Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/479 E. 2023/340 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/479
KARAR NO: 2023/340
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2019
NUMARASI: 2019/202 E. – 2019/1162 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalının, kendisine kesilen faturaların 4.821,50 TL tutarındaki bakiyesini ödemediğini, bu nedenle aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, arabuluculuk müessesesinden bir sonuç alınamadığını, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesin talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı tarafın icra dosyasına, alacağın dayanağı olarak herhangi bir belge eklemediğini, taraflar arasında davalının imzasını içeren bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, davalının kabulünü-imzasını içeren bir cari hesap ekstresinin de söz konusu olmadığını, davacının takip talebinde borcun sebebini, “04/02/2019 tarihli, 4.821,50 TL tutarlı asıl alacak.carihesap” olarak beyan etmişken, iş bu davada “davalı kendisine kesilen faturaların 4.821,50 TL tutarındaki bakiyesini ödememiştir” şeklinde talepte bulunduğunu, itirazın iptali davasının takiple sıkı sıkıya bağlı olduğunu, davacının borcun sebebini-alacağın dayanağını değiştirmesine muvafakatlerinin bulunmadığını, davacının ispat yükü altında olduğunu, sözleşmeye ilişkin herhangi bir delil sunulmadığından alacağın muaccel hale gelmediğini, ticari ilişki içerisinde davalı şirket tarafından davacı şirket adına düzenlenen ve gönderilen iade faturaları olduğunu, ancak davacı tarafın söz konusu iade faturalarının bir kısmını işleme almadığının anlaşıldığını, savunarak, davanın reddi ile alacağın % 20’sinden aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, ticaret sicil kayıtları, faturalar, BA bildirimi, Arabuluculuk son tutanağı, takip dosyası, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında cari hesaba dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerine göre davalıdan 4.820,54 TL alacaklı olduğu, davacının kesmiş olduğu 251.608,52 TL tutarındaki 28 adet faturanın davalı defterinde kayıtlı olduğu, davalının 246.787,98 TL tutarındaki 17 adet ödeme ve iade faturasının davacı tarafın ticari defterinde kayıtlı olduğu, tarafların ticari defterlerindeki mutabakatsızlığın, davalı tarafça kesilen 11/12/2017 tarih ve 516,25 TL bedelli fatura, 15/12/2017 tarih ve 2.911,06 TL bedelli fatura ile 09/01/2018 tarih ve 1.392,40 TL bedelli iade(fiyat farkı/miktar farkı) faturalarının davacı tarafın ticari defterinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı, borçlunun, davacının 28 adet faturasını kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği (Yargıtay 23. HD’nin 10/02/2016 tarih ve 2015/4576 Esas – 2016/621 Karar sayılı ilam), davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtların aleyhine delil teşkil edeceği(Yargıtay 19. HD’nin 09/11/2016 tarih ve 2016/3391 Esas – 2016/14472 Karar sayılı ilam) davalının kendi ticari defter kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerektiği, dosyada böyle bir ispat bulunmadığı, ayrıca davalı tarafça düzenlenen ve davacının ticari defterinde kayıtlı olmayan mutabakatsızlığa konu 11/12/2017 tarih ve 516,25 TL bedelli fatura, 15/12/2017 tarih ve 2.911,06 TL bedelli fatura ile 09/01/2018 tarih ve 1.392,40 TL bedelli iade(fiyat farkı/miktar farkı) faturalarının üzerinde yapılan düzeltme işlemlere ilişkin olarak davacı taraf imzasının bulunmadığı, davalının iade faturası düzenlenmesine konu eksik ürün teslim edildiği iddiasının ispatlanamadığı, davacı tarafça düzenlenen faturalarda teslim alan imzasının bulunması ve bu faturaların davalı taraf ticari defterinde kayıtlı olması, buna karşın bu faturalardan mutabakatsızlığa konu olan ve davalı tarafça dosyaya sunulan örneklerinde bulunan düzeltmelere ilişkin davacı tarafın imza ve parafının bulunmaması nedeniyle eksik ürün iddiasının yazılı delile ispatlanması gerektiği, ancak dosyada böyle bir ispat bulunmadığı, bu nedenle davalı takip borçlusunun icra takibine itirazının 4.820,54 TL yönünden haksız ve yersiz olduğu, davacının tacir olması ve taraflar arasında ticari ilişki bulunması(TTK m. 19/2) nedeniyle alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz(3095 sy. m. 2/2) uygulanması gerektiği, alacağın likit olması nedeni ile kabulle sonuçlanan kısım üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi şartlarının oluştuğu(İİK m. 67/2) sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesiyle, davanın kısmen kabul-kısmen reddi ile davalı/takip borçlusunun, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 4.820,54 TL asıl alacak yönünden iptaline, kabulüne karar verilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına, kabulüne karar verilen alacağın %20’si olan 964,10 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin gerekçesinde beyanlarının ve davacının davaya konu icra takibinde yer alan takip talebindeki borcun sebebiyle bağlı olduğu, daha sonra değiştiremeyeceği beyanlarının dikkate alınmadığını, iade faturalarının kargo ile gönderilmesine rağmen tüm bu konularda mahkeme gerekçesinde açıklama bulunmadığını, davacının takip talepnamesinde dayandığı borcun sebebini değiştirmesine muvafakatleri bulunmadığını, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; borcun sebebi olarak “04.02.2019 tarihli, 4.821,50 TL tutarlı, Asıl alacak, Cari Hesap” diye beyanda bulunulmasına rağmen itirazın iptali davasında, borcun sebebini-alacağın dayanağınını; “04.02.2019 tarihli ve 4.821,50 tl tutarlı, asıl alacak-cari hesap ekstresi olarak değil, davalı kendisine kesilen faturaların 4.821,50 TL tutarında bakiyesini ödememiştir.” şeklinde belirtildiğini, bu durumun Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.09.2014 tarih ve 2013/19-142 E. 2013/1371 Karar sayılı ilamına da aykırı olduğunu, bu kararda itirazın iptali davasında takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılığın asıl olduğunun belirtildiğini, Hukuk Genel Kurulu’nun 14.11.2011 tarih, 2011/19-671 E. 2011/749 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere alacaklının takipte dayandığı belgeler dışındaki başka belgelere dayanılamayacağını, ispat yükü kendisinde olan davacının, taraflar arasında imzalı bir cari hesap ekstresinin varlığını da ispat edemediğini, taraflar arasında imzalı bir cari hesap mutabakatı olmadığından muaccel bir alacaktan söz etmenin de mümkün olmadığını, bilirkişi raporuna karşı itirazların ve iade faturalarına ilişkin iddialarının değerlendirilmediğini, davacının 26.12.2017 tarih … sayılı 40.240,36 TL bedelli faturasına konu edilen 5780 kg emtianın, 29.12.2017 tarih … sayılı sevk irsaliyesi ile teslimi sırasında yapılan tartı kontrolünde 29.12.2017 tarihli kantar fişleri ve Ambar fişi ile de sabit olduğu üzere söz konusu emtianın 200 kg eksik çıkmasına bağlı olarak düzenlenen 09.01.2018 tarih H seri … numaralı 1.392,40 TL bedelli iade faturanın 17.11.2018 tarihinde kargo ile gönderilip teslim edildiği, davacının 04.11.2017 tarih … sayılı, 09.11.2017 tarih … sayılı 17.11.2017 tarih … ve 17.11.2017 tarih … sayılı faturalara konu emtialarında, yine sevk irsaliyesi ile teslimi sırasında yapılan tartı kontrolünde ekli kantar fişleri ve ambar fişleri ile de kanıtlı olduğu üzere söz konusu faturalara konu edilen emtianın 125 kg eksik çıkmasına bağlı olarak düzenlenen 15.12.2017 tarih H seri … numaralı 2.911,06 TL bedelli iade faturasının 23.12.2017 tarihind kargo ile gönderilmiş ve teslim edilmiş olduğunu, davacının 04.11.2017 tarih … sayılı, 09.11.2017 tarih … sayılı 17.11.2017 tarih … ve 17.11.2017 tarih … sayılı faturalara konu emtialarında, yine sevk irsaliyesi ile teslimi sırasında yapılan tartı kontrolünde ekli kantar fişleri ve ambar fişleri ile de kanıtlı olduğu üzere fazla fatura edilen miktar farkından ötürü düzenlenen 11.12.2017 tarih H seri … numaralı 516,25 TL bedelli iade faturasının 23.12.2017 tarihinde gönderilmiş ve kargo ile teslim edilmiş olduğunu, bu hususların nazara alınmadığını bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇEDava, İİK’nın 67. maddesi uyarınca, ticari satıma ilişkin açık hesap ve faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır Dosya içeriğinde bulunan İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı (takip alacaklısı) tarafından davalı (takip borçlusu) aleyhine 04.02.2019 tarihinde, 4.821,50 TL asıl alacağın tahsili için ilâmsız icra takibi başlatıldığı, borcun sebebinin ”4.821,50 TL tutarlı asıl alacak cari hesap” olarak belirtildiği, ödeme emrinin davalıya (borçluya) 05.02.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı (borçlu) vekilince 12.02.2019 tarihinde borca itiraz edildiği, itirazın süresinde yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının da bir yıllık yasal süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında çeşitli çelik alım satımına ilişkin ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafından takip talebinde borcun sebebi ”4.821,50 TL tutarlı asıl alacak cari hesap” olarak gösterilerek ilamsız icra takibi yapıldığı, itiraz üzerine eldeki itirazın iptali davası açıldığı, itirazın iptali dava dilekçesinde davalının bakiye fatura bedelini ödemediğinin ileri sürüldüğü, davalı, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığının, takip sebebi ile itirazın iptali davasının sebebinin farklı olamayacağının, iade faturası düzenlediklerinin savunulduğu görülmektedir.Öncelikle, her ne kadar davalı tarafından takip talebindeki alacak sebebi ile itirazın iptali davasında alacak sebebinin farklı olduğu, itirazın iptali davasının takip talebiyle sıkı sıkıya bağlı olduğu yönündeki ilkenin ihlal edildiği ileri sürülmüş ise de, somut olayda taraflar arasında bir cari hesap ilişkisi bulunmamaktadır. Tarafların da kabulünde olduğu üzere ilişkinin mal alım satımlarına ilişkin fatura ve duruma göre iade fatura düzenlenmesi şeklinde işleyen, bir diğer deyişle tarafların tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli bir hesap dönemine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıkları açık hesap ilişkisi gibi işlediği kabul edilmelidir. Bu durumda esasında davacının takip talebinde ve itirazın iptali davasında farklı alacaklara ve sebeplere dayandığının kabulü mümkün değildir. Bu nedenle aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde değildir. Öte yandan, HMK’nın 190. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, TMK’nın 6. maddesinde ise taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Fatura tek başına alacağın varlığının kanıtı olamaz. Faturada yazılı malların teslim edildiğini ispat yükü satıcı olan davacı taraftadır. Fatura konusu mal bedellerinden davalıyı sorumlu tutmak için faturaların tebliği ve malların tesliminin kanıtlanması gerekir. Mahkemece tarafların ticari defterlerinin sunulmasının istenmesi üzerine taraflarca 2017, 2018 ve 2019 yıllarına ait ticari defterler sunulmuş, defterler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda; usul ve yasaya uygun olarak tutulan ticari defterlerin sahipleri lehine delil kudretine haiz olduğu, tarafların 2018 yılı BA/BS formlarından 45.036,00 TL 8 adet faturayı beyan ettiği, takip dayanağı hesap ilişkisinin 2017 ve 2018 yıllarındaki fatura, ödemeler ve iade (fiyat farkı/miktar farkı) faturalarından oluştuğu, toplam 251.608,52 TL tutarındaki 28 adet faturanın davacı şirket tarafından düzenlendiği ve her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, toplam 246.787,98 TL tutarındaki 17 adet ödemenin ve iade (fiyat farkı/miktar farkı) faturasının her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı şirket tarafından düzenlenen ve ticari defterlerine kaydedilen 11/12/2017 tarihli, … nolu ve 516,25 TL tutarlı, 15/12/2017 tarihli, … nolu ve 2.911,06 TL tutarlı, 09/01/2018 tarihli, … nolu ve 1.392,40 TL tutarlı iade (fiyat farkı/miktar farkı) faturalarının ise davacı şirket defterlerinde kayıtlı olmadığı, bunların davacı şirkete teslim edildiği sonucuna varılamadığı, bu nedenle hesaplamada davalı şirket lehine dikkate alınamadığı, karşılığında mal veya hizmet verildiğine ilişkin ispat yükünün yerine getirilmiş olduğu değerlendirilen toplam 251.608,52 TL tutarındaki 28 adet faturanın ve toplam 246.787,98 TL tutarındaki 17 adet davalı ödemesi ve iade (fiyat farkı/miktar farkı) faturasının dikkate alınması neticesinde 01/02/2019 takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan 4.820,54TL alacaklı olduğu kanaati bildirilmiştir. Takip talebinde alacağın kaynağı cari hesap olarak belirtilmiş ise de dosya kapsamından ve davalı savunmalarından taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığı görülmektedir. Bilirkişi raporu içeriğinden de anlaşılacağı üzere taraflar arasında 2017,2018,2019 yıllarında ticari ilişki bulunduğu, davacının davalıya kestiği faturaların davalı defterlerinde de kayıtlı olduğu, davalının yaptığı ödemeler ile bir kısım iade faturalarının da kayıtlı olduğu görülmektedir. Ancak davalı tarafından düzenlenen 11/12/2017 tarihli, … nolu ve 516,25 TL tutarlı, 15/12/2017 tarihli, … nolu ve 2.911,06 TL tutarlı, 09/01/2018 tarihli, … nolu ve 1.392,40 TL tutarlı iade (fiyat farkı/miktar farkı) faturalarının davalı defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen davacı şirket defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi davacıya teslim edildiğine ilişin bir belge de dosya kapsamında bulunmadığı gibi bu iade faturalarının konusunun da davalı tarafından ispatlanamamıştır. Sonuç olarak somut olayda, davacının defterinde kayıtlı olan faturaların davalının defterlerinde de kayıtlı olduğu, fatura konusu malların sevk irsaliyesi ile davalı şirkete teslim edildiği, kaldı ki malların teslim edilmediğine ilişkin bir iddianın bulunmadığı, davalının yaptığı ödemelerinin, bir kısım iade faturalarının davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak davalının düzenlediğini ve davacıya teslim ve tebliğ edildiğini savunduğu üç adet iade faturasının davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi davacıya teslim ve tebliğine ilişkin belgenin de bulunmadığı, içeriğinin de kanıtlanamadığı nazara alındığında, davalının davacıya borçlu olduğu anlaşılmış olup mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilince ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı vekili tarafından peşin olarak yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 246,97 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 02.03.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.