Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/481 E. 2020/413 K. 15.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/481
KARAR NO : 2020/413
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2019
NUMARASI : 2019/1370 D.iş – 2019/1372 Karar
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, kararda yazılı nedenlerle verilen ihtiyati haciz kararına karşı borçlu vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin verilen ek karara karşı borçlu vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkili banka tarafından, borçluya Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden krediler kullandırıldığını, borçlu tarafından kredi şartları ihlal edildiğinden hesapların kat edildiğini, ihtarnamelere rağmen borcun ödenmediğini, söz konusu alacağın muaccel ve teminatsız olduğunu, borçluların mal kaçırma hazırlığı içinde oldutlarını, adreslerini terk etmek üzere oldukları bilgisine ulaşıldığını, Genel Kredi Sözleşmeleri’nin 31. Maddesinde İstanbul Merkez (Çağlayan) Mahkeme ve icra Dairelerinin yetkili olduğunun kabul edildiğini belirterem, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla, müvekkili bankanın muaccel ve teminatsız olan toplamda 841.444,49 TL alacağının tahsilini teminen; davalı borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir.İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 15/10/2019 tarihli kararında; “…Talebin %15 teminatla kabulü ile; alacaklının borçlulardan alacağı olan 841.444,49-TL’nin tahsilinin ifasını temin bakımından, vaki isteği İ.İ.K.’nun 257.maddesi 1.fıkrasına uygun bulunmuş, alacak rehinle temin edilmemiş ve karşı tarafla üçüncü şahısların muhtemel zarar ve ziyanlarına karşı yeterli teminat da alınmış bulunduğundan, adı geçen borçluların yukarıda gösterilen malları ile alacaklarının; İcra İflas Kanunu’nda gösterilen muayyen tahditler dairesinde ihtiyaten haczine, ilerde haksız çıkacak tarafa tahmil edilmek üzere, alacaklı lehine tarife uyarınca 606,00 TL vekalet ücreti tayinine…” karar verilmiştir.Bu karara karşı, borçlular vekili tarafından, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, süresinde itiraz edilmiştir.İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekili, itiraz dilekçesinde özetle;İhtiyati haciz kararı vermeye yetkili mahkemenin müvekkil borçluların ikametgahının bulunduğu yer olan Malatya Mahkemeleri olduğunu, müvekkillerinin alacaklı bankaya olan borcunun, gerçek borç miktarından daha yüksek gösterildiğini, söz konusu borcun tamamının Kredi Garanti Fonu kefaletli olduğunu, müvekkillerine bu kapsamda 03.10.2019 tarihinde yapılandırma teklifinde bulunulduğunu, müvekkillerinin ise 04.10.2019 tarihinde teklifi kabul ederek yapılandırma talebinde bulunduklarını, ancak bankanın bu talebi değerlendirmeyerek ihtiyati haciz talebi ile takibe geçildiğini, faiz oranlarına ve ihtiyati hacizde hükmedilen vekalet ücretine yönelik olarak da itirazlarının bulunduğunu belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 26/11/2019 tarihli ek kararında; “…İhtiyati hacze itiraz eden her ne kadar yetki itirazında bulunmuş ise de taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 31. maddesinde taraflar arasındaki yetki anlaşmasının düzenlendiği, bu yetki anlaşmasına göre ihtiyati haciz kararını veren mahkememizin yetkili olduğu, bu nedenle de itiraz edenin bu yöndeki itirazının yerinde olmadığı cihetiyle reddi gerektiğine, diğer itiraz sebeplerinin yargılamayı gerektirdiğine ve kredi garanti fonunun krediyi garanti etmiş olmasının ve buna ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin itiraz edeni etkilemeyeceği, alacaklı banka ile kredi garanti fonu arasındaki ilişkiyi düzenlediği ve bankaya kredi garanti fonu tarafından ödeme yapılmış olması halinde dahi bankanın kredi garanti fonunun yerine takip vs.işlemleri onun adına devam edeceği, bu nedenle de itiraz yerinde görülmediğinden…”, ihtiyati hacze itirazın reddine karar vermiştir.Bu ek karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf başvuru dilekçesinde ; Genel Kredi Sözleşmesi (GKS)’nde yetki sözleşmesinin son satırında banka şubelerinin bulunduğu yer icra-hukuk mahkemelerinin veya İstanbul Çağlayan icra-mahkemelerinin yetkili olduğunun belirtildiğini, ancak GKS incelendiğinde sözleşmenin banka tarafından hazırlanmış matbu sözleşme olduğunu, iş bu yetki sözleşmesinin hiç bir geçerliliği bulunmadığını, müvekkillerin bu sözleşmede imzalarının olmadığını, hem kredinin kullanıldığı yer olan hem de müvekkillerin ikamet adreslerinin bulunduğu Malatya ilinin yetkili olduğunu,Gönderilen kat ihtarnamesinde ödemenin 24 saat içerisinde yapılması gereğinin ihtar edildiğini, 24 saatlik sürenin makul süre olmadığını, garanti fonunun kefaletinin zaten ihtiyati haciz kararı verilmesine engel teşkli ettiğini, Bankanın müvekkillerine 03.10.2019 tarihinde yapılandırma teklifinde bulunduğunu, müvekkillerin ise 04.10.2019 tarihinde teklifi kabul ettiklerine dair yapılandırma taleplerini sunmuş olduklarını ancak bu talebe karşılık bankanın herhangi bir değerlendirme yapmayarak müvekkiller hakkında ihtiyati haciz talebi ile takibe geçmiş olduğunu, İlk derece mahkemesinin istinafa konu ek kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılasına ve itirazın kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 265. maddesi uyarınca ihtiyati hacze itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince, itirazın reddine dair verilen ek karara karşı, borçlu vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Alacaklı banka ile …. San. Tic. Ltd. Şti. arasında 2017 tarihli 8.000.000,00 TL bedelli GKS bulunduğu, sözleşmeye …’in ve …’ün aynı tutar üzerinden müteselsil kefil oldukları, bankanın 841.444,49 TL borcun ödenmemesi üzerine 22/07/2019 tarihinde hesabı kat ettiği, borçlulara ödeme için 24 saat süre verdiği sabittir. Bahsi geçen GKS’nin 31.1 maddesi yetki şartı içermekte olup İstanbul mahkemeleri ve icra daireleri yetkili kılınmıştır. Sözleşme serbestisi ilkesi gereğince kararlaştırılan yetkili yer mahkemesi taraflar için bağlayıcı ve geçerlidir. Genel kredi sözleşmesi genel işlem koşulu içeren sözleşme olup sözleşmedeki yetki şartı haksız işlem şartı niteliğinde görülmediğinden, bu konuda ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Alacaklının müteselsil kefile başvurma koşullarının düzenlendiği (TBK)’nın 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesiyle ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. Buna göre, borçlunun ifada gecikmesi tek başına yeterli olmayıp ifada gecikmiş olan borçluya ihtar gönderilmesi ve bunun da sonuçsuz kalması gerekmektedir. Ayrıca kanunda müteselsil kefile ihtar çekilmesi şartı aranmamaktadır. Müteselsil kefile ihtar çekilmesi, sadece onun takipten önce temerrüde düşürülmesi ile ilgili bir sorundur. Bu itibarla, somut olayda hem asıl borçluya, hem de müteselsil kefillere aynı anda ihtar gönderilip asıl borçluya gönderilen ihtarın tebliğine rağmen verilen süre içinde borcun ödenmemesi üzerine yasada belirtilen koşullar gerçekleşmiş olacağından, bu durumda müteselsil kefiller aleyhine takibe girişilebilecektir. Verilen ödeme süresinin kısalığı, ihtiyati haciz talebine engel değildir.Kredi Garanti Fonu (KGF) teminatı, yeterli olmayan işletmelere kefalet vermek suretiyle kredi alınmasını sağlayan bir sistem olup, bankaların tazmin talebi kanuni takibe geçilmesi halinde yerine getirildiğinden, alacaklı bankanın ihtiyati haciz isteminde hukuki yararının mevcut olduğu anlaşılmaktadır.Yani, kredinin KGF destekli bir kredi olması, talebe konu alacaktan dolayı ihtiyati haciz kararı verilmesine engel değildir. Diğer bir istinaf nedeni 4749 sayılı Kanun’un geçici 20. maddesinin 10/10/2018 tarih ve 162 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi uyarınca ve 15/08/2018 tarih ve 30510 sayılı R.G de yayınlanan yapılandırma yönetmeliği uyarınca işlem yapılmadan ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğidir. Borçlu şirketin borçlarının yeniden yapılandırma koşullarına uyup uymadığı veya mevzuat doğrultusunda işlem yapılmaması ihtiyati haciz kararı verilmesine engel değildir. Mahkemenin de yerinde olarak belirttiği gibi ihtiyati haciz kararı verilmesi için İİK’nın 257 vd. maddelerindeki koşullar somut olayda oluştuğundan, ilk derece mahkemesinin kararı isabetli olmakla, istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, borçlular vekilinin istinaf başvurusunun reddine, 2-Borçlular tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Borçlular tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15/04/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.