklarının da imzaları alınmıştır. Yine yukarıda belirtilen … imzalı iki adet talimat yazısının aslı getirtilmiş ve imza incelemesi yaptırılmıştır. Adli Tıp ve Adli Bilimler Uzmanından alınan 18.10.2019 tarihli raporda; inceleme konusu belgedeki imzalar ile şirket yetkilisi …’un mukayeseye elverişli imzaları arasında, tersim tarzı başta olmak üzere yapıların oluşturulma şekli başlangıç ve bitiriliş özellikleri, örgüleniş, yapılar arası bağlantılar, ritm, işleklik gibi grafolojik ve gramofetrik tanı unsurları açısından önemli derecede benzerlikler saptanması, nedeniyle … Bankası Çarşı Şubesine yazılmış 14.12.2015 ve 14.12.2015 tarihli talimatlardaki imzaların …’un eli ürünü olduğu kanaati bildirilmiştir. Söz konusu bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere 14.12.2015 ve 15.12.2015 tarihli talimat yazılarındaki imzaların bu tarihlerde davacı şirketin tek yetkilisi olan …’a ait olduğu sabit olup bu talimat yazısı gereğince talimatta ismi yazan ”…” ve ”…” isimli kişilere belirtilen miktardaki paraların elden ödenmesi hususunda davalı bankanın kusuru bulunmadığı anlaşılmaktadır. Zira imzalar, iddianın aksine davacı şirket yetkilisine ait olup davacı şirketin telefon numarası aranarak da sözlü teyit alınmıştır. Ayrıca, davalı bankadan gönderilen bilgi ve belgelerden, davacı şirketin benzer şekilde gönderdiği talimat yazıları ile aynı hesaptan 2015 yılı Eylül, Ekim, aylarında para çekme işlemleri yapıldığı, hatta dava konusu işlemlere ilişkin olarak paraların talimatta ödenmesi … ile …’a 23.09.2015 ve 22.10.2015 tarihlerinde de aynı şekilde para ödemesi yapıldığı, ödeme dekontlarında telefonla teyit alındığı notunun bulunduğu görülmektedir. Tüm bu tespitlere göre, davalı banka tarafından, söz konusu talimat yazıları uyarınca talimatta adı belirtilen kişilere, yine talimatta belirtilen miktarlarda davacı hesabından elden ödeme yapılmasında davalı bankaya atfı kabil bir kusur bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş ve davacı vekilinin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Davacı vekilince, ATK’dan rapor alınması gerektiği hususu da istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de, mahkemece hükme esas alınan Adli Tıp ve Adli Bilimler Uzmanından alınan 18.10.2019 tarihli rapor yeterli inceleme sonunda düzenlenmiş olup hüküm kurmaya elverişli tespitler içerdiğinden denetime de elverişli bulunmuştur. Bu nedenlerle, yeniden rapor alınmasının somut olay açısından gerekli olmadığı kanaatine varıldığından aksi yöndeki istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, bakiye 125,50 TL peşin karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 5-Karar kesinleştikten sonra dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03.02.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.